Bursa'nın ekonomisinde inşaat sektörünün payı büyük!

Türkiye'de olağanüstü şartların yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Acı haberlerle içimizin yandığı bu günlerde ekonomiye odaklanmak oldukça güç. Özellikle son iki yılda yaşanan olaylara tanıklığımızı düşündüğümüzde giderek derinleşen bir travmaya maruz kaldığımızı görüyoruz.

Neyse ki 15 Temmuz gecesi ve sonrasında sağlanan milli birlik ve beraberlik, bu hasarın tedavisini sağladı. Şimdi bu şuurun doğurduğu güven ortamını daha da pekiştirmemiz gerekiyor.

İşte bu noktada artık herkesin kendi işine bakması ve işini en iyi şekilde yapması gereken bir sürece girdik. Bu süreçten başarıyla çıkmak için çok daha dikkatli, çok daha hassas, çok daha azimli ve çok daha büyük milli bir şuurla hareket etmemiz gerekiyor.

Geride kalan süre zarfında yaşanan olayların, toplumsal yaraların yanında mali kayıplar bıraktığı ve ekonomimizi bir darboğaza ittiği aşikâr. Fakat Türk devleti, tarihin her döneminde olduğu gibi bu dönem de bir kez daha ne denli güçlü olduğunu ispatladı.

Küresel ekonominin kör düğüm olduğu bu aralıkta, içeride ve dışarıda kendisine yönelik tehditlerin tırmandığı bir zaman diliminde Türkiye, bölgesinin kaderine yön verecek projeleri hayata geçirerek gücünü ortaya koydu. Önce Osmangazi, sonra Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü faaliyete geçiren Türkiye, bölgedeki stratejik pozisyonunu perçinleyen bir başarıya imza attı.

Ulusal çaptaki bu başarıyı yerelde de sergilemek için günün risklerine ve endişelere kapılmadan cesur davranmamız gerekiyor. Hem ekonomik dinamizmin sağlanması hem de toplumsal güvenin inşasında iş dünyasına önemli sorumluluklar düşüyor. Şüphesiz ki ancak bu dönemde elini taşın altına koyanlar, varlıklarını yarınlara taşıyabileceklerdir.

Bu noktada ülke ekonomisinde olduğu gibi Bursa ekonomisinde de inşaat sektörünün yeri önemlidir. Türkiye'nin en hızlı büyüyen kentleri arasında yer alan Bursa'da son yıllara gelene kadar sektörün yakaladığı başarı dikkat çekicidir.

Sektörün yeniden canlanması, beraberinde diğer sektörlere de hareket kazandırması ve özellikle de iş gücü piyasalarına pozitif yansıyacak etkiler yapması için yeni projelere ihtiyaç var. Bursa'nın kentsel dönüşüm ihtiyacı da göz önünde bulundurulduğunda inşaat sektörünün yeni bir ivme kazanmasının mümkün olduğu da görülüyor. Fakat günün koşullarına teslim olmayan cesur yatırımcıların varlığı da ayrı bir önem arz ediyor.

İşte bu noktada 1050 Konutlar’daki kentsel dönüşüm hamlesinin kent ekonomisi için ne denli önemli olduğu anlaşılıyor. Peki, bu dönüşüm projesi yalnızca ekonomimiz için mi gerekli? Tabii ki hayır.

Ülkemizdeki yoğun gündemden dolayı fazla yer bulamayan bir olayı paylaşmak istiyorum. Geçtiğimiz hafta çarşamba sabahında İtalya'nın Perugia kenti güneyindeki dağlık bölgede meydana gelen 6,2 şiddetindeki depremden çıkarmamız gereken dersler var. Bölgede yer alan Amatrice, Arquata, Accumoli ve Pescara del Tronto kasabaları adeta yerle bir oldu. 300'e yakın insanın hayatını kaybettiği depremde yüzlerce yaralı var. Bu turistik kasabalarda deprem sonrası ortaya çıkan tablo oldukça düşündürücüdür. Düşük katlı müstakil yapılarda dahi bu denli büyük bir hasara neden olan depremin şakası olmadığını görüyoruz.

Son olarak söz konusu bölgeden deprem öncesi ve sonrası bir kareyi paylaşırken 99 depreminde ülke olarak en acısını yaşadığımız bu tabloyla bir kez daha karşılaşmamak, insanımızın hayatını korumak adına kentsel dönüşümün önemini özellikle vurgulamak istiyorum.

Yeni Dönem/N. Nuri YAVUZ