Kentlerdeki kentsel dönüşüm köylere de yapılır mı?
Perihan Çakıroğlu: Herkes kentlerin nasıl dönüşeceğini, nasıl rant çıkacağını konuşuyor da köylerden söz eden az
"Orada bir köy var uzakta, gitmesek de gelmesek de o köy bizim köyümüzdür" çizgisini hâlâ çok fazla aşmış değiliz sanki. Biliyoruz, ismiyle ün yapmış belde ve köyler mevcut. Acaba bunlar 81 ilde 35 bine yaklaşan tüm köylerin kaçta kaçı?
Asıl gerçek şu ki; Köyler boşalıyor. Gençler, gelecek göremedikleri için kaçıyor.
Kalanların yaş ortalaması 70 ila 80. Bu insanlar ne yapsın?
Yaşlılık gelip çatmış, çaresizlikle dizlerini dövüyorlar. Köyler boşaldığı için okuyacak öğrenci olmadığından okullar kapanıyor. Kalan birkaç çocuk, taşımalı eğitimle daha büyük köy okullarına veya ilçelere gönderiliyor.
Kentlerde yaşayanların nüfusu toplam nüfusun yüzde 70'lerine ulaşırken, köyler insansız kalmaya doğru gidiyor.
Aş ve iş bulmak için kentlere koşan kitleler, artık tarımla ilgilenmek istemiyor.
Tam bu noktada da yeni çözümler gündeme geliyor. Ancak bu çözümler yeterince etkili olamıyor. Öyleyse köyleri kurtarmak için devlet, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları, birlikte yeni modeller üzerinde daha etkin çalışmalılar.
İki kadın el ele verdi İncesu, örnek eko-köy oldu
Isparta'ya bağlı İncesu beldesinde (köy) yaşayan emekli öğretmen Hatice Ersoy, 81 ilde örnek köyler projesini yürüten Opet Yönetim Kurulu Üyesi Nurten Öztürk'e 18 Temmuz 2010'da bir mektup yazar ve köyünde uzun yıllardır hayali olan bir kültür merkezi kurulması için destek ister.
Öztürk, bu tip isteklere karşı her zaman yaptığını yapar ve Ersoy'u telefonla arayarak der ki: "Bizler, böyle istekleri yerine getiremiyoruz. Ancak, köyünüzün özel bir yanı varsa ona yönelik proje geliştirelim."
O kriterler neler? Kısaca, o köyde insanlar yaşayacak, kendisine özgü marka ortaya çıkaracak özellikleri olacak ve köylüler de elini taşın altına koyacak.
Bunun üzerine Ersoy, Nurten Öztürk'ü İncesu'ya davet eder. Öztürk ile eşi Fikret Öztürk kalkıp giderler ve şaşırırlar. İncesu'nun insanlarından etkilenirler. Osmanlılar döneminde özellikle küçükbaş hayvancılığın merkezlerinden olan, tarihi 329 yıl öncesine dayanan 400 civarında hanesi olan köy, başlı başına özel bir yerdir. Ve proje aşamasına gelinir.
Köy ölçeğinde ilk toprak analizi yapıldı
İncesu'nun örnek eko-köy anlamında bir 'ilk'i var. Türkiye'de köy ölçeğinde ilk kez toprak analizi burada yapıldı. Doç. Dr. Erhan Akça, bunu şöyle anlatıyor: "Köy bazlı arazi çalışması yaptık. Böyle çalışmalar, sadece Türkiye'de değil, dünyada da pek yoktur. Toprak çok temiz çıktı. Isparta ve Burdur'a yetecek kadar topraklara sahip. Burası, Türkiye ve dünya gıda güvenliğini sağlamada anahtardır."
Öztürk, ekip çalışmasının ardından İncesu'nun bir eko-köy olabilmesi için kararını verir. Ve 1 milyon lirayı köye tahsis eder. Bu parayla, köy bir yıl içinde tümüyle değişir. Harap evler onarılır, boyanır. Köy meydanı başta olmak üzere her şey değişir. Bir köy müzesi kurulur. Köy arazilerinde hangi ürünlerin ekilip biçileceği, hangi sebze ve meyvelerin yetiştirileceği, belki de ilk kez ülkemizde köy ölçeğinde belirlenir.
Geçen cumartesi bu köyü ziyaret ettiğimizde bir festival vardı. Isparta'nın yerel yöneticileri ve köy sakinleriyle Nurten Öztürk, İncesu'nun adeta kurtuluşunu kutladılar. Çetin Altan üstadımızın hayalleri burada gerçekleşti. Yörenin folklor oyunları da sergilendi, oda orkestrası konser de verdi.
Süleyman Demirel Üniversitesi'nin müzikle ilgili bölümünden gençler gerçekleştirdi klasik müzik konserini.
O gün herkes İncesu'da çok mutluydu. Devlet, halk, üniversite ve özel sektör beraber bir köyün hayatını değiştirmek için harekete geçmişti.
Darısı tüm köylerin başına...
Bugün/Perihan Çakıroğlu