TZOB Başkanı Bayraktar: Tarım arazilerinin amaç dışına çıkarılması önlenmeli

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 5 Aralık Dünya Toprak Günü dolayısı ile gerçekleştirdiği basın toplantısı kapsamında, toprağın korunması, gıda güvenliği, su temini, biyolojik çeşitlilik ve iklimin düzenlenmesi anlamına geldiğini, sürdürülebilir kalkınmanın yolunun da toprağın korunmasından geçtiğini kaydetti.

KİŞİ BAŞINA DÜŞEN ARAZİ 2,8 DEKAR

Türkiye’nin nüfusu her seneden seneye yükselirken tarım alanlarının azalmasının ise kişi başına düşen arazi miktarının gerilemesine sebep olduğunu kaydeden Bayraktar,  istatistiklere göre 2005 senesinde kişi başına 3,9 dekar arazi düşerken, bu değerin 2010 senesinde 3,4 dekara, 2015 yılında 3 dekara 2021’de ise  2,7 dekara gerilediğini belirtti.

Tarımın en temel sermayesi olan tarım arazilerini korumak, sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşıdığını belirten Bayraktar, devamında şunları iletti: “Son yıllarda atıl tarım arazilerinin üretime kazandırılmasının yanı sıra tarım arazilerinin korunması amacıyla pek çok çalışma yapılarak kanunlar çıkarıldı. Buna göre, atıl durumda olan tarım arazilerinin üretime kazandırılması, miras yolu ile arazilerinin bölünmesinin engellenmesi gibi uygulamalar ile 2019 senesinde de 23 milyon 99 bin hektar olan toplam işlenen tarım alanı 2022 yılında yüzde 3,3 oranında artarak 23 milyon 864 bin hektara kadar geldi. Buna göre, yapılan çalışmalar sonuç verdi ve ülkemizde son yıllarda gerileyen kişi başı arazi büyüklüğü 2022 yılında 2,8 dekara çıkarak az da olsa artış gösterdi. İşlenen tarım alanlarının artırılmasına yönelik çalışmalara bu yıl bir yenisi eklenerek, mülkiyet ve mirasçılık sorunları nedeniyle işlenemeyen veya işlense de ÇKS’ye kayıt olamayan arazilerin, ÇKS’ye kaydının yapılarak tarımsal üretime kazandırılması sağlandı. Bu değişiklik ile yaklaşık 3 milyon hektar tarım alanının üretime kazandırılacağı öngörülüyor." diye konuştu.

TOPRAKLARIN İMARA AÇILMASI YERİNDE ÜRETİMİ ZORLAŞTIRDI

ekonomim.com'da yer alan habere göre; İmara açılan toprakların imara açıldıktan sonra kaybedilmesi birçok şehirde de yerinde üretim yapmayı zorlaştırdığı ve o ilin tüketicileri meyve ve sebzeyi daha pahalı yemek zorunda kaldığına belirten Bayraktar, “Örnek vermek gerekirse 30-40 sene önce İstanbul ilimizin meyve sebze kaynağı İstanbul ilçeleri ve Kocaeli, Sakarya gibi illerdi. 50 kilometrelik bir mesafeden sebze meyve temin ediliyordu. Bu şehirlerin imara açılaması ile topraklarını kaybetmesi sonucunda yerinde üretim imkânı da maalesef azalmış durumda.. Kaynak uzaklaştı, bugün İstanbul’a 600-700 kilometre mesafeden meyve sebze geliyor. Maliyet artışı nedeniyle İstanbullu tüketici meyve sebzeyi pahalı yemek zorunda kalıyor.” dedi.