12 / 10 / 2024

TOKİ gecekondu sorunu büyük ölçüde çözüldü!

TOKİ gecekondu sorunu büyük ölçüde çözüldü!

Aziz Üstel, Star Gazetesi'ndeki bugünkü yazısında " Ünlü bir mimarın gözüyle Beyoğlu " başlıklı yazıyı kaleme aldı. Üstel, bugünkü yazısında Türkiyenin önde gelen mimarlarından, Sinan Genim ile yaptığı söyleşiyi okuyucuları ile paylaşıyor...    




Sinan Genim, Türkiyenin önde gelen mimarlarından. Pera Müzesinden Galatasaray Müzesine değin birçok önemli yapıya imza atmış.

Bu gerçek İstanbul beyefendisi, Beyoğlu Dergisiyle yaptığı söyleşide Kasımpaşada doğduğunu söylüyor:

Nüfus kaydım Cami-i Kebir Mahallesinde. Büyük Piyaleye gelmeden Küçük Piyale Camiini geçtikten sonra derenin iki yakasını bağlayan tahta bir köprü, onun bitiminde de, soldaki sokağın içinde, babaannemin büyük bir evi vardı... Bu öykü 50-55 yıl öncesine uzanır.

Kasımpaşayla ilgili ilk anım 1950 seçimleridir. Demokrat Parti kazandığında Tabakhane Meydanı davul zurnayla eğlenen coşkulu bir kalabalıkla dolmuştu. Başka bir anımsa, zaman zaman babaannem ve halalarımla Kadınlar Çeşmesine doğru kırlara çıkmamız. O dönemin Kadınlar Çeşmesi ile bu günkünü karşılaştırmak mümkün değil elbet... Yeşillikler arasında büyük bir çeşme ve diz boyu papatyalardı bizim bir zamanlar gittiğimiz ...

Amcamın tuhafiye dükkanını hatırlıyorum bir de. Önceleri Allahverdi Pasajındaydı, sonra çarşının içine taşındı.

Sinan Genim hemen hemen otuz beş yaşına değin Kuzguncukta yaşamış. Ardından Avrupa yakasına geçmiş; Mecidiyeköyde ve Nişantaşında on yıl geçirmiş. Çengelköyde evini yapınca bir kez daha Boğazı geçmiş.

İstanbulun hemen her yerini seviyor Sinan Bey:

Topkapı Sarayı, Sultanahmet Meydanı, Eyüp, Anadolu Kavağı, Adalar... İstanbul benim için özeldir. Hele de eski şehir dokusunun sürdüğü bölgeler... Özel  mekanlarım da var: Üsküdar Ayazma Camii Avlusu, Vaniköy Camiinin deniz kıyısı, Kuzguncukun İcadiye Caddesi gibi... Yeni şehir dokusunun insanı cezp edici olmadığını düşündüğümden uzak duruyorum.

Ahmet Hamdi Tanpınar ya da Yahya Kemalin İstanbulunu çağrıştıran kentin sesine kulak verebileceğimiz mekan sayısı, ne yazık ki, günümüzde pek az. Geçmişte kalmış mekanları yaratmakta da sıkıntı çekiyoruz. Tabi bu zamanın ruhuyla ilgili!

İstanbulda pek çok olumlu gelişim yaşıyoruz. Bütün kısıtlamalara, eleştirilere karşın kent, iç dinamikleri aracılığıyla hareketleniyor. Ne derseniz deyin, KİPTAŞ,  TOKİ  gibi kurumların, özel müteahhitlerin bitirdiği yapılarla gecekondu sorunu büyük ölçüde çözüldü. Bizse yılar boyu bu sorunu salt yasaklamalarla çözmeye çalışıyorduk. Bu KİPTAŞ, TOKİ, müteahhitler örneği yasaklamayla bir sonuç alınamayacağını, rekabeti teşvik ederek, yeni yollar deneyerek çözüme daha kolay ulaşabileceğimizi gördük.

Beyoğlunun tarihi yapıları arasında korunan olduğu gibi korunamayanlar da olduğunu belirtiyor Sinan Bey.

 Örneğin, diyor, Ben geçmişte Bristol Otel olarak hizmet veren yapıyı Pera Müzesi olarak restore ettim. Rosalino Apartmanı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü oldu. Beyoğlu Postanesi artık Galatasaray Kültür ve Sanat Merkezi olarak hizmet veriyor. Eğer bir yapı, insanların yaşamını renklendiriyor, onlara heyecan veriyor, onları mutlu ediyorsa, isteseniz de yok olmaz, korunur.  Geçmişte de günümüzde de her şey insan içindir, insanı mutlu etmek için vardır. Benim için önemli olan insandır; insan ve onun mutluluğu. Bunu sağlayabilirsek yapılar da kentler de korunur. Beyoğlunun yeniden yapılanması için en önemli proje Tarlabaşı Projesidir. Eğer gerçekleşirse tabi.  Bunun basit bir diğer örneği kendi iç dinamikleriyle Cihangir.

Cihangir bunu başardı. Ama gene de bir kargaşa var içinde. Bence İstanbulun kurtuluşlarından biridir Tarlabaşı Projesi. Eskimiş bölgelerdeki her yapı adasının tek bir parsel haline getirilerek, küçük parsellerden kurtulmak, arabaları yer altına almak... İstanbulun sokaklarını insana açmak gerekiyor... Ben İstanbulun gelecekte büyük bir kültür ve turizm merkezi olacağına kesinlikle inanıyorum...
Star/Aziz ÜSTEL

 


Geri Dön