Yüksel Holding, sürdürülebilirliği içselleştirmiş!
Uzun zamandır şirketlerin 'sosyal sorumluluk projelerine' ihtiyatlı yaklaşıyorum. Amaç, sahiden topluma bir şeyler katmak mı yoksa şirketin reklamını yapmak mı
Son birkaç yıldır da 'sürdürülebilir ekonomi-çevresel sürdürülebilirlik' kavramı, ne yazık ki 'moda' olmaya başladı.
Bakıyorsunuz 'Çevreci oldum' diyen şirket karı gördüğü zaman çevre düşmanı yatırımı hayata geçirebiliyor. Bahaneleri de sıralayabiliyor: 'Aslında yeni teknoloji yatırım bu, Hazine istedi. Devlet çevreyi etkilemediğine dair rapor verdi' gibi.
'Yüksel Holding, inşaat sektörünün ilk sürdürülebilirlik raporunu yayınladı. Yüksel Holding Genel Koordinatörü Tuna Aksel de sizlere bilgi vermek istiyor' daveti geldiğinde, biraz önyargıyla kabul ettim.
Hele hele masaya oturduğumda 'Sizin karbon ayak izinizi de hesaplayalım. Bu toplantıya hangi ulaşım aracı ile geldiniz Kaç kilometre yol yaptınız' gibi naif soruların olduğu yazılı kağıdını gördüğümde önyargım, yargıya doğru ilerlemeye başladı.
Küresel ısınma, küresel soğuma adına ne derseniz deyin, iklim değişikliği ile benim, sizin bireysel olarak mücadelemiz evrende bir küçücük nokta sadece. Bizler isteğimiz kadar elde yıkamak yerine bulaşık makinesi kullanalım, gereksiz elektrik tüketmeyelim çevre için küresel savaşta sadece küçük adımlar olacak. Sürdürülebilirliği sağlayacak olan şirketler, ülkeler, devletler. Elbette içselleştirmeleri halinde.
Yüksel Holding Genel Koordinatörü Tuna Aksel'i dinlerken, önyargımı sorgulamama ilk şu sözleri sebep oldu:
'Şirketler elbette kar elde edecek ama hayat da sadece para değil. Tükettiğimizin fazlasını yerine koyabilmek önemli olan.'
Bir de şu sözleri:
'Karbon ayak izimiz yılda 1678 ton. Sektörde karşılaştırma yapamıyoruz çünkü bizden başka bu hesaplamayı yaptıran yok. Amacımız karbon ayak izini her yıl yüzde 10 indirmek. Belki maksimum 900 tona indireceğiz. Daha aşağısı olur mu Olmaz çünkü hiç mi aydınlatmayacağız, hiç mi seyahat etmeyeceğiz.'
'Karadeniz'in doğal dengesi bozuluyor'
İnşaatçılığı lokomotif olan Yüksel Holding'in kurucusu üç kardeş Yılmaz, Gün, Güven Sazak ile Mehmet Sert.
İkinci kuşak Emin Sazak Yüksel Holding'in CEO'su ve Türkiye Müteahhitler Birliği'nin başkanı.
Yüksel Holding Genel Koordinatörü Tuna Aksel ile sohbetimizde Atletizm Federasyonu eski Başkanı Yılmaz Sazak'ın adını yaşattıkları 'uluslararası atletizm yarışmalarını' da, 'Alaca Höyük kazı alanı çalışmalarını' da konuştuk.
Söz geldi, Yüksel İnşaat ile 'çevrecilik' arasındaki bağlantıya.
'HES projelerimiz' dedi ve ekledi: 'Karadeniz'e prensip olarak girmiyoruz. Biz projelerin hepsini inceledik. Yaparsınız ve elektrik için fizibl da olabilir ama çevreye verdiği zararı karşılayabilecek bir şey yok. Karadeniz'in doğal dengesini bozuyor. Ve Karadeniz sadece su değil, arazinin dengesini de bozuyor.'
Sinop-Gerze'de toplanılan binlerce 'istemiyoruz' imzasına rağmen Tuncay Özilhan'ın başkanlığını yaptığı Anadolu Grubu'nun termik santral projesini anmadan olmazdı.
Tuna Aksel, 'Annem Gerzeli. Gerze'ye dokunulmasına ben karşıyım. Bu kadar güzel bir yeri bozmamak lazım. Batılı finans kuruluşları da çevreye zarar veren projelere kredi sağlamıyor' diye söze başladı.
Bu içselleştirilmiş cümleler üzerine 'Yükselebilirlik' adını verdikleri sürdürülebilirlik raporunu okumaya başladım.
Yüksel, çevre kirliliğini azaltabilmek, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanılması hedefini koyarken, kendi karbon ayak izlerini de tek tek ortaya koyarak, ifşaatta bulunuyor.
Ulaşım, kağıt, metal, plastik, cam, kartuş, sofra bitkisel atık yağ, atık pil, tıbbi atık gibi pek çok malzemede tüketim rakamlarını açıklayıp, karbon emisyonu, atık yönetimi yapacağının taahhüdünde bulunuyor. İşte bunlar, iklim değişikliğine karşı mücadelede büyük adımlar.
Funda Özkan/Akşam