08 / 11 / 2024

Beşiktaş'ın arazisi kaç para ederdi?

Beşiktaş'ın arazisi kaç para ederdi?

Fatih Altaylı Haberürk Gazetesi'ndeki bugünkü köşe yazısında Beşiktaş Başkanı Fikret Orman'ın stat konusuyla ilgili Galatasaray için “Beleşi seviyorlar” sözlerini değerlendirdi. İşte o yazı...




“Fikret Orman beleşten bahsediyor. Peki, hadi stadın arazisini bir kenara bırakalım. Yeni yapılan stadının yanında belediyeye ait koskoca bir garaj alanı vardı. Orayı devlet Beşiktaş’a bedavaya vermedi mi? Boğaz kıyısında, İstanbul’un göbeğinde o arazi kaç para ederdi, Fikret Orman çıkıp söylesin.”


- Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, stat konusuyla ilgili Galatasaray için “Beleşi seviyorlar” sözlerini kullandı. Tamam G.Saray, Ali Sami Yen’in Mecidiyeköy’deki arazisini devlete verdi. Ama Orman’ın söylediği gibi her şeyi devletten beklemiyorlar mı? F.Bahçe ve Beşiktaş da belki devletten yardım aldılar ama kendi olanaklarını da sonuna kadar kullanarak statlarını yaptılar. Beleşçilik konusunda sizin görüşünüz nedir?


"Hem haklı, hem haksız bir suçlama. Biliyorsunuz ben Ali Sami Yen’den çıkılmasını ve o arazinin devlete iade edilmesini hiçbir zaman doğru bulmadım. Her zaman Galatasaray’ın stadını Mecidiyeköy’de, Ali Sami Yen’in olduğu yerde kendi imkanları ile yapmasını savundum. Rahmetli Canaydın’la bu nedenle çok tartıştım. Ancak ‘beleş’ lafı tam yerinde bir terminoloji değil. Galatasaray, üst hakkına sahip olduğu bir araziyi devlete iade etti. Devlet o araziyi 1 milyara yakın bir bedele sattı. 200 milyon TL civarında bir bedelle Seyrantepe Stadı’nı yaptı. Yani devlet o işten para kazandı. Şimdi biri diyebilir ki, “İyi de Ali Sami Yen de devlete aitti.” Evet, ama 49 yıllık üst hakkı Galatasaray’ındı."


"BEN OLSAM ALİ SAMİ YEN'DEN VAZGEÇMEZDİM"


"Şimdi ben Fikret Orman’a veya Aziz Yıldırım’a bir teklif yapsam, desem ki, “Size Ümraniye’de stat yapacağım, arazinizi bana verin.” Kabul ederler mi? Etmezler. Fikret Orman beleşten bahsediyor. Peki, hadi stadın arazisini bir kenara bırakalım. Beşiktaş’ın yeni yapılan stadının yanında belediyeye ait koskoca bir garaj alanı vardı. Orayı devlet Beşiktaş’a bedavaya vermedi mi? Boğaz kıyısında, İstanbul’un göbeğinde o arazi kaç para ederdi Fikret Orman çıkıp söylesin. Dediğim gibi ben olsam asla Ali Sami Yen’den vazgeçmez ve oraya kendi paramla stat yapardım. Şunu da söyleyeyim; o statları devlet yapsa ne olurdu? Bu kulüpler Türkiye’nin en önemli organizasyonları. Türkiye’yi her yerde temsil ediyorlar, milli takıma oyuncu veriyorlar. Milyonları eğlendiriyorlar."


SPONSOR GELİRLERİNDE BÜYÜK FARK OLMAZ


- Sayın Bakan yaptığı açıklamada amatör branşların vergiden muaf tutulacağını belirtti. Bu resmileşirse kulüpler çok rahatlayacak. Yorumunuz nedir?

"Bu durum mutlaka sponsorluk gelirlerini etkileyecektir ancak çok da büyük bir fark olacağını zannetmiyorum çünkü ne yazık ki ekonomik veriler iyi değil ve şirketler eskisi kadar rahatça para aktaramayacaklar. Hele hele Ülker’in, Fenerbahçe’ye aktardığı parayla ilgili olarak incelemeye tabii tutulması iyiye alamet değil. Bence yeni yazarınız Mehmet Atalay’ı da alacağınız bir açık oturum yapalım ve bu meseleleri tartışalım. Bakın Olimpiyatlara 34 sporcumuz kalifiye oldu. Hadi o güne kadar 50 olsun. Londra’da 114 sporcuyla vardık. Demek ki bir sorun var. Mehmet Atalay, Türkiye’nin gördüğü en başarılı Gençlik ve Spor Genel Müdürleri’nden biriydi. Londra’daki geniş katılımda payının büyük olduğunu düşünüyorum. Yokluğu hissediliyor. Oturalım bize anlatsın, size anlatsın okura aktaralım."


BARCELONA, ARDA’YI VİTRİNE KOYDU


- Arda için tüm Türkiye kilitlendi. Gerçekten Türk futbolunun en önemli anlarını yaşadık geçen hafta. Sizin görüşünüz nedir?

"Arda ilk lig maçı olmasına ve çok maç eksiğine rağmen hiç fena değildi. Sırıtmak bir yana, epey etkiliydi. Ki bir çekingenliği vardı. Bunu da atarsa çok daha iyi olur. Henüz daha o şahane driplinglerini görmedik. Gol vuruşlarını daha yapmadı. Belli ki, daha iyi olacak. Daha önemlisi kulüp de Arda’ya sahip çıkıyor. Kulübün iletişim kanallarında Messi, Neymar, Suarez’den sonra geçen hafta en çok sözü edilen oyuncu Arda oldu. Yani Barcelona Arda’yı vitrine koydu,

pazarlamaya başladı. Bu iyiye işaret. İspanyol medyası da sevdi Arda’yı. Hakkında tek satır olumsuz yorum yok. Arda da tüm bunları hak edecek kadar iyi bir oyuncu ve iyi bir insan. Helal olsun."


"VOLKAN, TERİM'LE DALGA GEÇMEYE BAŞLADI"


- Sizce Volkan Demirel yeniden Milli Takım’a alınmalı mı? Ya da eldeki kaleciler yeterli mi?

"Volkan, şimdi Terim’le dalga geçmeye başladı. Avrupa Şampiyonası’nda Milli Takım, başarısız olursa “Beni almadı böyle oldu” demek için alt yapı hazırlıyor. Oysa zor günde Milli Takım’ı terk edip, hem de maça yarım saat kala terk edip giden o. Tabii o günün şartlarına bakmak lazım. O gün Milli Takım finallere gitme umudunu büyük ölçüde kaybetmiş, mucize bekleyen bir takımdı ve bırakıp gitmek kolaydı. Şimdi finallere gidiyor o takım. Volkan Demirel bunu beklemiyordu herhalde. “Hocam beni artık affet” dediği Milli Takım’a dönmek istiyor. Peki, diğer Volkan’a ayıp değil mi? Zor günde kaleye geçen, takımı bırakıp kaçmayan, bir terbiyesizin ettiği bir küfrü bahane edip, Milli formayı terk etmeyen ve finallere gitme hakkı kazanılırken kaleyi koruyan Volkan Babacan’a ayıp değil mi? Şöyle bir benzetme yapayım. Adam batmış, işleri kötü, üstelik de ağır bir hastalıkla mücadele ederken, eşi sudan bir bahane ile adamı terk ediyor. Adam iyileşiyor, işlerini toparlıyor, hayatını düzene koyuyor terk eden kadın geri geliyor ve “Ben aslında seni seviyordum” diyor. Sizce adam ne yapmalı. Veya tersini düşünün."


UMUT’UN KAÇIRDIĞI GOLÜ BEN ATARIM


- Umut Bulut, Karşıyaka maçında kaçırdığı golle büyük tepki aldı. Bu tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

"Her futbolcu gol kaçırır. Ben Romario’nun kaçırdığı benzer pozisyonlar gördüm. Ama Umut kaçırma hakkını doldurduğu için göze fazla batıyor. Gerçekten de o golü ben atarım tahminen. O pozisyona girebilir miyim, oraya koşabilir miyim bilmiyorum ama orada olsam atarım. “Milyonlarca lira alıyorsan, bunları atacaksın” diye düşünüyor taraftar. “Atamıyorsan da o takımda olmayacaksın” diyor. Şimdi düşünün bu bir Avrupa Kupası maçı olsa, zaten bulduğun bulacağın bir pozisyon onu da böyle kaçırıyorsan ne işe yararsın diye bakıyor insan. Taraftar, Umut’tan umudu kesmiş belli ki. Ama ben Umut’u çok seviyorum. Çok düzgün bir adam. Yerinde oynayacak Messi var da, Umut hocayı kafalayıp onun yerine oynamıyor ya. Çocuğun kabahati ne?"


G.SARAY'A ORTA SAHA VE FORVET LAZIM


- G.Saray sağ bek sorununu çözdü. Donk da iyi transfer olduğunu gösterdi. Sizce başka transfere ihtiyaç var mı?

"Olmaz mı? En az bir orta saha daha ve bir de forvet lazım. Hamit’in durumunu bilmiyorum. Oynayacak gibiyse bir forvetle şimdilik idare edilir."


"HAKiM, HEKiM VE HAKEM BiTMiŞSE HER ŞEY BiTMiŞTiR"


- Kulüpler Birliği sert bir açıklama yaparak hakemleri eleştirdi. Bu açıklamayı Futbol Federasyonu engellemeye çalıştı. Ama başaramadı. Bu hakem mesajını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

"Hakemler herkesin canını yakıyor. Türkiye’nin geneline hakim olan adaletsizlik duygusu burada da hakim. Hakim, hekim ve bir de hakem bitmişse, her şey bitmiş demektir. Kulüpler haklı olarak bağırıyor. Başarısızlığın sahipleri ise cambaza bak yapıyor."


'YABANCI HAKEM GELSİN' Mİ DİYECEKTİ!


- Demirören yabancı hakem konusunu gündeme getirenleri futbola ihanet etmekle suçladı. Sizce yabancı hakem konusu futbolun kırmızı çizgisi mi? Demirören biraz abartmıyor mu?

“Yabancı hakem gelsin” demesini mi bekliyordunuz? Ne desin adam. “Benim Federasyonum bu hakem meselesini çözemedi” mi desin. Tabii öyle diyecek. Asıl vahim olanın Kuddusi Müftüoğlu’nun açıklamaları olduğunu düşünüyorum. “Hakemlerde sorun yok, Hakemlerimiz iyi. Futbolcular ve teknik adamlar ve yönetimler kendi hatalarını hakemlere yüklüyorlar” gibisinden bir şeyler saçmaladı. Bence vahim olan bu işte. Yani durumdan memnun. Durumdan memnunsanız değiştirmek, düzeltmek için çaba göstermezsiniz. Belli ki Müftüoğlu’nun da böyle bir derdi yok."


KUDDUSİ BEY’E ŞUUR NAKLİ YAPTIRALIM


- Kuddusi Müftüoğlu “10 santim hata olur” dedi. “Hakemler de insan hata yaparlar, futbolcu da hata yapıyor teknik adam da hata yapıyor” dedi. Bu savunmayı nasıl yorumluyorsunuz?

"Kuddusi Bey’in yorumlanacak bir taraf yok bence. Durumun farkında değil belli ki! Şuur nakli mümkün olsa yaptıralım diyeceğim ama mümkün değil. Bakın bu Türkiye’de genel bir tutum oldu. Pisliğin üzerinde oturup, durumdan memnun olmak. Aynı şeyi geçen hafta Diyanet’te yaşamadık mı? Diyanet İşleri’in sitesinde rezil bir fetva çıkıyor. Kıyamet kopuyor. Diyanet’e göre herkes suçlu bir Diyanet değil. Zannedersin o site benim sitem, o fetva hattını ben işletiyorum. Yahu paralel maralel, kimse o rezil yorumu oraya koyan bulursun verirsin cezayı. Ortada bir hata, bir ayıp, bir rezalet var ama sorumlusu yok. Hakemlerden de Kuddusi Müftüoğlu sorumlu değil. Zaten hakemlerde bir sorun da yok. Güler misin ağlar mısın!"


Fatih Altaylı/Habertürk


Konuyu Yavuz Semerci şöyle ele aldı;


Beşiktaş Başkanı Fikret Orman stat konusunda Galatasaray için ‘beleşi’ seviyorlar dediği için Galatasaraylı yazarlar veryansın ediyor. Beleş lafı şık bir laf değil elbette. Ama başta Fatih Altaylı olmak üzere pek çok kişi ‘’Galatasaray çok değerli yeri verdi. Devlet para kazandı’ türünden gerçek olmayan açıklamalarla beş kuruş harcamadan modern bir stada kavuştuklarını görmemezlikten geliyorlar. Üstelik devlet kazandı diyerek alenen yanlış bir bilgiyi insanlara yutturmaya çalışıyorlar.

Kendi bildiklerini söylemeye devam edecekler ama yine de tane, tane yeniden yazayım...


Önce hepimizin anlaşacağı bir senaryo üzerinden gidelim. Diyelim ki Altaylı’nın dediği gibi Galatasaray yerinden vazgeçmedi... Kendi stadını kendi yapacaktı. Arena gibi bir yer yapsa 170 milyon dolar kendi kaynaklarından harcamayacak mıydı? Harcayacaktı.


Böylece şu anki Telekom Arena’nın olduğu 35 dönüm arazi  TOKİ  tarafından satışa çıkmayacak mıydı? Çıkacaktı. Peki TOKİ kaça satardı bu araziyi? 3’e 5’e ya da 300’e. Bilmiyorum.


Peki bu senaryo yerine ne olmuş?


1) Galatasaray, üst kullanım hakkı kendisinde olan Mecidiyeköy’den çıkmış. Seyrantepe’ye gitmeye razı olmuş. Devlet 200 milyon dolara bir stat yapmış. Galatasaray’a vermiş.


2) Devlet stada giden yolu ve bir de metro yapmış.


3) Bu yetmemiş. Galatasaray’a ait ve yeşil alan olan ve belediye otobüslerinin ring yeri olarak tanımlanan Mecidiyeköy’deki (Galatasaray Çadırı’nın olduğu) 2 dönümlük arazi için imar değişikliğine gitmiş. Ve Galatasaray oraya şu anda 10 bin metrekarelik bir inşaat yapıyor. (Valla çok da çirkin bir bina yükseliyor) Bugünün rayiç değeriyle 10 milyon dolara mal olacak inşaattan 70 milyon dolarlık rant elde edecekler.


4) Buna karşılık Galatasaray’ın üst kullanım hakkını devrettiği stat arazisini de TOKİ 550 milyon TL’ye (o günün parasıyla 250 milyon dolara) inşaat firmasına konut yapsın diye satmış.


Yani bu alışverişten devlet kazandıysa 30-50 milyon dolar kazanmış ama karşılığında Galatasaray 200 milyon dolara mal olan stat sahibi olmuş bir de 70 milyon dolarlık bir rant elde etmiş.


Özetle Galatasaraylıların, o dönem bu alışverişi gerçekleştiren tüm yöneticilere (Başta rahmetli Özhan Canaydın) ve bu değiş-tokuşa izin veren dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan olmak üzere ilgili bakanlara kocaman bir teşekkür borcu var. Sanırsınız ki devlet Galatasaray’ı kandırmış İstanbul’un ulaşılmaz bir noktasına 3 kuruşluk bir stat yapmış! İstanbul’un göbeğinde beş kuruş harcamadan, üste bir de para kazanarak modern bir stat sahibi olanların bu kadar nankör olması kabul edilebilir değil. Beleş lafına kızanların bu gerçekleri de ifade etmesi gerekir.

(NOT: Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin ise statlarını kendi imkânları ve sponsorları kanalıyla yaptığını da unutmamak gerekir.)

 

TERÖRE YENİLMEMEK

Terör ile mücadele edecekler bellidir: Güvenlik güçleri. Zafiyet var mıdır? Bilmiyorum. Avrupa’da yaşananları görünce terör bu çağın baş edilmesi en zor meselesi. Ölmeye hazır insanın olduğu bir coğrafyada yaşıyoruz ve ne yazık ki dış politikamız ve/ veya ülkenin çıkarları nedeniyle sayısız düşman edindik.


Bir bomba patladığında suçlu ararken elemekte zorlanacağımız kadar çok ülke ve örgüt sayıyoruz maalesef. Yine de terör olaylarıyla güvenlik duygularımız zedelense de tedirginlik yaşasak da doğru olan moralimizi bozmamak, rutinlerimizden vazgeçmemek sanırım. Bir de gaza gelmemek, terör ile mücadele edeceğim diye özgürlükleri askıya almamak, yağmurdan kaçarken doluya tutulmamak gerekir.


Habeertürk/ Yavuz Semerci


Geri Dön