22 / 12 / 2024

Hüseyin Alan: Kaynaklarımızı Kanal İstanbul için değil, deprem için kullanmalıyız!

Hüseyin Alan: Kaynaklarımızı Kanal İstanbul için değil, deprem için kullanmalıyız!

TMMOB Başkanı Hüseyin Alan, Elazığ depremine ilişkin yaptığı açıklamada, ülke kaynaklarının Kanal İstanbul'a değil, depremle mücadeleye harcanması gerektiğine dikkat çekti...



Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TOMMOB) Başkanı Hüseyin Alan, Elazığ'da meydana gelen depreme ilişkin açıklamalarda bulundu. Cumhuriyet gazetesinden Sena Yaşar'ın haberine göre, Alan, ülke kaynaklarının Kanal İstanbul gibi projelere değil, depremle mücadele için harcanması gerektiğinin de altını çizdi.

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan, Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) üzerinde bulunan Elazığ’da yaşanan depreme ilişkin, “Hatay, Osmaniye, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya, Bingöl, Muş ve Tunceli aynı hat üzerinde. 150 yıldır bu hatta yıkıcı deprem meydana gelmediği için enerji birikmişti. Uyarılarda bulunmuştuk ama dikkatler olası İstanbul depremine odaklandı” şeklinde konuştu. Alan, ülke kaynaklarının Kanal İstanbul gibi projelere değil, depremle mücadele için harcanması gerektiğinin de vurgusunu yaptı. 

‘18 İL, 80 İLÇE TEHLİKEDE’

Türkiye Diri Fay Haritası’na göre; Aksaray, Aydın, Balıkesir, Bolu, Bursa, Bingöl, Denizli, Erzurum, Eskişehir, İzmir, Kahramanmaraş, Kütahya, Manisa, Hatay, Hakkari, Muğla, Yalova ve Sakarya gibi 18 şehirin merkez yerleşim birimlerinin, 80’ini aşkın ilçe merkezinin ve 502 köyün “deprem üretme potansiyeli yüksek aktif fayların geçtiği hatlar üzerine doğrudan oturduğunu” belirten Alan, olası büyük depremde buradaki binaların “yerle bir olmasının” kesin olduğuna da vurguladı. 

Depremin meydana geldiği DAFZ’nin, Bingöl-Karlıova’dan başlayan ve 580 kilometre boyunca Antakya’ya doğru uzanan 4-25 kilometre genişlikteki aktif bir deformasyon kuşağı olduğunu söyleyen Hüseyin Alan, DAFZ üzerindeki büyük yerleşim birimlerinin Hatay, Elazığ, Kahramanmaraş, Bingöl, Malatya, Osmaniye, Adıyaman, Tunceli ve Muş olduğunu hatırlattı. Alan, “DAFZ boyunca bu fay segmentlerinde büyüklüğü 6.7 ile 7.5 arasında değişen birçok deprem geliştiğini ve ağır hasarlara neden olduğunu, tarihsel deprem kayıtlarına göre DAFZ’nin farklı bölümleri üzerinde 150 yıldır büyük yıkıcı depremlerin gelişmediğini ve bu fay zonunun yıkıcı depremlere gebe olduğunu daha önce sayısız kez ifade ettik. Ama dikkatler olası İstanbul depremine odaklandı” diye konuştu.

‘İŞ BİLMEZLERİN ELİNDE’

Elazığ’da meydana gelen hasarın; sağlıksız ve yasadışı bir yapılaşma, ranta dayalı hızlı ve düşük nitelikli kentleşme ve olumsuzlukları giderecek yasal düzenleme çalışmalarının olmayışının sonucunda yaşandığını belirten Alan, “Bu gerçeklerin bilinmesine karşın, 1948’den bu yana yapılan 22 imar affı yetmezmiş gibi, afetlere karşı zarar azaltma ve önleme anlayışı iş bilmezlerin eline terk edilmiş durumdadır” şeklinde belirtti.

Alan, kısa vadede yapılması gerekenleri de şu şekilde anlattı:

"Aktif fay zonları üzerine bina inşa edilmesi yasaklanmalı veya özel jeolojik araştırmalardan sonra bina inşa edilip edilmeyeceğine karar verilmelidir. Aktif fay zonları üzerine inşa edilmiş bulunan binalar kentsel dönüşüme tabi tutularak yurttaşların can ve mal güvenliği acilen sağlanmalı.

Günümüzde AFAD, acil durum ve müdahale işlerini yürütür bir konuma sürüklenmiş bulunmakta. Deprem ve depremlerle mücadele, kurum iş yükü arasında arka plana itilmiş durumda. Deprem Araştırma Dairesi Başkanlığı ülkemizin jeolojik araştırmalar kurumu niteliğinde olan MTA Genel Müdürlüğü bünyesine alınmalı."

Hüseyin Alan: Kanal İstanbul Marmara'da sahil bırakmaz!


Geri Dön