Van'daki Safa Apartmanı'nın depreme uygun inşa edilmediği bildirildi!
Van'daki depremde yıkılan Safa apartmanıyla ilgili Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davanın gerekçeli kararında, kent merkezinin 2. derece deprem bölgesi olmasına rağmen binanın depreme dayanıklı şekilde inşa edilmediği belirtildi..
Van'da meydana gelen depremde yıkılan Safa apartmanıyla ilgili Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davanın gerekçeli kararında, kent merkezinin 2. derece deprem bölgesi olmasına rağmen binanın depreme dayanıklı şekilde inşa edilmediği belirtildi.
Kazım Karabekir Caddesi'nde bulunan ve 23 Ekim 2011'de yaşanan 7,2 büyüklüğündeki depremde yıkılan Safa apartmanının sahibi Nezir Baş hakkında, binanın enkazında hayatını kaybeden Emel Subaşıay ile teyzesi Hanım Yavaş'ın yakınları tarafından açılan maddi ve manevi tazminat davasının gerekçeli kararı açıklandı.
Subaşıay ve Yavaş için yakınlarına yasal faizi hariç 326 bin lira ödenmesini kararlaştıran Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, gerekçeli kararında, Borçlar Kanununun 58. maddesi ve Yargıtay içtihatlarına atıfta bulunarak, zarar gören şahısların yapı malikinin kusurunu kanıtlamak zorunda olmadığına hükmetti.
Davalı Nezir Baş'ın bina maliki olması nedeniyle meydana gelen zararda sorumluluğunun söz konusu olduğunun vurgulandığı kararda, "Bir bina veya imar olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasında ya da muhafazasındaki kusurdan dolayı mesul olur" ifadesi yer aldı.
Binanın deprem sırasında yıkılarak birçok kişinin ölümüne sebebiyet verdiğinin bildirildiği kararda, şöyle denildi:
"Yine depremin bir olgu olduğu, dava konusu olayın gerçekleştiği Van il merkezinin 2. derece deprem bölgesi içinde kaldığı, bina inşa edilirken depremin bir olgu olarak dikkate alınıp buna dayanıklı bina inşa edilmesi gerektiği ancak davalının bu şartları yerine getirmeden bina inşa ettiği ya da ettirdiği hususu tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2010/1549 esas 2011/10473 karar sayılı ilamı ile yapı malikinin kusurlu olduğunu kanıtlamanın zorunlu olmadığı, bina malikinin illiyet bağının kesildiğini kanıtlaması gerektiği, binanın neden olduğu zararın sorumluluğundan kurtulabilmek için illiyet bağının kesildiğinin ispatlanması gerektiği, illiyet bağının ise zarar görenin veya 3. kişinin ağır kusuru ile zararın meydana gelmesi halinde kesilebileceği hususlarını düzenlemiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi de 2004/16308 esas 2005/12788 karar sayılı ilamı ile bina sahibinin, binanın iyi yapılmamasından veya korunmasındaki kusurdan kaynaklanan zararlardan sorumlu olduğu hususunu düzenlemiştir.
Mevcut dosyada, davacıların, davalıya ait binanın deprem esnasında yıkılmış olması nedeniyle yakınlarını kaybetmiş olmaları, davacıların bu nedenle manevi zarara uğradıkları açıktır. Gelişen hukukta kişilerin bedeline ve ruhuna karşı yöneltilen haksız eylemlerde veya taksirli davranışlarda tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği ortaya konulmuş olup kişi haklarının her şeyin önünde geldiği önemle vurgulanmaktadır."
Kararda, yaşamın yitirilmesinin insanların yakınlarında açtığı derin ıstırabın, hiçbir değer ile telafi edilmeyeceğine işaret edilerek, ölenlerin yakınlarına ödenecek manevi tazminatın, kişilere bir nebze de olsa rahatlama duygusu vermek, zarar veren tarafın da daha fazla dikkat ve özen göstermesi konusunda bir yaptırımla caydırıcı olmasını sağlamak olduğu kaydedildi.
AA