Konut kredisi faizlerindeki indirim sektörü nasıl etkileyecek?
Habertürk Gazetesi köşe yazarı Nihal Bengisu Karaca, bugünkü köşesinde Merkez Bankası'nın faiz indirimlerini ve konut sektörünü kaleme aldı. İşte Nihal Bengisu Karaca'nın o yazısı...
Merkez Bankası'nın faiz indiriminin ardından 3 kamu bankası tarafından, konut kredisi faizleri de düşürüldü. Peki faiz indirimi fiyatları ve sektörü nasıl etkileyecek?
Habertürk Gazetesi köşe yazarı Nihal Bengisu Karaca, bugünkü köşesinde Merkez Bankası'nın faiz indirimlerini ve konut sektörünü kaleme aldı. İşte Nihal Bengisu Karaca'nın o yazısı...
Türkiye’de Merkez Bankası Başkanı’nın ‘yasalar’ tarafından belirlenmiş bir görevi var. O da fiyat istikrarını sağlamak. Asıl sorumluluğu bu olan Merkez Bankası Başkanı’nın birincil görevi Türk lirasını enflasyona ezdirmemek.
Ama bakıyorsunuz, Şahap Kavcıoğlu enflasyonu hesaplamaktan çok cari açıkla ilgileniyor. Cari açık Maliye ve Hazine Bakanlığı’nın görevi, Merkez Bankası Başkanı’nın değil.
Şahap Kavcıoğlu daha önce de "Faiz indirimini müteahhitler istedi" açıklaması yapmıştı. Müteahhitlerin derdiyle dertlenmek de Kavcıoğlu’nun temel vazifesi değildi.
Yasalarla belirlenmiş vazifesini dert etmeyen, sadece hükümetin ajandasıyla ilgilenen bir Merkez Bankası Başkanımız var. Peki bunun sorumlusu sadece Kavcıoğlu mu? Elbette hayır.
Mevcut model, yani başkanlık sisteminden başka her şeye benzeyen hükümet modeli hiçbir kuruma bağımsızlık ve özerklik vermeyecek şekilde kullanılmaya müsait ve öyle de kullanılıyor.
Yürütme “Döviz kuru yüksekliği ihracatçıya yarıyor, işgücünün maliyeti de düşüyor, cari açık kapanıyor oh oh ne ala” diye vâzediyor, Merkez Bankası da aynı telden çalıyor. Çalmasa sıkıntı olur. Yürütmenin ajandasında müteahhitlere ‘favor’ yapmak varsa, Merkez Bankası Başkanlığı bu iyiliği bizzat yapmak zorunda. Yapmasa sıkıntı olur. Pinyataya döndü, Merkez Bankası Başkanlığı koltuğu. Çünkü yeni model bu.
Ve kârlı çıkan iki grup var: Müteahhitler ve ihracat yapanlar. Üstelik bakın burası çok önemli: Müteahhitlere yapılan bu güzelliğin bedelini de orta sınıf ödeyecek. Nasıl mı?
Şöyle: Faiz indiriminden sonra bankalar yeni oranlardan düşük faiz ile konut kredisi verme kararı aldılar. Daha doğrusu böyle bir karar vermelerine karar verildi. Ama dikkatinizi çekerim: Kamu bankaları.
Gerekçe "Konut almak isteyen vatandaşı rahatlatmak" olarak sunuldu.
Oysa konut fiyatları zaten yüksekti, indirim kelimesi duyulur duyulmaz fiyatlar daha da fırladı. Bu konut fiyatlarına bakıp ev almaya yeltenen kişiler yoksullar değil, alt gelir grubu değil, orta sınıf değil. Bildiğiniz ortanın üstü olan sınıf bu.
Kamu bankaları düşük faizli kredi verdikleri için zarar edecekler. İki kere iki dört.
Kamu bankaları zarar ettiğinde onların zararını kim finanse edecek? Elbette kamu kaynakları. Bildiniz: Vergilerimiz.
“Hayat pahalılığının nedeni yüksek faizdir” anlayışı ortaya sürüldüğünden beri, yapılan faiz indirimleri doların yükselmesini, o da enflasyon yükselmesini tetikliyor. Sonuç hayat pahalılığının artması oluyor. Yeni de değil, son üç yılın hikayesi. Enflasyon derken TÜİK’in hesapladığı enflasyonu değil, yüzde 50’leri bulmuş reel enflasyonu kastettiğimizi de belirtelim.
Özetle çalışmayan bir metot var, bu biliniyor. O halde ortada bir inat var. Bu inat hikayesinin maliyetine bakalım bir de. Rakamlara bakalım, her şey yolunda, abartıyorsunuz diyenler doğru mu söylüyor ondan sonra karar verelim.
Yabancıya konut satışı artarak devam edecek!