Tek konutu olanlara 'sıfır oranlı emlak vergisi' avantajı!
Dünya Gazetesi köşe yazarı Bumin Doğrusöz bugünkü köşesinde emlak vergisi muafiyetini kaleme aldı.
Dünya Gazetesi köşe yazarı Bumin Doğrusöz bugünkü köşesinde emlak vergisi muafiyetini kaleme aldı.
İşte Bumin Doğrusöz'ün 'Tek konutlu emekliler ve emlâk vergisi muafiyeti' başlıklı yazısı...
Emlâk Vergisi Kanunu’nun 8/2 maddesi ile Bakanlar Kurulu’na (Anayasa değişikliğinin ardından Cumhurbaşkanı’na) “gelirleri münhasıran kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret bulunanların (…),Türkiye sınırları içinde brüt 200 m²’yi geçmeyen tek meskeni olması (intifa hakkına sahip olunması hali dahil)” durumunda, bu meskenlerine ilişkin vergi oranını sıfıra kadar düşürme yetkisi sunuldu. Kanunda ayrıca bu hükmün, yukarıda açıklananların tek meskene hisse ile sahip olmaları durumunda hisselerine ait kısım hakkında da uygulanacağı, fakat belli zamanda dinlenme için bulunan meskenler için geçerli olmayacağı da belirtildi.
20/12/2006 tarih ve 2006/11450 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 2006 ve sonraki yıllar için kullanılmış yetki kapsamında, sıfır vergi uygulaması 2021 yılı için de geçerli. Peki sıfır oranlı vergiden nasıl faydalanılır?
Sıfır oranlı vergiden yalnızca Türk kanunlarına göre kurulmuş Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan aylık alanlar faydalanabilirler. Bu aylık emekli aylığı olabileceği gibi vefat etmiş baba, eş gibi kişiler sebebiyle bağlanan ölüm aylığı da olabilir. Hatta hem emekli maaşı hem de ölüm aylığı alan kişiler de bu imkandan faydalanabilir. Fakat yabancı ülkelerin sosyal güvenlik kurumundan emekli aylığı alanların bu imkandan faydalanmaları mümkün değil.
Bu imkandan faydalanabilmek için bir önemli şart da “gelirin münhasıran sosyal güvenlik aylığından ibaret” olması olarak belirtilir. Başkaca geliri bulunanlar bu imkandan faydalanamıyor. Örneğin Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan aylık almakla beraber ayrıca ticari veya serbest meslek faaliyeti ile yaparak kazanç elde edenler, kira geliri bulunanlar, sosyal güvenlik destek primi ödeyerek ücretli çalışanlar bu imkanlardan faydalanamaz.
Buradaki gelirin yalnızca “sosyal güvenlik aylığından ibaret” olması şartınun sınırları bulunuyor. Bunun bir sınırı bulunmalı. Bu sınır, gelir vergisi konusuna giren gelir şeklinde belirlenebilir. Yoksa bir emekliye piyangodan ikramiye çıkması veya emeklinin arabasını satması durumları da gelir olur. Dul bir emeklinin bir tazminata hak kazanması veya boşandığı eşinden nafaka alması, sıfır oranlı vergi imkanından faydalanma şartlarını ihlal etmez.
Hatta emekli, emekli maaşını bankada vadeli mevduat, hazine bonosu almak, fon veya repo işlemleri yoluyla da sınırlandırılabilir. Bu kapsamdaki gelirler, menkul sermaye iradı olarak gelir vergisinin konusudur ve hayatın olağan akışının sağladığı kazançlar. Bunlar ayrı ayrı düşünülmeli. Zaten bu sebeple Maliye Bakanlığı 45 sayılı Emlâk Vergisi Genel Tebliği’nde “geliri münhasıran kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret bulunanların elde ettikleri ve yıllık tutarı toplamı bina vergisi indiriminden yararlanılan yıldan bir önceki yılda geçerli olan Gelir Vergisi Kanunu’nun 103’üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı geçmeyen her türlü menkul sermaye iradı gelirleri, indirimli (sıfır) bina vergisi oranından yararlanmaya engel teşkil eden gelirler arasında değerlendirilmeyecektir.” açıklamasına yer verildi. Bu açıklamaya göre 2020'de brüt menkul sermaye iratları toplamı 49 TL'yi aşmayanlar, 2021'de söz konusu imkandan faydalanabilir.
Fakat bu açıklamanın sadece menkul sermaye iratlarına yönelik olması, Bakanlığa gelir kategorileri arasında ayrım yapma yetkisi verilmemiş olması nedeniyle yetki yönünden hukuka aykırı olduğu gibi konu yönünden de eşitlik ve adalet ilkelerine aykırı görülür. Örneğin, 2020'de şartlara sahip ve ayrıca 39 bin TL mevduat faizi kazanan kişi 2021'de emlâk vergisi ödemeyecekken, 5.200 TL mesken kira geliri bulunan istisna sebebiyle gelir vergisi beyannamesi dahi vermeyen emekli, tek meskeni için emlâk vergisini ödemek zorunda olacak.