07 / 07 / 2024

Edinburgh, Orta çağ'dan kalma taş binaları ile büyülüyor!

Edinburgh, Orta çağ'dan kalma taş binaları ile büyülüyor!

 Düzenlenen dokuz ayrı festivalle yılda bir milyona yakın turist çeken Edinburgh, sanat ve tarih tutkunu, gusto sahibi seyyahların gözdesi



Edinburgh Kalesi'nin gölgesine sığman, Orta çağ döneminden kalma taş binalardaki barlardan birinin beyaz örtülü masasında içimi yumuşak viskimi yudumluyorum. Bardağı her kaldırışımda buz taneciklerinin, temasından çıkan ses, az önce önümden geçen faytonun tıkırtısını tamamlıyor, Edinburgh'un yaz aylarında olduğunuzdan şüphe etmenizi sağlayacak meltem rüzgarı kalenin içinde dört dönerken, ekoseli tartan kumaşların bu ülkede neden favori olduğunu tekrar anımsatıyor. Zira küresel ısınma Edinburgh'u pas geçmiş. Sağ tarafımdaki volkanik tortulardan oluşmuş Castle Rock tepesi en az sırtında taşıdığı Edinburgh kalesi kadar ihtişamlı. Kafamda Edinburgh cadı avları ve karanlık Orta çağ tarihi varken hemen arka masamdan gelen sesle irkiliyorum. Kalabalık bir grup kutlama yapıyor. Biraz kulak kabartınca dünyanın en ünlü bağımsız tiyatro festivalli Fringe'e gelen sanatçılar olduklarını anlıyorum. Giydikleri özgün kostümler alışveriş zamanının geldiğini anımsatıyor.

Eski şehrin dar sokaklarının aksine Edinburgh'un yeni çehresi olan New Town oldukça geniş caddelere sahip. Georgian mimari tarzının en güzel ör-neklerinden olan bu caddeler; Karen Miller, Sam Thomas gibi dünyaca ünlü modacıların butiklerine de ev sahipliği yapıyor. şžehrin alışveriş mabedi sayılan Princes Street, her günkü gibi kalabalık. Ancak caddede inci gibi sıralan-mış butiklerin aksi istikametinde bulunan bahçeler (Princes Street Gardens) yaydıkları çiçek kokularıyla derin bir nefes almamı sağlıyor. Fakat dinlenmeye vakit yok. Zira yanlızca bir blok ötedeki George Street'te yer alan sofistike barlar beni çağırıyor! George Street'te yürürken ünlü Lime Blue'nun vitrininden gelen ışıltılar gözümü alıyor. şžehrin en yüksek ciro yapan mücevherat dükkanlarından olan Lime Blue, içerideki kadın müşteri güruhuyla nam salmış.

Havanın kararmaya başlamasıyla kulağıma Handel'in ünlü 'Royal Fire-workMusic' adlı eserini çalınıyor. Sesin geldiği yer ise şehrin merkezi ve benim kalkış noktam olan Old Town yani eski şehir. Kalenin etrafındaki boş alanda toplanan binlerce kişinin gözü zaman zaman orkestranın sesini bastırma noktasına gelen gökyüzündeki renk cümbüşünde. Edinburgh gecesini gündüze çeviren binlerce havai fişeğin ise tek bir anlamı var: Dünyanın en büyük festivali artık başladı...

Sokak kutlamaları ve sanatsal etkinlik alanında dünya klasmanında ilk sırasına oturan Edinburg'da her yıl temmuz ve eylül ayları arasında dokuz festival düzenleniyor. Uluslararası Edinburg Festivali, Festival Fringe, Ki ¬tap Festivali, Film Festivali, Military Tattoo, Jazz Festivali, Sanat Festivali, Edinburg Mela ve Festival of Politics, Ediburgh sokaklarını adeta bir sanat şehrine dönüştürüyor.

şžehir için ilkbaharın habercisi olan 'Easter Festival' yani bahar festivali İskoçların eğlence ve sanat anlayışının temeli sayılan Ceilidh Kültürü'nün de devamı niteliğinde. İskoçya'nm en eski eğlence anlayışı olarak gösterilen Ceilidh, en az İskoç yerel kıyafeti kilt kadar ünlü. Temelinde güç gösterisi barındıran bu kültürün en kaba tasviri ise grup dansları. Öyle ki bahar aylarında Edinburghlular yüzyıllar önce yaylalardaki köylülerin yaptıkları gibi ateş etrafında gayda ve davul eşlinde dans edip şarkı söylüyor. Pek çok İs-koç okulunda da hala öğretilen bu halk dansları arasında Yayla Filingi ve Denizci Borazanı en ünlüleri. Ancak bahar aylarında Edinburgh'u aydınlatan tek şey meydanlarda yakılan ateşler değil! Beltane Fire Festival, havai fişek gösterileriyle geceyi gündüze çeviren diğer bir etkinlik. Pagan ritüellerin izlerini taşıyan bu festival süresince İskoç yerel kıyafetleriyle şov yapan perküsyon sanatçıları ve birbirinden ilginç kostümleriyle açık hava performansı yapan tiyatro grupları görülmeye değer...

Yılın bu döneminde 480 bin civarında olan Edinburgh nüfusu bir milyona dayanıyor. Londra'dan sonra Birleşik Krallık'taki en çok turist çeken şehir olan Edinburgh'da dünyanın dört bir yanından gelen turistler sabaha kadar açık olan kafe ve gece kulüplerinin dışında caddelere kurulan özel stantlarda da canlı müzik dinleyebiliyor.

Ancak Edinburh'u yalnızca festivallerle anlatmak doğru olmaz. Zira şehir, İskoçya Ulusal Galerisi, İskoç Ulusal Portre Galerisi, İskoç Ulusal Modern Sanatlar Galerisi ve Ulusal Antika Müzesi gibi ülkenin en ünlü ulusal galerilerine de ev sahipliği ya-pıyor.

ALIşžVERİşž

Harrods'ı, Jenners: Edinburgh'un en işlek caddesi Princes Street'te yer alan Jenners, 170 yıllık görkemli binası ve bir araya topladığı 100 lüks markayla 'Kuzeyin Harrods'ı unvanını hak ediyor. Jenners'm kalbi sayılan ana salonu ise yüksek cam tavan'ıyla içeriye adım attığınız anda aklınızı başınızdan alacak cinsten. Parfümden şampanyaya hediyelik eşyadan gece kıyafetlerine kadar aradığınız her şeyi bulabileceğiniz bu tarihi AVM, lüks ve tarihi harmanlayan dünyadaki ender mekanlardan...

Hannah Zakari: Alışveriş yaparken biraz da neşelenmek istiyorsanız aklınıza gelen her eşyayı post modern dokunuşlarla değiştiren Candlemaker Row'daki Nannah Zakari'yi mutlaka ziyaret edin. Takıdan ev aksesuarlarına giyimden modifıye edilmiş teknolojik aletlere kadar pek çok ilginç dizaynın bir arada olduğu mağazada satılan her ürün el yapımı.

www.hannahzakari.co.uk

İsveç Kaşmirinin Adresi Hawick:

'Kaşmirin ana yurdu İskoçya'dır' iddiasıyla kurulan İskoç Kaşmir Klubü üyelerinin açığı Hawick, 100 yılı aşkın
süredir kaşmir kazaklar üretiyor. Dünya'daki en iyi kaşmir üreticileri arasında gösterilen markanın en vurucu özelliği ise ürünlerinin tamamen dikişsiz olması.
www.hawickcashmere. com

W. Armstrong&Son: Vintage akı-mının Edinburg'daki en ünlü adresi W. Armstrong&Son, size alışveriş dışında zaman yolculuğu vaat eden bir dükkan. Edinburgh Kalesi'nin eteklerinde yer alan mağaza aynı zamanda şehirdeki en büyük vintage dükkanı. Antik üniformalar, vintage çantalar, eldivenler ve elbiselerle ünlenen Armstrong'da, tavandan sarkan balmumu insan figürleri de dikkati cezp edecek cinsten.

www. armstrongsvintage. co. uk

Kinloch Anderson: 1868 yılından beri yerel kıyafetler tasarlayan Kinloch Anderson, altıncı kuşak bir aile şirketi. İskoç milli kıyafeti olan kütler, tartan pantolon ve etekler üreten mağazada İskoçya'ya özgü barutluk yahut matara gibi lüks hediyelik eşyalar da satıyor. Ama mağazayı bana göre ayrıcalıklı kılan kişiye özel tartan dizayn ediyor olması. Eğer seyahatinizden ailenize başka kimsenin götüremeyeceği bir hediyeyle dönmek isterseniz mağazadaki tasarımcılara sizi anlatan özel tartanlar tasarlatabilirsiniz. Bu arada markanın ürettiği viskiden almadan dönmemenizi tavsiye ederim.

www.kinlochanderson.com

Karen Millen: 1981 yılında yalnızca 100 poundluk bir bütçeyle beyaz t-shirt tasarlayarak işe başlayan Karen Millen, bugün Princes Street'teki en popüler moda evlerinden birinin sahi bi. Ona bu ünü getirense İskoç tarzıyla modern çizgileri harmanlaması. Başta İngiltere olmak üzere Asya, Avrupa hatta Avustralya'ya bile satış yapan marka, spor giyim ağırlıklı çalışıyor. Her sene 12 farklı koleksiyon çıkartan moda evinde aralarında Gemma Metjeringham'm da bulunduğu 1 ünlü tasarımcı görev alıyor.

www.karenmillen.com

Sheila Fleet: El yapımı altın gümi ve mine takı çeşitleriyle mücevher m< raklılarını çeken Sheila Fleet, kendi tarzını kuzey stili olarak yorumluyor. Nitekim yaptığı çalışmalarda gelenek sel İskoç tarzında aldığı ilhamı görmek mümkün. Sanatçı doğduğu Edinburh'un kuzeyinde yer alan Ork ney adasında tasarladığı ürünlerini, Stephen Street ve Princes Street'teki mağazalarında sergiliyor.

www.sheila-fleet.co.uk

Anta: Serin Edinburgh sokaklarında gezerken üşümek istemiyorsanız Edinburgh kalesine yürüme mesafe-sindeki Grassmarket caddesinde bulu-nan Anta'ya uğramalısınız. Yün ve kaşmirden ürettiği şallarla ülkenin en ünlü markalarından biri olan Anta'nın, Edinbugh'da Victorya Street ve Stochbridge'de de şubeleri bulunuyor. şžal dışında kadın ve çocuk giysileri de üreten firmayı ilginç yapan diğer bir unsur da dekorasyon işine de el atmış olması. Zira firma ürettiği kaşmir kumaşlı koltuk ve sandalyelerle İskoç giyim tarzıyla dekorasyonunu birleştirmiş.

www.anta.co.uk

Pam Jenkins: Ekoseli kumaşlarla kaplı topuklu ayakkabıları, ayakkabıları süsleyen gümüş zincir detayları ve dore severlerin gözünü kamaştıracak cinsten sandaletleri gördüğünüzde kendinizi içeri girmekten alı koyamıyorsunuz. Zira hepsi birbirinden farklı detaylara sahip bu çanta ve ayakkabıları Edinburgh'da görebileceğiniz başka bir mağaza daha yok. Geçen yıl Vogue dergisi tarafından 'Birleşik Krallığın En İyi Butiği' seçilen Pam Jenkins, pazar hariç her gün saat 17.30'a kadar açık. 300 Pound'dan başlayan ayakkabı ve çantaların fiyatları ise 2 bin Pound'a kadar çıkıyor.

www.pamjenkins.co. uk

Kraliyet Esintisi, Chic&Unique:

Chic&Unique'in kapısından adım atar atmaz, kendinizi zaman yolculuğuna çıkmış gibi hissediyorsunuz. Gümüş şamdanlarla aydınlatılan mağazadaki antik dolaplarda sergilenen mücevherler göz kamaştırıyor. Yüzlerce yıllık kraliyet mücevher modellerinden esin alınarak swarovski taşlarla dizayn edilmiş takıların yanı sıra nostalik parfüm şişeleri, saç tokları ve maskeler de uygun fiyatlarıyla al beni diyor!

www.vintagecotumjeweUery.co.uk

The Cats Miaou: Edinburgh'un en yeşil dükkanı The Cats Miaou'da ikinci el kıyafetlerden, hediyelik eşyalara, seramiklerden bebek giysilerine kadar aklınıza gelecek her şey satılıyor. Dükkanı özel kılansa satılan ürünlerin büyük çoğunluğunun geri dönüştürülebilen malzemelerden yapılmış olması. Ağırlıklı olarak yerli tasarımcılarının eserlerinin satıldığı The Cats Miaou, Edunburgh'un en sıra dışı mağazalarından biri. www.thecatsmiau.co.uk

KÜLTÜR - SANAT

Edinburgh Jazz & Blues Festivali (21 Temmuz): İlk kez 1978 yılında ban-jo sanatçısı Mike Hart'ın öncülüğünde düzenlenen organizasyon, o dönemlerde ücretsiz olsa da günümüzde en çok bilet satışı yapılan caz festivalleri arasında. Edinburgh caz orkestrası ve modern çağın en önemli caz ustalarını ağırlayan etkinlik yaratıcı yerel yetenekleri de tanıtmasıyla ünlü. Aralarında Dans Paleis, The French Instıtue ve Quens Hall'un da olduğu şehrin en popüler 13 barında gerçekleşecek Jazz&Blues Festivali, 21 Temmuz'da başlayacak. Festival kapsamında düzgün diksiyonu, yumuşak sesi ve ritim duygusuyla efsane olmuş Ange-la King, İskoçya'mn en me'şhur caz orkestrası olan tırombolist solis Dave Bacthelor'un liderliğindeki Batchelors of Jazz ve caz dünyasının en prestijli ödülü olan Thelonious Monk Competition'ı kazanmış son dönem ikonu Cecile McLorin Salvant müzikseverlerle buluşacak. www.edinburghjazzfestival.com

International Edinburgh Festival (12 Ağustos- 4 Eylül): Her yıl ağustos ve eylül aylarında düzenlenen festival Edinburgh için bir gelenekten fazlası. Yaşadığı savaşlardan yılma noktasına gelen İskoç halkının moralini düzeltmek için ilk olarak 1947 yılında düzenlenmeye başlanan Uluslararası Edinburgh Festivali, bir araya getirdiği sanatçılarla opera, tiyatro, dans ve görsel sanatlar alanında dünyanın en prestijli organizasyonlarından biri. Bana Edinburgh'a biraz erken gelmiş . olmanın acısını yaşatan etkinlik, 12 Ağustos - 4 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek. 2011 için Asya temasına odaklanan festival, çin, Kore, Japon ve Tayvanlı pek çok sanatçıyı Edinburgh'a taşıyacak. Festivalin en merakla beklenen ismi ise Japon fotoğraf sanatçısı Hiroshi Sugimoto. Büyük format makinelerle yaptığı uzun pozlama sürelerine sahip fotoğraf çekimleriyle ünlenen Sugimoto, Avrupa'da ilk defa eserlerini görücüye çıkartacak.

İnsan gözünün algılayamadığı ışık kırılmalarının nesneler üzerindeki yansımalarını fotograflayan sanatçı, özellikle yıldırımları yakaladığı karelerle beğeni topluyor, www.eif.co.uk

Playhouse Festival (1-21 Ağustos):

Birleşik Krallık'ın en büyük sahnesine ev sahipliği yapan festival, her sene ağustos ayının ilk üç haftasında görücüye çıkıyor. Esplanade şžatosu'nda düzenlenen dünyanın en büyük askeri geçidi olan Military Tattoo gösterisiyle başlaması artık bir gelenek haline gelen Playhouse, festival süresince kurulacak panayırlarla da eğlence vaat ediyor. www.edinburghplayhouse.org. uk

Edinburgh Castle: Yılda yaklaşık bir milyon kişinin ziyaret ettiği Edinburgh Kalesi, şehrin merkez noktası kabul edilen Castle Rock tepesinde bulunuyor. 1963 yılma kadar İskoç Parlamentosu toplantılarına ev sahipliği yapan kale artık yalnızca müze olarak kullanılsa da içinde yer alan Redcoat ve Quenn Anne isimli restoranlarıyla da ilgi odağı konumunda. Yedi yüz yıllık tarihi boyunca pek çok kez yeniden düzenlenen Edinburgh Castle, on yedinci yüzyıldan sonra kraliyet ailesinin Londra'ya taşınmasıyla kral ve kraliçelerin geçici ikametgahı olarak kullanılmış. Haftanın her günü ziyaretçi kabul edilen bu tarihi mekandan pazar hariç her gün saat birde yapılan top atışları ise yerel halkın saatlerini kontrol ettiği bir gelenek halini almış. Kaleye giriş ücretsiz. Ancak gezerken bir rehber kiralamanız şiddetle tavsiye edilir... www. edinburghcastle.gov. uk

Esplanade Castle: Her sene ağus-tos ayında dünyanın en büyük askeri geçit töreni Military Tattoo'ya ev sahipliği yapan Esplanade Meydanı, Edinburgh Kalesi'nin hemen arkasında yer alıyor. Üç hafta süren askeri geçit törenleriyle nam salan mekanı gösterilerin başlangıç tarihi olan 1950 yılından bu yana 11 milyon turist ziyaret etmiş. Lakin, Esplanade'yi turistlerin gözünde bu kadar özel yapan yalnızca törenler değil. Ortaçağ döneminde cadı olduğu düşünülen kişilerin infazı da kalenin içindeki küçük çeşmenin hemen yanı başında yapılıyormuş. www.edinburghcastle.gov. uk

KONAKLAMA
 
Balmoral Hotel: Tarihi saat kulesi ve eşsiz Art Nouvo mimarisiyle Edinburgh'un en önemli figürlerinden biri olan Balmoral Hotel, görmeden dönmeyin dedirtecek cinsten. Zira yalnızca mimarisiyle değil, sunduğu lüks servisle de aklınızda yer ediyor. Konaklayanları tarihi atmosferiyle kendine bağımlı hale getirecek kadar iddialı bu sekiz katlı taş bina, şehrin alışveriş mabedi Princes Street'te yer alıyor. Otelinl88 odasının tamamına yakınından Edinburgh Kalesi'ni ve eski şehir olarak anılan Old Town'u seyre dalmak mümkün. www. thebalmoralhotel.com

Caledonian Hilton: Hilton Oteller Zinciri'nin en tarihi halkası olarak gösterilen Caledonian'da konaklarken şehrin müdavimlerinden Michael Douglas ve Jack Nicholson gibi pek çok tanıdık simaya rastlamanız olası. Zira otel koridorları özellikle festival zamanı olan temmuz -ağustos aylarında kırmızı halı geçidini aratmıyor. Edinburgh Kalesi'ne ve önemli sanat aktivitelerinin düzenlendiği kongre merkezi Convension Centre'a (EICC) yürüme mesafesindeki otelin okyanus spa'sı ise dillere destan. Zira Edinburgh'daki volkanik taşlarla yapılan terapiler kendinizi otelde kalan yıldızlar gibi hisset ¬menizi sağlayacak kadar canlandırıcı... www.hilton.co.uk/ Caledonian
 
The Howard Hotel: şžehrin genç yüzü New Town'da hizmet veren bu beş yıldızlı butik otel 18 adet lüks süiti ve sakinliğiyle baştan çıkarıcı. Yağlı boya tablolar, Britanya'da olduğunuzu hissettiren saray perdeleri ve otantik halılarla dekore edilen otelin içindeki The Atholl restoran tatil boyunca kendinizi şımartmanızı sağlayacak lezzetler vaat ediyor. O.telin, şarap fıçılarının kıvrımlarından ilham alınarak dizayn edilen barı ise sizi Edinburgh gecelerine hazırlıyor...
www.thehoward.com
 
Kuşbakışı Edinburgh

Calton Hill: Waterloo Place'deki merdivenler gözünüze çarptıysa seyahatinizin en büyük fırsatını yakalamışsınız demektir. Zira bu uzun merdivenler sizi şehri en iyi görebileceğiniz noktaya yani Calton HiH'e götürüyor. Edinburgh'un muteşem panaromik manzarasına sahip Calton Hill tepede yer alan aynı isimli anıtıyla da ünlü... Arthur's Seat Sönmüş bir volkanın tepesinde yer alan Arthur's Seat, şehrin en yüksek tırmanma noktası. Zira Arthur's Seat'in muhteşem manzarasına vakıf olmanız için tam 280 metre tırmanmanız gerekiyor. Yapacağınız bu yolculuk yaklaşık 30 dakika sürüyor.

Dean Bridge: şžehrin batısındaki Leith suyunu bölen Dean Köprüsü, yaklaşık 100 ft yüksekliğinde. şžehirdeki en iddialı manzaralardan birini vaad eden köprüden Edinburgh'a bakmadan sakın dönmeyin.
 
YEME - İçME

Plumed Horse: 2011'in en iyi resto ram seçilen Plumed Horse, Edinburgh'daki popüler lezzet duraklarından. Onu bu kadar tercih edilir kılansa İskoçya'nın en ünlü şeflerinden biri olan Tony Borthvvick. Michelin Yıldızlı mekanın aynı zamanda sahibi de olan Borthwick, Edinburgh'da yemekleri kadar sohbetiyle de sevilen bir şef. Zira Borthwick'in servis son rasında yemek salonunda müşterilerin yanına giderek onlarla tek tek ilgilenmesi neredeyse bir gelenek. şžarap mönüleriyle de ünlü olan restoranda aralarında Fransa, İspanya, Portekiz, Güney Amerika başta olmak üzere dünyanın farklı yerlerinden yetmişe yakın şarap çeşidi görücüye çıkıyor. www.plumedhourse.co.uk

The Kitchin: 'Doğadan Tabağa' mottosunu benimseyen The Kitchin'ın sahibi şef Tom Kitchin ve ekibi restoranda kullanılan tüm malzemeleri tek tek kendi seçiyor. Zira bu özellik onlara 'ellerini kirletmekten çekinmeyen bir topluluk' unvanını kazandırmış. The Kitchin'in mönüsü mevsim sebze ve meyvelerine göre sürekli revize ediliyor. Klasik

İskoç tatlarına Fransız pişirme teknikleriyle modern bir yorum getiren restoranda sipariş verdiğinizde yemeğiniz yenebilir çiçeklerle dekore edilerek servis ediliyor, www.thekitchin.com

Hewats Restaurant: Altı yıllık geçmişine rağmen şehirdeki en iyi Aberdeen Angus Beef i yiyebileceğiniz Hewats, deniz ürünleri konusunda da oldukça iddialı. Son beş yıldır İskoçya Restoran Birliği tarafından altın ödüle layık görülen restoran, 'acelem var' diyenlefiçin 'express lunch' uygulamasına da başladı. Aklınızda olsun. www.hewatsedinburgh.co.uk

Mussel Inn: İskoçya'nın batı kıyısından temin ettiği kabuklu deniz hayvanlarını mönüsüne dahil eden Mussel Inn, ülkenin en çok tercih edilen mekanlarından. Deniz mahsullerini dijon hardalı, ma vi peynir sosu ve baharatlarla lezzetlendiren restoran, peynir ve domuz pastırması sosuyla servis yaptığı ıstakozla nam salmış, www.musselinn.com

Kalpna Restaurant: 25 yıllık bir geçmişe sahip Kalpna, şehrin en iyi vejetaryen restoranı olmasının dışında Hint ye ¬mekleri konusunda da iddialı. Sebzeleri safran, bal, tereyağı, domates ve erik püresiyle tatlandıran restoranda, ev yapımı peynirler de görücüye çıkıyor. Restoranda ayrıca viski meraklılarına Hint viskisi de ikram ediliyor.

www.kalpnarestaurant.co.uk

The Wee Windaes: şžehrin en nostal ¬jik bölgesi olan Old Town'da bulunan The Wee Windaes Scottish Restaurant, klasik İskoç damak tadını vaat ediyor. Et üzerine uzman mekanın İskoç klasiği Aberden Angus bifteği, Aberdenshine kuzusu ve İsveç somonu en çok tercih edilen spesiyallerinden.

www.weewindaes.co.uk

Deacon Brondie's Tavern: Royal Mile ile Lawnmarket'in kesiştiği noktada karşınıza çıkacak Deacon Brondie, Edin-burgh'un en ünlü barlarından biri. Adını yazar Robert Louis Stevenson'm ünlü romanı The Strange Case of Dr Jekyll and Mr. Hyde'da ilham veren eski Senato Üyesi Deacon Brondie'den alan mekan, malt İskoç viskisiyle ünlü. Brondie's, meşhur ahşap gül işlemeli tavamyla sanata meraklı turistlerin de uğrak yerlerinden. www.bestpuhs.co.uk

Gezmeden Dönmeyin

New Town: Seçkin Gregoryen mimarisin en önemli örneklerinin yer aldığı yeni şehir yani New Town, şehrin en popüler toplanma yerlerinden biri olan Princes Street'in etrafına konumlanmış. Eğer alışveriş tutkunu bir lezzet avcısıysanız sayısız moda evi, bar ve restoranların bulunduğu bu bölümü ajandanızda işaret-lemelisiniz.

Old Town: Holyrood'un hemen yanındaki eski şehir (Old Town), tarihi ve politikayı bir araya getiriyor. 1995 yılına Unesco tarafından dünya mirası listesine dahil edilen Old Town, şehrin ikonu konumundaki kaleyle St. Giles Cathedral ve Tron Kirk kilisesi gibi pek çok tarihi dokuyu bir araya getiriyor.
 
West End: Modaya yön veren butikler, gurme restoranlar ve en özel kokteylleri bulabileceğiniz barlar... şžehrin genç ve modern yüzü olan VVest End, Edinburgh maceranızda size keyif verecek tüm anıların toplandığı adres olacak.
 
Grassmarket: Edinburgh Kalesi'nin gölgesinde yemek yemek ve biraz dinlenmek isterseniz sizin için en doğru yer Grassmarket. Ortaçağ pazar yeri temalı bu yerde eskiden her ne kadar halka açık infazlar yapılıyor olsa da günümüzde farklı tasarımları bir arada bulabileceğiniz hediyelik eşya dükkanları yer alıyor.

Princes Street: Edinburgh'taki alışveriş mekanlarının büyük bir çoğunluğu New Town olarak adlandırılan yeni şehirde bulunuyor. Alışverişin odak noktası ise şehrin en ünlü caddelerinden biri olan Princes Street. Caddenin sol tarafına sıralanmış M&S, House of Fraser, Urban Outfitters, Ali Saiths ve H&M gibi oldukça iddialı vitrinlerle albenileri yüksek mağazaların hemen karşısında ise alışveriş esnasında yorgun düşen bünyenize kısa bir mola sunan çiçek bahçeleri var. Caddenin sonunda ise şehrin en popüler iki alışveriş merkezi bulunuyor. St. James Center ve onun daha küçük komşusu Princes Mail kısıtlı bütçelerle alışveriş yapabileceğiniz pek çok alternatifi de bir araya toplamış...
Forbes/İpek OLGUNSOY


Geri Dön