Türkiye’nin CDS değeri son yedi ayda yüzde 99 puan artış gösterdi!
Mayıstan bu yana CDS değeri en hızlı artan ülke Türkiye oldu. Türkiye’nin ülke riskini gösteren CDS değeri son yedi ayda yüzde 83.2 oranında 99 puan artış gösterdi
Küresel sermaye otoritelerinin “parasal sıkılaştırma” kararı üzerine gelişmekte olan ülkelere sermaye akımlarının yavaşlamaya başladığı mayıs ayından bu yana, referans ekonomiler içinde “ülke riski” en hızlı artan Türkiye oldu. Ülke riskini gösteren CDS’de Türkiye’ye ilişkin değer, yedi aylık dönemde neredeyse ikiye katlandı. Kriz döneminde pek çok Avrupa ülkesinden daha düşük CDS değerine sahip olan Türkiye’de Fed’in 22 Mayıs’ta verdiği ilk sinyalle başlayan bu yükselişte politik cephede yaşanan gerginliklerin ve cari açık kırılganlığının da etkisi oldu.
Kalkınma Bakanlığı’nın yayınladığı veriler, seçilmiş 14 ülke içinde, aylık ortalamalara göre CDS değeri mayıstan bu yana en hızlı artan, Türkiye oldu. Türkiye’nin CDS değeri mayıs ayı ortalamasında 119 düzeyinde gerçekleşmişti. Bu değer, küresel risk iştahındaki azalmanın da etkisiyle sermaye hareketlerinde aleyhteki seyrin güçlenmesi paralelinde haziranda 178’e, temmuzda da 199’a yükseldi. Fed Açık Piyasa Komitesi’nin parasal sıkılaştırma konusundaki kararlılığını somutlayan temmuz ayı toplantı tutanaklarının açıklandığı ağustos ayında Türkiye ekonomisinde türbülans arttı. Türkiye’nin CDS değeri, 242’ye kadar yükseldiği ağustos ayının ortalamasında 224 olarak gerçekleşti. Ancak izleyen dönemde sıkılaştırma operasyonunun 2014’e kalacağının belli olmasıyla Türkiye’nin CDS değeri gerileyerek ekimde 191’e indi. Son iki ayda ise bu değer yeniden artışa geçti. Kasım ortalamasında 203 olan değer, siyaset cephesinin yolsuzluk operasyonlarıyla sarsıldığı aralık ayının ilk 26 günü ortalamasında da 218 olarak gerçekleşti.
7 ülkenin risk değeri arttı, 7’sinin azaldı
Yedi aylık dönemde Türkiye’den sonra CDS değeri en fazla artan ekonomiler yüzde 56.6 ile Brezilya, yüzde 27.5’le Güney Afrika, yüzde 24.1’le Rusya, yüzde 19.5’le Meksika oldu. Bu dönemde Polonya’nın CDS değeri yüzde 13.5 ve Portekiz’in risk değeri de yüzde 8 artış gösterdi. Buna karşılık mayıstan bu yana Çek Cumhuriyeti yüzde 54.8, İspanya yüzde 31.7, Arjantin yüzde 26, Güney Kore yüzde 17.1, Hindistan yüzde 9.8, Çin yüzde 6.8 ve Macaristan yüzde 1.1’le ülke riski azalan ekonomiler olarak dikkati çekti.
2008-2009 döneminde küresel krizi aşmak amacıyla başta Fed olmak üzere gelişmiş ülke merkez bankalarının piyasaları aşırı fonlayarak ciddi boyutlarda “parasal genişleme”ye gitmesi bir likidite patlamasına yol açmış, gelişmekte olan ülkeler de ortaya çıkan ucuz finansman koşullarında aşırı borçlanmıştı. Başta Türkiye olmak üzere gelişmekte olan ülke borsa ve devlet kağıtlarına yönelik adeta bir sıcak para saldırısı yaşanmış, bu ülkelerin ulusal paralarının hızla değerlenmesi sonucu dış açıkları hızla büyümüştü.
Şimdi ise ABD Merkez Bankası Fed, ekonomilerinde yeterli düzelme sağlandığı kanısıyla, öncekinin aksine parasal sıkılaştırmaya gidiyor. Fed, aylık tahvil alım programını ocaktan itibaren 10 milyar dolar düşürerek parasal sıkılaştırma sürecini başlatıyor. Buna göre Fed, aylık tahvil alımını 85 milyar dolardan 75 milyara düşürecek.
Parasal sıkılaştırma kararının alınmasında “ABD ekonomisinin istikrarlı ama ılımlı bir büyüme izleğine girmesi”nin etkili olduğu belirtiliyor. Tahvil alım programından tedrici geri dönüş süreci Fed Başkanlık koltuğuna Janet Yellen’in oturmasından önce yapılan son toplantıda başlatılmıştı. Tahvil alım programının ılımlı düzeyde istihdam yaratılmasına katkıda bulunduğu ancak Fed’in daha önce denenmemiş bir para politikasına uzun süre bağlı kalmasının yarattığı risklerin büyüdüğü ifade ediliyor. Son bir yılda 1 trilyon doların üzerinde tahvil alımı gerçekleştiren Fed, ocaktan itibaren, kısa vadeli faiz oranlarına dayanan geleneksel para politikası araçlarına geri dönüş sürecini başlatıyor.
En çok Türkiye gibi ülkeler etkilenecek
Tahvil alım programına ayrılan kaynağın 10 milyar dolar azaltılması dünya ekonomisinde likidite bolluğunu kısmen sınırlandıracak. Parasal sıkılaşma kararı, en çok Türkiye gibi kronik yüksek dış açığı olan ve dış sermaye girişlerine aşırı bağımlı ekonomileri olumsuz etkileyecek, kur ve faizler üzerindeki baskı artacak. Parasal sıkılaştırma ile gelişmekte olan ülkelerden sermayenin çekilmesi senaryosunun belli olduğu mayıs ayından bu yana bu ekonomilerde zaten dalgalanmalar yaşanıyor. Siyaset cephesinde ortaya çıkan istikrarsızlıkla birleştiğinde parasal sıkılaştırmanın etkisini en fazla hissedecek ekonominin Türkiye olabileceği belirtiliyor.
Dünya