Cahit Altunay: Çapa'nın gelmesi Sultangazi'yi 10 yıl ileri taşır!
Son günlerde en çok merak edilen projelerden biri Çapa’daki İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Sultangazi’ye taşınıp taşınmayacağı... Sultangazi Belediye Başkanı Cahit Altunay Habertürk'e anlattı
Son günlerde en çok merak edilen projelerden biri Çapa’daki İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Sultangazi’ye taşınıp taşınmayacağı... Sultangazi Belediye Başkanı Cahit Altunay Habertürk'e anlattı
Son günlerde en çok merak edilen projelerden biri de Çapa’daki İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Sultangazi’ye taşınıp taşınmayacağı. Sultangazi Belediye Başkanı Cahit Altunay, bu soruya şu yanıtı verdi: “Hastanesiyle, yurtlarıyla, okuluyla biz Çapa’ya hazırız. Ancak son imzalar atılmış değil”
Sultangazi henüz 7 yıllık bir ilçe. Peki neler oldu bu 7 yıl içinde? Neler yapıldı, neler değişti?
Sultangazi, son 6-7 yıllık süreçte hiçbir şeyden bir noktaya geldi. Seçim beyannamesine öyle hizmetler koyduk ki vatandaş bunları okuduğunda bize “Siz bunların hepsini 5 yılda nasıl yapacaksınız?” diye sormuştu. “Siz bunları 20 yılda yapın, biz razıyız” demişlerdi. Çünkü birkaç muhtarlık binasından başka bir şey olmayan bir ilçe oluştu 2009’da. 435 bin nüfusluydu. Her ilçenin kendine has bir özelliği ve karakteri var. Bunları görüp planlarsanız olmayacak bir şey yok. Öncelikleri bilmeniz gerekli.
Önceden hayallerimiz ve hedeflerimiz vardı ve bunlar için çok çalıştık; özeti bu. Ekibimiz asla heyecanı kaybetmedi. Sultangazi’ye sevdalı bir ekiple çalışıyoruz. Bizim vatandaşımız her hizmetini başka ilçede alıyordu. Bir kimlik değiştirmek için bile günün yarısını orada burada geçiriyordu ama şu anda onlar için bu nüfus idaresi ve tapunun burada olması, diğer birimlerin burada şekillenmesi, belediyenin burada olması, hastane olması, okul gibi her şeyin burada bulunması onların işini kolaylaştırdı. Artık hizmeti yerinde ve zamanında almanın rahatına eriştiler.
İşe en temel ihtiyaçlardan başladınız. Peki ya sonra? Sosyal hizmetler?
Biz öyle yoğunluktan geldik ki nefes alamayacak kadar dar alanlarda sıra bekleyerek geçiyordu ömrümüz. Şimdi hiçbir birimde böyle bir sorun yok. 100 yıl sonrası düşünülerek yapıldı bu birimler. Hepsini belediye bütçesinden yapmadık. Tabii ki İçişleri Bakanlığı bütçesiyle yaptık hükümet konağını, tabii ki Milli Eğitim Bakanlığı bütçesiyle yaptık turizm ve otelcilik lisesini, Özel İdare bütçesiyle yaptık huzurevlerimizi ve kültür merkezlerimizi, İBB bütçesiyle yaptık kültür merkezini, yurtlar, yolları ama ilçe belediyesi bütçesiyle de bir bu kadar daha oldu. Bizim belediye binamız 80 bin metrekareye sahip. Bize 15 bin metrekare yetiyor ama nikâh salonlarıyla, düğün salonuyla, 20 bin metrekare alışveriş merkeziyle kompleks kültürü oluşturduk.
Bin 200 araçlık otoparkı var mesela. Verdiğimiz söz sonucunda “Sultangazi’de hiçbir sokakta pazar alanı kalmayacak. Tamamı kapalı olacak ve her pazar alanı mahallenin merkezinde bulunacak” dedik. Kapalı pazar konseptine geçtik. 520 bin şu an nüfusumuz; 160 bin nüfusun sokağında pazar kurulmuyor. 2019’da İstanbul’da sokağında pazar kurulmayan ve her mahallesinde kapalı pazarı olan tek ilçe Sultangazi olacak. Sadece pazar yeri yapmadık. Bu pazar konseptlerinde, mahallenin nüfusuna göre geniş bir yer lazım.
Dolayısıyla az arsada çok iş üretmemiz lazım. Bu kapalı pazar konseptine bir de mahalle hizmet tesisleri ekledik. PTT koyduk, İSMEK koyduk, Aile Sağlık Merkezi, Hızır Acil, genç- lik merkezi, kadın merkezi, çok amaçlı salon, sosyal tesis, etüt merkezi, pazar yeri, otopark, yeşil alan, engelsiz bina ve yeşil bina diyebiliriz. Buraya gelen, pazar hariç günlük 5 bin kişi. Mahallenin tesisi, belediyenin 3 katı insan ağırlıyor. Var olan 1-2 yerimizle beraber bunların sayısı 12-13 olacak.
CEPHELERE REHABİLİTASYON
“Belki de İstanbul’un en büyük belediye binasını biz yaptık. Hükümet konağı, huzurevi, kültür merkezine kadar geniş bir hizmet skalamız var. Buz pistimiz bile var. Sokakları ciddi şekilde rehabilite ediyoruz. Kısa bir süre sonra havai kablo kalmayacak. Cephe düzenlemesi başlıyor, cadde etrafındaki binaların güzelleştirilmesi adına.”
‘SÜREKLİ ARAZİDEYİM TEK DERDİM HALKI MEMNUN ETMEK’
“Vatandaş başkanı görmek istiyor. Birçok yere yetişemezsiniz ama her şeyi başkandan bekler bir yapı- mız var. Bu yüzden sürekli arazideyiz. Düğünde, cenazede, etkinlikte beraberiz. Ulaştığımız ölçüde başarılıyız. İş olsun diye bir-ikisine değil, yetişebildiğimiz kadar performansımızı ortaya koyuyoruz. 530 bin nüfus... O nüfus içinde o kadar çok etkinlik var ki hepsine yetişmek mümkün değil. Birinin cenazesine gidemezsiniz, taziye ziyaretine gidersiniz. İletişim kanalını iyi kullanırsak o memnuniyet de artar. Kurucu belediye başkanıyım. 2009’da ilk seçildiğimizde yüzde 48.5 oy almıştık. 5 yıl sonra hizmetler ve diyalogların güçlenmesiyle 10 puan birden artırdık. Son seçimlerde yüzde 60.6 oy aldık. Bu 10 kişiden 6’sının size destek verdiği anlamına gelir. Biz belli bir kesimin belediye başkanı değiliz. Alevi’siyle, Sünni’siyle, Doğu, Batı herkesin başkanıyız. Bu kapıdan girince kimsenin partisi olmaz. İhtiyacı olanın partisi de olmaz zaten. İnsan merkezli bir anlayışımız var. Tek derdim halkı memnun etmek. Biz bıraktıktan sonra nasıl anılacağımızın kaygısındayız.”
‘VATANDAŞ ZOR ZAMANINDA BİZİ GÖRMEK İSTİYOR’
“Vatandaş zor zamanında idarecisini yanında görürse bu onun için en büyük mutluluk. İnsanın zaten zor zamanında yanında olan dostudur. Biz belediye olarak hasta haberi aldığımızda araç desteğiyle yetişmeye gayret ediyoruz. Ambulanslarımız var, düzenli nakil hastalarımız var, amansız hastalığa yakalanmış vatandaşlarımıza mutlaka araç desteği veriyoruz. Cenaze hizmetimiz halkı inanılmaz mutlu ediyor.
Cenazesini nereye defnetmek isterse araç desteğimiz onlarla beraber. Mutlaka evine yemek götürüyoruz. İmamımız var; yemek giden aileye gidip uygun görürlerle bir okuyup öyle gidiyor. Bir anda böyle bir şeyle karşılaşan aile şaşırıyor. Nerede yıkanacak, nereye götürülecek gibi. Belediye devreye girip her şeyi kolaylaştırıyor.”
‘ÇAPA’NIN GELMESİ BİZİ 10 YIL İLERİ TAŞIR’
Son zamanlarda Sultangazi, Çapa olarak bilinen İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin taşınması ihtimaliyle gündemde. Sahiden geliyor mu size Çapa?
Sultangazi’ye 600 yataklı eğitim ve araştırma hastanesi inşa ediliyor. Modern bir hastaneyi TOKİ eliyle Sağlık Bakanlığı yaptırıyor. Bu yılın sonuna kadar bitecek. Bu hastanemizle ilgili normal şartlarda çalışan bir hastane olsun istemedik. Biliyoruz ki Çapa yer değiştirecek. Cerrahpaşa dökülüyor, Haseki dökülüyor. Önceden yapılmış ve yıpranmış hastaneler. Bunların değişiminde aktif rol alabiliriz. Hem bölgesel dağılımı sağlayacak nitelikte stratejik noktadayız. Hem de öyle bir şey yapalım ki bölgeye hizmet verelim. Bir hastaneyle bu mümkün değil ama etrafında o kadar güzellikler var ki. Hastaneyi yaptırdığı- mız yerin etrafında 250 dönüm yeşil alanı var. Birçok ilçe merkezinde hastanenin etrafında bu kadar geniş alan yok. TEM’e çok yakınız, oraya açılacak yeni bir yolla 2 dakikada hastanede olacaksınız. Etrafında belediye olarak çok önceden başlayarak yer sorununu çözdüğümüz fakülte ve yüksekokul alanlarımız var. Gidip Çapa’yı inceledik. Kaç ameliyathanesi, kaç doktoru var, oda sayısı vs. rapor geldi. Bizim hastanemiz hizmet verdikleri alandan küçük değil. Yatak olarak fazla ama biz metrekare olarak aynı hastayı koyarız.
29 ameliyathane orada var, bizde 30 var. Otoparkları yok, bizim bin 400 araçlık kapalı var ama yanında 4 bin araçlık daha yapılıyor. Öğrenci sayısı için 3 tane okul projesinin içine giriyoruz ve 1-2 ay içerisinde bitiyor. Belediye olarak ihaleye çıkacağız, biz yapıyoruz. İstanbul Üniversitesi’yle anlaşmış olacağız. Onlar da yönetimlerinden geçirdi. Bu okulları yaptığımızda hedefimiz 2017’nin eylül ayına bunu yetiştirip öğrenci almak. 2016 sonunda hastane bitiyor. Onlar 2017’nin başında taşınmayı düşünüyordu, 5-6 ay içinde okulu da yetiştireceğiz. Böylece okullarıyla, hastanesiyle, yurtlarıyla biz tamamıyla hazır vaziyetteyiz. Ancak şu anda kesin bir şey söyleyemiyorum. Henüz son imzalar atılmış değil. O gelmezse diğerinin ihtiyacı var. Cerrahpaşa da olur, Haseki de olur, Çapa da olur. Çapa’nın buraya gelmesi 10 yıl ileri taşır bizi.
‘YAPTIĞIMIZ İŞ YARINA HİZMET ETMELİ’
“Bir işi severek yaparsanız, vatandaşın işine gelecek projeler üretirseniz tüm zorlukları aşarsınız. Sorunları aşmak için buradayız ve inanırsanız başarırsınız. Biz şartlar ne olursa olsun mutluyuz. Bugün çok sıkıldığımız bir şey olsa bile yarına bakarım. Çok canım sıkıldığında şoförüme derim: ‘Gel bir tur atalım.’ Yaptığımız hizmetleri görüp mutlu olurum. Yaptığımız iş yarınlara hizmet edebilmeli. Yarın gelenler ‘Yaptı bu rezaleti, çekti gitti’ derse her şey anlamsızlaşır. Bizim adapte olduğumuz konu, vatandaşın memnuniyetidir.”
Anlıyorum ki vatandaşın günlük yaşamına dokunan projelere öncelik veriyorsunuz...
Bizim hizmetlerimizle vatandaşın hayatı kolaylaşıyor, yaşam tarzı yükseliyor. Örneğin kapalı pazar konseptleri. Bunların içinde kadınların spor yaptığı yerler de var. Her gün 300-600 kadın günlük spora geliyor. Tamamen ücretsiz. Avrupalılar buna şaşırıyor, bize “Neyin karşılığında bunu yapıyorsunuz?” diyorlar. Bu bizim farkımız, var olandan alıp yok olana veriyoruz. Sosyal yardım olarak da ilçenin kendine ait bir özelliği var. Fakir insanların daha fazla olduğunu biliyoruz. Çok okul lazım bize. Daha fazla aileye iş ve aş götürme zorunluluğumuz var. Böyle olunca buna göre politika lazım. Günlük 2 bin aileye sıcak yemek veriyoruz.
Yapabilecek durumda olanlara erzak veriyoruz. Giyim ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Elden Ele Yardım Merkezi kurduk. Kendilerine bir kart verdik, mağazaya geliyorlar ve ihtiyaç sahibi olduğu belirlenip kendisine ihtiyacına göre kontör yüklenmiş kişiler oluyor bunlar. Gelip mağazaya istediğini alıyor ve gidiyor. 6 ay sonra kredisi bitince yenileniyor. Bunu ilçemizdeki tekstilcilerden, ayakkabıcılardan, gıdacılardan ve dışarıdan alıyoruz. Her geçen gün sayımız artıyor; son rakamlara göre 5 bin aile civarı kart sahibi var. Bu 30 bin kişi eder. TIR’larla malzemeler geliyor ve insanlara dağıtılıyor. Ben bize malzeme desteği veren yerleri geziyorum. Mallarının kime gittiğini görmek istiyorlarsa daha tuşa basar basmaz mağaza sahibi malının kime gittiğini görebiliyor. Onlar da durumdan memnun. Sosyal projeler diğer fiziki projeler kadar halkı etkilemiyor.
Şimdiye dek yaptıklarınızı anlattınız. Ya yapacaklarınız?
En büyük kentsel dönüşümün olduğu ilçe biziz. Bizim 36 kilometrekare sınırlarımız var. 13 kilometrekaresinde 520 bin nüfus yaşıyor. 23 kilometrekaresi sosyal donatı alanı olmaya müsait demektir bu. İlk geldiğimizde en çok önem verdiğimiz konu buydu. Biz bu 23 kilometrekareye su havzasında kaldığı için imar veremiyoruz ama iyi ki kalmış. Yanında Alibey Barajı var. İçinde Mimar Sinan’ın en önemli eserlerinin olduğu, bentlerin olduğu ve bir su şehrini andıran güzellikleriyle bir ormanın olduğu bir alan.
Buranın içinde tek dezavantaj 16 tane çalışan taş fabrikası var ama bunlar hep burada kalacak diye bir şey yok. Biz projeye başlarken şuna inandık: Öyle bi hale getirelim ki bir gün o ocakları kapatalım. Bulundukları yere Disneyland’e benzeyen projeler yapalım, biz başlayalım. Burada açılmış 180-200 metrelik çukurlar var ocaklardan dolayı ve onlarca. Bunların bir kısmının üzerine bir şeyler yapılabilir ama bir kısmını bırakıp öyle su doldurup yüzme sporlarına uygun hale getirilebilir. Onun için Disneyland’i aşar. Böyle bir projemiz var. Bu proje benim ömrüm yetmese bile benden sonra gelen devam eder. Bu 23 kilometrekarelik alana doğal yaşam parkı kurmayı hedefliyoruz. Var olan 2 Kent Ormanı da bu proje alanında, bir parçası. Bin 620 dönüm 2 Kent Ormanı yan yana. Yılda 2.5 milyon insan geliyor bu Kent Ormanları’na. İlçe nüfusunun 5 katı. Kent Ormanları, 23 kilometrekarenin 1.6 kilometrekaresini kapsıyor. Projenin büyüklüğünü buradan hesap edin. Tamamı bittiğinde bütün İstanbul buraya akar.
Projenin içinde 3 bin dönümlük hayvanat bahçesi de var. Büyükşehir Belediye Başkanımız Kadir Topbaş’ın açıklamasına göre insanlar kafeste olacak, hayvanlar özgür olacak. Bu ne demek; adeta biz telin arkasından bakacağız ‘Acaba hayvanlar nereden çıkacak?’ diye. Adeta safari yapacağız. Zaman alacak tek şey var, eğer ocaklar bugün kapatılsa proje çok hızlı hayata geçer ama biz etrafını bu projeyle örüyoruz. Parça parça devam ediyor. Şehrin içine kadar girmiş bu taş ocakları, artık burada kalmamalı. Farklı bir şekilde bu alanlar hizmet vermeli. Bu 23 kilometrekarelik alanlar tamamlandığında bir günde gezilemeyecek bir alan ortaya çıkacak. Kent Ormanları’na fayton koyuyoruz yazın, nostaljik tren var yaşlı ve çocuklar için. O zaman çok daha modern olacak.
Burada Mağlova Kemeri var, Mimar Sinan yapmış, 451 yaşında. Bugüne kadar hiç tanıtılmamış. 450 yıllık bu yapı hiç bozulmadı. Yazın 3 ayı susuz görünüyor ama diğer 9 ay baraj suyu altında kalmasına rağmen ihtişamından hiçbir şey kaybetmedi. Bu kemer de bu projenin içinde. Dolayısıyla burası ormanıyla, bu su yollarıyla, bentleriyle, yeşilliğiyle, hayvanat bahçesiyle, Kent Ormanları’yla, yeni dizayn edilecek projelerle tam bir ziyaret merkezi, yaşam merkezi olacak.
‘BİZ TİCARET MERKEZİYİZ’
“Biz bir ticari ilçeyiz aynı zamanda yani 50 bin insan tekstilde çalışıyor. Türkiye’de üretilen spor ayakkabılarının dörtte üçünün burada üretildiğini biliyor musunuz? Her 100 spor ayakkabısının 75 tanesi burada üretiliyor.”
‘3. HAVAALANINA 15 DAKİKA UZAKLIKTAYIZ'
“Sultangazi öyle bir noktada kaldı ki 4 büyük proje bizim etrafımızda şekilleniyor. Kurulacak 2 yeni şehirden biri bize 12 kilometre mesafede. 3. köprü için yapılan yol, kuzeyimizde çok yakın bir noktadan geçiyor. Kanal İstanbul, bize 12 kilometre mesafeden geçiyor. Yeni havaalanı da bizim 10 kilometre kuzeyimizde. Bunlara ulaşacak yolların hepsinin yapılıyor olması, metroların buradan geçmiş olması, çevre yollarıyla buraya 10 dakika gibi kısa bir sürede ulaşılacak olması bizim değerimizi artırıyor. Sultangazi merkez ilçe oluyor. Yeşilköy Havaalanı’na trafik açıksa 15 dakikada gidiyoruz. Sarıyer’e 15 dakikada gidebiliyoruz. Dolmabahçe’ye 12 dakika sürüyor. Yapılan tüneller, Kâğıthane ve Dolmabahçe tünelleri bizi sahile atıyor. Yeni havaalanına yine 15 dakikadayız.”
YAŞLILARA BAKIM İSTİHDAMA KATILIM...
“Projeler bazında ciddi bir meslek eğitimi şart. Biz vatandaşa bir hüner kazandırmak adına, meslek edindirme kurslarımızı hayata geçirdik. Yaşlılara bakım, istihdama katılım projemiz var. Burada aldığı eğitim sonunda sertifika töreninde konuşan bir kadın, ‘Eğitimi tamamladığımızda sağlık ocaklarında, polikliniklerde, hastanelerde iş bulabileceğimizi söylemiştiniz. İş bulabiliyoruz ama bulmasak bile kendi hastama nasıl bakacağımı öğrendim ya, bu bana yeter’ dedi. Sosyal projelerin bu yanı mühim. Her evden gelen insan, kendi büyüğüne bakmak için gereken kabiliyeti oradan almış oluyor.”
‘YAZIN 1 AY SÜRECEK ÇOCUK FESTİVALİ YAPACAĞIZ’
“Çocukların şehri Sultangazi diye bir proje yaptık. İtalya’dan gelen belediyeler birliği üyeleri ve başkanı bizim çalışmalarımızı duyunca bizi İtalya’ya davet etti. Projelerimizi sunduk. 80 ülkeden katılım vardı, ülkemizden bir tek bizdik. Bu projeyi anlattığımızda ve çocuklardan ücret alınmadığını söylediğimizde ilk soru, ‘Nasıl karşılıyorsunuz?’ oldu. Biz sosyal devlet anlayışını, sosyal belediyecilik anlayışına çevirdik. Var olanı zaten alıyoruz, olmayana da destek veriyoruz, onu genişletiyoruz. Bu sene o kapsamda çocukların şehri Sultangazi’de çocukların 1 ay boyunca eğlenebilecekleri bir çocuk festivali yapacağız. Uluslararası davetlerimiz olacak. Ramazan ayından sonra başlayacak. Etkinlik alanında sadece çocukların alışveriş yapabileceği materyaller bulunacak. Çocuk tiyatroları, sinemaları canlanacak. Çocukların yüzeceği mobil havuzlardan tutun, stantlara, oyun alanlarına kadar her şey çocuklara yönelik olacak. ‘Kadın merkezi var, gençlik merkezi var; çocuk merkezi neden olmasın?’ dedik. Burada onu da yapacağız. Projesini yapıyoruz. Çocuk, 12 ay boyunca kendine yönelik şeylere maruz kalabileceği bir dünyaya girecek. Bisiklet yolları yapıyoruz onlara göre. Kaykay parkları, özel oyun alanları yapılacak. Gençlere göre yatırımlar gençleri, kadınlara göre kadınları, engellilere göre engellileri mutlu ediyor ama çocuklara yönelik yatırımlarla herkesi mutlu ediyoruz. Sihirli formül, çocuklara dokunmak. Çocuklar çok imkân bulamıyor ve sokakta oynuyor. Onlara nefes alacak alanlar ortaya koyacağız.”
MAHKUM AİLELERİ İÇİN ÖDÜLLÜ PROJE
“Mahkum ailelerine yönelik ‘Ben de Varım’ adlı bir projemiz var. Mahkûmların geride bıraktıkları, özellikle anneler de çalışamayınca inanılmaz bir ekonomik sıkıntı yaşıyor. Biz onlara evlerine iş vererek ekonomik kazanç elde ettirip çocuklarından da ayırmamış oluyoruz. Ankara’da ödül aldı bu proje. Şimdi o ailelere evde ya da isterse dışarıda iş buluyoruz. ‘Bilinçli Anne, Sağlıklı Nesil’ projemiz var. Kadın hamile kaldığı andan itibaren bu proje başlıyor, çocuk doğumundan sonrasına kadar devam ediyor. Hangi egzersizleri yapacak, ne eğitim alacak; uzman doktorlar, sosyolog ve psikologlarımızla bizim mekânlarımızda haftanın belli saatlerinde bu annelerin müracaatlarını değerlendiriyoruz ve binlerce anne adayı bu eğitime katıldı.
Bebekle ilgili ödül çantasını alıp hediyesini alıp sağlıklı bir çocuk dünyaya getirerek gitmiş. İmkânsızlıkları olan aileler için inanılmaz bir proje. Bana göre belediyecilik iki ana eksen üzerine oturur. Biri hizmet, diğeri iletişim. Biri eksikse siz de eksik kalırsınız. Fatih Sultan Mehmet’in çok güzel bir sözü var: ‘Belediyecilik bir şehri geliştirmek ve halkı memnun etmektir.’ Biz her zaman arazideyiz zaten.”
SULTANGAZİ'YE DOĞAL YAŞAM PARKI
Kent Ormanları’na yılda 2.5 milyon ziyaretçi YAN yana kurulan 2 Kent Ormanı, yılda 2.5 milyon ziyaretçiyi ağırlıyor. İçinde hobi bahçelerinden at çiftliğine kadar çok çeşitli etkinlik alanlarının bulunduğu Kent Ormanları, yapılması planlanan 23 kilometrekarelik doğal yaşam parkının da bir parçası olacak
451 YILLIK MAĞLOVA TURİZME AÇILACAK
Kanuni Sultan Süleyman’ın İstanbul’un su sorununu çözmek adına Mimar Sinan’a yaptırdığı 451 yıllık Mağlova Su Kemeri de doğal yaşam parkının içinde yer alacak. Kemerin turizme açılması için projelendirme yapılıyor.
Habertürk