Urla Ovacık RES projesine dava mı açıldı?
İşadamı Haydar Sancak, İzmir Urla’da orman arazisine Rüzgar Enerjisi Santrali (RES) kurmak istedi. Köylüler projeye karşı çıkıp dava açtı. Proje için için binlerce ağaç kesildi.
İzmir Urla’da, ünlü işadamının Rüzgar Enerjisi Santrali (RES) için binlerce ağaç kesildi. Ovacık Köyü’nde yaşayanlar daha fazla ağaç kesilmesin diye ormanda 24 saat nöbet tutmaya başladı. Ethem Sancak’ın kardeşi Haydar Sancak’ın sahibi olduğu Hassas Teknik Elektrik Şirketi, devletten RES kurmak için Urla’nın Ovacık Köyü’ndeki orman arazisini kiraladı. İlk etapta alanda 12 RES türbini planlayan şirket daha sonra bu sayıyı 6’ya düşürdü. Ancak çevreciler türbin sayısının düşürülmesine rağmen RES üretim gücünün 15 MW olarak kalmasının bu 6 türbinin eski projeye oranla çok daha büyük olacağı anlamını taşıdığına dikkat çekti.
KÖYLÜLER DAVA AÇTI AMA…
Yöre halkı ve çevreciler, ormanın içinde RES kurulmasının ekolojik yapıya ağır zararlar vereceği ve yaşamı olumsuz etkileyeceği için mahkemeye başvurdu. Projeyle ilgili yargı süreci devam ederken, ormana iş makineleri girdi. Ekipler, RES projesine alan açmak için yaklaşık bin 500 ağacı kesti. Ağaçların kesimi bir günde yapıldı.
KÖYLÜYE JANDARMA ENGELİ
Ovacık köylüleri kesim yapıldığını duyunca ormana koştu ancak jandarma ekipleri ile karşılaştı. Jandarma ekipleri köylüleri alana sokmadı. Köylüler duruma tepki gösterdi. Ovacık Köyü Muhtarı Veysel Erköse “Bin 800 ağacın kesimi için izin aldılar. Bunun bin 500 tanesini bir gün içinde kestiler” diye konuştu.
EKOLOJİK KIYIMA İZİN VERMEYİZ
haberi duyan Urla Kent Konseyi, TMMOB, CHP ve EGEÇEP üyeleri de daha fazla ağaç kıyımı olmasını önlemek için soluğu Ovacık Ormanı’nda aldı. Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), “Biz bu oldubittiyi Yırca’dan biliyoruz. Ancak Yırca’da olduğu gibi, Ovacık’ta da temiz enerji diyerek dayatılan ekolojik kıyıma izin vermeyeceğiz’’ açıklamasında bulundu.
PARA DEĞİL, DOĞA HER ŞEYDİR
Ovacık köylülerini ziyaret ederek destek veren CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, “Bu ülkede insan hakları gasp ediliyor, hukuk çiğneniyor, çevre talan ediliyor. İktidara yakın kesimler de bundan keselerini doldurmaya çalışıyor. Para her şey değil ama doğa her şey” dedi.
YARGIDAN KÖYLÜLERE İYİ HABER
Köylülerin avukatı Hande Atay da yürütmenin durdurulması talebi ile İzmir 2. İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Yargıdan vatandaşları sevindiren haber çıktı, yürütme durduruldu. Avukat Hande Atay, “Mahkeme yürütmenin durdurulması kararını esastan verdi. Yargı süreci tamamlanıncaya kadar şirket orada bir ağaç dalını bile kesemeyecek. Şimdi uygulamanın esastan iptalini bekleyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Köylüler doğa katliamına karşı direniyor
Veysel Erköse (Ovacık Köyü Muhtarı): Burada RES yapmak isteyenlere karşı hukuk mücadelesi başlattık. Bilirkişi ormanımızın bu projeye uygun olmadığını belirtti. Yargı süreci olmasına rağmen bir günde kıyım yapıldı. Üzgünüz.
Yapılsın ancak ormana değil!
Ahmet Akyener: Biz yenilenebilir doğal enerji üretimlerinin taraftarıyız. Ancak hem ormanın içine, hem de köyün çok yakınına yapılmak istenmesine karşıyız. Bizler barışçıl insanlarız, projeye karşı hukuk mücadelesi veriyoruz.
Hiç vicdanları sızlamadı mı?
Ali Yanar (Urla Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi): Bize ‘Kesilen bin 800 ağacın yerine başka yerde fidanlar dikeceğiz’ diyorlar. Asırlık ağaçla fidanlar bir mi? Hiç mi vicdanları sızlamadı? Devlete karşı ormanı korumaya çalışıyoruz.
Bizim doğamızı yok etmesinler
Kadriye Gölcük: Ormancılara kesim yaptırılırken jandarma da gönderdiler. Ağaçları keserken jandarma ‘Buraya girmeye çalışmayın, gözaltına alınırsınız’ dedi. Orman alanında RES olmaz. Bizim doğamızı yok etmesinler.
Mücadelemizi sürdüreceğiz
Osman Alper Kızıltuğ (Urla Çevre Gönüllüsü): Doğa atalarımzdan aldığımız miras ve gelecek nesillerimizin emanetidir. Doğamıza sahip çıkıyoruz. Dönüşümlü olarak nöbet tutuyoruz. Haklı mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.
Sözcü/ Gökmen ULU
Haber Evrensel Gazetesi'nde şu şekilde yer aldı;
Urla Ovacık Köylüleri ormanlarını katlederek dikilmek istenen 6 RES direğine karşı nöbete devam ediyorlar. 1300 ağacın kesilmesinin ardından mahkemeden çıkan yürütmeyi durdurma kararına sevinemediklerini söyleyen köylüler, kesilen ağaçların alınmaması ve bir oldu bitti ile yeniden ağaçlarının kesilmemesi için direnişe devam edeceklerini söylüyorlar.
Geçtiğimiz hafta binin üzerinden ağacın kesiminin ardından Urla ve İzmir'den gelenlerle birlikte geri kalan ağaçların kesimine engel olabilen Urla Ovacık köylüleri kendilerine desteğe gelen EGEÇEP yürütme kurulu üyelerini ağırladı. "Katliam ormanı" adını verdikleri ormanın hemen kıyısındaki açıklık, rüzgar tutmayan bir yere direniş ateşlerini yakan köylüler, kadın erkek, genç yaşlı nöbetleşe olarak ormanlarını beklemeye devam ediyorlar. EGEÇEP'lilere kesim yapılan ormanlık alanın bir bölümünü gezdiren köy muhtarı Veysel Erköse, Osmanlı döneminde Rum'lar tarafından bağ olarak kullanılan arazinin Rumların göçmesinin ardından ormanlık haline geldiğini anlattı. 6 RES direği için ilk etapta kesileceği söylenen 1800 ağacın, 1300 kadarının geçtiğimiz hafta içerisinde şirket ve orman genel müdürlüğü görevlilerince kesildiğini belirten Erköse; "Biz bıçkı seslerini duyup gelinceye kadar jandarma yolları çevirmişti. Bizi ormana sokmayıp resmen kıyım yaptılar. Hiçbir kurala uymadan kesmişler. Kesip kaçmayı planlamışlar sanki" dedi.
Erköse, numaralanmış ağacın yanında, herhangi bir işaret olmamasına rağmen kesilen onlarcasını göstererek kesilecek ağacın, planda belirtiler 1800'ün çok üzerine olduğunu söylüyor. "Ormanı tamamen yok edecekler engel olamazsak. Davamız halen sürüyor ama sonuçlanmasını bile beklemeden ağaçları katlediyorlar" diye konuştu.
'KAMUNUN ORMANINI DEVLETTEN KORUYORUZ'
Nöbet yerinde görüştüğümüz Ovacık köylülerinden Kemal Mutluer, devlete ait olan ormanlık alanı devletten ve şirketten korumaya çalıştıklarını söyleyerek; "Bu orman kamunun, hepimizin. biz sahip çıkıp, yeşilinin yok edilmesini önlemeye çalışıyoruz" dedi. Yaşadıkları sürecin hukuksuzluğuna dikkat çeken Mutluer, "Hukuk olsa zaten bizden yana olurdu. Hukuk düzgün çalışmadığı için ormanlar katlediliyor" dedi. Nöbete gelen kızı Sibel Mutluer'de, ormanın nefes alabildikleri tek yer olduğunu belirterek, "İlk günler hiç istemediğim bir şeyle karşılaştık. Tam gözümün önünde çam ağacını devirdiler. Bizlerin çocuklarının geleceği burası. Yürütmeyi durdurma kararı çıktı ama yine de nöbete devam edeceğiz".
'ODUN BAKANI!'
Köylülere desteğe gelen Urla Kent Konseyi Yönetim kurulu üyesi Ali Yanar, ormanı koruması gereken ormancının ağaçları keserken halkın korumaya çalıştığını belirterek, "Kamu yararı diye ormanı yok ediyorlar. Bu ormanın ürettiği oksijen kamu yararı değil mi? Bunların kamu dedikleri kendileri ve yandaşları sadece" diye konuştu. Yanar, orman Bakanına da seslenerek; "Ormanlar olmadan orman bakanı odun bakanı olur. Bunu unutmasın". Urla'da esnaflık yapan ve bir yürüyüş gurubu ile nöbet yerine geldiğini söyleyen Mustafa Bertan, bölgeyi çok iyi bildiğini aktararak RES'lerle ilgili farklı bir gözlemini ortaya koydu. "burası Urla'nın son ormanı. Urla son yıllarda ülkenin tüm zenginlerinin gözdesi olan bir yer haline geldi. Bu RES'lerin ilerde sökülerek yerlerinin imara açılabileceğini düşünüyorum. Geniş geniş yollar imar için altyapı işlevini de görecektir".
'BİZİ DİNLEYEN YOK'
Ovacık Köylüsü Mehmet Gölcük, yarımadayı RES tirübünleri ile çevirdikleri belirterek, "Yazık olacak bu doğaya. Bizler korumaya çalışıyoruz. Ama bizi dinleyen yok" dedi.
Urla Kent Konseyi yönetiminden Av. Ferda Gürsoy, RES'lerin doğaya, canlı yaşamına olumsuz etkilerinin birçok bilimsel çalışma ile ortaya konduğunu belirterek; "Davalarda bu durumu çok iyi bir şekilde ortaya serdik. Biz dersimizi çok iyi çalıştık. Bu tür projeler yapılmasının önüne geçilmesini istiyoruz".
DOĞAYLA SAVAŞ
Ovacık Köylülerinin avukatı, EGEÇEP hukuk komisyonu üyesi Hande Atay, Türkiye'deki RES projelerinin %27 lik bir bölümünün İzmir ve çevresinde yoğunlaştığını belirterek, bu yüzden Karaburun, Çeşme, Urla gibi birçok yerde halkın yaşam alanlarını koruma mücadelesi verdiğini söyledi. Devletin koruması gereken ormanı 8 Ovacık köylüsünün açtıkları dava ile korumaya çalıştığını hatırlatan Atay, "Köylülerin tamamı tarımla geçimini sağlıyor. Bölge organik tarımın teşvik edildiği bir yer. Ormanların yok edilmesi köylülerin geçim kaynaklarının da yok edilmesi anlamına gelecek" dedi. EGEÇEP Yürütme kurulu üyesi Turgut İnel ise kesilen ormanlık bölgeyi gördükten sonra kendisini bir savaş alanındaymış gibi hissettiğini söyledi. İnel, "Bir katliam bölgesi gibi orman. Sistemin insanla olduğu kadar doğayla da savaşımı var" dedi.
Evrensel