Hüseyin Aslan: Güven inşa ederek marka olduk!
Ege-Koop, Türkiye'de binlerce kooperatifzedenin bulunduğu, kooperatiflere güvenin sıfırın altında olduğu bir dönemde sağlıklı kentler inşaa etmek için 1984 yılında kurulan Ege-Koop, bugün dünyanın örnek aldığı bir marka haline geldi...
29 yılda ürettiği 30 bin konut ile İzmir'de 120 bin kişinin yaşadığı örnek kentler kuran Ege-Koop, yüzde 80'e yakın oran ile tüketicinin en çok güvendiği markalardan biri. 'Güven kolay inşaa edilmez' sloganı ile çalışmalarını sürdüren, kooperatif üyesine dairesini teslim ettikten 5 yıl sonra para iade eden Ege-Koop, Türkiye'nin her yerinden sağlıklı kentler kurması için davetler alıyor. Ege-Koop Genel Başkanlığı görevini 23 yıldır başarılı bir şekilde sürdüren Hüseyin Aslan'ın da kurumun başarısında çok büyük katkıları bulunuyor. 1990 yılında hacizli devraldığı kuruma daha ilk yılında Avrupa Konseyi Sosyal Kalkınma Fonu'ndan Hazine garantörlüğünde kredi almayı başaran Aslan, 2 bin bahçeli konut projesini de 15 kooperatif ile birlikte tamamlayarak bu alanda örnek bir başarıya imza atmış. Sadece konut inşaa etmekle kalmayan İzmir'in sosyal, kültürel ve siyasi hayatına da düzenlediği etkinliklerle büyük bir zenginlik katan Ege-Koop'un Genel Başkanı ile İzmir Markaları röportaj dizimizde nasıl marka olunacağını ve kooperatifin bugünlere nasıl geldiğini ve gelecek hedeflerini konuştuk.
Hüseyin Bey önce okurlarımıza Ege-Koop'un kuruluş öyküsünü anlatır mısınız? Ege-Koop hangi koşullarda kuruldu?
Ege-Koop, 1984 yılında dönemin 12 Eylül darbesinden sonra atama ile gelmiş Belediye Başkanı olan Avukat Ceyhan Demir ile Kent-Koop'un Genel Başkanı Murat Karayalçın ve içinde Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı olarak benimde gazeteciler adına yer aldığım bir yapıda kuruldu. Kooperatifimiz, insanların ilk çağlardan beri en önemli ihtiyacı olan barınma sorununa çözüm getirmek amacıyla kuruldu. İzmir'e o dönemde yoğun bir göç dalgası vardı. Bunun sonucunda da yoğun bir konut talebi oluşmuştu. İlk projemiz 59 hektarlık alanda 41 kooperatifin örgütlenmesi ile hayata geçirdiğimiz Egekent 1 projesi idi. Toplumun her kesiminden insanların üyesi olduğu 41 kooperatif ile çok önemli bir yolculuğa çıkmıştık. Kooperatifler o dönemde en güvenilmez yapılardı. Birçok kooperatif üyesini mağdur etmişti. Biz kooperatiflere çok farklı bakıldığı bir dönemde 9 bin 844 konutluk bu projeye başladık.
Peki o ortamda hangi cesaretle bu işe soyundunuz?
Biz ilk projemizin temeliğini 1984 yılında atarken, ilk dairelerin teslim tarihini 2 yıl sonra olarak belirlemiştik. Bize kimse inanmamıştı. Çünkü o yıllarda 10 yılda kooperatiflerin tamamladığı projeler başarılı sayılıyordu. Biz söz verdiğimiz gibi 2 yıl sonra ilk dairemizi teslim ettik. Tabii o dönemde Ege-Koop'un başında 1984 yılının mart ayında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olan Burhan Özfatura vardı. Bende kendisinin yardımcısı konumundaydım. Ege-Koop tüzüğüne göre Büyükşehir Belediye Başkanları Ege-Koop Başkanı olabiliyordu. O dönemde kurulan ve konut maliyetinin yüzde 80'ini karşılayan Toplu Konut İdaresi ile Sayın Özfatura'nın belediyenin her türlü imkanını sunduğu toplu konut hamlesi en büyük cesaret kaynağımızdı. 1984-1989 arasında toplu konut yapımını verilen desteğe daha sonra Hiçbir dönemde ulaşılamadı.
İlk projenizi ne zaman tamamladınız ve sonrasında neler yaşandı?
Egekent-1 projesini tamamlayarak biz kendi rüştümüzü ispat ettik. 1989 seçimlerinden sonra ise Sayın Yüksel Çakmur Belediye Başkanı oldu. O dönem Ege-Koop'un bocalama ve yok olma dönemiydi. Çakmur'un eski belediye başkanının projelerine soğuk bakması nedeniyle Ege-Koop büyük yara aldı. Ben de o dönem yönetimi bırakmak zorunda kaldım. O sürede orada farklı bir yönetim oluştu. Ancak 1 yıl sonra arkadaşlarımızın ve Ege-Koop çalışanlarının bizi yeniden davet etmesiyle 1990 yılında Ege-Koop'un yeniden yönetime geldik. Ama Ege-Koop 1 yılda çöküntüye uğramıştı. Kuruma haciz gelmişti. Çalışanların maaşı ödenmiyordu. Ege-Koop kiradaydı. Ben böyle çökmüş ve hiç bir şansı olmayan bir kurumun başkanı oldum. Bugünlere geldiğimizde o kurumu sadece İzmir'in değil Türkiye'nin markası yaptım.
Sizin başkanlığı devralmanızdan sonra neler değişti Ege-Koop'ta, hangi projelerle yola devam ettiniz?
Benim başkanlığımla birlikte Ege-Koop bağımsızlığına kavuştu. Biz yeni projelerle yok olmaya mahkum olmuş kurumu ayağa kaldık. Buca Tınaztepe'de 4 bin konutluk Ege Kent 3 projesini başlattık. Kişisel gayretlerimin sonucunda hazine garantörlüğünde Avrupa Konseyi Sosyal Kalkınma Fonu kredisini iki kez üst üste almayı başardık. Ege-Koop bu kredilele büyüme hızını başlattı. Sonraki yıllarda Seyrek'te 2 bin adet bahçeli konut projesini başlattık. Yöneticilik risk ahlmasını bilenlerin işidir. Bana bu projeye girmemem konusunda bütün Ege-Koop camiası telkinde bulundu. Ben yolu izi olmayan, fiziki şartları çok kötü bu yerde 10 saatlik tartışmalı genel kurulların ardından projeyi başlattım. Dünya kenti projesini tamamladım. Burada 15'in üzerinde kooperatifle çalıştık. Elektrik direklerini bile biz kurduk. Hiçbir kurumdan destek almadan her şeyiyle 50 yılda tamamlanan kenti biz çok kısa bir sürede sorunsuz bir şekilde hayata geçirdik.
Bütün bu başarıların ardından Ege-Koop bir marka oldu sanırım, markalaşmanızda sizce neler etkili oldu?
Ege-Koop, yüzde 80’inin üzerinde bir güvene sahip kamuoyunda. Bu ciddi bir araştırma şirketince bizzat yapılmış bir araştırmanın sonucudur. Bu sistemin temeli güvendir. Bu güveni dile kolay 30 yılda 30 bine yakın konut üretip de tek bir suistimale izin vermeyişimize borçluyuz. 30 bin konut üretecek, 100 bini aşkın insanı konut sahibi yapacaksınız ve birkez olsun Savcı’nın karşısına çıkıp ifade dahi vermeyeceksiniz. Biz bunu başardık. Bugün Ege-Koop’un İzmir’in 11 farklı ilçesinde imza attığı 11 projede de insanlar mutlu, huzurlu yaşamlar sürüyorlar. Ege-Koop herhangi bir inşaat şirketi olsaydı, kar amacı gütseydi belki de bu başarılara ulaşamaz, bu güveni elde edemezdi. Ulu Önder Atatürk’ün muhteşem bir kooperatifçilik tanımı var; 1 Şubat’ta 1931 de bizzat İzmir’de şunları söylüyor: “Muhakkak surette birleşmede kuvvet vardır. Kooperatif yapmak, maddi manevi kuvvetleri, zekâ ve maharetleri birleştirmektir.”
Markalaşmada güven unsurunun önemine değindiniz? Sizce markanın oluşmasında tüketici nin güveni her şeyin önünde mi geliyor?
Ege-Koop Türkiye'nin en güvenilir markasıdır. İnsanların şaibeli olarak nitelendirdiği bir alandae güvenilir olmak çok zor bir şeydir: Burada insanlardan para alıyorsunuz. Eger cebinden para aldığınız kişiye sözünüzü yerine getiremezseniz her şey biter. Bizim temel ilkemiz 'güven kolay inşaa edilemez'. Biz o güveni inşaa ettik. Zor inşaa ettiğimiz bu güveni sürdürebiliyoruz. Ben Ege- Koop Başkanı olarak 15 -20 yıl önce bitirdiğmiz projeye gidiyorum. İnsanlarla sohbet ediyorum. Beni mutlulukla karşılıyorlar. Oradaki vatandaş hala bize sorun getirdiğinde biz o sorunu çözmek için uğraşıyoruz. O hala Ege-Koop olarak bize güveniyor ve bizden talep ediyor. 'Arkamda Ege- Koop var' diyor. Bu örnek herhalde nasıl marka olunurun bir özeti. Biz üyelerimize para iade ediyoruz. Körfez evlerini 5 yıl önce bitirdik ama kooperatif üyelerimize kısa zaman önce bin 500 lira para iade ettik. Her konuyu enine boyuna konuşan, şeffaflıktan ödün vermeyen, her yıl genel kurul yaparak hesap veren bir kurum olmamız güvenirliğimizi daha da pekiştiriyor.
İzmir dışında da projeleriniz olacak mı? İzmir'deki başarınızı diğer illere de ihraç etmeyi düşünüyor musunuz?
Bizim Ankara'da herkesin tanıdığı sanatçımız Faruk Demir'in başında olduğu bir temsilciğimiz var.
Ankara'da Ege Koop'un dışında hiçbir kurumun temsilciliği yok. Bu İzmir açısından çok önemli,, Temsilcimiz Faruk Demir Ege-Koop'a güvenmese, tanımasa bizim temsilcimiz olur mu? O temsilcilik bizim değil İzmirlinin. Her İzmirli bu temsilciliği kullanabilir. Ankara'da 3-4 ay sonra çok büyük bir projeye başlayacağız. 750-800 konutluk bir proje olacak. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in davetiyle gittiğimiz Eskişehir'de de 2 farklı alanda kentsel dönüşüm projesi başlatacağız. Aydın'da bir projeye üzerinde çalışıyoruz.
Kentsel dönüşümü 30 yıldır uyguluyoruz
Bu günlerde çok konuşulan kentsel dönüşüm projeleri için neler düşünüyorsunuz, Ege-Koop olarak bu projelerde yer alacak mısınız?
Biz aslında kentsel dönüşümü 30 yıldır uygulayan bir kurumuz. Ege-Kent'in her projesi kentsel dönüşümdür. Kentsel dönüşüm insanların sağlıklı bir şekilde oturacağı yaşam alanları oluşturmaktır. Bizim ürettiğimiz 13 projede alt yapı sorunu yok, deprem korkusu yok. En iyi komşuluk ilişkileri var. Kentlilik kültürü oluşuyor. Biz bugüne kadar Türkiye'de birçok ilin nüfusu olan 120 bin kişinin yaşadığı kent yaratan Ege Koop'un Türkiye'de iyi irdelenmesi gerekiyor. Kentsel dönüşüm ancak kooperatifler geliştirilirse başarılı olur. İnsanlar kooperatifler aracılığıyla örgütlenmezse, karar sürecinde yer almazlarsa başarı olmaz. Kentsel dönüşüm projelerinde katılımcılık olmazsa olmaz kural.
İzmir'de 15 yıldır planlama yapılmadı
Konut eksikliği ve şehircilik bakımından değerlendirdiğinizde İzmir'in durumu nedir sizce?
İzmir'de anketlere göre yüzde 40 oranında kiracı oranı var. Bu İzmir'e yakışmıyor. Ciddi bir rakam. Öğretmenimiz, polisimiz, uzman doktorumuz aldığı maaşın yarısını kiraya veriyorsa, bu bir sıkıntıdır. İzmir'de 2.,3. konutu olanlara konut üretiliyor. Hiç konutu olmayanlara göre ne yazık ki projeler üretilmiyor. Konuta ciddi bir talep var. Her belediyeye büyük görev düşüyor. Bizim 12 ilçedeki projemiz olmasaydı, Sayın Özfatura'nın Evka projeleri olmasaydı 60 bin konut olmayacaktı ve İzmir'in durumu daha vahim olacaktı. İzmir'de 15 yıldır yeni bir planlama yapılmadığı ve yeni konut alanları açılamadığı için büyük arsa sıkıntısı var. Arsalar çok pahalı. Bu şartlarda bizden hiç kimse konut yapmayı beklemesin. Arsa maliyeti konut maliyetinin yüzde 20'sini buluyorsa bu çok büyük bir rakam. Belediyeler yeni konut alanları açabilselerdi, dar gelirlere yönelik konut projeleri destekleselerdi izmir bu durumda olmazdı.
Dar gelirliye konut üretilmeli
İnşaat sektörü 2013 yılını nasıl geçirdi, 2014'ten beklentileri ne?
İnşaat sektöründe şu anda bir belirsizlik var. Bu büyük ölçüde banka kredilerinin ve masraflarının yüksek olmasından kaynaklanıyor. Hem insanlar faiz ödüyorlar, hem de birçok isim altında masraf ödüyorlar. Günahtır. İzmir'de arsa fiyatlarının da yüksek olması sektöre büyük sıkıntılar getiriyor.
Şu anda birçok taşeron firma batma noktasına gelmiş durumda. Eğer istihdam sağlanmak istiyorsa. Sektörümüz mutlaka desteklenmeli. Özellikle kooperatiflerden alınan harçların gözden geçirilmesi gerekiyor. Devletin toplu konut idaresinin lüks konut, köprü, baraj, hastane yapmak yerine hiç konutu olmayan dar gelirli vatandaşlara uygun ödeme koşulları ile bankaların eline düşürmeden kredi desteği sağlaması şart. Yoksa ekonomideki dar boğazı, bütçe açığını, işsizliği ve yoksulluğu azaltamayız. İnsanların morallerini düzeltemeyiz. İnşaat sektörü ekonominin can damarı. Bu konuda bize 1984-1989 dönemindeki avantajların yarısı sağlansa ülkedeki konut açığı ciddi oranda giderilebilir.
Ege Koop'un ilk ve tekleri
Avrupa Konseyi Sosyal Kalkınma Fonu'ndan Hazine garantörlüğünde 3 kez üst üste kredi aldı. Menemen Seyrek'teki Villakent projesi Türkiye'nin en büyük kent projesi. Ortaklarına öz kaynaklarından para iadesi yapan ilk ve tek kooperatifler birliği. Çelik evler projesi, Türkiye'nin ilk toplu konut çelik villa projesi.
İnşaa ettiği mülkleri zamanından önce ortaklarına teslim eden ve hiçbir ek ödeme talep etmeyen tek kooperatifler birliği. Ege-Koop sayesinde, ilk kez yüzde 10 seviyesindeki inşaatlara banka kredisi imkanı sağlandı. Kendi öz kaynaklarından kooperatif ortaklarına kredi kullandıran Türkiye'nin ilk ve tek kooperatifler birliği. Ege-Koop, Türkiye'de 200 birlik arasında sendikalı olan ve çalışanlarıyla toplu sözleşme imzalayan birlik. Ege-Koop, kadın haklarına öncelik veren ve bünyesindeki kooperatiflerde başkan ve yöneticileri ile çalışanlarının büyük bölümü kadın olan tek kooperatifler birliği.
Murat Şahin/Ege Telgraf Gazetesi