AKM için inisiyatif oluşturulacak mı?
Hatice Aslan, Beyoğlu Belediyesi Başkanı Ahmet Misbah Demircan'a yanına geldi ve "Sayın Başkan, AKM ne olacak?" dedi. "Orada hepimizin anıları, öğrendikleri var. İçimize sindiremiyoruz." Önceden planlanmamış, hesap gülmemiş, içten bir soruydu bu.
Böyle bir gündemin içinde, boğulmamaya çalışırken ne yazılabilir?
“Biliyorum ama söylemem” günlerinden geçiyoruz.
“Yalandı kusura bakmayın” günlerinde ayakta durmaya çalışıyoruz.
“Haysiyet, dürüstlük, şeref” içi boşaltılmış birer kelime olarak çıkıyor karşımıza.
Bütün bunların üstüne yorumlar yapılıyor. Denklemler kuruluyor, formüller oluşturuluyor, bir çözüme ulaşabilme umuduyla.
Çocukken... Bir hata yaptığımda özür dilerdim. “Özrünü hemen kabul edersem, yine yapar yine özür dileyerek geçiştirişin,” derdi annem, “sadece özür dilemeyeceksin, bunu neden yaptığını da anlatacaksın.”
Yalanlarla elde edilen iktidar alanları, bir açıklama gerektirmiyor demek ki?
Geçtiğimiz yıl içinde, yalan söyleyenler ve yalanlara göz yumanlar yüzünden medyada işsiz kalan arkadaşlarımı düşündüm. Birileri yalancılıkla yalakalığı harmanlayıp maaşına zam alırken, işsiz kalıp kirasını ödeyemeyecek duruma gelenleri.
Tarihin akışını değiştiren yalanları düşündüm. Sözlükler “"Gerçeğe aykırı olup aldatmak ereği güdülerek söylenen söz,” diyor yalan için. Tarihi değiştiren bütün yalanlarda, aldatmak için ‘tasarlanmış’ bir söz var. Önemli olan noktalardan biri bu: Tasarlanmış olması. Anlık bir heyecanla, planlamadan söylenen yalanlar değil bunlar. Ve her tasarıda olduğu gibi, böylesi yalanların bir de ‘tasarı ortağı’ var. Bu kimi zaman bir kişi, kimi zaman bir grup, kimi zaman bir vaat, kimi zaman bir çıkar.
Yalanlar yüzünden ölen çocukları düşündüm. Ya da ölümlerinin ardından söylenen yalanları. Bu yalanların tasarlandığı masaları, konuşmaları.
Şimdi böyle bir gündemin içinde nefes almaya çalışırken ne yazılabilir?
Üstelik kültür-sanat dünyasından bir çok güzel haber varken...
Gündemin yalanlarından arınmak için bazılarını sıralayayım:
Mo Yan’ın harika romanı yayımlandı: “Yaşam ve Ölüm Yorgunu”. Yaklaşık 1000 sayfalık bir okuma bayramı.
İstanbul Film Festivali’ne az kaldı.
İstanbul Caz Festivali’nin basın toplantısı dün yapıldı. Festival bu yıl Jools Holland gibi çok özel bir ismi ağırlayacak. Müthiş bir haber.
İstanbul’un güzel festivallerinden Pera Fest geçen hafta başladı, hız kesmeden devam ediyor.
11. Akbank Kısa Film Festivali yarın akşam düzenlenecek ödül töreniyle noktalanacak. Dile kolay; on bir yıl.
Ve Cuma akşamı... Dünya Tiyatrolar Günü. Her yerde tiyatro konuşulacak, bütün dünya bir sahne olacak.
Ülkemizde ise, böyle bir ruh haliyle giriyoruz Dünya Tiyatrolar Günü’ne.
Sinemamızın 100.yılında verilen “İlk On’lar” ödül gecesinden bir sahneyle bitireyim yazıyı.
Törenin sonunda oyuncu Hatice Aslan, Beyoğlu Belediyesi Başkanı Ahmet Misbah Demircan’a yanına geldi ve “Sayın Başkan, AKM ne olacak?” dedi. “Orada hepimizin anıları, öğrendikleri, paylaştıkları var ve öylece durmasını içimize sindiremiyoruz.”
Önceden planlanmamış, bir mekanın şehrin kültürüne katkısı dışında bir hesap gülmemiş, içten bir soruydu bu.
Ahmet Misbah Demircan “Gelin konuşalım, hatta bir inisiyatif oluşturalım,” dedi Hatice Aslan’a.
Böyle bir konuşma gerçekleşecek mi? Siyasi ve bireysel savaşlar bir kenara bırakılıp, İstanbul’un ortasında kapanmayan bir yara gibi duran AKM için bir inisiyatif oluşturulabilecek mi?
Şimdilik bilmiyoruz. Ama bu konuda oyalamadan, geçiştirmeden ve yalan söylemeden atılacak her adımı önemsiyoruz.
O kadar yorulduk ki yalanlardan. Nefes alabilmek için bir parça “gerçeğin” umuduyla yaşıyoruz.
Radikal / Yekta Kopan