Depreme hazırlıklı olmalıyız! İşte afet yönetiminin 4 fazı!
İzmir İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) Hazırlık Toplantısı düzenlendi. Toplantıda, depremin ciddiyeti ve kentsel yenilemenin önemi anlatıldı.
Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanı Mehmet Güllüoğlu, Türkiye'nin kriz yönetiminin iyi olduğundan bahseden "Tehlikeleri anlamada da iyi. Umarım Türkiye bütün bu çalışmaların sonucunda yıl sonunda tüm şehirleri dantel gibi işlenerek afetlere hazır bir ülke haline gelir." açıklamalarda bulundu.
Anadolu Ajansı'nda yer alan habere göre; bir otelde gerçekleşen "İzmir İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) Hazırlık Toplantısı"nda sözlerine devam eden Güllüoğlu, böyle bir toplantının İzmir'de yapılmasının çok heyecan verici olduğunu anlattı:
Güllüoğlu, afet yönetiminin 4 fazı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Afet olmadan önce iki faz vardır. Risk azaltma ve hazırlık fazı. Yine afet olduktan sonra müdahale ve gelişme fazı. İzmir depreminde müdahale konusunda tüm paydaşlarımızla müdahaleyi iyi bir şekilde yaptığımız düşünüyorum. İyileştirme konusunda da Türkiye Van depreminde olsun Elazığ depreminde olsun önemli adımlar attı. Afetlere hazırlık konusunda depolarımız ve ekiplerimiz her zaman hazır. Bu bir anda olan bir şey değil, Türkiye'nin başarması gereken kısım risk azaltma kısmı. Afetler olmadan önce gerekli tedbirlerin alınması ve bunun toplumun tamamının katılımıyla bir hareket haline getirilmesi çok önemli. Bu planları bu amaçla hazırlıyoruz. Türkiye'nin kriz yönetimi iyi, tehlikeleri anlamada da iyi. Umarım Türkiye bütün bu çalışmaların sonucunda yıl sonunda tüm şehirleri dantel gibi işlenerek afetlere hazır bir ülke haline gelir."
Güllüoğlu, yaptıkları çalışmalara desteklerinden dolayı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya teşekkürlerini iletti.
İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger de kentte yaşanan depremin daha ilk dakikalarından itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde devletin, tüm kurumlarıyla İzmir'i yalnız bırakmadığından bahsetti.
İçişleri Bakanlığının da depremin ardından tek yürek olduğundan bahseden Köşger, şu açıklamalarda bulundu:
"Deprem sonrası kentimize bir yardım seferberliği başladı. Neredeyse bunları dağıtmakta zorlandık diyebiliriz. Tüm kurumlar gönüllerini koyarak enkazlarda çalıştı. İzmir'de şehir olarak bütünleştik. Merkezi hükümet, yerel yönetimler ve gönülle kurumlarla çalışmalar yaptık. Risklerin azaltılması konusunda afet durumunda nasıl ülke olarak tek vücut olmuşsak, devlet millet kaynaşmasını göstermişsek nasıl siyasal ayrımları bir kenara bırakıp bir araya geldiysek, afet öncesinde de bütün içimizdeki sıkıntıları bir kenara bırakarak yekvücut olarak bu konuda çalışmayı becerebilmemiz lazım."
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise 30 Ekim'de meydana gelen depremde hükümetle ve ilgili kurumlarla kapsamlı bir koordinasyonla çalıştıklarını ifade etti.
İzmir'in bir deprem kenti olduğundan bahseden Soyer, "Bu gerçekle yaşarken tedbirleri de almak zorundayız. Depreme hazırlıklı olmalıyız. Depremin yaralarını nasıl birlikte giderdiysek aynı kararlılık ve koordinasyonla sürdürülebilir bir çalışma yapılması çok önemli." değerlendirmesinde bulundu.
Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir de toplumun, üniversitelerin ve devlet kurumlarının, 1999 yılında meydana gelen Marmara depreminin ardından bu konuda çalışmalar yapmaya başladığından bahsetti.
2011 yılında Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı'nın oluşturulduğunu belirten Sözbilir, "İRAP afetlere hazırlanma konusunda çok önemli bir plan. Uluslararası ölçekli geçerliliği olan bir plan. 2021 yılının sonuna yetiştirmesi hedeflenen bir plan. İzmir ölçeğine bakılınca deprem birinci sırada yer alıyor. İzmir'in içinden geçen 17 diri fay var. Elimizde Radius denilen deprem mastır planı var. O plan kentin merkezini kapsıyor. İzmir ölçeğinde bizim bir mastır planımız yok. İRAP projesi böyle mastır planının hangi düzeyde hangi düzeyde nasıl yapılacağını ortaya çıkaracak bir proje." ifadelerini kullandı.
Sözbilir, üniversite olarak İRAP projesine destek olacaklarından bahsetti.
Konuşmaların ardından ANDA Arama ve Kurtarma ve Türkiye İzcilik Federasyonu yetkililerine sertifika dağıttı.
ANDA Arama ve Kurtarma grubu üyeleri de faaliyette bulundukları Kerkük, Afrin ve Üsküp'ten getirdikleri toprakları İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya verildi.
Toplantıya İçişleri Bakan Yardımcıları İsmail Çataklı, Mehmet Ersoy, Jandarma Genel Komutanı Orgenaral Arif Çetin, AK Parti Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı, Atilla Kaya, Yaşar Kırkpınar, Necip Nasır, AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, vali yardımcıları ve ilçe kaymakamları katılım gösterdi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye'nin terörle mücadelede tarihinin en güçlü döneminde olduğunu belirterek, "PKK'nın kala kala 320 elemanından daha aşağı bir elemanı kaldı. Aslında sayı farklı ama biz onu bir süre sonra 'sürpriz' olarak tekrar söyleyeceğiz." diye konuştu.
Bu zincirin, en zayıf halkası kadar sağlam olduğuna dikkati çeken Soylu, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye'nin güvenlik başlıklarını bir zincir olarak tarif edersek, bu zincirin en önemli halkalarından biri olan terörle mücadele, tarihin en güçlü dönemindedir. PKK'nın kala kala 320 elemanından daha aşağı bir elemanı kaldı. Aslında sayı farklı ama biz onu bir süre sonra 'sürpriz' olarak tekrar söyleyeceğiz. Onlar da mağaraya sıkıştı. Katılanın 5 katını ikna edip dağdan indiriyoruz. Yurt dışı yatırımcıları da içerideki desteğini hemen hemen çekmiş durumda. Suriye ve Irak'ta da nereye kadar devam edecekleri meçhuldür."
- "Çok ciddi yatırım yaptık"
Güvenlik zincirinde önemli bir halka daha olduğunu 1999 depremiyle hatırladıklarını dile getiren Soylu, o tarihe kadar deprem farkındalığı, afet refleksi, deprem politikaları, stratejisi ve kurumlarının bulunmadığından bahsetti.
Bakan Soylu, 1999 depremiyle ilgili yaşadıklarından bahsederek, deprem travmasını atlatmanın herkes için zor olduğunu anlattı.
Kentsel yenileme konusunda zaman zaman siyasal jargonların kullanıldığını ancak deprem konusunda siyaset yapılmaması gerektiğini vurgulayan Soylu, bu konuda geleceğe kötü bir miras bırakmak istemediklerini, 1999 depreminden bu yana, meselede önemli bir mesafe katedildiğini belirtti.