Terekenin borca batık olması ne demek?
Tereke, ölen bir kimsenin geriye bıraktığı mal ve mülke verilen isim olarak ifade ediliyor. Bir diğer ifade ile tereke "miras"a deniyor. Tereke borca batık olursa ne olur? Terekenin borca batık olması ne demek?
Terekenin borca batık olması ne demek?
Tereke, ölen bir kimsenin geriye bıraktığı mal ve mülke verilen isim olarak ifade ediliyor. Bir diğer ifade ile tereke kalan taşınır ve taşınmazlara "miras"a deniyor.
Kalan miras, bir taşınmaz, bir hak olabildiği gibi, borç da olabiliyor. Öyle ki taşınmaz mallarla birlikte borç da miras kalabiliyor. Tereke, bir bütün olarak ve kendiliğinden mirasçılara geçiyor. Terekenin intikal edeceği kimselerin gerçek mirasçı olmaları gerekiyor.
Terekenin borca batık olması halinde, mirasçılar mirası reddedebiliyor. Ancak bu durumda, yalnız borç reddedilmiyor. "Miras" olarak kalan tüm hak ve gayrimenkuller de reddedilmiş oluyor.
Miras, üç ay içinde reddolunabiliyor. Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için mirasbırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlıyor.
Önemli sebeplerin varlığı hâlinde sulh hâkimi, yasal ve atanmış mirasçılara tanınmış olan ret süresini uzatabilir veya yeni bir süre tanıyabiliyor.
T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 2000/852
Karar: 2000/3152
Karar Tarihi: 10.03.2000
ÖZET: Terekenin borca batık olduğunun tesbiti hakkındaki davada yetkili mahkeme tereke alacaklısının davarım açıldığı tarihteki ikametgahı mahkemesidir. Yetki uyuşmazlığının buna uygun çözülmesi gerekirken olayın özellik ve niteliğine uymayan amaç ve düşüncelerle yetkisizlik kararı verilmesi doğru değildir.
(743 S. K. m. 545) (1086 S. K. m. 9)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü,
İstek terekenin borca batık olduğunun tespitine ilişkindir (MK. 545), Kanunda bu dava bakımından özel yetki tayin olunmamıştır. Dava Medeni Kanunun 518 ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 11. maddesinde sayılan davalardan da değildir. O halde yetki konusunun Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 9. maddesindeki genel yetki kuralına göre belirlenmesi gerekir. Buna göre terekenin borca batık olduğunun tespiti hakkındaki davada yetkili mahkeme davalının yani tereke alacaklısının davarım açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. (Yargıtay 2. HD.nin 6.7,1973 tarihli 4596-4438 sayılı ve 17.10.1980 tarihli 9584-8233 sayılı 17.4.1997 tarihli 3065-4332 sayılı kararları) Yetki uyuşmazlığının buna uygun çözülmesi gerekirken olayın özellik ve niteliğine uymayan amaç ve düşüncelerle yetkisizlik kararı verilmesi doğru değildir. Öte yandan kanunun açıkça belirlediği kesin yetti kuralları dışında" yetki ilk itirazı (HUMK. 187) cevap süresi (HUMK. 195) içinde, doğru bir şekilde (HUMK. 23) ortaya konmadıkça dinlenemez. Davalının yetki ilk itirazı olmadığı gözardı edilerek dava dilekçesinin yetki yönünden reddi ve yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oyçokluğuyla karar verildi. 10.3.2000
MUHALEFET ŞERHİ
Terekeye ilişkin yetkili mahkemelim belirlenmesine Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 11 ve Medeni Kanunun 518 maddeleri ile değinilmiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 112 maddesi tereke aleyhine açılan tüm davaların Medeni Kanunun 518 ile ölüme bağlı kazandırmalar, iptal ve tenkis, mirasın paylaştırılması miras sebebiyle istihkak davalarının (istihkak davaları için ayrıcalık tanınmış davanın taşınmazın bulunduğu yerde de açılabileceği kabul edilmiştir. HUMK. md 11/2-a) miras bırakanın son ikametgahı mahkemesinde görüleceğini kesin yetki kuralı koyarak belirlemiştir.
Terekenin borca batık olması nedeniyle red bin tespiti diğeri yenilik doğuran iki ayrı hükmün oluşmasını sağlar. Bunlardan tespiti içeren bolüm tamamen terekenin özünü ilgilendirir Bu yönü ile yetkili mahkemenin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 11/2 maddesi gereği miras bırakanın son ikametgahı mahkemesinde görülmesini gerektirir. Yenilik doğuracak mirasın reddinin tescilinde terekenin alacakları söz konusudur. Bu durumda alacaklılardan her hangi birinin ikametgahının seçimi mirasın reddinin tescilini isteyen mirasçıya bırakılmaktadır. Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu ve Medeni Kanunda mirasın reddiyle ilgili yetki kuralı konulmamıştır.
Benzetme yolu ile bu boşluğun doldurulması gerekir Özel yetki kuralının bulunmaması halinde genel yetki kuralına başvurulması esas olmakla beraber, burada terekeye sıkı sıkıya ilgili bir durum söz konusu olduğundan terekenin reddinin de Medeni Kanunun 518. ve Hukuk Usulü Muhakemelerı Kanununun 11. maddesinin belirttiği tanını içinde yorumlanması gerekir. Bu yorum amaca uygun yorum olur. Aksı halde değişik mekanlarda bulunan alacaklıların kendileri için uygun olmayan bir mahkemede yargılamaya zorlanmaları yasal amaca uygun değildir. Gerçek red ile hükmi red arasında yetki yönünden ayrımı yapılamaz. Yetkili mahkemenin miras bırakanın son ikametgahı olarak kabulü alacaklıların da yararınadır. Zira terekenin en iyi şekilde değerleneceği yer son ikametgahtır, Sayın Esat Şener ve Prof. Dr İlhan E. Postacıoglu mirasın reddinde yetkili mahkemenin son ikametgahı mahkemesi olduğunu belirtmektedir.
Reddi miras dilekçesi nereye verilir?
Işıl Seren KESKİN/Emlakkulisi.com