16 / 11 / 2024

İstanbul'daki dünya mirası surlar korunmalı!

İstanbul'daki dünya mirası surlar korunmalı!

İstanbul Yönetim Planı Danışma Kurulu üyesi Prof.Dr. Zeynep Ahunbay, "Biz sonraki deprem gelmeden, dünya mirası değerlerini daha fazla zedelememiz gerekiyor" diye konuştu.




İstanbul Yönetim Planı Danışma Kurulu üyesi Prof.Dr. Zeynep Ahunbay, "Biz sonraki deprem gelmeden, dünya mirası değerlerini daha fazla zedelememiz gerekiyor" diye konuştu.


Doğu Roma İmparatorluğu'na uzanan tarihi boyunca defalarca depremlerle sarsılan ve günümüze kadar ulaşmayı başaran İstanbul Surları, yeni bir depremin izlerini taşıyamayacak durumda.


7.4 büyüklüğündeki 17 Ağustos 1999 depreminde burçlarında büyük hasarlar oluşan Surlar'ın Dünya Miras alanında olduğunu hatırlatan İstanbul Teknik Üniversitesi emekli öğretim üyesi ve İstanbul Yönetim Planı Danışma Kurulu üyesi Prof.Dr. Zeynep Ahunbay, "Biz sonraki deprem gelmeden, dünya mirası değerlerini daha fazla zedelememiz gerekiyor" diye konuştu.


Prof. Ahunbay, surların güvenliğiyle ilgili olarak da "Kent yönetimi olarak, bu alanları sürekli denetler, kapısını kilitli tutarsanız, insanların olay yaratmasına engel olabilirsiniz. Sürekli izlerseniz suçu engelleyebilirsiniz" önerisinde bulundu.


nın gökyüzü kamerası ile yapılan çekimlerinde sur bandı boyunca yapılan yapılaşma ile sur çevresindeki bakımsızlık dikkat çekiyor.


KARA SURLARI UNESCO DÜNYA MİRAS ALANI SINIRLARI İÇERİSİNDE YER ALIYOR


Tarihi yarımada'nın kara sınırlarını belirleyen İstanbul Kara Surları, Marmara Denizi'nden Edirnekapı'da yer alan Tekfur Sarayı isimli Bizans Sarayı kalıntısına kadar uzanıyor. Yaklaşık olarak 7 km uzunluğunda olan Kara Surları, 1985 yılında UNESCO'nun Dünya Miras Alanı sınırlarına alınarak dünyaca önemli bir kabul görmüş durumda. Şehri karadan korunmak daha zor olduğu için, iç sur, dış sur ve hendek yapısı ile daha komplike bir yapıya sahip Kara Surları, Deniz ve Haliç Surlarına nazaran daha yüksek inşa edilmiş.


SURLAR YAPIM TEKNİĞİ VE MALZEME OLARAK ÇOK ÜSTÜN YAPILMIŞ


Yıllarını İstanbul Surları üzerine yaptığı çalışmalara adayan İstanbul Teknik Üniversitesi emekli öğretim üyesi ve İstanbul Yönetim Planı Danışma Kurulu üyesi Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, surların tarihi ile bir nevi İstanbul'un tarihini de anlatıyor: "Önce Byzantium sonra Konstantinopolis, Tarihi yarımadanın sınırlarını batıya doğru genişletti. Şehir, hem deniz hem de kara suları ile çevrildi. Yerleşme büyüdükçe surları da ötelemek zorunda kaldılar". Kara Surları'nın tasarımları ve yapım teknikleri açısından dünyadaki pek çok örneğine göre çok nitelikli olduğunu belirten Ahunbay, "Dünyada bu kadar eski ve bütünlüğünü korumuş sur sayısı az. İstanbul Surları'nın Roma Surları'na göre kalite olarak daha üstün olduğunu görürsünüz" dedi. Eminönü'nden Zeytinburnu'na kadar uzanan deniz surlarının hem şehirleşme hem de banliyö hattı nedeniyle hasar gördüğünü belirten Ahunbay, "Bugün mevcut olan kısmı oldukça azalmış durumda" diye konuştu.


SURLAR BİR SONRAKİ DEPREME HAZIRLIKSIZ


Tarih boyunca defalarca depremlerle sarsılan surların yeni bir depremde hasar göreceğini belirten Ahunbay, Belediyenin surların korunması ve restorasyonuna ilişkin kapsamlı bir çalışma yürütmesi gerektiğini söyledi. 7.4 büyüklüğündeki 17 Ağustos 1999 depremiyle surlar ve burçlardaki bazı parçaların kopmak üzere olduğunu anlatan Ahunbay, "Biz sonraki deprem gelmeden, dünya mirası değerlerini daha fazla zedelememiz gerekiyor" dedi.


AVRASYA TÜNELİ SURLARI OLUMSUZ ETKİLEYECEK


Tamamlanmak üzere olan Avrasya Tüneli'nin Avrupa yakasındaki başlangıç noktasının kara ve deniz surlarının birleştiği mermer kulenin yanında yer alacağını belirten Ahunbay, "Önünden hızlı trafik akışı geçecek. Trafik akışı Sarayburnu'na kadar devam ediyor. Kule zarar görecek, olumsuz etkilenecek" dedi. Kenti korumaya yönelik planlarda Tarihi Yarımada trafiğinin azaltılmasının amaçlandığını, toplu taşımanın teşvik edildiğini belirten Ahunbay, "Hızlı trafik ve özel araca yönelik çalışmalar tamamen yanlış projelerdir" diye konuştu.


SURLARI SÜREKLİ DENETLERSENİZ SUÇU DA ENGELLERSİNİZ


Havadan yaptığımız çekimlerde, 2013 yılının Şubat ayında Amerikalı Kadın turist Sarai Sierra'nın öldürülmesiyle gündeme gelen surların Sarayburnu tarafındaki bölümünün halen terk edilmişliğini koruduğu görülüyor. Banliyö seferlerinin sona ermesiyle iyice ıssızlaşan bölgede surların içinde bulunan oyuklar da evsizlerin evi olmuş durumunda. Sık sık güvenlik nedeniyle haberlere konu olan Surların turistler tarafından rahatlıkla gezilebilmesi için gerekli koşulların sağlanması gerektiğini söyleyen Ahunbay, "Kent yönetimi olarak, bu alanları sürekli denetler, kapısını kilitli tutarsanız, insanların olay yaratmasına engel olabilirsiniz. Sürekli izlerseniz suçu engelleyebilirsiniz" önerisinde bulundu.


SURLA BÜTÜNLEŞMİŞ DOKULARI MÜCEVHER GİBİ KORUMAMIZ GEREKİYOR


Yedikule Bostanları'na Fatih Belediyesi tarafından hazırlanan park projesi, Sur'a yakın olarak inşa edilen Silivrikapı Buz Pateni pisti ve lojman gibi yapıların Surlar için tehdit oluşturduğunu belirten Ahunbay, hem surların rahatlıkla görülebilmesi hem de yeşil dokunun yaşatılması için bostanların korunması gerektiğini öngördüklerini söyledi. Geleneksel mimarisi ile sur dibinde yerleşmiş Sulukule, Ayvansaray gibi mahallelerin "Yenileme alanı" ilan edilerek yıkılmasını eleştiren Ahunbay, "Buraya gözünüz gibi bakmanız gerekirken, çok büyük müdahalelerle cevaz veren hukuki altyapı oluşturuyorsunuz. Surla bütünleşmiş dokuları mücevher gibi korumamız gerekirken, yenileme projeleriyle çok fazla müdahaleler yapılması yanlış" dedi.


Antik dönemden günümüze kadar taşınan tarihi mirasın gelecek kuşaklara da aktarılması gerektiğinin altını çizen Ahunbay, "Surların "Dünya mirası" olması demek, bu yapının sadece sizin için çok değerli bir varlık olduğu anlamına gelmez. Bu evrensel bir değerdir, bu değeri bütün dünyayla paylaşıyorsunuz. Bunu korumak için de bütün gücümüzle çalışmamız gerekiyor" diye konuştu.


Habertürk


Geri Dön