Ahmet Vefik Alp: Kentsel Dönüşüm 10 yıl önce, 10 yıl sonra!
Ülkemizi makul bir bütçe ile çok hızlı bir şekilde depreme hazırlamanın birbirini tamamlayan üç yolu vardı
Ülkemizi makul bir bütçe ile çok hızlı bir şekilde depreme hazırlamanın birbirini tamamlayan üç yolu vardı.
Birinci yol çarpık yapılanmış düşük gelirli kentsel bölgeler için ‘süper prefabrikasyon’ olarak adlandırdığım endüstrileşmiş bina üretimi, diğer bir deyişle 25m2, 50m2, 75m2 konutların fabrikalarda üretilip arsalarda 10-12 katlı bloklar halinde merkezi sirkülasyon şaftına fiş gibi takılması idi. Bölgelerimizin coğrafi ve kültürel koşullarına göre farklı prototipler düşünüldü. Bunların maliyeti sırasıyla 10.000, 20.000, 30.000 TL idi. Bunalara ‘Kapsül Evler’ adını verdim.
Ikinci yol ise kırsal kesim ve köylerimizi hedefleyen ‘Çekirdek Konut’ projesiydi.200 m2 bahçeli tek katlı konutların ‘ıslak hacımlar’ı, diğer bir deyişle mutfak, banyo, wc üçlüsü, 4x4m=16m2 bir paket halinde fabrikalarda üretilip hak sahibine bedelsiz verilecek, konutun gerisi odalar bölgelerin özgün koşullarına göre hazırlanan tip projelere göre hafif malzeme ile hak sahibi tarafından tamamlanacaktı. 75m2 lik bir konutu 30.000 TL civarında halledebilecek bir projedir.
Üçüncü yol ise orta ve yüksek gelirli apartmanlaşmış kentsel bölgelerin yenilenebilmesi için imar haklarının kademeli olarak yükseltilmesi idi. Aklı başında hiçbir şehirplancı genelde kentin yoğunluğunu artırmak istemez ise de burada tercih hakkımız yoktu. Büyük bir deprem Türkiye mizi çökertebilirdi.
Projemin ismini ‘Proje 3G’ koydum. Genç, Güzel, Güvenli kentler.
Kısaca anlatayım. 1965 yılında kat mülkiyeti kanunu çıktı. Bahçeler içindeki güzelim evlerimizi, köşklerimizi verip kat karşılığı beton apartmanlar yaptırdık. Ancak bugün bu apartmanları tekrar yıkıp yeniletme imkanımız yok. Binalar imar haklarını doldurmuş durumda. Müteahhidin masraf ve karını karşılamak için verecek bir şey yok. Maliklerin binalarını kat karşılığı vermeden yıktırıp masrafı kendileri karşılayarak yeni bina yaptıracak maddi kaynakları da yok. Bu nedenle ruhsatlı, ruhsatsız eski apartmanlar kaderini bekleyen betonarme tabutlara dönmüş durumda.
Depreme dayanıklı olmak, altına garaj ve sığınağını koymak, enerji duyarlı yapılmak ve karbon salınımı düşük olmak kaydıyla eski binalara bölgesine göre ‘ilave imar hakkı’ verilmesi maliklere binalarını müteahhitlere yeniletme imkanı verir. Istanbul hiçbir kaynak gerekmeden kendi kedini parsel parsel yenileyecektir. Kentlerimizin bazı bölgeleri1-2 kat yükselecektir, ancak insanlarımız genç, güvenli, güzel konutlara kavuşacaktır
Avantajlar şunlardır:
Otofinans ve kazan-kazan bir strateji, yerli veya yabancı fonlara gerek olmayacak,
Binalarımız artık depreme tam dayanıklı olacak,
Daire sahipleri ceplerinden para çıkmadan yeni dairelerine kavuşacak,
Yeni malzeme ve teknoloji gelecek, tamir masrafı bitecek,
Dairelerimiz sıfır, sıcak soğuk su akacak, rutubet çatlak patlak olmayacak,
Uygulama kendi parselinde, insanlarımız alıştığı çevreden uzaklaşmayacak,
Etkin izolasyon ile yapılar daha az enerji ile kışın ısınacak ve yazın serinleyecek,
Daha az ısıtma kullanılacağından hava kirliliği daha azalacak,
Sokaklara parkeden arabalar bina altına girecek, yollar rahatlayacak, arabalar güvende olacak,
Yollar genişleyince ambulans, itfaiye sokaklarda sıkışıp kalmayacak, ulaşım daha hızlı akacak,
Eski püskü, ruhsuz binalarımız gidecek, yeni tasarımlarla şehir çağdaş bir estetik kazanacak,
Bina stoğu yenileneceğinden milli servete katkı olacak,
Lokomotif inşaat sektörü ekonomiyi canlandıracak, işsizlik azalacak.
2002 yılı genel seçimlerinde projemi açıkladım. TV lerde defalarca anlattım, gazeteler kullandı. Bazı kupürleri ekliyorum. Seçilemedim. Ancak, ‘Proje 3G’ yi her fırsatta ısrarla dile getirmeye devam ettim. Başka çaremiz yok dedim. Kimse oralı olmadı…Sene 2012… Doğru nihayet görüldü. Benzer bir proje Istanbul Fikirtepe de başlatıldı. Şimdi TC Çevre Şehircilik Bakanlığı’mız Ülke geneline yayıyor…Geç de olsa teşekkürler…
Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp
Y. Müh. Mimar Kentbilimci