Ev sahibi ve kiracı arasındaki iletişim nasıl olmalı?
Ev sahibi ve kiracı arasında birçok konu sebebiyle anlaşmazlıklar çıkabiliyor. Anlaşmazlığa neden olan konulardan biri de depozito oluyor.
Çanakkalekalem Gazetesi köşe yazarı Özgür Demirci bugünkü köşesinde ev sahbi ve kiracı arasındaki iletişmi ve depozito sorunlarını kaleme aldı.
İşte Özgür Demirci'nin 'Niye depozito ödüyoruz' başlıklı yazısı...
Gayrimenkul sektöründeki bu depozito konusu da sık sık anlamsız gerginliklere ve yine anlamsız tavırlara neden olabiliyor. Aidatın zıttına depozito biraz mülk sahibinin yaklaşımıyla haklı bir şekilde istenebilirken, mülk sahibinin hiçbir şeye karışmak istememesi durumundaysa gerçeklikten uzaklaşmaya ve kiracı adaylarını mağdur etmeye kadar uzanabiliyor.
Öncelikle depozito denilen terime değinilmesi gerekiyor; depozito kiracının eve iyi bakmaması durumunda verebileceği ufak çaplı ve depozito sınırları çerçevesinde çözüme kavuşturulabilecek problemlerin garantisi. Normal koşullarda da eğer kiracı konutta sıkıntılı bir duruma neden olmadıysa kira bitiminin ardından iadesi yapılır ve taraflar arasındaki kiracı - mülk sahibi ilişkisi sonlandırılır. Kağıt üzerinde bakıldığında oldukça basit ve kolay anlaşılabilir bir olay. Tabii kağıt üzerinde anlaşılabilir olan bu durum iş uygulamaya geçtiğinde bir miktar şirazesinden kayabiliyor.
Kanuna göre depozito bedeli 3 kira bedelini aşamaz fakat 3 kira talep ediliyorsa şahsi fikrim bu tarz evlerin ankastrelerinin takılı, bütün bakımlarının yapılmış (kanıtlanabilir olması esastır), boyası mevcut olmalı yani kiracının yalnızca temizlik yapıp ardından taşınabileceği bir durumda olması gerekiyor. İçerisindeki demirbaşlar ve mevcut durum göz önünde bulundurulduğunda 3 kira depozito makul görülebilir; tabii ülkemizde kaç mülk sahibi bu şekilde bir mülk teslim ediyor orası da bilinmez. Bununla birlikte evin içinin durumuna göre bu depozito bedeli 1 kira olabileceği gibi hiç istenmeyedebilir. Bu durumda mülk sahibinin tutumu önemlidir çünkü daireyi kiralayacak kişi ciddi bir tadilat yaptıracaksa, mülk sahibinin yapması gereken ufak tefek masrafları (prizler, kapı kolları vb.) üstlenecekse doğru yaklaşım depozitonun alınmaması ya da 1 kira depozito bedelini geçmemek olur. Bu işin mülk sahibi tarafıdır, peki kiracı adayı tarafında ne durumlar var?
Kiracıların depozito kavramına yaklaşımları değişiklik gösteriyor; normal bir iletişim sürecinde karşılıklı saygı sınırları göz önüne alındığında orta yol bulunabilecekken ya da en azından bulunması için çalışılabilecekse karşılaşılan cümleler şunlar olabiliyor:
“Ne depozitosuymuş bu? Ben depozito vermem. Böyle saçma depozito mu olur? Paranın kolay kazanıldığını mı düşünüyor o mal sahibi? Varsa bu depozitoyu verecek enayi o tutsun….”
Ortada bu kadar gerilmeye neden olacak bir durum bulunmuyorken, kiracı adayının yaklaşımıyla zaten olay bir ev kiralamaktan kişiselleşmeye, kişinin kendi içerisinde bir çıkmaza düşmesine, mülk sahibine ve gayrimenkul danışmanlarına laf çarpmasına, sonucunda da sinirle evi terk etmesine kadar gidebiliyor. Burada mülk sahibi açısından da bakılması gerekiyor. Zira daireye özen gösterip eksikliklerini gideren, boyasını yaptıran, makul ve düzgün bir kiracı bulabilmek isteyen mülk sahibinin bu tarz kiracı adaylarıyla depozito sebebiylebir kira kontratını yapmaması isabetli oluyor. Tabii zıt durumda geçerlidir çünkü kendi konutuna bir gram bakım yapmadan kiralamak isteyen bütün yükü kiracı adayının omuzlarına yüklemeyi pazarlık ve iş bilirlik şeklinde gören bir mülk sahibinin evini tutmamak da kiracıların vereceği doğru kararlardan.
Sonuç olarak kiracı adayları açısından dairenin demirbaşlarına ve durumuna bakarak bir yorumda bulunmak, başka örneklerle karşılaştırmadan ve elbette saygı sınırlarında orta yolu bulmaya çalışmak doğru bir yaklaşım biçimiyken, mülk sahipleri açısından da kiracı adaylarının etinden sütünden yararlanılacak kişiler gibi görülmemesi, kendi yapması gereken harcamaları kiracıya yaptırmaması doğrudur.