Aile konutu korumasının süresi nedir?
Aile konutu hukukta ne kadar korunur? Aile konutunun söz konusu davalarda koruma süresi nedir? Hukuk, aile konutu koruma süresini nasıl hesaplar? Aile konutu korumasının süresi nedir? İşte tüm bu soruların cevapları...
Aile konutu korumasının süresi nedir?
Resmi evlilik birliği içerisinde, eşlerce konutun aileye özgülenmesiyle, eşler arasındaki mal rejiminin türünden bağımsız olarak başlayan koruma, konutun aile konutu olma niteliği ortadan kalkana kadar devam edecektir. Aile konutunun TMK 194. madde kapsamında korunması, kural olarak evlilik birliğinin sona ermesine kadar devam edecek, eşlerin bu konuttan kesin olarak taşınmaları, anlaşarak konutun aile konutu olma niteliğine son vermeleri, evliliğin boşanma, iptal veya ölümle son bulması veya konutun yok olması hallerinde, bu madde kapsamında yer alan koruma imkânları da son bulacaktır. Aile konutu niteliğinin sürmesi koşuluyla evliliğin devamı süresince söz konusu olan TMK 194. madde koruması, eşlerden birinin ölümü halinde, evlilik birliği ortadan kalkacağından sona erecek, ancak sağ kalan eşin aile konutu üzerindeki hak sahipliği, TMK’nın mal rejimleri ve miras hukuku hükümlerine göre korunmaya devam edecektir.
Bu kapsamda; TMK 240. madde ile edinilmiş mallara katılma rejiminde, TMK 254 ve 255. maddeler ile paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde, TMK 279. madde ile mal ortaklığı rejiminde ve TMK 652. madde ile de eşler arasındaki mal rejimi ne olursa olsun mirasçılık sıfatına dayalı olarak mirasın paylaşımında, ölüm halinde sağ kalan eşin aile konutu üzerindeki talep haklarına ilişkin düzenlemelerin yapılmış olduğunu belirtmek gerekmektedir. Bu maddelere göre; sağ kalan eş, ölen eşine ait olup da birlikte yaşadıkları konut üzerinde, edinilmiş mallara katılma rejiminde katılma alacağına, paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde miras ve paylaşmadan doğan hakkına, mal ortaklığı rejiminde ortaklık payına ve mirasın paylaşımında ise miras payına mahsup edilmek suretiyle, aile konutu üzerinde kendisine mülkiyet, intifa veya oturma hakkı tanınmasını talep edebilecektir.
Dolayısıyla, konutun eşlerin ortak iradesi ile aile konutu olarak özgülenmesi suretiyle başlayan aile konutuna ilişkin koruma, evliliğin ölüm, boşanma veya iptal kararıyla neticelenmesi akabinde (TMK 194. madde anlamında) sona ermektedir. Ancak gerek mal rejiminin tasfiyesi aşamasında gerekse mirasın paylaşılmasında sağ kalan eşe ayni hak tanınması imkânı sağlanmış, böylece aile konutu, sağ kalan eşin eski yaşantısını devam ettirebilmesi amacıyla ayakta tutulmuştur.
Aile konutu koruması76 kural olarak evliliğin devamı süresince söz konusu olup, evliliğin ölüm, boşanma veya iptal kararıyla sona ermesi halinde ortadan kalkmaktadır.
İsviçre Medeni Kanunu’nun 121. maddesi düzenlemesi ve Türk Hukuku’ndaki karşılığı husususu da, aile konutunun korunması kapsamında üzerinde durulması gereken önemli bir noktadır. İsviçre Medeni Kanunu’nda yer alan ancak Türk Medeni Kanunu’nda karşılığı olmayan ZGB 121. madde ile, evliliğin devamı sırasında söz konusu olan aile konutuna ilişkin koruma, evliliğin boşanma veya iptalle sonuçlanması sonrasına da taşınmak istenilmiştir. Evliliğin son bulması sonrasında, konut üzerinde mülkiyet hakkı sahibi veya kira sözleşmesinin tarafı olmayan eş ve özellikle çocukların korunması amacıyla İsviçre Medeni Kanunu’nda yer verildiği belirtilen hükümde; eşlerden birinin çocuklar veya diğer önemli nedenlerle aile konutuna muhtaç olması halinde, mahkemece kira sözleşmesinden doğan hak ve yükümlülüklerin, diğer taraf için hakkaniyet gereği kabul edilebilir olması halinde, ihtiyacı olan eşe devredilebileceği; bu tarihe kadar kiracı olan eşin kira bedellerinde iki yıldan fazla olmamak şartıyla, kira sözleşmesinin sözleşme veya kanundan doğan nedenlerle sona erdiği ya da erdirilebileceği tarihe kadar müteselsilen sorumlu olacağı, kira bedelini ödeyen kiracı eşin bunu diğer eşe ödemekle yükümlü olduğu nafaka borcu ile takas edebileceği, aile konutunun eşlerden birisine ait olması halinde ise, mahkemece diğer eşe aynı koşullar ve uygun tazminat mukabilinde veya nafaka borcuna mahsuben, belirli bir süreyle sınırlı oturma hakkı tanınmasına karar verilebileceği, önemli nedenlerin ortaya çıkması durumunda tanınan bu hakkın sınırlandırılabileceği veya tamamen ortadan kaldırılabileceği düzenlenmiştir.
Evliliğin iptal ve boşanma kararıyla sona ermesi halinde aile konutundan hangi eşin faydalanacağı konusunda Türk hukukunda yer alan düzenlemeler ise; TMK 254. madde ile TMK 194/IV. fıkra hükümleridir.
Paylaşmalı mal ayrılığı rejimine ilişkin olarak TMK 254. maddede, evliliğin iptal veya boşanma kararıyla sona erdirilmesi halinde, ailenin ortak kullanımına özgülenmiş ve eşler arasında eşit olarak paylaşma konusu olan konutta kalmaya ve ev eşyasını kullanmaya hangisinin devam edeceği konusunda eşlerin anlaşabilecekleri, konutta kalma hakkını elde eden eşin, bu hakkın tapu kütüğüne şerh edilmesini isteyebileceği, eşlerin aile konutunda kimin kalmaya ve ev eşyasını kimin kullanmaya devam edeceği konusunda anlaşamamaları halinde, hakkaniyet gerektiriyorsa hâkimin, olayın özelliklerini, eşlerin ekonomik ve sosyal durumlarını ve varsa çocukların menfaatlerini göz önünde bulundurarak bu hakka hangisinin sahip olacağına iptal veya boşanma kararıyla birlikte resen karar vereceği; bu kararda kalma ve kullanma süresinin belirlenerek tapu kütüğüne şerhi için tapu memurluğuna bildirileceği, aksine karar verilmedikçe hakkın belirlenen sürenin bitiminde kendiliğinden sona erip, süre sona ermeden yararlanan tarafın durumunda değişiklik olması halinde, diğer tarafın kararın gözden geçirilmesini isteyebileceği, eşlerin konutta kira ile oturmaları halinde ise, hâkimin gerektiğinde konutta kiracı sıfatı taşımayan eşin kalmasına karar verebileceği ve bu durumda, kiralayanın sözleşmeden doğan haklarını güvenceye almak için gerekli düzenleme yapılmasına iptal veya boşanma kararıyla birlikte resen karar verileceği düzenlenmiştir.
TMK 194/IV. fıkra hükmü ise İsviçre Medeni Kanunu’nda yer almayan bir düzenleme olup, hükümde kiracı olmayan eşe, kiralayana yapacağı tek taraflı bildirimle, kira sözleşmesine katılma hakkı tanınmış ve bildirimde bulunan eşin diğer eşle müteselsilen sorumlu olacağı belirtilmiştir.
Ancak, ZGB 121. maddenin karşılığının Türk hukukunda da yer alması gerektiği görüşünde olan yazarlarca, bu iki düzenleme, ülkemizin sosyal yapısı içinde olması gerekeni sağlamaktan uzak oldukları belirtilerek eleştirilmekte, ayrıca paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde boşanma veya iptal kararı sonrasında aile konutunun korunması yönünde kısmi bir düzenlemenin yer almış olmasına rağmen, TMK ile birlikte edinilmiş mallara katılma rejiminin yasal mal rejimi olarak kabul edilmiş olduğu gerçeği karşısında, ülkemizdeki evliliklerin çoğunluğunda geçerli olan bu mal rejiminde, boşanma veya iptal kararı sonrasında aile konutunun akıbetine dair bir hüküm bulunmaması haklı olarak eleştiri konusu yapılmıştır.
Kaynak: Şebnem Nebioğlu Öner (Anayasa Mahkemesi Raportörü (Hâkim), "AİLE KONUTUNUN ÖZELLİKLERİ, UNSURLARI, KORUMA SÜRESİ VE KORUNMA NEDENLERİ" / TBB Dergisi 2011