22 / 11 / 2024
fuzul

Bülent Gedikli: Kentsel dönüşümde TOKİ daha aktif olmalı

Bülent Gedikli: Kentsel dönüşümde TOKİ daha aktif olmalı

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, "Kentsel dönüşüm için belediyelerle beraber inşaat sektörüne ivme kazandırılabilir. TOKİ öncelikle bunun için bir finansman politikası oluşturmalıdır" dedi




AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, küresel krizin Türkiye'ye etkilerinin azaltılması için bürokrasinin de Başbakan Erdoğan gibi aktif çalışması gerektiğini belirtirken, SPK'dan Eximbank'a, TOKİ'den kamu bankalarına kadar birçok yapıcı kurumun çalışma yöntemlerini gözden geçirmesi ve değiştirmesi gerektiğine işaret etti.

AK Parti'nin ekonomi kurmayları arasında bulunan Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, küresel krizin Türkiye'ye etkilerinin azaltılması ve krizin fırsata dönüştürülmesi için bürokrasinin de Başbakan Erdoğan gibi aktif çalışması gerektiğini söyledi. Bu kapsamda, Sermaye Piyasası Kurulu'ndan (SPK), Eximbank'a, TOKİ'den kamu bankalarına kadar bir çok yapıcı kurumun çalışma yöntemlerini gözden geçirmesi ve değiştirmesi gerektiğine işaret eden Gedikli, "Türkiye'nin Bölgesel Ülkelerle Entegrasyonu" önerisini dile getirdi. Önerinin içeriğinde, "Bölgesel Türk Lirası Piyasasının Oluşturulması"nın bulunduğunu kaydeden Gedikli, siyasetin proje-vizyon ve takip yapması gerektiğini belirtti.
Gedikli ayrıca bankaların reel sektöre kredi vermemesinin Kredi Garanti Fonu'yla aşılacağını belirtirken, IMF için de, "Türkiye sıkıntılı bir süreçte değil. Bunu da sağlayan, ekonomik ve siyasi istikrardır" dedi.

Doktora tezini "Kamu Harcama Yönetiminde Kalite-Türkiye'de Performans Odaklı Bütçeye Geçiş" konusunda yapan Maliye Müfettişi kökenli AK Parti Ekonomi İşleri Başkanı Dr. Bülent Gedikli, Yeni Şafak'a küresel krizde Türkiye ekonomisinde atılması gereken adımları anlattı.

KART YAYGINLAŞMALI


Kayıtdışı ekonomiyle ilgili neden mesafe alınamıyor?
Kayıtdışı ekonominin önlenmesi çok önemlidir. Kayıtlı ekonomi 'kağıtlı ekonomi' değildir. 'Kağıt' içinde olmasak da bankacılık sistemi üzerinden kartlı sistem tüketicinin ekonomisinde tamamen olmalıdır. Tüm gelir-giderler, harcamalar bankacılık sistemi üzerinden yapılmalıdır. 40 milyon civarında kart kullanılıyor, ancak daha da yaygınlaştırılmalıdır. Vergi sisteminde de bunu teşvik edici anlayış getirecek bir vergi reformu gerekiyor. Kayıt-kaçağı önleyen ve mükellef haklarını gözetecek bir vergi sistemi olmalıdır. Kredi kartlarının geri ödemeleri konusundaki sıkıntı ayrıca değerlendirilmelidir. Bunun için köklü tedbirler alınmalıdır.

KİLİT KGF İLE AÇILACAK


Bankaların kredi mekanizmasını işletmemesini neye bağlıyorsunuz?
Merkez Bankası, kriz sürecinde üzerine düşeni çok iyi şekilde yaptı. Bankalara likidite desteği verdi, munzam karşılık oranlarını düşürdü. Ancak bankalar, bu kritik dönemde piyasalara gereken desteği vermedi. Kamu bankaları daha çok hazineyi fonladı. Aktiflerinde bu fonlama çok net görülür, kamu kağıtları fazladır. Hazineye borç verme oranları geçmişte daha yüksekti. Örneğin bir tarihte: Ziraat Bankası, kütlü pamuk destekleme primi veriyor. 300 milyon dolar civarında. Bir de bakıyorlar ki; neredeyse Türkiye'nin birkaç katı pamuk üretimi karşılanmış. Buradaki görev zararı faizleri eklendiğinde 12 milyar dolara ulaşıyor.

MECLİS GÜNDEMİNDE

Şimdi, Meclis'te bulunan Kredi Garanti Fonu (KGF) yasası çıktığında başta kamu bankaları olmak üzere tüm bankalar, bu yaklaşımlarını değiştireceklerdir. KGF sistemine meslek kuruluşları da azami oranda destek vermelidirler. Meslek kuruluşlarının 12 milyar lira civarında bir portföyleri bulunduğu biliniyor. Bunu sistemde kullanmalıdırlar. Yine gerekirse, KGF'den yararlanmak için müteşebbisler şahsi kefalet de versinler. Onlar da riske ortak olsunlar. KGF sistemi geliştirildiğinde yurtdışı yatırımlarda ihtiyaç olan teminat sorunu da çözülebilir.


Bölgesel Türk Lirası uygulaması lazım


Krizde Avrupa pazarı daralınca yönümüzü doğuya çevirdik. Başka neler yapılabilir?
Türkiye'nin bölgesel ülkelerle entegrasyonu gerçekleştirilmelidir. Bölgesel Türk Lirası Piyasası oluşturulmalıdır. Benzer bir uygulama kısmen İran'la yapıldı. Uygulama nasıl mı olacak? İhtiyacı olan ülkeye Türk Lirası olarak borç verilir, o ülke de sizden ithalat yapar. Çünkü, bölge ülkeleri arasında üretim gücü yüksek tek ülke Türkiye'dir. Bu nedenle Irak, Suriye, Kuzey Irak, Kuzey Afrika ülkeleri, Rusya gibi ülkelerle bölgesel piyasa oluşturulmalıdır. Bu ülkelerle yoğun bir yatırım-ticaret ilişkisi var. Bu ülkelerde inşaat sektörü büyük başarılara imza atıyor.


Dünya pazarında 'Made in ABD' dönemi başlıyor


Kriz dünya ekonomisinde ne gibi değişiklirler yapacak?
Dünya ülkelerinden ciddi miktarlarda ithalat yapan ABD, yaşadığı krizden dolayı sistemde önemli bir değişikliğe gidiyor. Bundan böyle, ithalattan çok kendisi üretmeye hazırlanıyor. ABD Başkanı Barack Obama, sistem değişikliği konusunda önemli sinyaller veriyor. Yani artık 'Made in ABD' diyor. Dünya ekonomisinde uzun vadeli yapı değişikliği başladı. ABD, ithalat yaptığı başta Asya ülkelerinden artık ithalatını sınırladığı zaman, bu ülkelerin kendi iç piyasalarında tüketim kültürünü geliştirmesi, demokrasi kültürünü tam sindirmesi gerekecek. Eskiden bu ülkeler üretip, ABD'ye ihraç ediyorlardı. Bu ülkelerin şimdi iç tüketimlerini artırması, yatırımlarını kırsal bölgelerine kaydırması gibi bir dizi süreç gerekecek. Böyle olunca, küresel krizin atlatılması da biraz daha uzun sürecek gibi görünüyor. Ancak Türkiye, bölgesinde model bir ülke olduğu için ABD'de Bölgesel Türk Lirası Piyasası oluşturulması fikrine sıcak bakacaktır.

SPK sistemde önemli unsur

Sermaye piyasaları açısından bu konuda hangi aşamadayız?
Batı ülkelerinde şirketler tahvil çıkarıyorlar. Türkiye'de de şirketlerin tahvilleri için ikinci el piyasanın oluşması gerekiyor. Bunun gerçekleştirilmesi böyle bir piyasanın oluşturulması önemli. Yeni bir piyasa enstrümanı ortaya çıkmış olur. Firmalara göre raytingler bile yapılıyor bu piyasalarda. Burada Sermaye Piyasası Kurulu'na (SPK) önemli bir görev düşüyor.

Türkiye'de uzun vadeli ancak taksitlere dayanan alacakların likit hale dönüştürülmesi işlemi olarak bilinen seküritizasyon (menkul kıymetleştirme) sorunu bulunuyor. Bankalar sendikasyon kredisi alıyorlar ancak alacaklarını sekürite (kıymetlendirme) edemiyorlar. Bu alacaklara örnek olarak, kredi kartı alacakları, otomobil alacakları, konuttan kaynaklanan ipotek alacakları gösterilebilir. İşte bankalar yurtdışından kaynak alırken, bunları teminat gösterebilirler. Böyle buna benzer bir mekanizma oluşmalıdır. Bu reel sektörü teşvik edici olarak uygulanabilir.

Eximbank, yeterince etkili mi?
Eximbank sadece teminat müessesesi gibi çalışmamalı. Başka ülkelerdeki Eximbanklar, doğrudan doğruya iş almaya çalışıyor.

EXİMBANK PROAKTİF OLSUN

Daha bir proaktif çalışıyorlar. Örneğin: Irak'ta 400 bin konutluk iş için gidip, 'Türk müteahhitlerine 100 bin konut imkanı sağlayın, bunların riskini ben karşılayayım' denilmeli. Proaktif politikalar bizi dünya ekonomilerinde üst sıralara taşır. Bu proaktif çalışmaları Başbakan Erdoğan çok iyi yapıyor. Bürokrasinin bunu sürdürmesi lazım.

Kentsel dönüşüm için  TOKİ  daha aktif olmalı
TOKİ'nin gayrimenkul sektöründeki ve ekonomideki rolünü nasıl buluyorsunuz?
Türkiye'de çok geniş alanlar var. Kentsel dönüşüm için belediyelerle beraber inşaat sektörüne ivme kazandırılabilir. Çünkü inşaat sektörü lokomotif sektörlerin başında geliyor. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) öncelikle bunun için bir finansman politikası oluşturmalıdır. Bu da, seküritizasyon, tahvil çıkarma, bütçeden kaynak ayırma gibi yöntemlerle olabilir. TOKİ sistemde organizatör olmalıdır. Taşeronlarının iş almak için yüksek kırımla yarattıkları sıkıntılar giderilmelidir. Artık, 'makul fiyat, kaliteli iş' sisteminin oturtulması gerekiyor.


Tarım arazileri kiraya verilebilir mi?
Ekonomiye kazandırılması ve atılda bekleyen enstrümanlar arasında Hazine arazileri bulunuyor. Bunların ekonomiye etkin bir şekilde kazandırılmalıdır. İmar ve mülkiyet sıkıntıları acilen giderilmelidir. Vatandaşın fiilen malı var, ama teminat olarak gösteremiyor. Bu çerçevede 2B arazileri sorunu da çözümlenmelidir. Yine, Suudi Arabistan, Filipinlerde tarım arazisi kiralıyor. Buna benzer bir uygulama bizde de olabilir. İşlenmeyen bir sürü tarım arazisi kiraya verilerek kullanır hale getirilebilir. Tüm bu adımlar, kayıtdışılığın önüne de geçecektir.


IMF- Türkiye ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye artık farklı bir yerde. Türkiye'ye küresel krize rağmen fonlar geliyor. Dahası buradaki yabancı fonların kaçışı olmuyor. Güvenilir bir ülke konumunda bulunuyor.

Türkiye sıkıntılı bir süreçte değil. Bunu da sağlayan, ekonomik ve siyasi istikrardır. Ekonomik ve siyasi istikrarı sağlayan birincil unsur ise tek başına bir iktidarın bulunmasıdır.

Kriz sürecinde bankaların kredilerinde yaşanan sorunun tamamen güvenle ilgili olduğunu belirten İSO Başkanı Küçük, KGF'nin hayata geçirilmesi gerektiğini, buna bağlı olarak da sanayinin büyük ölçüde rahatlayacağını söyledi

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, Mardin ve Şanlıurfa'yı kapsayan Güneydoğu gezisinde küresel kriz sürecinde yaşanan sıkıntıyı bankalardaki güven-sizliğe bağladı. Bu güven sıkıntısının aşılması için de, hükümete ve bankalara görev düştüğünü belirten Küçük, "Geçmişte bankacılıkta kaynak sıkıntısı vardı ancak, bugün kaynak sıkıntısı çözülmüş durumda. Bugün yaşanan, güven sıkıntısıdır. Kötü gidişin durduğu kanısı, çalışmalarımıza hız vermelidir" dedi.

'YÜKSEK FAİZ GÜVEN SIKINTISINDAN'

"Kredi faizleri; evet, yüksek ama neden yüksek olduğunun iyi tespit edilmesi lazım. Kredi faizleri, yaşanan güven sıkıntısından dolayı yüksek" diyen İSO Başkanı, bankaların risk aldıkları için kredi faizlerini yüksek tuttuğunu savundu.

Ülkemizin kısıtlı kaynaklarının verimli kullanılması gerektiğini vurgulayan Küçük şunları kaydetti:

"Bu kaynaklar gelişmeli ki bölgedeki göç azalsın. Çünkü İstanbul artık, göçü kaldıramıyor. İstanbul artık, umut kapısı da değil. Son birkaç yıldır asayişte düzelme var ama bu durum, sosyal dengeyi de bozuyor.'

SANAYİ TAŞINACAKSA PLANLI OLMALI

Tanıl Küçük, sanayinin İstanbul hatta Marmara bölgesi dışına çıkarılacaksa da bunun plan, program ve destek çerçevesinde çıkarılması gerektiğini ifade etti.

İYİLEŞME TEDBİRLERLE OLDU

Küçük, krizde sona doğru yaklaşıldığına ilişkin olumlu veriler geldiğini belirterek, yurt dışından ve Türkiye'den, son günlerde olumlu sinyaller geldiğini belirterek, 'Vergi indirimlerindeki geç kalınmışlığa rağmen, uygulanan sektörlerde fayda sağlandı. Bunun, diğer sektörlere de uygulanmasını ve Kredi Garanti Fonu sorununun, bir an önce çözülmesini istiyoruz."

İflas ertlemelerin sayısında ciddi oranda artış olduğu yorumlarına katıldığını belirten Küçük, "Bu konuda düzenleme yapılması gerektiği açık. Eğer amacının dışında kullanırsanız her enstrümanı, bu olumsuzluk göstergesidir. Ama her şeyden önce tüm kesimler sorumluluğuna paralel hareket etmeli. İyi niyetli hareket etmeli. Bu bankaclık için geçerli oldu kadar, reel sektör için de geçerlidir. Artık 'ben' değil, 'biz' diye düşünebilmeliyiz. Dürüst davranmalı, bu refleksleri geliştirmeliyiz" diye konuştu. "Bu kadar artması krizle mi ilgilidir?" sorusunda Küçük, "Tabii, zor oyunu bozar" yanıtını verdi.

Küçük, Güneydoğu için reçetenin bölgeler arası eşitsizliğin kaldırılmasından geçtiğini, bunun da bölgesel ve sektörel teşviklerle sağlanabileceğini kaydetti.


Bölgenin gündemi mayınlı arazi

Güneydoğu Anadolu'ya inceleme gezisi yapan Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, 2012 yılında GAP kanallarının tamamlanacağını ve Mardin çevresinde 110 bin hektar alanın suya kavuşacağını söyledi. Bakan Yılmaz'ın da katıldığı GAP'ta Fırsatlar ve Sorunlar panelinde ise mayınlı araziler gündeme geldi. Bakan Yılmaz, "Konu Meclis'te. Farklı kararlar alınabilir. Konuyla ilgili çeşitli spekülasyonlar yapılıyor. Memleketi seviyorsak, şu soruyu sormak gerekmez mi? Niçin yarım asrı aşkın bir süredir bu kadar verimli arazilerimiz kullanılamıyor?" dedi.

AK Parti Kilis Milletvekili Hasan Kara ise "Burada insanlar nasıl yaşıyor? Elleri, ayakları nasıl kopmuş? Gözleri nasıl görmez hale gelmiş? Mayın nedir? Bunları bilmeyen insanlar orada kendi kendilerine konuşuyorlar" dedi.

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, mayınlı arazilerden elde edilecek yıllık net gelirin 20 milyon doların üzerinde olacağının hesaplandığını söyledi.
Cahit SARAÇOĞLU - Müge BEZİRCİ /Yenişafak


Geri Dön