Kentsel dönüşümde inşaat baronları!
Yeni Akit Gazetesi köşe yazarı Sabri Balaman, bugünkü yazısında ''Kentsel dönüşüm inşaat baronları'' konusunu kaleme aldı. İşte o yazı...
Yeni Akit Gazetesi köşe yazarı Sabri Balaman, bugünkü yazısında ''Kentsel dönüşüm inşaat baronları'' konusunu yazdı. İşte o haber...
Her depremden sonra bir acı yüreklerimizi dağlar… Gündem, günlerce deprem ile meşgul olur ve neredeyse paranoyak duruma düşeriz. Hal böyle iken bir bakarsınız anne, baba, evlat, kardeş, teyze, amca acıları küllenmiş… Ancak aradan çok zamanlar geçmeden bu acılardan ders çıkaramayanlar hayatlarına devam eder, ağıtlara hareketli müzikler ekleyip halay çekerler… Bütün bu acı yaşanmışlıkların bir aydan kısa sürdüğünü söylemek bizler için çok acı…
Yakın tarihimizde bütün büyüklerimizin depremle ilgili geçmişi olduğu kadar, aileden birilerinin deprem öyküsünü de dinlemişizdir. Kim bir anısını anlatacak olsa hüzünlenir, gözyaşları dökülür. Yürekleri burkan anılarla, acılarla aktarırlar yaşadıklarını.
Peki, bütün bu yaşanmışlıkların sebebini kudreti rıza olan ilahiden mi bilmeli yoksa hatalı, çarpık kentsel sorumsuzluklara mı yüklemeli? Kendi ellerimizle ailemize, dostumuza, komşumuza kazdığımız mezarları nasıl unutalım? İşte asıl mesele de bu…
Bütün bu yaşanmışlıklara duyarsız kalmayan Başkan Erdoğan depremle mücadele kapsamında kentsel dönüşüm hareketi başlatmıştır. Bu tam manası ile bir seferberlik olarak da söylenebilir. Türkiye tarihinin en büyük inşaat yenileme hareketi olarak bilinen bir çalışma yürüten Sn. Erdoğan’a, Hakkâri’den Edirne’ye, Samsun’dan Antalya’ya kadar herkes bu konuda tam destek verdi desek yeridir. Ancak bu bütün reformist çalışmayı sabote etmeye çalışan en büyük handikaplardan birinin, yerel yönetimlerdeki “insafsız başkanlardan” kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Kentsel dönüşüm nasıl rantsal dönüşüme dönüşmüş biraz izah edelim…
1970’lerdeki koalisyon hükümetleri ile başlayan belirsizliklerin sürdüğü süreçte, sağ-sol çatışmalarının yoğunlukları ile farklı mahallelerin kurulum aşaması gerçekleşmeye başladı. ANAP Hükümetinden itibaren hazine arazilerinin gasp edilerek gecekondu mahallelerine çevrilmesi, CHP zihniyeti döneminde zirveye çıkmış, çarpık kentleşme kontrol edilemez bir hal almıştır. 1980’li yıllarda ise terör, göç, iş, aş derken şehirler boğulmaya başlamış, bir dönem kenar mahalle sayılan bazı gecekondu mahalleri zamanla şehrin büyümesi ile değer kazanmıştır.
Kentsel dönüşümü rantsal dönüşüme çeviren bazı ileri zekâlılar bu millete ağır bedeller ödetmeye yemin etmişçesine tam gaz devam etmektedir. Bu durum birilerinin para hırsından dolayı doyumsuz bir sömürü sistemine doğru yol almaktadır. Yereldeki yöneticilerin çıkar ilişkilerinden dolayı kanunlara kör ve sağır olması, yasaların işlevsiz hale gelmesi için her türlü cambazlık oryantalist yolu denemesi bizlere daha ağır bedeller ödetecektir.
Kentsel dönüşümün de baronlarının olduğunu biliyor muydunuz? Yerelde herkesin çok iyi bildiğine eminiz. İsimleri üstünde inşaat baronları… Bu baronlar kültür, sanat, iş alanında reklamı seven ve yereldeki başkanları finanse eden, yereldeki işlerini güce çeviren kişilerdir.
İnşaat baronları genelde hükümete yakın olurlar. Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez misali bu baronlar “yeşil alan üzerinden rant nasıl elde edilir”den “emsal artışı”ndan, tarlayı nasıl imara açacağına kadar bütün kanun açıklarını bilen, zeki insanlardır. Hükümetin çıkardığı kentsel dönüşüm yasalarının kanun açığı kaynaklı sorunlarını herkes iyi bilir. Ülkemizdeki güç baronları ada temelli bütün imar tadilatlarını kendi çıkarları doğrultusunda, danışmaları vasıtası ile de nerdeyse ezberlemiştir. Müteahhit dediğinde akan sular durur. Pazarcısı, bakkalı, manavı, perdecisi, kasabı… Herkes mahalle müteahhidi olmuş. Herkesin her meslekten anladığı bir toplumun gelişmişlik düzeyinde sisteminin oturmadığını söylemekte bir sakınca görmüyorum.
Yerel yönetimlerin ihtiyaçlarını karşılaması gereken kamu yönetimi, son yıllarda yoğun olarak tartışılan konulardan birisi haline gelmiştir. Bu gelişmenin en önemli sebebi, toplumda sorgulama bilincinin gelişmesidir.
Kamu yönetiminin işi artık düne göre daha zordur. Karşısında ne verilirse teşekkür eden değil, sorgulayan bir toplum bulunmaktadır. Bu nedenle kamu ve yerel yönetim alanlarında ciddi bir reform yapılması gerekir ki; iş baronlarına değil, saygın mesleki iş adamlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Depremle mücadele hükümetin işi olduğu kadar yereldeki yöneticilerin de vicdani sorumluluğudur.
Vesselam…