23 / 12 / 2024

İnşaatta işler ikinci kuşağa emanet!

İnşaatta işler ikinci kuşağa emanet!

Babaların kurduğu işleri, artık çocuklar devralıyor. Ancak aile büyükleri inşaat işinden elini ayağını çekmiyor, tecrübeleriyle genç kuşağa yol gösteriyor. Genç kuşak da dinamizmiyle çıtayı yükseltiyor.



Milliyet gazetesinden Duygu Erdoğan'ın hazırladığı "Projenin Veliahtları" adlı yazı dizisinde inşaat sektörünün önemli şirketleri ele alınıyor... Çocuklar babalarını anlatıyor, babalar da çocuklarını değerlendiriyor...


DKY İnşaat’ın kurucusu İbrahim dumankaya, “Çocuklar bizden iyi yönetiyor, benimki artık destek” derken, Yönetim Kurulu Başkanı Ali Dumankaya da, “Sıfırdan kurmadık çok şükür, ikinci baharımızı yaşıyoruz” diyor.


İnşaatta işler ikinci kuşağa emanet!

 

İbrahim Dumankaya Holding bünyesinde kurulan ve hızla sektörde önemli projelere imza atan DKY İnşaat, birkaç yıl önce Dumankaya İnşaat’tan ayrılarak kendi yoluna devam etmeye başladı. 


50 yılı aşkın süredir sektörde olan holding, Rize’den İstanbul’a uzanan önemli çalışmalarla gelişmeyi sürdürdü. Bu dönemin ardından Ali Dumankaya başkanlığındaki DKY İnşaat’a Ali Dumankaya’nın ağabeyi Ömer Dumankaya ve kardeşleri Orhan Dumankaya ile Savaş Dumankaya da dahil oldu. Babaları İbrahim Dumankaya ise oğullarını hiç yalnız bırakmıyor ve şu anda da onursal başkan olarak yıllardır yaptığı gibi şantiye şantiye gezerek çalışmaları takip etmeye devam ediyor. 


Ali Dumankaya, kardeşlerinin de katıldığı ve pek çok projeye odaklandıkları bu dönemi ‘ikinci baharları’ olarak nitelerken, “Çok güzel bir süreç yaşıyoruz, birçok iyi çalışmaya fırsatımız oluyor. Bünyemize kardeşlerim de katıldı. Biz bir şeyi sıfırdan kurmadık ama ikinci baharımız. Biri dese 18 yaşına dönmek ister misin, bu bilgi ve tecrübeyle 18 olmasa da 25’i isterim ama bunlar yoksa o zamanlara dönmek isteyeceğimi sanmam” diyor. 


‘Araziyi gözünden tanır’


Ali Dumankaya, babasının verdiği öğütleri anlatırken özellikle bir şeye dikkat çekiyor: ‘Baba İbrahim Dumankaya’nın gelecek vaat eden araziyi tanıma gücü’. Ağabeyi Ömer Dumankaya da babalarının aynı özelliğine hayranlığını dile getiriyor ve yakın zamanda yaşadıkları bir olayı şöyle anlatıyor:


“Arsa geliştirme konusunda ‘gidin araziye bakın hiçbir yere başından hayır demeyin, hammaddemiz bu’ der. Sultanbeyli ile ilgili bir arazi geldi, babam da beni aradı. ‘Gel oğlum buraya bakalım’ diyor, ama biz baştan prensibi koymuşuz, ‘merkezde iş yapacağız’ demişiz. ‘Sultanbeyli’de ne işimiz var?’ diye, gitmemek için diretiyorum ama bir şey de diyemiyorum tabii. ‘Tamam’ falan dedim, biraz oyaladım belki vazgeçer diye, ama gittim bir baktım beni bekliyor. Sürekli söylendim giderken. Geldik arsanın yanına, gösterdiler, Sultanbeyli’nin ana caddesi, kıyamet kopuyor, Bağdat Caddesi’nden daha havalıymış, ‘yok artık’ dedim, nasıl bu arsa burada kalmış.”


Cepten hafriyat raporu


Ali Dumankaya, teknik kadrolar, merkez kadro ve sahadaki ekiplerle işlerin belli bir rutinde yürümesine rağmen sık sık şantiyeleri de gezdiklerini anlatıyor. Aynı zamanda bir danışman ekipleri olduğunu söyleyen Dumankaya, “Bu ekip, ara ara şantiyelere çeşitli alanlarda puanlar veriyor. Bu da çalışma disiplini yanında motive edici oluyor” diye konuşuyor. 


İbrahim Dumankaya ise ‘eski alışkanlık’tan dolayı şantiye dolaşmadan duramadığını söylüyor. Ancak şantiyeleri gezmediğinde gözü arkada kalmıyor çünkü ‘cep’ten her an rapor alıyor. İbrahim Dumankaya, telefonundan bana gösterdiği bu raporlarla ilgili şunları söylüyor:


“İşleri çocuklar yürütüyor, benimki arkadan destek. Atasözleri vardır: ‘Eşini, işini ihmal etme’ diye. ‘Çeşme her zaman akmaz, aktığı zaman doldur akmadığı zaman kullanırsın’, tabii bu herkes için geçerli. İnşaat çok sıkıntılı bir sektör. Teferruatı çok fazla. İşin sürekli içinde olmak lazım. Çoğu bina malzeme çaldığı için yıkılmıyor, denetimsizlikten, bilgisiz teknik kadrodan dolayı... Eskiden çok iyi teknik okullar vardı. Sahaları gösteren kameralar var, hepsini 360 derece görüyoruz aslında. Ama bir gün 100 kamyon çıkıyor, diğer gün 200. Demek ki bu kadarını da yapabiliyoruz.”

 

Aile anayasasını imzaladılar


Ali Dumankaya, babası ve kardeşleri bayramdan önce ünlü bir danışmanlık şirketinin hazırladığı ‘aile anayasası’ imzalayarak kardeşler arasındaki hukukun altyapısını düzenledi. Ali Dumankaya, “DKY İnşaat’ı kurarak yolumuza farklı bir yolda devam etmeye karar verdikten sonra birinci günden, kardeşlerin içinde olduğu, aile anayasası, hissedarlar sözleşmesini 8 - 9 aylık bir çalışmanın ardından imzaladık. Aileler büyüyor, gelişiyor, bunlar için şimdiden herkesin hakları gözetildi” diyor.

 

‘Belki gazeteci olurdum’


Lokum İstanbul ve DKY Kartal projelerinde lansmanların ardından çok kısa sürede çok ciddi satışlar yapan DKY İnşaat’ın Sultanbeyli ve Kağıthane projelerine titizlikle hazırlandığını anlatan Ali Dumankaya, başarı için ‘her projenin hakkını vermek’ gerektiğini söylüyor. Okulu bitirdiğinde ilk olarak kısa bir süre finans deneyimi için bankada çalıştığını anlatan Ali Dumankaya, tercih sıralamasında gazetecilik okullarına da yer vermiş. Ali Dumankaya, “Kitap, dergi çok severim, yeni çıkanları takip ederim, gazetecilik de hep aklımdaydı. Listeye yazmıştım” diyor. 

 

‘Eskiden tek Reklam inşaattaki levhaydı’


Babalarının işe başladığı dönemlerde ne teknolojinin, ne de iletişimin bu boyutlarda olduğuna dikkat çeken Ali Dumankaya, şimdi her yıl 5 - 10 yılda olabilecek gelişmeleri gördüklerini söylüyor. 

İbrahim Dumankaya da bu tezi destekleyerek, “En iyi reklamımız, yaptığımız inşaata ‘satılık lüks daireler’ yazdık mı eyvallah, tamamdı bizim için. Bir radyo kanalı vardı, oraya reklam vermek zaten aklımızdan zor geçiyordu” diyor.


 

SERMAYEMİZ SAMİMİYETİMİZ 


Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat, “Kentsel dönüşüm tam bir ömür törpüsü” derken, veliaht Kerim Polat da, “Piyalepaşa projesinden mezun olmak için çok çalışıyorum” diyor

 

İnşaatta işler ikinci kuşağa emanet!


Adnan Polat ve oğlu Kerim Polat’la tam da Arda Turan’ın Barcelona transferi üzerine biraraya geldik. Elbette satır aralarında bir şekilde söz hep Galatasaray’a geldi ama özel sektörün yaptığı en büyük kentsel dönüşüme soyunan Polat’la daha çok Piyalepaşa ve Hacı Hüsrev bölgesinde süren çalışmalarını ele aldık. Ancak ilk sorum bunlar da değildi. Daha önce Polat’la ilgili yaptığımız haberlerin ardından bizi arayan veya Polat’ı soranların sorularını yönelterek, “Nasıl bu kadar samimi olabiliyorsunuz, sizi sokakta Fenerbahçelisinden Gençlerbirliği taraftarına kadar herkes çok seviyormuş” dedim. Polat’ın cevabı yine her zamanki samimiyetiyle, şöyle oldu:


“Bizim jenerasyon sokaklarda büyüdü, inşaatlarda çocukluğumdan beri çalıştık. O yüzden halkın arasında yetişince birbirinizi anlayabiliyorsunuz. Bakmak ve görmek ile duymak ve işitmek arasında fark büyük. Bunlara dikkat edince herkesle iletişiminiz sağlam oluyor. Yanımda bir gün bile korumam olmadı. Halkın yanına çıktığınız zaman o sizi anlıyor.”


‘Fırsatçılık yaygın’


1958’lerden itibaren babası İbrahim Polat’ın temelini attığı holdingin 1972’lerde Ege Seramik’le birlikte sanayiye de adım attığını hatırlatan Adnan Polat, şu anda madencilikten yenilenebilir enerjiye kadar faaliyet alanları olduğunu söylüyor. Polat, Piyalepaşa’da daha önce Ege Seramik’in depo ve showroom alanlarının bulunduğu bölgede arazi yatırımları yaparak Piyalepaşa İstanbul projesine başlamaya karar verdiklerini söylüyor. Ancak kentsel dönüşüm alanı ilan edilen bölgede işler ‘fırsatçılığa’ ve ‘bürokrasiye’ takılıyor. Adnan Polat, ‘ömür törpüsü’ dediği süreci şöyle anlatıyor:


“Bu iş ömür törpüsü, bu şekilde olmaz. Mevcut kanun iyi niyetle çıkarılmış ama eksik, yönetmelikler eksik. Devletin daha etkili hale gelmesi lazım. İl müdürlükleri vs hızlı hareket edemiyor, emin olamıyorlar ama bu depremin ne zaman olacağı belli değil. Biz de aktif olarak içinde oluruz. Yaşadığımız tecrübeleri paylaşırız. Kanun yapıcılar bunu ona göre değerlendirsinler. 1000 tane konut var 950 tanesi hakkını koruyarak anlaşıyor, diğerleri kalıyor. Anayasal hakkım diyor ama diğerlerinin anayasal hakkı ne olacak. Bunların istismarı engellenmeli. Öyle olaylar çözmek zorunda kalıyoruz ki...” 


‘Hacı Hüsrev’e 10 yıl’


Kasımpaşa çevresinin 10 yıl içinde başlayan pek çok yatırımla bambaşka bir çehreye kavuşacağını anlatan Adnan Polat, kentin merkezinde ‘pırıl pırıl bir mahalle’ kuracaklarını dile getiriyor. Özellikle mahalle kavramını projenin içinde yaşatmaya özen gösterdiklerini belirten Polat, “Eskiden bu mahalle kavramında herkes mahallesini bilir, anlar, yardım ederdi. Biz burada bunu sağlamayı amaç edindik. Mimar Murat Kader çizdi. 450 bin metrekarelik bir inşaat oluyor. İstiklal Caddesi genişliğinde ve uzunluğuna yakın bir alışveriş sokağı da yapıyoruz. 4 bin araçlık otoparkı olacak, B+’a yakın bir sistem ama A+ kesim çok imrenecek” diyor.


‘Buradan mezun olacağım’


Kerim Polat, 3 yıla yakın bir süredir holdingde çalışıyor. Polat İnşaat’ın zamanının çoğunu alan Piyalepaşa İstanbul projesinin dışında daha orta ölçekli projeleri hızla yürütmek amacıyla AP Gayrimenkulü kuruyor ve ilk projesi olan Polat Ofis’e başlıyor. Ancak dört yıl sürmesi planlanan Piyalepaşa İstanbul’un kendisi için önemli bir ‘okul’ olduğunu vurgulayan Polat, “Bakalım nasıl mezun olacağım, işte o zaman çok önemli bir tecrübe edinmiş olacağıma inanıyorum” diyor. Polat, her yaz staj gibi gittiği proje şantiyelerinden sonraki süreçle ilgili olarak, “Bir anlamda deneme süreci. Pek çok iş kolunda çalışıyoruz. İşi sevmeye başladıkça inşaatta çok daha zaman geçirir oldum” diye konuşuyor. Adnan Polat ise, “Burada alternatif çok, ne yapacaklarına kendileri karar verecek. Piyalepaşa gibi bir proje var. Uzlaşmalardan başlayarak, inşaatta finansmana o kadar çok konu var ki, insan buradan uzman olarak çıkar. Buyursun dört sene okul gibi, mezun olup olamamak onlara kalmış” diyor. 


 

‘Futbolda taraftarlık daha güzel’


Kerim Polat, bir dönem ciddi ciddi futbolcu olmayı düşünmüş. Adnan Polat ‘peki’ demiş ama eklemiş, “Git Florya’ya, beğenirlerse alırlar, yoksa şansını kaybedersin.” Kerim Polat ise, “Çok iyi oynuyordum ama inanılmaz bir disiplin, dayanabilir miydim, bilemedim. Babamın yaşadıklarını da görünce anladım ki taraftar kalmak en güzeli” diye konuşuyor. 


Babası İbrahim Polat’ın kendisinde sevmediği özellik olarak ‘Galatasaray tutkusunu’ gösteren Adnan Polat ise, “Babam Galatasaray’dan şikayetçiydi hep, zaten Beşiktaşlı. En verimli zamanlarımı verdim ama seviyorum ne yapayım” diyor. Kerim Polat aynı soruya, “Babamın kızdığı pek bir şey yok ama belki şu aralar sakallarıma kızıyor” yanıtını veriyor.


 

‘Şehrin mimari tasarımı yok, tasarıma öncelik vereceğiz’


Adnan Polat, baba mesleği olarak nitelediği inşaatta, ‘şehri tanıma’ ve ‘marka değeri’yle çok daha önemli çalışmalar yapacaklarını söylüyor. Çocuklarına, baba nasihatini veren Adnan Polat, “Para kaybeder kazanırsınız ama itibar kaybedilirse geri almak mümkün değil” diyor. Kerim Polat, özellikle aynı çağlarda olduğu kuzenleriyle iyi bir ekip oluşturduklarına dikkat çekerken, gelecekle ilgili şöyle konuşuyor:

“Kağıthane’de başladığımız Polat Ofis markasını devam ettirmek istiyoruz. Sektör, yeni kuşakla birlikte daha iyiye bile gidecek. Mimari tasarım anlamında şehirde çok eksiklik var. İlk amacım tasarımların ön planda olduğu bir yapılaşmaya da ön ayak olmak.”


Milliyet


Geri Dön