28 / 04 / 2024

Gürler Ünlü: İstanbul gayrimenkul sektöründe marka olmalı!

Gürler Ünlü: İstanbul gayrimenkul sektöründe marka olmalı!

Gayrimenkul İçin Strateji Platformu Başkanı Gürler Ünlü: "İstanbul'u gayrimenkul sektöründe ön plana çıkarmak için stratejiler geliştirildiğinde daha çok yabancı yatırımcı çekilir ve daha iyi projeler yapılır" dedi



   

   Gayrimenkul İçin Strateji Platformu (GİSP) Başkanı Gürler Ünlü, İstanbul'u gayrimenkul sektöründe ön plana çıkarmak için stratejiler geliştirildiğinde daha çok yabancı yatırımcı çekileceğini ve daha iyi projeler yapılacağını belirtti. Ünlü, "Özellikle İstanbul'un marka değeri, uluslararası yatırımcıyı Türkiye'ye çekmek ve kentsel dönüşüm gibi konulara odaklandık" dedi. 

     AA muhabirine GİSP'in amaçları hakkında bilgi veren Ünlü, gayrimenkul sektörünün herhangi bir sektör olmaktan çıkıp sosyolojik ve ekonomik bir çok unsuru da bünyesinde barındırır hale geldiğini vurguladı. Ünlü, kentsel dönüşüm dendiğinde ülkenin yarısını ilgilendiren bir durumdan bahsedildiğini kaydetti. 

     Gelişmekte olan Türkiye'nin alt yapısının eksik olması ve hızla tamamlanmaya çalışılmasının gayrimenkulün önemini daha da artırdığına dikkati çeken Ünlü, "Gayrimenkul, başka sektörlere de sirayet ediyor. 'Bu noktada biraz daha nitelikli düşünce ve proje üretelim bu sayede sektörün tümünü yükseltelim' dedik. O yüzden platform ismini seçtik. Daha makro perspektiften konulara yaklaşıyoruz. Özellikle İstanbul'un marka değeri, uluslararası yatırımcıyı Türkiye'ye çekmek ve kentsel dönüşüm gibi konulara odaklandık" diye konuştu. 

     

     -"Kentsel dönüşümü makro düşünmemiz lazım"- 

     

     Ünlü, kentsel dönüşümde kendilerini günlük tartışmaların dışında konumlandırdıklarını dile getirerek, "Nasıl bir kentsel dönüşüm olmalı ki İstanbul'un diğer şehirlere göre marka değeri ve rekabet gücü artsın düşüncesine kafa yoruyoruz" bilgisini verdi. 

     Kentsel dönüşümün hukuki ve ekonomik altyapısı olması gerektiğini ifade eden Ünlü, konuyla ilgili yasa ilk çıktığından buyana kafalarda bir karışıklık olduğunu, zaten kentsel dönüşümün de depreme karşı önlem olarak çıkarıldığını söyledi. Olaya sadece deprem riski düşüncesiyle yaklaşılırsa hata edileceğini belirten Ünlü, kentsel dönüşüm denilen şeyin aslında kentin dönüştürülmesi olduğunu ancak bunun Türkiye'de bina bazına indirildiğini savundu. 

     Ünlü, şunları kaydetti: 

     "Kentsel dönüşümü makro düşünmemiz lazım. Ortada birçok hasta var ve bu hastaların semptomları da birbirinden farklı. Aynı ilacı vererek tüm hastaları iyileştirmek mümkün olmayacağı gibi aynı uygulama ile bütün şehri düzeltmek de mümkün değildir. Sultanahmet ile Zeytinburnu'nun dinamikleri aynı değil. Şehri bir homojen yapı gibi düşünmemek lazım. Kimi yerler çok rantabl, kimi yerler hiç değil. Her farklı durum kendi içinde farklı çözümeler gerektiriyor. Bazı alanları özel sektör çözebilecek durumdadır ama bazı alanlarda da kamunun mutlaka devreye girmesi lazım. Herkese aspirin vererek insanların hepsini iyileştiremeyiz. Bu nedenle farklı bölgelere nasıl uygulamalar yapılması gerektiği konusuna kafa yormamız gerekmektedir." 

     

     -"Kamunun tek başına kentsel dönüşümün altından kalkması mümkün değil"- 

     

     Ünlü, binayı yıkıp yenilemenin değil, şehrin nasıl dönüştürüleceğinin konuşuluyor olması gerektiğini vurgulayarak, "Hastane, okul ve yeşil alanın tekrar nasıl revize edileceğinin düşünülmesi lazım. Ama 'binayı yık, yenisini yap' modeli ile ilerlememiz lazım. Hoşnut olunmayan bir şehir kurgusu var. Bunu düzeltmemiz için kentsel dönüşüm fırsattır" şeklinde konuştu. 

     Türkiye'deki gibi büyük ölçekli bir kentsel dönüşüm olayının bu güne kadar hiç gerçekleşmediğini ifade eden Ünlü, şunları söyledi: 

     "Örneğin, İstanbul'da yaklaşık 2 milyon binanın kentsel dönüşüme tabi tutulacağı tahmin ediliyor. Yılda 100 bin konut yenilense 20 yıl sürüyor ki, yılda 100 bin konut yenileyebilecek kapasiteye çıkmak da hayli zor. Bu arada tüm ülke için işin maliyeti 500 milyar dolar gibi öngörülüyor. Yani kamunun bu işi tek başına yapması mümkün değil. Farklı mekanizmalar devreye girerse bu yükün bir kısmını da özel sektör alır. Bir kısmını yurt dışından yatırımcıya pazarlama imkanımız olur. Bir kısmında  TOKİ  devreye girer." 

     Ünlü, milletçe stratejik düşünmeye uzak olunduğunu iddia ederek, "Sürekli 'Türkiye'de marka yok deniliyor' çünkü marka olmak için uzun vadeli düşünmek gerekiyor, bu olmadığı için çok zorlanıyoruz. Marka şehrin çekmeye çalıştığı sermaye, nitelikli iş gücü, turist ve yaratıcı sınıftır. Bunları çekebilme gücünüz marka şehir olma potansiyelinizi belirler. İstanbul'u gayrimenkul sektöründe ön plana çıkarmak için stratejiler geliştirildiğinde daha çok yatırımcı çekilir ve daha iyi projeler yapılır" yorumunu yaptı. 

     

     -"Şehri kurgulamayı ve geliştirmeyi hala tam olarak öğrenemedik"- 

     

     GİSP Başkan Yardımcısı Evrim Karayel ise gayrimenkul sektörünün doğru gelişme sürecine bir türlü giremediğini dile getirerek, "İnşaatı çok iyi biliyoruz hatta dünya inşaat sektöründe önde gelen ülkelerden biri olarak ikinci sırada yer alıyoruz ancak şehri kurgulamayı ve geliştirmeyi hala tam olarak öğrenemedik" dedi. 

     Karayel "Gerek kenti gerekse projeleri geliştirirken insanı merkeze koyarak daha kaliteli ve daha rahat bir yaşam alanını nasıl yaratmamız gerektiği konusuna daha fazla kafa yormamız lazım. Bu çalışmalar için insanı daha mutlu edecek ihtiyaç alanlarını çok iyi planlamak, yerleştirmek ve projelerde yaratmak lazım" görüşünü paylaştı. 

     Karayel, bu sorunlara daha fazla kafa yormak ve çözüm önerileri geliştirmek için gayrimenkul sektöründeki önemli firmaların temsilcileri ve yöneticileri olarak GİSP'i oluşturduklarını aktardı. 

     İstanbul'u uluslararası arenada öne çıkarmak ve marka şehir olması konusunda fikir, strateji ve proje geliştirmek için çalışmalar yapmanın önemine değinen Karayel, bu çalışmaları raporlar eşliğinde ilgili makamlara sunmak için yola çıktıklarını söyledi. 

     

     -"İstanbul'un yurt dışındaki algısını yönetmeye dair stratejik bir şey yapılmadı"- 

     

     GİSP Başkan Yardımcısı Hakan Gümüş de global rekabetin ülkelerden çok kentler arasında gerçekleştiğini, kentlerin sermaye ve turisti çekmek için rekabet halinde olduğunu anlattı. 

     İstanbul'un stratejik bir şekilde değil daha çok var olan potansiyeliyle rekabet ettiğini, önceden tasarlanmış, stratejisi çizilmiş bir hikayesinin olmadığını vurgulayan Gümüş, İstanbul'un diğer kentlere göre bir çok artısının bulunduğunu kaydetti. 

     Ancak bu avantajların tek başına yeterli olmadığını belirten Gümüş, eldeki iyi malzemeyi doğru anlatmak adına sistemli bir çalışmanın gerekli olduğunu ifade etti. 

     Gümüş, "Diğer kentler rekabette ön plana çıkmak için emek sarf ediyor. Platform olarak ele aldığımız konu da bu zaten. 'Bu kentler neyi sistematik olarak yapmış, İstanbul'un ne yapması lazım, İstanbul'un yeri neresi, bu marka değerinin yükseltilmesi için ne yapılmalı-' gibi konularda çalışma yapıyoruz" şeklinde konuştu. 

     

     -"Tasarımın birazcık dokunduğu İstanbul mükemmel bir 'mutluluk merkezi' olabilir"- 

     

     Gümüş, İstanbul'un uluslararası bir şehir olmasına yönelik eksiklikleri olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: 

     "Yaratıcı sınıfın yaşadığı, sokakta farklı dillerin konuşulduğu bir şehir olabilmek önemlidir. Sanatçı, bilim insanı, yazar gibi kesimi çekebilmek kentleri rekabette öne çıkarır. İstanbul'un yurt dışındaki algısını yönetmeye dair stratejik bir şey yapmadık. İstiklal-Tünel, Galata Kulesi-Karaköy- Galata Köprüsü-Sirkeci Garı-Sultanahmet Meydanı arasında kurgulanmış bir yaya aksımız bile yok. İşte marka şehirle gayrimenkul bu noktada çok iyi kesişiyor. Türkiye'nin en büyük sıkıntısı planlama kafasının geçer akçe olmaması. Halbuki planlanan süreçler öngörülebilir ve önlemler baştan alınabilir. Tasarımın birazcık dokunduğu İstanbul mükemmel bir 'mutluluk merkezi' haline gelebilir." 

     

     -Avrupa'da iyi eğitimli gençler artık İstanbul'da yaşamak istiyor"- 

     

     İstanbul'un kendinden olan güzelliklerini ve özelliklerini parlatıp, bir elmas gibi vitrine koymaya çalıştıklarının altını çizen Gümüş, Avrupa'da bir çok kentte turistlere ilk gösterilen yerin "Eski şehir/old town" olarak adlandırılan alanlar olduğunu, İstanbul'un hala yüz ağartan bir eski kent kurgusu bulunmadığını savundu. 

     Türkiye ekonomik anlamda belli bir seviyeye geldikçe İstanbul'un marka şehir olması yönündeki umudunun arttığına dikkati çeken Gümüş, Avrupa'nın sıkıntılı bir dönemden geçtiğini hatırlattı. Gümüş, Avrupa'da iyi eğitimli bir çok gencin artık İstanbul'da yaşamak istediğini ve bu fırsatın iyi değerlendirilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi. 

    

 AA


Geri Dön