22 / 11 / 2024
fuzul

İstanbul'dan kaçan o ilçeye akın etti!

İstanbul'dan kaçan o ilçeye akın etti!

Tarihi dokunun içinde, bir Rum evinde oturmak isteyenler Ayvalık’ın Sakarya Mahallesi veya Macaron bölgesini tercih ediyor. İstanbul'dan kaçıp ilçeye gidenler, kira fiyatlarını hızla artırıyor.




Balıkesir’e bağlı Ayvalık şimdi yeni bir göçün etkisi altında; metropolden bunalıp kaçan İstanbulluların... Bundan 10 yıl önce tek tük başlayan kaçışlar, son üç yılda iyice arttı.

Hürriyet Gazetesi'nden Banu Tuna'nın haberine göre, Belediye Başkanı Rahmi Gençer, 70 bin olan kış nüfusunun artık 100 binin altına düşmediğini söyüyor. Peki kimler neden burayı seçiyor, hangi bölgelerde yaşıyor, ne yaparak geçiniyorlar, burada da bir ‘Bodrumlaşma’ olur mu? İşte o haber...

İstanbul’dan gelenlerin açtığı antika dükkânları, butikler, kafeler, barlar tanıdık imajlar sunuyor. El sanatları dükkânlarının sayısı hayli artmış. 13 Nisan Caddesi (Adını Atatürk’ün Ayvalık’a geliş tarihinden alıyor) üzerindeki meşhur Şeytanın Kahvesi, Cihangir’deki Firuzağa Kahvesi gibi.  Ne zaman gitseniz İstanbul’dan tanıdık bir yüzle karşılaşmak mümkün. Belli başlı buluşma yerleri Şeytanın Kahvesi, Mor Salkım, Pino Cafe ve Midi Cafe. Büyük şehirden göçle birlikte ilçede emlak fiyatları artmış. Kiralar merkezde 1000-1500 TL’den başlıyor. Satın almak için bundan beş yıl önce ödenenin iki katını gözden çıkarmak gerekiyor. 

Göçle birlikte bir ‘Bodrumlaşma’ riski olup olmadığını soruyoruz sohbet ettiğimiz isimlere. Hepsinin endişesi aynı: Onlar gibi şehirden kaçanların sayısı arttıkça Ayvalık’ın kaçtıkları yer haline gelmesi, şehirleşmesi. Mevsimin kısa oluşunun, Tabiat Parkı’nın ve koruma altındaki mimarinin Ayvalık’ı fazla büyümekten koruyacağına inanıyorlar. 
Peki hangi İstanbullular yerleşiyor Ayvalık’a? Büyük bölümü emekli. Gazeteciler, yazarlar, sanatçılar var. Koleksiyoner Şerif Kaynar’ın 2016’da, eski Rum Tabakhanesi’nde açtığı Barbara Sanatçı Konuk Evi’nin misafir programına gelen sanatçıların büyük bölümü, sonrasında buraya yerleşmiş örneğin. Bir de çocuklarının daha doğal, samimi bir ortamda büyümesi için gelen genç çiftler var. Onlar için Ayvalık’ta para kazanmak büyük sorun. 40’lı, 50’li yaşlarında göçenler ise zaman içinde hobilerini işe çevirmiş. Kimi keçe, kimi ahşap atölyesi açmış. “Burası insanı girişimci yapıyor” diyorlar. Ayvalık’ta beş gün geçirdik ve İstanbulluların sakin bir hayat için neden zeytinyağının başkentini tercih ettiğini anlamaya çalıştık.

İstanbul çocuk dostu değil

İstanbul dan kaçan o ilçeye akın etti!

Esra Başak Dessane (43) DamIen Dessane (40) 

2015 Nisan’ında İstanbul Beşiktaş’tan göçtüler. Damien ziraat mühendisi olarak çalıştığı şirketten istifa etti. Ekosistem hizmetleri danışmanı olan Esra ise evden çalıştığından, işini burada da sürdürüyor. Damien, “İstanbul’da mutluyduk ama Gezi’den sonra şehir çok değişti. Bir yabancı olarak çok hissettim. Kutuplaştı millet. Sonra kızımız doğdu. Gördük ki İstanbul çocuk dostu değil” diyor. Damien, ziraat mühendisi olarak, zeytincilikle geçinen ilçede iş bulacağını düşünmüş ama yanılmış. 2016’da Midi Cafe’yi açmış. Sakarya Mahallesi’ndeki kafe, kısa sürede Ayvalık’a göçenlerin toplanma yeri olmuş. Kışın merkezde hava kirliliği ve otopark sorunu olduğundan Çamlık’ta kirada oturuyorlar. Esra, “Ayvalık son 10 yılda çok değişti. Burada marka zincirlerinin olmamasını çok severdim, beş yıl evvel gelmeye başladılar. Doğa üzerinde çok baskı var. Tabiat Parkı’nın koruma statüsü değişti, yukarıda maden araştırmaları başladı. Ama bunlara direniş gösteren kitle de var” diyor. 

Seçimlerden sonra  doğa talanı arttı

İstanbul dan kaçan o ilçeye akın etti!
Ayşe Yolageldili (58)
“İnsan kaynakları uzmanıyım. 2010’da emekli olur olmaz koşarak geldim. Hayatımda ilk kez ilkokul 5’te ailemle tatile geldim Ayvalık’a. İlk burada âşık oldum. Benim için romantik bir anlamı da var. Diğer Ege kasabalarına kıyasla çok daha kişilikli bir yer burası. Şehir içinde iyi korunmuş bir Rum mimarisi var. Çok özel bir dokusu var bu yüzden. Burası inanılmaz göç alıyor. Özellikle yazın altyapı yetmiyor. İç denize kanalizasyon akıyor, gezi tekneleri sintine bırakıyor. Dışarıdan çok cazip görünse de içeride sorunları var. Sefa Mahallesi’nde oturuyorum. Kronik bronşitim var, hava kirliliği nedeniyle kışın Ayvalık merkezde oturamıyorum.  Sosyal hayatı İstanbul’u aratsa da yeni başlayan Başka Sinema Film Festivali var. Yazın konserler, sergiler oluyor. Çok önemli bir sergi açılırsa İstanbul’a gitmek zor değil, yakın. Halk Eğitim Merkezi’nde istemediğiniz kadar seçenek var. Ben Yunanca kursuna gidiyorum, daha önce İspanyolca kursuna gitmiştim.  Seçimlerden sonra doğa talanı arttı. Doğa mücadelesini genellikle İstanbul’dan gelenler veriyor. Yerel halk pek karışmaz. Tabiat Platformu, Ayvalık Bisikletlileri Grubu ve kadına karşı şiddetle mücadele eden Bağımsız Ayvalık İnisiyatifi üyesiyim. Belediyeyle görüşerek kadın sığınma merkezi açtırdık buraya.  Emekli maaşı ve İstanbul’daki evimin kira geliriyle yaşıyorum. Son dönemde Ayvalık pahalandı, pazarı bile daha pahalı. İstanbul’dan artan göçle ev fiyatları da arttı.”
Kiralar iki katına çıktı İstanbuldan kaçan o ilçeye akın etti

Büyük şehre her  gittiğimde insanları daha mutsuz görüyorum

İstanbul dan kaçan o ilçeye akın etti!

Süleyman Köseoğlu (47)
“Ailemle 2014 Mayıs’ında geldik. İstanbul’daki işimi buraya taşıdım. Eşim Yeliz de sabun atölyesi kurdu bir arkadaşıyla. İstanbul’dan sıdkımız sıyrılmıştı. Çengelköy’de oturuyorduk, Kanlıca’ya kaçtık. Orası daha yeşil ama yine olmadı. Neticede işiniz gücünüz, akrabalarınız var. Trafikte günde üç saat geçiriyorsunuz. Tatile gittiğimiz her yerde bakardık burada yaşayabilir miyiz diye. 2010’da bir arkadaşımız yerleşti. Ona gidip gelmeye başlayınca Ayvalık’ı daha iyi tanıdık. Gelmeden evvel hem bir zeytinlik hem de Rum evi aldık. 
‘Başka Bir Okul Mümkün’ü ilk duyduğumuzda, oğlumuz Barış için iyi olur diye Bodrum’a gidip baktık önce. Orada bu sisteme dahil olan Mutlu Keçi İlkokulu vardı. Ama Bodrum, küçük İstanbul. Trafik, gürültü, zincir mağazalar... Biz Barış’ın o şehirli atmosferde büyümesini istemiyoruz. Daha samimi, ahbap ilişkisine dayanan bir ortamda yetişmesini istiyoruz. İstanbul’a aralıklarla iş için gidiyorum ve her gittiğimde insanların daha mutsuz olduğunu görüyorum.”

Şehri bir gün bile özlemedim

İstanbul dan kaçan o ilçeye akın etti!

Naile Cimit (67)
Seramik sanatçısı Naile Cimit, 10 yıl önce İstanbul Kuzguncuk’tan Ayvalık’a yerleşti. “İstanbul’dan çok sıkıldım. Trafiğinden, kalabalığından... Bir hafta içinde karar verip geldim. Başta kimseyi tanımıyordum, sıfırdan bir çevre edindim. Sakarya Mahallesi’nde oturuyorum, atölyem de burada. Ev ve atölye kiralarını emekli maaşımla ödedikten sonra seramik derslerinden kazandığım parayla geçiniyorum. Son dönemde büyük şehirden göçle birlikte öğrenci sayısı arttı. İstanbul’u bir gün bile özlemedim. Burada da festivaller düzenleniyor, konser dinlemek istersem İzmir’e gidiyorum. Ayvalık’ın tek şikâyetçi olduğum tarafı kirliliği. Kışın, Macaron tarafında nefes alınmıyor. TEMA gönüllüleri olarak düzenli aralıklarla çöp toplamaya çıkıyoruz. Her hafta iki kamyon çöp toplanıyor. Özellikle sahiller çok kirletiliyor.”

Rum evi romantizmiyle başlar ama kaloriferli dairede son bulur

İstanbul dan kaçan o ilçeye akın etti!
Emel Işıtan (51) 
“Grafik tasarımcıyım, dört yıl önce yerleştim. Tesadüfen Tulya Madra’nın buradaki seramik atölyesi Santimetre’de iş buldum. Atölyeye adım attığım an, yerleşmeye karar verdim. Ayvalık’a gelen herkes önce bir Rum evi bulayım, şömineyle ısınayım romantizmine kapılır. Sonra olay kaloriferli apartman dairesine taşınmakla son bulur. Rum evleri hem pahalı hem de fare çıkabiliyor, tesisatı sorunlu olabiliyor, tadilat yaptıramıyorsun. Yaptırsan çok pahalı. Şimdi evden çalışıyorum. Başka Sinema’nın düzenlediği film festivalinin afişini tasarladım mesela. El yapımı defterler yapmaya başladım, Kika diye bir markam var. İstanbul’dan gelenler nedeniyle fiyatlar çok arttı. Ayvalıklı olsan çıldırırsın. İlk geldiğim sene İstanbul’daki dairemi satsam buradan üç küçük ev alabiliyordum. Şimdi denk geliyor. Bence buranın 10 sene ömrü kaldı. Sonunda keşfedilmemiş, taciz edilmemiş yer kalmayacak. Sağlık hizmeti büyük sorun. Dolgum düşse kara kara düşünüyorum. Gözlük yaptırdım burada, olmadı. Devlet hastaneleri yetersiz. Oysa buraya insanlar sağlık hizmetine en fazla ihtiyaç duydukları yaşta yerleşiyor.”

Hayata müdahale yok

İstanbul dan kaçan o ilçeye akın etti!

Mehmet Gökalp (59)

“Emekli doktorum, iki yıldır buradayım. İstanbul’un tüm sıkıntılarını yaşadım. Yol, trafik, pahalılık, kalabalık, mutsuzluk, öfke... Burası hem kırsal bir görüntüye sahip hem de yaz-kış yaşıyor. Geldiğimde eşyalı bir eski Rum evi kiralayıp Ayvalık’ta yaşamı denemek istedim. Özellikle kasım ayını seçtim ki en ıssız halini göreyim. İlk bir hafta “Ne yaptım ben!” diye düşündüm. Şimdi 150 Evler tarafında oturuyorum. Buraya geldikten sonra yürüyüşe başladım. 40 küsur kişilik bir yürüyüş grubumuz var. Burada bana en zor gelen şey, çevre duyarsızlığı. Öte yandan çok güvenli bir yerdir. Kadınlar istediği saatte güvenle dolaşır, istediğini giyer. Kimse birbirinin hayatına müdahale etmez. İki sene evvel bir haftalık pazar alışverişine 25 lira harcanıyordu, şimdi 60-70 lirayı buluyor. Ama Bodrumlaşma tehlikesi olduğunu sanmıyorum, buranın mevsimi kısa.”
Bodrumlaşırsa 

Midilli’ye geçerim

İstanbul dan kaçan o ilçeye akın etti!

Uğraş Salman (53)
“Buraya gelmeler 15-20 yıl evvel başladı aslında. İlk, müzisyen Serdar Ateşer geldi. Sonra teker teker bizi buraya almaya başladı. Ben evimi 11 yıl evvel aldım ama yazlıkçı olarak sürdürdüm hayatı. İstanbul’dan kopamadık hemen. Yıllarca reklamcılık, yapımcılık yaptım. 2000’de reklamcılığı bırakıp STK’larda çalışmaya başladım. Üniversite hocalığı yaptım, belgesel çektim. Önce Büyükada’ya taşındım, 13 yıl orada yaşadım. Kendini köy sanan bir büyükşehir uzantısı olunca ayrıldım. İki de stent takılınca İstanbul’u bırakmanın vakti geldi. Yaz-kış yerleşeli iki yıl oldu. Adadan geldiğim için alışmak zor olmadı. Kasaba hayatını sevdim. Karşıda Midilli,  İzmir  şurada, Kaz Dağları yakında... Uzun zamandır hobi olarak yemek yapıyordum. Birkaç ay evvel Tipota’yı açtım. Kışın burada bir şeyle ilgilenmezsen alkolik olursun. Hava da erken kararıyor. Tek sinema, Ayvalık’ın biraz dışındaki AVM’nin içinde.  Ben Ayvalık’ı gençlere tavsiye etmiyorum, dış uyarıcılara kapalı bir yer burası. Öte yandan çocuk yetiştirmek için de iyi bir yer. Burada para kazanmak zor ama hayat daha ucuz. Büyükada gibi burası değişir, dönüşür, kalabalıklaşırsa karşıya, Midilli’ye geçerim. Ama Ayvalık, Bodrumlaşmaz. Burada denize gitmek bir projedir mesela. Çanta yapacaksın, arabaya atlayacaksın, denizin temiz olduğu plajlardan birine gideceksin...”

Önce İzmir’e, sonra buraya kaçtık

İstanbul dan kaçan o ilçeye akın etti!

Öznur Kahraman (38)
“Önce İstanbul’dan İzmir’e gittik, 11 yıl yaşadık. Orası da basmaya başlayınca buraya kaçtık. Burada dönüşüm çok hızlı olmaz, büyüyecek alan yok. Diğer çocuklu arkadaşlarımızla kampa gidiyoruz, çöp toplamaya çıkıyoruz, sahilde buluşuyoruz. Badavut kumsalı sosyalleşme alanlarımızdan biri. Finansal sürdürülebilirlik, bizim gibi genç yaşta gelenler için büyük sorun. Çoğumuz İstanbul’daki işimizi burada devam ettirmeye çalışıyoruz. Kurumsal iş bulmak zor. Ya evden çalışacaksın ya da kendi yerini açacaksın. Burası girişimci yapıyor.”

Oğlumuz çok mutlu, sokakta kirleniyor

İstanbul dan kaçan o ilçeye akın etti!
İpek-Tunca Subaşı (36)

İpek mimar, Tunca sanatçı. Bu yıl nisanda yerleşmişler. İpek anlatıyor: “Çamlık’ta kirada oturuyoruz. İstanbul Kadıköy’den geldik. Beş yaşında oğlumuz var, doğayla iç içe büyümesini istedik. İstanbul’da çocuklar için çok büyük bir yarış var, servisle saatlerce yol gidiyorlar, parka bile araçla götürülüyorlar. Oğlumuz Cem devlet okuluna gidecek ama birkaç özel okul da var. Şimdiden çok mutlu, sokakta oynuyor, kirleniyor. Ayvalık’ta yerleşmiş çok sanatçı var ama profesyonel sanat malzemeleri satan donanımlı bir yer yoktu, o yüzden bir dükkân açıyoruz. Adı Archipel olacak. Burada malzeme bulamayınca karar verdik.”

Belediye Başkanı Rahmi Gençer

İstanbul dan kaçan o ilçeye akın etti!
Ayvalık uzun zamandır büyük şehirlerden sıkılanların tercih ettiği bir yer. Son yıllarda bu arttı. Kentin özgün kimliğini kaybetmemiş, doğasını korumayı başarmış olması bence en önemli sebebi. Huzurlu bir yer. Ayvalık’ın çok büyümesine taraftar değiliz. Koylarımızı, adalarımızı, zeytinliklerimizi bakir haliyle korumak istiyoruz. Yeni bir pazaryerine, spor kompleksine, okula ihtiyaç var. Bunlar için şehrin biraz dışındaki yeni garaj bölgesini kullanabiliriz. Bir üniversiteye yer ayırmayı düşünüyorum. Genç nüfus buraya büyük enerji kazandırır. Ayvalık’ta yaş ortalaması 39, Türkiye’de 31. Ama bizim avantajımız zeytinyağı ve sebzeyle beslenmemiz. 
İnsanlar burada büyükşehrin avantajlarından kopmuyor. Kültür-sanat ortamımız, vakıf ve derneklerimiz var. Yeni gelenlerle butik otel, kafe, galeri sayısı arttı. Buraya faydası olan herkes benim için Ayvalıklıdır. Rant için gelenler Ayvalıklı değildir.  Merkezin altyapısı sorunlu. Denize kanalizasyon akıyor. Kanalizasyon hatları 70’lerde planlanmış. Su hatlarının büyük kısmı 60 yaşın üzerinde. Üç arıtma tesisi var; Altınova ve Sarımsaklı çalışıyor ancak merkezin arıtmasını yapan tesis Büyükşehir Belediyesi’yle yaşadığı sorunlar nedeniyle kapalı. Büyükşehir yasasından sonra su, kanalizasyon ve ulaşıma karışamıyoruz. Pirina fabrikası nedeniyle yaşanan hava kirliliğinin farkındayız, çözmek için çalışıyoruz. Buraya yerleşenlerin çoğu sorgulayan insanlar, buranın daha iyi olmasını istiyorlar. Ama bilsinler ki bugün oturdukları yerler eskiden zeytin ağacıydı. Burayı daha da büyütmeyelim. Başka Ayvalık yok!


Geri Dön