Akıllı binalar göz sağlığını olumsuz mu etkiliyor?
Yeni yaşam alanları, hastalıkların da çağa ayak uydurmasına sebep oluyor. Günümüzde "akıllı bina" diye tabir' edilen yaşam alanları, bazı detaylara dikkat edilmezse, sağlımızı tehdit eden riskleri de bünyesinde bulunduruyor.
Hayatımızı kolaylaştıran yeni yaşam alanları, hastalıkların da çağa ayak uydurmasına sebep oluyor. Günümüzde "akıllı bina" diye tabir' edilen yaşam alanları, bazı detaylara dikkat edilmezse, sağlımızı tehdit eden riskleri de bünyesinde bulunduruyor. İçerisinde çok fazla elektromanyetik dalganın olduğu ortamlarda, en çok da gözlerimiz risk altında bulunuyor. Bu durum plazada ve bilgisayar başında çalışanları da etkiliyor. Peki hayatımızın büyük bölümünün geçtiği bu alanlarda göz sağlığımızı korumak için neler yapmalıyız? Konu ile ilgili önemli açıklamalar yapan Göz Sağlığı uzmanı Op. Dr. Özer Kavalcıoğlu özellikle "göz kuruluğuna" dikkat edilmesi için uyarılarda bulunuyor.
Op. Dr. Kavalcıoğlu, göz kuruluğu hastalığının bu ortamlarda vakit Op. Dr. Özer Kavalcıoğlu geçirenlerde daha sık meydana geldiğini belirterek, "Klimalar ortamdaki havayı kurutarak göz kuruluğuna sebep olur. Bu durumunu en aza indirgemek için evleri sık sık havalandırmak gerekmektedir. Ortam havalandırması ne kadar geciktirilirse, içerideki hava o kadar kuruyacaktır. Hava akımının sağlanması ve oksijen sirkülasyonu önlem alma konusunda büyük öneme sahiptir. Televizyon ve bilgisayar monitörlerinden etrafa zararlı radyasyon ışınlan yayılmaktadır. Bu durum sadece göz kuruluğuna değil pek çok göz hastalığına neden olmaktadır. Bunun önüne geçmek için de 2.
ekran veya radyasyon süzücü ekranlar kullanılabilir" belirtiyor.
KLİMALARA DİKKAT
Plazalann sistemlerinde bulunan klimalar da göz kuruluğuna sebebiyeti destekliyor. Göz kuruluğuna neden olan faktörler arasında en çok klimanın etkisi olduğunu belirten Op. Dr. Kavalcıoğlu: "Gözümüzün nemini oluşturan katman klimanın olduğu ortamda buharlaşır.
Bu da göz kuruluğunun artmasına sebep olur" dedi. Göz kuruluğu hastalığının birkaç yöntemle tedavi edilebildiğini belirten Op.Dr. Kavalcıoğlu İlaçla tedavinin her zaman yeterli olmadığım belirtiyor.
İlaçlı tedavinin yeterli olmadığı anlarda ise gözyaşı kanalına müdahale ediliyor. Tedavinin detaylarını anlatan Op. Dr. Kavalcıoğlu "Gözyaşı kanalı dediğimiz kanalın ağzına klak dediğimiz çok ince, mikroskobik ölçeklerde küçük silikondan yapılmış birtakım tıkaçlar takılır.
Bu da gözün dış yüzeyindeki sıvının göz yaşı kanallarından direne olup, gidip ziyan olmasını engeller. Gözün dış cephesinde yapışık kalmasına, tutunmasını sağlar ve göz kuruluğunu azaltır. Bu bir cerrahi işlem değildir. Kolaylıkla uygulanabilen bir tedbirdir" dedi.
Yeni Asır