3’üncü köprü kredi bulunursa zamanında tamamlanır ama o da yetmez!
Sabah Gazetesi yazarı Süleyman Yaşar, finansmanın özelleştirilmesi yöntemiyle Türkiye iki asma köprü kazanacak diyor. İşte o yazı!
Boğaz'a özelleştirmeyle ilk köprü yapılacak
İstanbul Boğazı üzerinde üçüncü köprü bir özelleştirme yöntemi olan Yap-İşlet- Devret (YİD) modeliyle yapılacak
Bu modele göre, özel şirketler köprüyü kendileri yapıyor, maliyet ve kârlarını karşılamak için belli süre işlettikten sonra köprüyü devlete devrediyor. Bu devrin ardından isterse devlet köprünün işletilmesini yeniden bir özel firmaya yarışma yoluyla verebiliyor.
Peki devlet neden YİD yöntemini kullanıyor? Devlet bu yöntemi tercih ediyor çünkü günümüzde artık vergi gelirleriyle tüm kamu hizmetlerini görebilmek mümkün değil. İşte bu nedenle de kamu hizmetlerinin görülmesinde özel finansman ve özel sektörün yardımına başvuruluyor.
Aslında bu, yeni bir kamu yatırım finansman modeli. Bu yolla, devlet bütçesinden para çıkmadan köprü, tünel, baraj, sulama, içme ve kullanma suyu, arıtma tesisi, kanalizasyon, haberleşme, maden ve işletmeleri, fabrika ve benzeri tesisler, çevre kirliliğini önleyici yatırımlar, otoyol, demiryolu, yeraltı ve yerüstü otoparkı ve sivil kullanıma yönelik deniz ve hava limanları ve benzeri yatırım ve hizmetlerin yaptırılması ve işletilmesi mümkün oluyor.
Gelelim üçüncü Boğaz Köprü'sünün özelliklerine... Köprü ayak açıklığı 1.200 metre olacak ve köprü ulaşımı için 90 km otoyol yapılacak.
İhaleyi kazanan firmalar (İçtaş-Astaldi), köprü yapım ve işletme süresini toplam 10 yıl 2 ay 20 gün olarak teklif ediyor. Böylece konsorsiyum toplam yapım ve işletme süresinin sonunda, köprü ve otoyolları işler vaziyette devlete teslim edecek.
Bu işte devlet, yapım şirketlerine kredi için Hazine garantisi vermiyor. Ama beklenenden az yıllık araç geçişi halinde, aradaki farkın ödenmesini devlet garanti ediyor. Ayrıca yapım şirketleri eğer iflas ederse, aldıkları kredinin ödenmesini, kaldığı noktadan devlet üsteleniyor. İnşaat ya da işletme aşamasında yola devam ediyor. Böylece hem tesisin yarım kalmadan tamamlanması mümkün oluyor hem de köprünün işletilmesi sürecinde iflas olduğu takdirde yolun işletmeye açık kalması sağlanıyor. Kısacası yapılan hizmet, kamu altyapı hizmeti olduğu için inşaat ve işletme aşamasında iflas ya da çekilme nedeniyle yatırımın ve işletmenin durması söz konusu değil.
Yap-İşlet-Devret yönteminin bir diğer faydası da şu. Yapımcı firmalar hemen işletmeye geçip maliyetlerini karşılamak ve para kazanmak için inşaatı hızla bitirmeye yöneliyor. Böylece kamunun bütçe olanaklarıyla kendi yaptırması halinde yıllarca süren ve bitmeyen inşaat süreci YİD modelinde yaşanmıyor.
Bu güne kadar YİD modeliyle İstanbul Atatürk ile Antalya havalimanları, beş doğalgaz termik santrali, 17 hidrolik santral, üç rüzgâr santrali, bir içme suyu projesi, sekiz gümrük kapısı tamamlanıp üretime geçti. Tamamlanan bu projelerin toplam yatırım bedeli beş milyar doları aşıyor.
Üçüncü köprünün ve otoyolların yatırım bedeli ise tahmini 2.5 milyar dolar olarak açıklandı. Yine Gebze-İzmir otoyol projesi de YİD modeline göre yapılıyor ve bunun toplam yatırım bedeli tahmini 6.5 milyar dolar olarak belirtilmişti. Böylece Türkiye'de kamu yatırımlarında özel finansman etkin bir biçimde kullanılıyor.
Üçüncü asma köprünün bir özelliği de Türkiye'de YİD modeline göre yapılacak ikinci asma köprü olması. Birincisi Gebzeİzmir otoyolunda İzmit Körfezi üzerine yapılacak. Bu köprünün uzunluğu üç kilometre, deniz içindeki iki taşıyıcı ayak arasındaki açıklığı ise 1.550 metre uzunluğunda olacak.
Kısacası finansmanın özelleştirilmesi yöntemiyle Türkiye iki asma köprü kazanacak.
Süleyman Yaşar / Sabah