22 / 12 / 2024

Kentsel dönüşüm riskli yapı tespit raporlarındaki büyük tehlike!

Kentsel dönüşüm riskli yapı tespit raporlarındaki büyük tehlike!

Riskli yapı tespitini yapan kuruluşların tespit sürecinin tamamı kamu denetimi altında olmalıdır. Riskli yapı tespit raporu tüm kat maliklerine tebliğ edilmeli ve itirazlar bu rapor üzerinden yapılabilmelidir.




Afet yasası veya güncel adı ile kentsel dönüşüm yasası artık çoğumuzun bildiği üzere riskli yapı tespiti ile başlıyor. Yasada bu raporların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından lisanslandırılmış kuruluşlar tarafından alınacağı belirtilmiş durumda ve birçok özel kuruluş da bu konuda şu an rapor tanzim ediyorlar. Bu raporların alımı ile ilgili de taşınmazdaki hak sahiplerinden herhangi birisi rapor tanzimi için bu kuruluşlara başvurabiliyor. Lisanslandırılmış kuruluş da taşınmaza gelerek bu taşınmazdan örnek alıyor ve raporunu tanzim ediyor. 


Buraya kadar aslında hiçbir sorun yok gibi gözüküyor ancak asıl sorun bu örneklerin bu taşınmazlardan alınması noktasında geçerli hukuki ve teknik kriterlerin uygulanıp uygulanmadığı noktasında düğümleniyor. İlgili yönetmelikler gereğince bu kuruluşların binanın yapısının sağlam olup olmadığı yönünde röntgen diye de adlandırabileceğimiz teknik film çekimi yapmaları gerektiği (250-300 adet civarında), kolon ve kirişlerin sağlam olup olmadığı yönünde alınan karotların o binadan alınıp alınmadığını belgelemesi açısından damgalanması suretiyle belli bir basınç altında kırılması suretiyle denetlenmesi gerektiği belirtiliyor. Şu ana kadar yapılan tüm riskli yapı tespit raporu ölçümlerinde ilgili kuruluşun bağımsız bir şekilde gelerek binalardan bu işlemleri yaptığını biliyoruz. Yani bu kuruluşların örnek alımları veya film çekimleri sırasında kendilerini denetleyecek, karot alımları sırasında o taşınmaza ait olduğuna dair karotların damgalanması veya belirlenmesini sağlayacak hiçbir denetim mekanizması bulunmamakta. Alım sırasında bir kamu görevlisinin (Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerinden) bu denetimi yapması bu konuda ortaya çıkan ciddi iddiaların da önünü kesecektir. 


Riskli yapı tespit raporunu düzenleyen ilgili kuruluş raporunun Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne gönderiyor ve ilgili müdürlükte bu raporu Tapu Müdürlüklerine göndererek tapuya riskli yapı şerhini işlettiriyor. Tapu Müdürlüğü de ilgili hak sahiplerinin tamamına riskli yapı raporunu değil ama riskli yapı tespit yazısını gönderiyor. Siz de bu tespit yazısına karşı 15 gün içerisinde itiraz edebiliyorsunuz. 


Ne ilginçtir ki; riskli yapı tespiti sırasında hiçbir şekilde bulunamadığınız, kamu tarafından hiçbir denetimi yapılamayan ve sonrasında da sadece tespit edildi yazısı size gönderilen bir süreçte içeriğini, yapılış sürecini bilmediğiniz ve size tebliğ edilmeyen bir rapora karşı itiraz etmeye çalışıyorsunuz. Bu bize göre hem Anayasaya hem de hukuk devleti ilkesine açıkça aykırı bir durumdur. Bize göre;

a)Riskli yapı tespitini yapan kuruluşların tespit sürecinin tamamı kamu denetimi altında olmalıdır.

b)Riskli yapı tespit raporu tüm kat maliklerine tebliğ edilmeli ve itirazlar bu rapor üzerinden yapılabilmelidir. 


Aksi halde sırf bu nedenle yani içeriğini bilmediğiniz bir rapora karşı itiraz etmek için itiraz etmiş konumunda olacak ve hiçbir şey elde edemeyeceksiniz. Kentsel dönüşüm sürecinin daha sağlıklı ve herkesin güvendiği bir süreç olmasını istiyorsak bu raporlarında denetimini ve tebliğini sağlamak gerekiyor. Kadıköy’ün %80’ini riskli olarak ilan etmek hepimiz açısından korkutucu olabilir ancak neden Ümraniye, Kağıthane, Avcılar, Beylikdüzü, Kartal’ın da %80’inin riskli olmadığını da sorgulamak gerekmiyor mu? Deprem eğer bir can kaybı yaratacaksa eğer Kadıköy, Şişli, Beşiktaş’ı ayırmadan tüm ilçelerimizi ve insanlarımızı etkileyeceğini unutmayalım.



Ali Güvenç KİRAZ

Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı


Geri Dön