22 / 12 / 2024

İdris Güllüce son 12 yılda yapılan en büyük çevre yatırımlarını açıkladı!

İdris Güllüce son 12 yılda yapılan en büyük çevre yatırımlarını açıkladı!

Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce 12 yılda yapılan çevre yatırımlarını açıkladı. Doğası ile, tarihi ve kültürü ile, iklimi, bitkisi, hayvanı, denizi, ırmağı, dağı – taşı deresi -ovası ile en değerli hazineleri barındıran bir ülkenin mirasçılarıyız.




 Doğası ile, tarihi ve kültürü ile, iklimi, bitkisi, hayvanı, denizi, ırmağı, dağı – taşı deresi - tepesi ovası ile en değerli hazineleri barındıran bir ülkenin mirasçılarıyız.  Bu mirastan sağlıklı istifade etme ve koruma konusunda tüm vatandaşlarımızla el ele vermeliyiz.

 

Gelecek nesillerimize güzel ve yaşanabilir bir çevre, kalkınmış müreffeh bir ülke bırakmak için çalışmalıyız. Bizim atalarımıza olan minnetimizi torunlarımızdan beklemeyi hak etmek için aldığımız mirası özenle korumalıyız. Telafisi olmayan çevre tahribatını önleme konusunda azami çabayı harcamalıyız.

 

Çevre İçin Yaptıklarımız:

 

AK Parti Hükümeti olarak icraatları yapmaktaki başarımızı bu icraatlarımızı anlatma konusunda gösteremediğimizi itiraf etmeliyiz. Sadece çevre açısından bakıldığında AK parti dönemi bir devrim ve dönüşüm dönemidir. Çevreyi koruma ve gözetmeye ilişkin AK Parti döneminde yapılan icraatlardan bazıları şunlardır:

 

AK Parti olarak çevreye ilişkin hizmetlerimizin Sayın Başbakanımızın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemiyle başladığını vurgulamamız gerekir. O zaman büyük şehirlerimizde özellikle İstanbul’da; Sokaklarda çöp yığınlarının biriktiği, hava kirliliğinin had safhaya ulaştığı, Haliç’in pis kokulardan geçilmediği, suların akmadığı bir dönem vardı. Sayın Başbakanımızın o zaman Belediye Başkanı olarak başlattığı çalışmalarla Haliç temizlendi, su sorunu çözüldü, hava kirliliği tarihe karıştı, tüm ana yollar boyunca ağaçlandırılarak yemyeşil bir görüntü oluşturuldu. Aynı icraat AK Partili diğer belediyelerimizce de gerçekleştirildi.

Özellikle 2002 yılından bu yana Ülkemizde merkezi hükümet ve yerel yönetimler eli ile cumhuriyet tarihinin en büyük çevre atılımı gerçekleştirilmiştir.

 

 

-         Son 12 yılda 3 milyon 691 bin hektar, yaklaşık 37 milyon dekar alanda ormanların geliştirilmesi ve genişletilmesine yönelik yaptığımız çalışmalarla 2 milyar 711 milyon fidan toprakla buluşturulmuş, ülkemize 12 yılda 900 bin hektar yeni orman alanı kazandırılmıştır.

 

-         2002’de 145 Atık Su Arıtma Tesisiyle 248 belediyeye hizmet verilirken, bugün 440 Atık Su Arıtma Tesisiyle 550 belediyeye hizmet verilmektedir.

 

-         Patlayan çöp yığınlarından,  katı atık düzenli depolama sahalarına geçilmiştir. 2003 yılında 15 düzenli depolama tesisiyle var iken, bugün 69 katı atık düzenli depolama tesisi ile yaklaşık 903 belediyede 45 milyonluk nüfusa hizmet verilmektedir. Yeni projeler devam etmektedir.

 

-         Deniz suyu kalitesinin ve kirlilik seviyesinin tespiti amacıyla toplam 231 istasyonda her yıl ölçüm ve izlenme çalışmaları gerçekleştirilmektedir. Mavi bayraklı plaj sayısı, 2003’te 258 iken 2014’te bu rakam 404’e çıkmıştır.   Deniz kirliliği ölçüm istasyon sayısı 2002 yılında sadece 26 iken, bugün 249 ölçüm istasyonunda kirlilik ölçümleri yapılmaktadır. Limanlarımızda, gemi atıkları 2002 yılında toplanmaz iken, 2013 yılı itibariyle 233 tesiste atık alım hizmeti verilmektedir. Ayrıca, Gemi Atık Takip Sistemi ile gemi atıkları elektronik ortamda takip edilmektedir.

 

-         Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı oluşturulmuştur. Bugün itibariyle 81 ilde 165 noktada hava kalitesi ölçümü yapılmakta ve anlık ölçüm sonuçları internette  on-line olarak yayınlanmaktadır.

 

-         Tehlikeli atık geri kazanım tesisi sayısı 2002 yılında 18 iken, bu sayı bugün 282’ye ulaşmıştır.

 

Bir de göz ardı edilmemesi gereken dolaylı çevreci icraatlarımız var:

 

-         Metro, Metrobüs ve  Marmaray  gibi toplu taşımaya yönelik gerçekleştirdiğimiz yatırımlar ile trafikten eksilen motorlu taşıma araçlarının kirleteceği hava kirlenmekten korunmuş ayrıca ekonomik tasarruf ta sağlanmıştır.

 

-         Ormanlarımızın korunması için yapılan başarılı çalışmalar ile de yaptığımız ağaçlandırma çalışmalarına ilaveten koruduğumuz orman ve yeşil alan açısından çevreye hizmet etmiş bulunmaktayız. (Ülkemiz orman yangınları ile mücadelede dünyada en başarılı ülkelerden birisidir.) 

 

Küresel Boyut:

 

Çevre konusu elbette küresel bir meseledir ve küresel boyutta ele alınmalıdır. Hızla artan dünya nüfusu, plansız sanayileşme ve sağlıksız kentleşme, nükleer denemeler, bölgesel savaşlar, doğal kaynakların israfı, zararlı gazlar sonucunda oluşan sera etkisi, tarımda kullanılan kimyasallar ve deterjanların yoğun kullanımı çevre kirliliğini artırmış,  yoğun çevre sorunlarının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bunun doğal sonucu olarak kirlenen hava, su ve toprak canlıların yaşamını olumsuz yönde etkileyecek boyutlara ulaşmıştır.

 

Çevre kirliliğinin artışıyla, ekosistemin kendini yenileme kapasitesi her geçen gün daha da yetersiz kalmış ve doğal denge bozulmuştur. Bugün çevre duyarlılığı ve iklim değişikliği dünyanın bir numaralı gündemi haline gelmiştir. Yeni yüzyılda insanlık için en önemli hedef; yer yüzünde yaşayan herkesin, tüm canlıların ve gelecek nesillerin sağlıklı çevrede yaşama, doğal kaynaklardan yararlanabilmesi hedefi olmuştur.

 

Dolayısıyla, çevre konusu artık yöresel ve bölgesel olmaktan çıkıp, evrensel boyut kazanmış, günümüzde tüm insanlığın bugünü ve yakın geleceğini önemli ölçüde etkilemiştir. Çevre sorunları, artık dünyada farklı, sosyal ve siyasal özelliklere sahip ülkelerin üzerinde anlaştıkları veya anlaşmak zorunda kaldıkları önemli bir konu olmuştur.

 

Ülkemiz pek çok uluslararası çevre anlaşmasına imza atarak, bu konudaki duyarlılığını göstermiştir. Küresel ısınmanın iklim üzerindeki etkilerine karşı uluslararası alanda atılan ilk ve en önemli adımı olan BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne, Türkiye 24 Mayıs 2004 tarihinde katılmıştır.  Sera gazı salınımlarının dünyanın her yerinde artmaya devam etmesi ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin giderek daha fazla hissedilir olması üzerine gerçekleşen Kyoto Protokolü’ne de ülkemiz, 26 Ağustos 2009’dan itibaren taraf olmuştur.

 

Çevreci Kalkınma Modeli:

 

Gelişme ve kalkınma konusunda uzun yıllarımız boşa geçmiş ve gelişmiş ülkelerle aramızdaki fark ciddi ölçüde açılmıştır. Biz, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti olarak kalkınmayı birincil hedef olarak belirlemiş durumdayız. Ancak kalkınmayı çevreyi dikkate alan,   çevreyi gözeten bir kalkınma modeli olarak benimsiyoruz. Bu mümkün mü? Evet mümkün. Bütün dünya nasıl yapmışsa ve yapıyorsa biz de öyle yapacağız. Yapıyoruz ve daha iyisini yapacağız.

 

Çevremizi koruyarak ve gözeterek gerçekleştirmek istediğimiz kalkınma modelimizde çevreye zarar vermeyen bir yapılaşma ve sanayileşme, çevreye verilen zararı en uygun ve hızlı telafi edebilen bir kalkınma modelini esas almaktayız. Bu konuda tüm dünyadan istifade etmek isteriz.

 

Ancak, kendi ülkelerinin kalkınmasında ve ilerlemesinde kullandıkları teknolojileri bizim kullanmamızdan rahatsız olanlar olursa, bizim kalkınma hamlelerimizi çevre duyarlılığı kisvesi altında engellemeye kalkanlar olursa buna da diyeceklerimiz olacaktır.

 

Çevre Duyarlılığını Yaygınlaştıracağız:

 

Çevreye duyarlı olmak, çevreyi korumak ve geliştirmek birincil görevimiz. Bu tek başına bir kişinin, kurumun veya bakanlığın, hükümetin yapabileceği bir şey değildir. Çevre duyarlılığını ve çevreyi koruma ve gözetmeyi bir görev olarak, bir kültür ve değer olarak tüm halkımıza mal edemezsek, insanımıza benimsetemezsek başarılı olamayız. 

 

Tarihi Değerlerimiz:

 

Bazılarının özellikle yok saydığı, göz ardı ettiği, adeta sözünü etmekten çekindiği çevreci bir geleneğimizin milli genlerimizde var olduğunu belirtmek istiyorum. Elbette, bilim ve teknolojinin her alanında olduğu gibi çevre konusunda da hiçbir komplekse kapılmadan dünyada herkesten istifade etmeliyiz.  Ancak, bizim geçmişimizde çevreye duyarlı uygulama yok muydu? Bunu sorgulamak ve var olan değerlerimizi de ortaya çıkarmak hakkımız ve hatta önemli bir görevimizdir diye düşünüyoruz.

 

Kıymetli bir miras olarak devraldığımız tarih ve kültürümüzde; doğayı, bitkiyi, ağacı, meyve ağacını, hayvanları kuşları korumaya yönelik çevreyi ve sokakları temiz tutmaya yönelik kurumlar, kurallar uygulamalar var mıydı? diye sorgulamak ve bunları ortaya çıkarmak da bizim görevlerimiz arasındadır.

 

Su ile temizliği ve suyun temizliğini, israfın yasaklanmasını akidelerinin arasına alan bir kültürün mirasçıları olduğumuzun farkına varmalı ve bu değerleri ihya etmeli, geliştirmeliyiz. Muhtaç insanların, yolcuların, sahipsiz hayvan ve kuşların beslenmelerine fonlar ayıran vakıflar kuran bir medeniyetin tarih sayfalarında saklanmasına razı olmamalıyız.

 

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak, insanı ve insani değerleri merkeze alan tarih ve kültüründen kopuk olmayan çevreyi gözetip kollayan bir kentleşme anlayışını benimsemiş bulunuyoruz. Bu anlayış ve vizyon ile çalışmaya devam ediyoruz, edeceğiz.

 

 

 

 

**********

Neler Yapacağız:

 

Şimdiye kadar başarıyla yürütülmüş icraatları daha da ileriye taşımak amacıyla yapacağımız bazı hizmetler:

 

Eğitim:

 

Çevre bilinci fertlere küçük yaştan itibaren kazandırılmalı ve yaşam boyu sürmelidir. Çevrenin korunması ve geliştirilmesi ancak bilinçli fert ve örgütlü sivil toplum ile sağlanabilir.  Bu çerçevede tüm eğitim kurumlarında eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yapmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı ile Bakanlığımız arasında bir protokol imzalayarak hızla uygulamaya geçeceğiz.

 

Çevreci Örgütlenme:

 

Vatandaşlarımızın çevreye duyarlılığını artırmak için çevreyi koruyan ve gözeten sivil toplum kuruluşlarının kurulmasını ve verimli çalışmalar yapmalarını teşvik edeceğiz.

 

Kampanya:

Bakanlığımız ‘’Çevre Benim’’ adı altında bütün fertleri ve kurumları kapsayan, sürekli ve sürdürülebilir çevre bilinci oluşturmak üzere geniş kapsamlı bir kampanya başlatıyor.

 

Çevreci Şehir:

 

Şehir düzenlemelerinde şehir kimliğine uygun biyomimari çalışmalarını hâkim kılmak için, toplu yaşama alanlarında; çevresel olarak uygun bitkilerin, şehrin bahçe ve peyzaj mimarisine uygun çizgilerde yetiştirilmesine yönelik projeler uygulayacağız. Şehirlerimizin parklarını, kamu ve okul bahçelerini, o şehre ve yöreye özgü tanınmış çiçeklerle (gül, lale vs.) süslenmesini teşvik edeceğiz.

 

Kentsel çöp ve özel atıkların ayrıştırılarak toplanmasının teşvik edilmesi ve yaygınlaştırılmasına yönelik projeleri teşvik edeceğiz.

 

Sağlıklı kanalizasyon sistemlerinin yapılması ve atık su arıtma tesislerinin yaygınlaştırılmasını sağlayacağız.

 

Elektromanyetik kirlilik, ışık ve gürültü kirliliğini önleyici tedbirler geliştirip uygulayacağız.

 

Vatandaşlarımızın doğal hayattan faydalanmaları, doğa ile bütünleşmeleri için kent merkezlerine yakın mesire ve piknik alanlarını temiz ve bilinçli olarak kullanmalarını teşvik edeceğiz.

 

Şehirlerimize, botanik bahçelerinin yapılmasını teşvik ederek insanımızın yeşili daha detaylı tanımasını ve sevmesini sağlayacağız.

 

Tarihimize ve Kültürümüze Sahip Çıkacağız

 

Mahalle kültürünün kaybolmaması için çaba harcayacağız.

Geçmişini yitiren mekanların, şehirlerin hafızasını ve karakterini de yitireceğini unutmayarak, mekanları tüketerek değil yeniden üreterek, insan odaklı ve ona değer veren anlayışla, değer üreten, ürettiği değeri kalıcılaştıran ve kuşaktan kuşağa aktararak, yaşadığı çevreye, mekana sahip çıkma bilincine dönüştüren bir çevre ve şehircilik stratejisini esas alacağız. Bu strateji kapsamında; yaşadığı mekana ait olma duygu ve düşüncesini, bağlılığını kuvvetlendiren, sosyal dayanışmayı canlandıran bir anlayışı öne plana çıkaracağız.

İsrafı Önleme ve Çevreyi Temiz Tutma Kültürünün Canlandırılması :

 

Şehirlerimizde su tasarrufunu teşvik eden uygulamalar geliştireceğiz. Şebeke su kayıplarını engellemek ve kentsel atık suların arıtılarak uygun alanlarda yeniden kullanılmasına yönelik projeleri teşvik edeceğiz.

 

Tasarruflu sulama yöntemlerini, drenaj sularının doğal arıtımını, sanayide kapalı devre su sistemlerinin kullanılmasını teşvik edeceğiz.

 

Atmosferimize zarar veren deodorantların kullanılmaması, basılı tuttuğun sürece “su verebilen” sifonların tercih edilmesi, sensörlü muslukların kullanılması, basınçlı su veren aletlerle araba yıkanması gibi tasarruf kültürünü yerleştirmeye çalışacağız.

 

Herkesin ortak malı olan çevrenin temiz tutulması, yerlere sigara izmariti ve sakız gibi çöplerin atılmaması, atanların uygun bir dille uyarılması ve gönüllü çöp toplama faaliyetleri ile duyarlılığın artırılması çalışmalarını teşvik ve organize edeceğiz.

 

Çöp torbalarını plastik, pil atığı, kağıt atık ve normal çöp olarak ayırmanın teşvik edilmesi için kamu spotları ile halkımızı bilinçlendireceğiz. 

 

Köylerimize Sahip Çıkacağız

 

Köylerimizin doğallığını koruyarak, yaşanabilir ve medeniyetin her imkânından faydalanabilir olmasını sağlayarak kalabalık kentlere göçün engellenmesi ve tersine göçün gerçekleşmesi için çaba harcayacağız.

Vatandaşlarımızın dağ-göl-gölet- ırmak evleri tarzı betondan uzak ev tipi inşasını teşvik ederek, doğaya yakın yaşamayı sevdireceğiz.

Ülkemizin tüm doğal değerlerinin yaşayan mekanlarla, yaşayanlarla yaşatılmasını benimseyerek, tüm özgün çevre ve tarihi-kültürel zenginliğimizin var olduğu mekanla kimlik bağını etkin bir biçimde kurmak içini çalışacağız. Özellikle endemik bitki türlerinin yaşaması ve yaşatılması adına bulunduğu mekanla, şehirle bağı kurularak toplumsal farkındalık ve sahiplenme duygusunun gelişmesine çalışacağız

 

****

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak, 2014 Dünya Çevre Günü’nü yeni bir milat olarak değerlendirmekteyiz. 

 

Bu yeni dönemde süregelen icraatlarımızı devam ettirmek ve yeni projelerimizi hayata geçirmek için bu anlamlı günü yeni bir başlangıç olarak değerlendirmekteyiz.

 

Hep birlikte gelecek nesillere temiz Bir Türkiye ve yaşanabilir bir dünya bırakma temennisiyle Dünya Çevre Gününüzü kutluyorum..

 


Geri Dön