Aile konutu nedir?
Aile konutu ne demektir? Aile konutu denildiğinde ne anlamalıyız? Aile konutu tanımının hukuktaki yeri nedir? Aile konutu nedir? Aile konutu hukuk davalarında nasıl tanımlanır? İşte tüm bu soruların cevapları...
Aile konutu nedir?
Aile konutunun Kanunda tanımı yapılmamakla beraber, Kanunun gerekçesinde aile konutuna ilişkin bir tanıma yer verilmiştir.
Hukukumuzda yeni bir müessese olmasına rağmen, Türk aile yapısı içinde aile konutunun diğer ülkelerden çok daha önemli bir konuma sahip olduğu söylenilebilir. Ekonomik koşullar nazara alındığında, bir konutun satın alınması veya kiralama suretiyle de olsa bir konut edinilmesi, eşler için büyük sıkıntılara yol açmakta, büyük ekonomik fedakârlıklar ve emek gerektirmekte olup, maddi değerinin yanı sıra, eşlerin acı tatlı günlerini bu konutta yaşamakta olduğu, sosyal ilişkilerini ve dış çevreyle olan münasebetlerini bu konut ekseninde gerçekleştirdiği nazara alındığında, aile konutunun eş ve çocuklar için manevi ve duygusal bağlarının da bulunduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Bu önemine binaen, aile konutunun birliğin devamı sırasında gelişigüzel elden çıkarılması veya mülkiyet ve kullanım hakkını takyit eden işlemlere konu olması, ayrıca evlilik birliğinin sona ermesi halinde de üçüncü kişilere devredilmesi, büyük sıkıntılara yol açabilmektedir. Bu kapsamda, 4721 sayılı TMK’da, evliliğin genel hükümleri (m.194, m.197), mal rejimleri (m. 240, 254, 255, 279) ve mirasın paylaşılmasıyla ilgili kısımlarda (m.652) bu yeni müesseseye ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Bu hükümlerle, gerek aile konutunun seçilmesi, gerek aile konutu üzerindeki kullanım ve mülkiyet hakkını etkileyen hukuksal işlemlerin geçerliliği hususunda yasal düzenlemeler yapılmıştır. Bu hükümlerin yanı sıra, aile konutunun işlerlik alanını güçlendiren bir diğer düzenlemeye de TMK’nın 591/II. fıkrasında yer verilmiş, terekenin mühürlenmesi sırasında, taşınmazların mirasbırakanla birlikte yaşayanların oturmaları için zorunlu olan bölümlerinin mühürlemenin dışında tutulacağını belirten Türk Medeni Kanunu, böylece konutun, ölüm halinde ölenle birlikte yaşayanların yaşantılarını devam ettirebilmeleri noktasındaki önemini tekrar vurgulamak istemiştir.
Aile Konutu Kavramı
Aile konutu kavramı 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu terminolojisiyle hukuk hayatımıza girmiş olan en önemli kavramlardan birisi olup, TMK’nın gerek evliliğin genel hükümlerini, gerek mal rejimlerini, gerekse mirasın paylaşımını düzenleyen hükümleri arasında yer almış olan önemli bir kavram olmasına karşın, TMK’ da aile konutu kavramına ilişkin bir tanıma yer verilmemiştir.
Ancak TMK’nın gerekçesinde kavrama ilişkin bir tanıma yer verilmiş olup, aile konutu gerekçede “eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı, anılarla dolu bir mekân” olarak tanımlanmıştır.
TMK’nun gerekçesi dışında, aile konutuna ilişkin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün 11.06.2002 tarih ve 2002/7 sayılı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu konulu genelgesinde12 de bir tanım yer almakta olup, aile konutu ilgili genelgenin I/3. maddesinde “eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği ve düzenli yerleşim amacıyla kullandıkları mekân” olarak tanımlanmıştır.
İsviçre Medeni Kanunu’nda da aile konutuna ilişkin bir tanım yer almamaktadır. Kanaatimizce ; aile için bu denli önemli bir müessese olan aile konutunun bir tanımla daraltılması yerine, her somut olayın özellikleri ve sübjektif nitelikleri nazara alınarak uygulamacılar tarafından şekillendirilmesi, kanunun düzenleme amacına daha uygun olacak ve hakkaniyete uygun sonuçlar elde edilmesine hizmet edecektir.
Bununla birlikte, doktrinde aile konutuna ilişkin çeşitli tanımlar yapılmıştır. Yapılan bu tanımların birçoğundaki ortak nokta, aile konutunun eşlerin yaşam faaliyetlerinin yoğunlaştığı yer olması unsuru üzerinde durulmasıdır.
Yargıtay da aile konutunu; “eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdikleri, acı, tatlı günlerini yaşadıkları, yaşam faaliyetlerini yoğunlaştırdıkları mekân”, “ eşlerin müşterek yaşamlarını sürdürmeleri için ayrılan ve aynı konutta iki tarafın da yaşama hakkını güvenceye alan hukuksal bir kurum” olarak tanımlamaktadır.
Asgari bir tanıma ulaşma noktasında yardımcı olabilecek ölçütlerin bir kısmı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün 11.06.2002 tarih ve 2002/7 sayılı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu konulu genelgesinde, bir kısmı ise TMK’nun 194. maddesinin gerekçesinde yer almaktadır.
Kanunun gerekçesi, genelgede yer alan tanım, doktrinde yapılmış olan tanımlar ve Yargıtay’ın tanımlamasından hareketle aile konutunu; “resmen evli olan karı kocanın birlikte yaşamlarının merkezi haline getirdikleri, bu olgunun dışarıdan bakıldığında da üçüncü kişiler tarafından rahatlıkla anlaşılabildiği ve kaybı halinde barınma hakkının zarar göreceği ortak konut ” şeklinde tanımlamak mümkündür.
Kaynak: Şebnem Nebioğlu Öner (Anayasa Mahkemesi Raportörü (Hâkim), "AİLE KONUTUNUN ÖZELLİKLERİ, UNSURLARI, KORUMA SÜRESİ VE KORUNMA NEDENLERİ" / TBB Dergisi 2011