Konut sektörünü 2021'de neler bekliyor?
Konut fiyatlarındaki yükseliş son günlerde gündemden düşmüyor. Ev kiraları ve satış fiyatları rekora koşuyor. Peki konut piyasasını neler bekliyor? İşte ayrıntılar...
Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarı Veysel Ulusoy, bugünkü köşesinde konut sektöründeki son durumu kaleme aldı. İşte Veysel Ulusoy'un o yazısı...
Ekonomik krizleri nasıl gözleneceği düşüncesi akıllara hemen döviz şokunu yani bir çeşit devalüasyonun gelmesine neden olur. Doğrudan cebimizi, üretim maliyetlerini etkilemesi ve sonucunda da enflasyon gerçeğini daha yukarılara çıkarması açısından doğru bir yaklaşım şeklinde yorumlanabilir.
Son dönemde döviz, faiz ve enflasyon tartışmalarına bir de konut (daha geniş anlamıyla gayrimenkul) piyasasındaki fiyatlar dahil oldu.
Ortalama geliri bulunan bir vatandaşın ya da ailenin artık bir konut (hatta bir araba) sahibi olması gittikçe zor bir hal aldı.
Ev fiyatlarında yaşanan artış öyle böyle seviyede değil...
Onca faiz desteğine, bankalara yapılan sözde yönlendirme sonucu açılan kredi hacmindeki yükselişe karşın, konut arz ve talebinde anlaşılmaz bir dengesizlik yaşandı. Neredeyse arsa fiyatlarında son bir senede yüzde 100, konutta da bir o kadar fiyat yükselişleri kaydedildi.
***
Bunun sebebi, ülkemize akın akın gelen mülteci, sığınmacı ya da yabancı misafir dediğimiz nüfusa bağdaştırmak ne kadar doğru olur bilinmez ancak fiyat oluşumunda beklentilerle birlikte önemli bir faktör olduğu yadsınamayacak gerçeklerden.
Doğal olarak bir ülkenin demografik yapısında yaşanan ani değişim bir tür gayrimenkul şokuuna neden olabilir. Bu çerçevede, hükümet toplam sayıda oldukça cimri davransa da Türkiye’ye son 5-10 senede bir süreçte nüfusumuzun yüzde 10’undan fazla bir nüfus akını ve onunla gelen hızlı doğum oranının, insanca yaşanabilen konut talebinde ve fiyatında yarattığı yükselişlerin dikkate alınması gerekir.
İnşaat maliyetlerinde meydana gelen yükseliş, orta gelire hitap eden konut üretiminin talebi giderememesi gibi klasik sebepler yanındaki en önemli neden gelirsizlik.
Açıklamak gerekirse istihdamda olanların maaşlarının asgari ücrete yakınsadığı, yine ortalama olarak ailede bir kişinin yalnızca konut kirasına çalıştığı ekonomimizde, ev kira ve fiyatlarındaki yükselişin refah seviyesini azalttığı ifade ediliyor.
Yabancıların sınırlama bulunmadan ev ya da diğer gayrimenkulleri alabildiği ve hatta yabancılara vatandaşlığı konut edinmeye endeksleyen bir yaklaşım kapsamında, haber etkisinin bile piyasayı nasıl yükselteceğini gözlemlemek güç değil.
Aynı dövizde olduğu gibi konut piyasasında da şokların geçişkenliği bu çerçevede hala güncel durumda.
Merkez Bankası Başkanı Sayın Şahap Kavcıoğlu’nun Temmuz'un sonlarında gerçekleştirdiği “Bugün piyasada oluşan fiyatlama, enflasyonu doğru şekilde yansıtmıyor. Bizim çalışmalarımız var, bunları da ileride paylaşacağız. Emtia fiyatlarında(ki artışın), döviz kuru geçişkenliğinden kaynaklandığı söyleniyor ama buna baktığımız zaman hiç ilgili olmayan sektörlerde de fiyat artışlarını görüyoruz” açıklaması vurgusu konut piyasasında da kendi görüntüsünü yansıtıyor.
Öyle ki örneğin döviz ile (kısa ve orta vadede) uzaktan yakından ilgisi olmayan arsa fiyatlarındaki artışın araştırılması gerektiği söylenebilir.
Gelir artışı, gelirdeki payın adil dağılımı ile devletin yoksullar ve az gelirliler için oluşturacağı, yaşam tarzı, üretim birimleri ve ulaşımı ile kaynaşmanın sunduğu konut alanları orta-uzun vadede çözüme kavuşturur.
Konut ve gelir yaratma politikasının tekrar değerlendirilmesi ve piyasasının düzenlenmesi zamanıdır şu an, çünkü 3-4 kişilik bir ailede bir kişinin çalışma hayatı boyunca yalnızca kira için emeğini arz edeceği bir süreçteyiz.