Gedik Yatırım'dan yatırımcıya destek sözü!
Gedik Yatırım Genel Müdürü Metin Ayışık, Gedik Yatırım'ın 2017 yılı strateji raporuna ilişkin düzenlenen basın toplantısında yatırımcıya destek sözü verdi.
Gedik Yatırım Genel Müdürü Metin Ayışık, "Bu yılın ilk çeyreğinde hasarsız bir şekilde yolumuza devam edersek ve gerekli önlemleri alırsak Türk lirası cazip olmaya dönebilir." dedi.
Ayışık, Gedik Yatırım'ın 2017 yılı strateji raporuna ilişkin düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, Gedik Yatırım olarak her zaman yatırımcının yanında olmak, ona destek vermek ve katma değer sağlamak amacıyla hareket ettiklerini belirtti.
Böyle bir dönemde yatırımcılara nasıl destek olacaklarına ve nasıl danışmanlık vereceklerine ilişkin bir strateji raporu hazırladıklarını ifade eden Ayışık, şunları söyledi:
"2017 yılının ilk aylarında küresel piyasalarla birlikte Türkiye’de de Trump’ın izleyeceği politikalar, yatırımcı davranışlarının şekillenmesinde ana etken olacaktır. Piyasalara etki edecek diğer olaylar ise Cumhurbaşkanlığı sistemi ile ilgili referandum süreci, Suriye’deki gelişmeler, AB, ABD ve çevre ülkelerle olan ilişkiler, sağlanan teşviklerin öncü büyüme göstergeleri üzerindeki etkisi ve kurlardaki yükselişin enflasyona geçişkenliği fiyatlamaları etkileyecek önemli başlıklar.
Süreç içerisinde Türk lirası ABD'deki başkanlık seçiminden sonra yüzde 18 ile gelişmekte olan ülkeler arasında en çok değer kaybına uğramış para birimi. 2008 krizinden sonra borsa en dip seviyelerinde, çarpanlar olarak da en dip seviyelerinde bu bir taraftan da önemli bir fırsatı ön plana çıkarıyor. Bu yılın ilk çeyrek döneminde hasarsız bir şekilde yolumuza devam edersek ve gerekli önlemleri alırsak Türk lirası cazip olmaya dönebilir."
"Faizlerin yukarı çıkması büyümede sıkıntılar doğurur"
Ayışık, oldukça yakından izlenilmesi gereken dönem içinde olunduğuna dikkati çekerek, Türk lirası varlıkların düşük değerlendiğini, büyüme ile ilgili gelişmekte olan ülkelerde sıkıntıların ön planda olduğunu, Türkiye'nin de bu gelişmelerden etkilendiğini kaydetti.
Piyasa faizlerinde yükseliş olduğunu ifade eden Ayışık, "Dolayısıyla Merkez Bankasının daha başka adımlar atması... Şu anda direkt değil, dolaylı attığı adımları görüyoruz. Bunların etkisi de görülecek bunu hissediyoruz. Faizlerin yukarı çıkması büyüme konusunda da sıkıntılar doğurur. Bunlarla birlikte değerlendirilmesi gereken ilk çeyreğe girmiş durumdayız." şeklinde konuştu.
Gedik Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Can Pamir ise yatırım dünyasının çok geniş olduğunu, yatırımcıların her türlü yatırım imkanından faydalanmalarını sağlamaya çalıştıklarını anlatarak, Trump'ın ABD'nin kendi iç büyümesine önem vermesi doğrultusunda özellikle ABD borsalarının, teknoloji şirketlerinin ciddi fırsatlar yaratacağını söyledi.
Gedik Yatırım Araştırma Müdürü Üzeyir Doğan strateji raporunu tanıttı. Toplantıya, Gedik Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Topaç da katıldı.
Gedik Yatırım Araştırma Müdürü Üzeyir Doğan, "Yılın ilk ayları TL varlıklarda volatilitenin yüksek seyretmesine neden olabilir ancak bu süreç hasarsız atlatılabilirse 2017’nin ikinci çeyreği ile birlikte, TL varlıkları yeniden cazibe merkezi haline gelecektir." dedi.
Doğan, Gedik Yatırım'ın 2017 yılı strateji raporuna ilişkin düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, küresel krizden çıkış sürecinde düşük büyüme ve düşük enflasyonla mücadelede ağırlıklı olarak para politikaları kullanıldığını kaydetti.
2008-2016 döneminde Merkez Bankaları ve parasal genişlemeleri konuştuklarını aktaran Doğan, "Artık şu görüldü; Merkez Bankalarının para politikaları beklenen çözümü sağlayamadı. Para politikalarının etkinliğinin azalması ve küresel krizin birçok ülkede siyasi tercihleri değiştirmesi, ekonomi politikalarının da gözden geçirilmesine neden oldu. Çin’in iç tüketime dayalı büyüme modeline geçişi, Brexit kararı, Trump’ın ABD Başkanlık seçimini kazanması ve Avrupa’da aşırı sağın yükselişi bu durumun sonuçları olarak değerlendirilebilir. Bu sürecin devamında maliye politikalarının, para politikalarının, siyasilerin de Merkez Bankası başkanlarının önüne geçmesini bekliyoruz." diye konuştu.
Doğan, ABD’de başkanlık görevini fiilen 20 Ocak’ta devralacak olan Donald Trump’ın, seçim kampanyası döneminde düşük vergi, yüksek büyüme ve küresel ticaret anlaşmalarının reddiyesiyle ünlendiğini belirterek, başta ABD olmak üzere küresel piyasalarda oluşacak türbülansların şiddetinin, 2017’de Trump’ın bu söylemlerinin ne kadarını hayata geçireceğine ve Fed’in bu süreçte izleyeceği politikalara bağlı olduğunu söyledi.
2016’da Brexit, ABD Başkanlık seçimleri ve İtalya’daki referandum konusunda anketlerin yanıldığını hatırlatan Doğan, anketlerin 2017’de yoğun bir seçim programı olan Avrupa için iyi bir gösterge olmaktan uzaklaştığını, özellikle Almanya ve Fransa’da yükselen aşırı sağ söylemlerin bu ülkelerdeki seçimlerin ön plana çıkmasına neden olabileceğini, ayrıca Brexit sürecinin resmen başlayacak olmasının da İngiltere ve AB ekonomisi için risk unsuru olarak izleneceğini dile getirdi.
Doğan, "Japonya kendi izlediği politikalardan çok, ABD ve Fed’in politikalarıyla dalgalanan Japon yenine bağımlı olmaya devam edecek. Doların değerlenmesinden en olumlu etkilenen ülkelerden biri bizce Japonya olmaya devam edecek. Yüzde 6,5 civarındaki büyüme hızlarına alışmaya çalışan, Çin’de 2017’de ekonomiden çok jeopolitik gelişmeler ve Güney Çin Denizi başta olmak üzere bölgedeki askeri hareketlilik ön plana çıkacak." ifadelerini kullandı.
- "Suriye’deki gelişmeler en büyük fırsat ve en büyük tehditlerden"
Üzeyir Doğan, gelişmekte olan ülkelerdeki büyüme trendinin 2017'de devam edeceğini belirterek, "2015’in ardından 2016 yılında da başbakanlık değişimi, 15 Temmuz süreci, terör olayları, Fed ve Trump etkisi ile negatif ayrışmasını sürdüren TL varlıklar için en büyük sorun, yeni bir hikaye oluşturamamak oldu." dedi.
2017 yılının ilk aylarında küresel piyasalarla birlikte Türkiye’de de Trump’ın izleyeceği politikaların, yatırımcı davranışlarının şekillenmesinde ana etken olacağının altını çizen Doğan, "Bunun yanında içeride cumhurbaşkanlığı sistemi ile ilgili referandum süreci, Suriye’deki gelişmeler, AB, ABD ve çevre ülkelerle olan ilişkiler, sağlanan teşviklerin öncü büyüme göstergeleri üzerindeki etkisi ve kurlardaki yükselişin enflasyona geçişkenliği fiyatlamaları etkileyecek önemli başlıklar. Yılın ilk ayları TL varlıklarda volatilitenin yüksek seyretmesine neden olabilir ancak bu süreç hasarsız atlatılabilirse 2017’nin ikinci çeyreği ile birlikte, TL varlıkları yeniden cazibe merkezi haline gelecektir." şeklinde konuştu.
Doğan, Suriye’de gerek askeri gerekse siyasi alanda daha aktif olunmasının ve bölgede çok uluslu bir müzakere sürecinin varlığının çözüm için umutları artırdığını belirterek, buna karşın sürecin merkezinde yer alınmasından dolayı Suriye’deki gelişmeleri, Türkiye için en büyük fırsat ve aynı zamanda en büyük tehditlerden biri olarak izlemeye devam ettiklerini ifade etti.
- "Büyüme rakamları yıl içinde sürprizlere gebe olabilir"
Doğan, 2016’nın son çeyreğinde kurlarda görülen artışın, enflasyon üzerindeki etkisinin bu yılın ilk çeyreğinde hissedileceğini düşündüklerini bildirerek, "Yılın ilk aylarında çift haneyi test etme olasılığını yüksek gördüğümüz manşet rakam nedeniyle faizlerde aşağı yönlü marjın düşük olduğunu düşünüyoruz. Değişen hesaplama yöntemiyle volatilitesinin artmasını beklediğimiz büyüme rakamları yıl içinde sürprizlere gebe olabilir. Yenilenen seri uluslararası piyasalarda Türkiye’ye yönelik yapılan yorumlarda pozitif anlamda değişikliğe neden olabilir." diye konuştu.
Türkiye’nin 3 büyük kredi derecelendirme kuruluşu içinde "yatırım yapılabilir" nota sahip olduğu tek kurum olan Fitch’in, bu yılki ilk değerlendirmesininin 27 Ocak’ta olduğunu hatırlatan Doğan, Moody’s’in not indiriminin ardından sendikasyon kredilerinde ek 25 baz puan maliyete katlanmak zorunda kalan bankaların, Fitch’in not indirmesi durumunda ek 15 baz puanlık maliyete daha katlanması gerekeceğini ve olası bir not indiriminin, kısa vadede TL varlıkları baskıladığını görülse de orta ve uzun vadede etkisinin sınırlı kalacağını söyledi.
Doğan, 2015 yılında gerçekleştirilen iki seçim ve yıl sonunda yaşanan Rusya krizine rağmen, 2016’nın ilk aylarında ana trendi yurt dışındaki gelişmelerin belirlediğini belirterek, "Eylül ayındaki Fed toplantısının ardından ABD’de aralık ayında faizlerin artacağına yönelik beklentilerin kuvvetlenmesi ve Trump’ın seçimleri kazanması ile birlikte güçlenen dolar, gelişmekte olan ülkelerin tamamı ile birlikte Türkiye’yi de etkisi altına alırken negatif ayrışmanın bu dönemde de devam etmesi dikkati çekti. Böylece gerek TL gerekse BIST 2015’in ardından 2016 yılını da emsallerinden negatif ayrışarak tamamlamış oldu." ifadelerini kullandı.
Piyasaları etkileyebilecek ana olayların genellikle 2017’nin ilk yarısında toplandığını belirten Doğan şunları kaydetti:
"2017’nin ilk çeyreğindeki gelişmeler volatilitenin bu çeyrekte artmasına neden olabilir. Yılın ilk aylarında piyasalarda tek yönde güçlü bir düşüş ya da yükseliş oluşmasını beklemiyoruz. Yılın ilk aylarında volatilitenin yüksek seyretmeye devam edeceğini düşünüyoruz. Türkiye’ye yönelik riskleri ve mevcut durumdaki düşük çarpanları bir arada değerlendirdiğimizde BIST 100’ün yılın ilk çeyreğinde 2016 yılının ikinci yarısında olduğu gibi ana hatlarıyla 72-82 bin bandından dalgalanmasını bekliyoruz. Bu dönemde kurlardaki artışın gecikmeli etkileri nedeniyle yılın ilk 4 ayı içinde çift haneli enflasyon rakamlarının görülebileceğini, bunun da faizlerde aşağı yönlü hareketleri sınırlayacağını düşünüyoruz. Dolar/TL’de ise 2017’nin zirve seviyelerinin yılın ilk yarısında görüleceğini sonrasında ise şok bir gelişme ile karşılaşılmaz ise ibrenin TL lehine döneceğini düşünüyoruz.
Yılın ikinci yarısı ise bu dönemin ne kadar az hasarla atlatılabileceğine bağlı. Bu dönemde piyasalar yeni bir şok ile karşılaşmazsa ikinci yarının, aşırı fiyatlamalardan yeniden dengelenme sürecine geçiş için kullanılacağını düşünüyoruz. Enflasyonun yılın ikinci çeyreğinde yeniden düşüş eğilimine geçmesi faizleri de yeniden düşüş trendine sokacaktır. Bu durum BIST’in geçtiğimiz yıl başbakanlık değişimi, 15 Temmuz gibi olaylarla kesintiye uğrayan zirve testinin yılın ikinci yarısında tekrarlanmasını sağlayabilir. BIST 100 Endeksi’nde yıl içinde 90 bin ve üzerindeki rakamların görülmesinin hayal olmadığını düşünüyoruz. İlk çeyrekte zirvelerini görmesini beklediğimiz Dolar/TL’de ise yılın ikinci yarısında oluşmasını beklediğimiz daha stabil görünüm ile yıl ortalamasının 3,45-3,55 arasında oluşmasını bekliyoruz. Enflasyonun ise yılın ilk aylarında çift haneleri test ettikten sonra ikinci çeyrek ile birlikte düşüş trendine girmesini yılı yüzde 8,1 civarında tamamlamasını bekliyoruz. Buna paralel olarak piyasa faizlerinde de yılın ikinci yarısında yeniden aşağı yönlü bir trend oluşacağını tahmin ediyoruz.”
Konuşmasının sonunda soruları yanıtlayan Doğan, 2017’deki getirilere ilişkin soruya, yatırımcılar için hisse senedi ağırlığının yüksek olması gerektiğini düşündüklerini belirterek, "2017’de dövizlerin yukarı potansiyel oluşturmadığını düşünüyoruz. Normal şartlarda döviz tarafında getiri potansiyelinin oldukça sınırlı olduğunu düşünüyoruz döviz tarafında. Değerli metallerin kurlardan dolayı çok ciddi prim yaptığını ve kurlara dayalı seyrin devam edeceğini düşünüyoruz. Dolar bazında emtialarda ciddi değişiklikler olmayacağını düşünüyoruz." yanıtını verdi.
AA