Veysel Yayan: Kurulu kapasiteyi kullansak ithalatın yarısını üretebiliriz!
Ankara Sohbetleri Geçtiğimiz yıl çelik ihracatının yüzde 6.6 düşerken, ithalatın yüzde 24.3 arttığını söyleyen TÇÜD Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, koruyucu tedbirlerle ithalatın yarısını üretebileceklerini belirtti...
Ankara Sohbetleri ne bu hafta Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan konuk oldu:
Kurulu kapasiteyi kullansak ithalatın yarısını üretebiliriz
Ankara Sohbetleri Geçtiğimiz yıl çelik ihracatının yüzde 6.6 düşerken, ithalatın yüzde 24.3 arttığını söyleyen TÇÜD Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, koruyucu tedbirlerle ithalatın yarısını üretebileceklerini belirtti.
Özüm ÖRS Ankara Türk çelik sektörünün 2013 yılında üretimi en fazla azalan ülkeler arasında yer aldığını ifade eden Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, 2013 yılında çelik ihracatının yüzde 6.6 düşerken, ithalatın yüzde 24.3 arttığını bildirdi.
Yayan, sektörü koruyucu tedbirlerin süratle alınması gerektiğini vurgulayarak "İthalatın 12 ay içinde toplam 12.5 milyar dolara yaklaşacağı düşünülüyor. Bunun 6 müyar dolarlık kısmını süratle kapatabüiriz. Bunun için yeterli kapasitemiz var" dedi.
Ankara Sohbetleri'ne konuk olan TÇÜD Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, Ankara Temsilcimiz Ferit Barış Parlak ve arkadaşımız Özüm Örs'ün sorularını yanıtladı.
> Çelik sektörü 2013'ü sıkıntılı geçirdi. Bunun sebebi nedir?
Çelik sektörümüzün son 12 yıl içerisinde gösterdiği performansla hep gurur duyduk. Bu süreçte çok ciddi üretim artışlan yakaladık. Bu üretim artışları geçtiğimiz 2011 ve 2012 yıllarında bize dünyada üretimini en fazla artıran çelik sektörü olma vasfım da kazandırdı. Fakat bu yıl, dünyada üretimi en fazla azalan ülkeler arasında yer alıyoruz. Bu oldukça rahatsız edici bir durum. Bunun birkaç tane sebebi var. Bir taraftan uluslararası piyasada bir talep daralması var. ikincisi temel girdilerimizden olan hurdada fiyat artışlan söz konusu oldu. Bunun daha da ötesinde, nihai ürün fiyatlarını, girdi maliyetlerine göre ayarlayabilme esnekliğimizi, dünya çelik sektöründeki atıl kapasiteler nedeniyle kaybettik.
550 müyon ton fazla kapasite var; dolayısıyla dünyanın bir yerinde fiyatlar hafif oynadığında hemen üretime geçip piyasanıza girmeye hazır güçler var. Ayrıca, atıl kapasitelerin fiyatları baskıya alması sebebiyle dünya çelik sektöründe korumacı tedbirler yaygınlaştı. Mısır'ın Türkiye'ye karşı aldığı yüzde 6.8 oranında koruma tedbiri vardı. O tedbiri kaldırdüar ama tedbirin devam ettiği 6 aylık süre zarfında, Mısır'a yönelik ihracatta 400 bin ton kaybımız oldu. ABD'nin bizim kaya gazı ve doğalgaz borularına karşı açmış olduğu soruşturmalar, telafi edici önlem soruşturması ve inşaat demiri için .damping ve telafi edici önlem soruşturmalan var. Bu soruşturmalar açıldığı anda o bölgelere yönelik^Aracatımız bıçakla kesüir gibi durdu. Bu soruşturmalar sebebiyle ihracatımız 1.5 müyon ton düştü.
> Ekim ayından itibaren üretimde iyileşmeler oldu. Bu durum aralıkta niye tersine döndü?
Evet, iyileşmeler vardı. Hatta biz Kasım ve aralık aylarında iyüeşme artar ve bu kayıplar yüzde 2'nin altına düşebilir diye düşünüyorduk. Fakat aralık ayında elektrik kesintileriyle karşı karşıya kaldık Son yıllarda elektrik üretiminde yetersizlik yaşanan her dönemde, elektrik kesintileriyle öncelikle demir çelik sektörüne başvuruluyor. Bizim tesislerimiz adeta alternatif bir santral gibi düşünülüyor. Elektrik üretilmediğinde, elektrik tüketimi kesilerek eneıji bolluğu yaratılıyor. Bu geçmişte, ilk gündeme geldiğinde rahatsızlığımızı beyan etmiş, bunun bizi ciddi zararlara soktuğunu ifade etmiştik. Tekrar gündeme geldiğinde 'halledilecek' denildi, fakat hala halledilmedi.
Savunma Müsteşarlığı yaptığı dönemde, ithal edilen ürünlerin yurtiçinde üretimi ile ilgili çalışmalarından da hatırladığımız Veysel Yayan ile TOBB Demir ve Demir Dışı Metaller Meclisi Başkanlığı görevini de üstlendiği 2010 yılında yaptığımız ve yine bu sayfada yayımladığımız sohbetin özetini şöyle çıkarmışız: "Dünya ekonomileri ince hesapların yapıldığı bir dönemden geçerken, biz. birçok alternatifimiz varmış gibi", "Şu sektördeki ihracatın büyük bölümünü ithal girdiler oluşturuyor; üretip ihraç etmesek de olur!", "Şu sektördeki üretim fazla katma değer yaratmıyor, üretim anlamsız" gibi tartışmalarla vakit geçiriyoruz.
Dolaylı yollardan 'öğrenmeyin'/ 'vazgeçin'/'üretmeyin' şeklinde telkinde bulunanlara gereksiz yere kulak kabartıyoruz.
Son 10 yılda üretim ve ihracat rakamını katbekat artırıp, teknolojisini de geliştiren demir çelik sektörü de bu karalama kampanyasının hedefinde." 2013 rakamları, o kampanyaların işe yaradığını gösteriyor. İthalat artıyor, üretim ve ihracat azalıyor. 10 yıldır cari açığı kapatma görevini yerine getiren/ övündüğümüz demir çelik sektörü bugün ilgi bekliyor.
Üretimi durdurmanın bir takım başka maliyetleri de var. Sabit giderler var.
Limanda bekleyen gemilerin demoraj ücretleri var. Kâr kayıplan var, üretimi durdurmanın ve tekrar başlamanın bir takım kayıplan var.
> Bu kayıpları kapatmak için bir adım atılmıyor mu?
Bu yıl ilk defa şöyle bir şey oldu. "Haklısınız, bu kayıplan tazmin etmenin bir mekanizmasını kuralım" denüdi.
Biz de elektrik eneıjisi kullanmaktan vazgeçerek sisteme yapmış olduğumuz katkıyı fiyatlandırmak gibi bir mekanizma üzerine çalıştık. Bunun mevzuat altyapısı henüz yok ama Bakanlığın bu konuda "evet, ciddi bir şekilde mağdur oluyorsunuz" demesini memnuniyetle karşılıyoruz. İkincisi; evvelden sadece bize başvurulurdu. Şimdi diğer sektörlere de, kısmen de olsa başvuruluyor. Bu da daha adil bir yaklaşım.
> Geçtiğimiz dönemde paslanmaz çelikten yassı hadde mamullerinin ithalatında gümrük vergisi oranı yüzde 2'den yüzde 8'e çıkarıldı. Bu aülan önemli bir adım değil mi?
Hiç şüphesiz önemli. Ancak paslanmaz çelikte ithal yan ürüne dayalı sınırlı bir üretim var. En çok ithalât yassı ürünlerde. İlk 11 ayda yassı ürün ithalanmız, 6.5 müyon tonu geçmiş.
Yassı ürünlerde bizim kapasitemiz 16 milyon ton. 2012'de bunun 9 milyon tonunu kullanmıştık. Biz bu kapasitenin bu yıl daha yüksek oranlarda kullanüacağını beklerken, kapasite kullanımında düşüş oldu. 9 müyon tonun da aşağısına düştü. On bir aylık dönem itibariyle, yassı ürünlerde yüzde 5.8 oranında üretim düşüşü var. Oysaki biz bunun en az yüzde 10-15 civarında artmasını bekliyorduk. Yassı ürün ithalatt sistemli bir şekilde artmaya devam ediyor. Sadece yassı ürün ithalaü için yapmış olduğumuz kaynak tahsisi, ilk 11 ayda 5.3 milyar dolar. Bu yılsonu itibariyle 5.7 milyar dolar olur. Bunun yüzde 70-80'ini Türkiye'de üretebüecek iken, siz kalkıp bu ürünleri dışardan alırsanız, o zaman sizin dış ticaret açığını kapatma yönündeki iradenizde bir zayıflık var demektir.
> Kapasitemiz var ama kullanmıyoruz ve dışarıdan getiriyoruz. Bunun sebebi fiyat mı?
Evet. Bizim komşularımızın karşüaştırmalı üstünlükleri var; eneıji, cevher ve işçilik bakımından. Bunun ötesinde hurda ihracatına sınırlama getirmişler, yüzde 15 değerinde vergi uyguluyorlar. Geçmişte bu oran yüzde 18 idi.
Kendi iç üreticüerine hurdayı yüzde 15 avantajla kullanma imkanı verecek şeküde desteklemek anlamına geliyor bu. Bunun yarımda, devlet bir takım dolaylı yardımlarda bulunuyor. Bu avantajı kullanıp zaman zaman dampingli fiyat uyguluyorlar. Bunlan topladığınız zaman bize göre daha avantajlı duruma geliyorlar. Bizim bunlara karşı tedbir almamız söz konusu olmadığı gibi, dünyanın uyguladığı vergüeri de uygulamıyoruz. Aramızda bir STA olmadığı halde, Rusya ve Ukrayna'ya haddecüerin kullandığı yassı sıcak ürünler için uygulanan vergi oram, sadece yüzde 5. Bu düşük bir oran.
Bu oranla siz oradan yapılan ithalatı durduramazsınız. Dahüde İşleme Rejimi'nde Ayniyat Tespiti yok. Biz Ayniyat Tespiti'nin ve Kalite Tespiti'nin yapılması gerektiğini söylüyoruz. Ama henüz yapılamıyor. İkinci önemli gerekçe bu. Bizim rekabetçi olmamıza engel olan üçüncü husus da, bizim ithalaümızda katı yakıtlardan ve hurda ithalanmızdan yüzde 0.5 ve yüzde 1 oranında vergi almıyor. Bu ton başma 2-3 dolarlık bir kesinti anlamına geliyor. Buradan 2-3 dolar, TRT payından eneıjiden dolayı 3-4 dolar, hafta sonunda gece tarifesi uygulanıyor oradan da 5-6 dolar; hepsini toplayınca 1015 dolar fark ortaya çıkıyor. 10-15 dolar bizim sat ya da satma kararım verdiğimiz bir fark. Artık devlet 'ben yaptım oldu' uygulamasını bırakmalı.
> Kapanan fabrika oldu mu?
Maalesef oldu. 2.4 müyon ton kapasiteli bir fabrika artık ham çelik üretmiyor. Bu şartlarda üretimde sıkına çekiyor. Düşük kapasite kullanımıyla çalışan bir sürü fabrikamız var. Çok büyük yanrım ve son derece gelişmiş teknolojüerle üretim yapan bir kapasite. Bu tesisin rekabet etmekte güçlük çekmesi çok önemli bir göstergedir. Bunların üzerindeki yüklerin derhal kaldırılması gerektiğinin göstergesidir. Dolayısıyla bizim üzerimizKişi başı tüketim yüzde 10 arttı > Üretimden bahsettik, peki çelik tüketimi ne kadar?
2013 yılı içerisinde Türkiye'nin kişi başı çelik tüketimi yüzde 10 civarında arttı. Bu tüketim 2001'de 150 kilogramdı, şimdi 435 kilogram seviyesine geldik. İstikrar sürerse, önümüzdeki yıllarda bu rakam artacaktır. Artacak olan çelik tüketimini yurtiçinden karşılamak her zamankinden önemli. Çünkü geldiğimiz noktada 30 milyon tonu geçen bir çelik tüketimi var.
önümüzdeki yıl 32 milyon tona ulaşacağımızı düşünüyoruz. Bu miktar çelikten daha fazla çeliği üretir ve bunun bir kısmını ihraç edip ilave gelir sağlar durumda olmamız, Türkiye ekonomisi için hayati önem taşıyor. Şimdiye kadar bunu başardık, bundan sonra da başarmaya devam edeceğiz.
'Piyasamız yolgeçen hanı gibi' > Sektörü daha da ileriye götürmek için neler yapmalı?
Yapılması gereken bu sektörün önünü açıcı tedbirler almak. Bir kere ABD bile buluttan nem kapar vaziyette. Kendi kuruluşlarının en ufak zarar etme ihtimali gündeme geldiğinde, hemen koruma tedbirleri alıyorlar. Ama bizim piyasamız affedersiniz yolgeçen hanı gibi. Değil tedbir almak, ilk 11 ayda.
ihracatımızda miktar yönünden yüzde 6.6 oranında düşüş olduğu bir dönemde, ithalatımız miktar yönünden yüzde 24.3 artmış. Bu çok ciddi bir rakam. İhracatımızın ve üretimimizin düşmesi bizim sektörün zor durumda olduğunun göstergesi iken ve bu sebeple ithalatı sınırlandırıcı tedbirler almak gerekirken, bizde ithalat serbest bırakılmış. Ciddi tedbir alınmamış.
Burada bir terslik söz konusu. Çelik sektörü stratejik bir sektör ise ki AB olduğunu söylüyor, bizim de koruyucu tedbirler almamız lâzım.
den bu tür yüklerin kaldmlmasına ihtiyacımız var.
> Üretmediğimiz niş ürünlere yönelik girişimler neler?
Türkiye 5-6 yıl öncesine kadar yapısal çelik ürünlerini ithal eder bir konumdaydı. Şimdi Türkiye artan oranlarda bunu üretiyor ve ihraç ediyor. Mesela Özkan Demir Çelik, İzmir Demir Çelik gibi tesislerin üretimleri hep buna yöneliktir. Keza vasıflı çelik üretiminde de gelişme var. Bütün bu tesisler, yeni kapasiteler Türkiye'de üretilmeyeni üretmeye yönelik olarak düşünülüyor.
Yassı çeliklerde kuruluşlarımız bugüne kadar üretilmeyen, otomotiv sektöründe veya diğer sektörlerde ithal edilen ürünleri üretecek şekilde bir organizasyon içerisinde. Son olarak paslanmaz çelik konusunda bir gelişme oldu. Önümüzdeki yıllarda onun da ham çeliğini Türkiye'den üretir hale gelmeyi ümit ediyoruz. Aynca, santral kurma durumunda olan kuruluşlanmız var. Termik, hidroelektrik santralleri, yemlenebilir eneıji santralleri olan var. Yemlenebilir eneıjiyi ciddiye almak lazım. Türkiye'nin enerji yetersizliği sorununun çözümüne çelik sektörü katkıda bulunuyor. Hiçbir ülkenin stratejisinin .daha az üretmeye ve sadece tasarruf e'tmeye dayalı olarak gelişeceğini düşünmüyoruz. Mutlaka daha fazla üretebilir durumda olmak gerekiyor. Dikkat ederseniz son 2 yüdır ihracatta patinaj yapıyoruz. 500 müyar dolar hedefinin, 2-3 yü soma ulaşüması imkansız bir hedef haline gelmesini istemiyorsak, o hedeflerin arkasına irademizi de koymamız lazım.
Bunun gerektirdiği tedbirlerin alınmasını bekliyoruz. Biz o hedeflere inandık İnandığımız için de kaynak tahsisi yaptık Şimdi o kapasiteleri efektif bir şeküde kullanabilmemiz için gerekli tedbirlerin alınmasını istiyoruz.
>2014 yılma yönelik hedef ve öngörülerinizi paylaşabilir misiniz?
Bu yüa iyi başlamadık. İhracatçı Birlikleri'nin geçici verilerini değerlendirdiğimizde, geçen yü ihracatçı sektörler arasında çelik sektörü yüzde 10.4 düşüş ile, ihracaü en fazla düşen sektör oldu.
Bizden başka düşüş yaşayan tek sektör olan elektrik, elektronikte yüzde 0.8lik düşüş oldu. Diğer sektörler pozitifler. Üretimde ise yüzde 3.2 civarında düşüş oldu. 2014 yılının ilk 10 günün ihracat rakamlan da çok parlak değü. Yüzde 3'lük bir ihracat artışı görülüyor. Bu artış geçen yılın yüzde 7 civarındaki kaybının yüzde 3'ünü düzeltiyor demek. 2012'nin rakamlarına ulaşıyoruz anlamına gelmiyor. Bunu mutlaka tersine çevirmeliyiz. Bu yü, üretimimizi yüzde 7-8 civarında artırmayı öngörüyoruz. Bu, aslında reel anlamda bu yılki kayıplan dikkate almazsak, yüzde 4-5 civarında bir artış anlamına gelir. İhracatımızın da yüzde 10 civarında artacağım ümit ediyoruz. İhracattaki kayıplan dikkate alırsak, bu 2012 seviyesine ancak ulaşma anlamına geliyor.
Dünya Gazetesi