Konut sektörünün 2021 yılı 4. çeyrek karnesi!
“Türkiye'nin Gayrimenkul Platformu” GYODER, gayrimenkul sektörünün alt segmentlerini 3'er aylık periyotlar şeklinde masaya yatıran ‘GYODER Gösterge Türkiye Gayrimenkul Sektörü 2021 4. Çeyrek Raporu'na göre konut satışı 2021 4. çeyrekte tarihin en yüksek seviyesine ulaştı.
İnşaat ve Gayrimenkul Sektörüne Bakış
2020 yılından itibaren küresel bir risk olan salgından etkilenmiş olmasına rağmen 2021 başı itibarıyla toparlanmaya başlamıştır. Salgın ve buna bağlı aşılama süreci, ekonomi yönetimleri ile finansal karar alıcılar açısından çok dikkatli izlenmesi gereken bir durum arz etmektedir. Diğer sektörlerde olduğu gibi inşaat ve gayrimenkul sektörleri de gerek iş yapış gerekse talep yönlü olarak salgından etkilenmiştir. Küresel olarak salgın önemli bir sorun olsa da 2021 yılının ikinci yarısından itibaren maliyet enflasyonu hemen hemen tüm ülkelerde anlamlı bir biçimde yükselmektedir. Talep yapısının değişimi ile üretim süreçlerinin aksaması karşımıza küresel olarak yaşanan tedarik ve lojistik sorunlarını çıkarmıştır.
Bununla birlikte hammadde maliyetlerinin artması ve oldukça dalgalı bir seyir izlemesi dünya genelinde enflasyonist eğilimi güçlendirmiştir. Salgının başından beri genişleyici para ve maliye politikaları izleyen ülkeler yavaş yavaş bu tip uygulamalarından vazgeçmeye başlamışlardır. Bunun doğal sonucu olarak talebin azalması ve pek çok sektörün süreçten etkilenmesi kaçınılmaz görünmektedir. Durumu en iyi özetleyen makroekonomik değişken olarak ise ‘büyüme’ rakamları karşımıza çıkmaktadır. Sürecin hangi yöne doğru evrildiğini analiz etmek yerinde olacaktır. Gerek salgın gerekse arz sürecinde yaşanan aksamaların etkisiyle küresel olarak büyüme oldukça dengesiz bir seyir göstermektedir.
Ayrıca 2021 yılının sonu itibariyle belirginleşen büyük merkez bankalarının (başta FED) parasal genişlemeye son verme istekleri de büyümeyi olumsuz etkilemeye başlamıştır. Uluslararası Para Fonu (IMF)1 , Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nun Ocak 2022 sayısını “Artan Vaka Yükleri, Kesintili Bir İyileşme ve Daha Yüksek Enflasyon” başlığı ile yayımlanan sayısında küresel ekonomik toparlanmanın azalarak devam ettiğini ve enflasyonist eğilimlerin güçlendiğine vurgu yapılmıştır. Covid varyantlarının ekonomiyi ve sosyal hayatı etkilemeye devam ettiği, bununla beraber ekonomik toparlanmanın daha da yavaşladığı gözle görülür bir gerçek olarak ortaya çıkmaktadır. Raporda, 2021’de yüzde 5,9 büyüdüğü tahmin edilen küresel ekonominin 2022’de yüzde 4,4 ve 2023’te 3,8 büyümesinin beklendiği kaydedilmiştir.
IMF, Ekim 2021’de yayımladığı raporda, küresel ekonominin 2022 yılında yüzde 4,9, 2023’te ise yüzde 3,6 büyüyeceğini öngörmüştü. 2022 yılına ilişkin küresel büyüme beklentisindeki gerilemenin iki önemli ekonominin büyüme tahminlerindeki düşüşü yansıttığı vurgulanmıştır. Raporda, ABD’de parasal desteğin erken geri çekilmesi ve devam eden arz sıkıntısının, Çin’de ise emlak sektöründe devam eden daralma ile özel tüketimin beklenenden daha yavaş toparlanmasının iki ülkenin büyümesinde düşüşe neden olduğu ifade edildi. Dünya ekonomisinin iki önemli aktöründe yaşanan büyüme kaybı küresel olarak diğer ülkeleri de etkilemektedir.
Raporda, artan enflasyonun, devam eden tedarik zinciri aksamaları ve yüksek enerji fiyatları ile birlikte öngörülenden daha uzun süre devam etmesinin beklendiği, 2022’de arztalep dengesizlikleri azaldıkça ve büyük ekonomilerdeki para politikası müdahalesiyle enflasyonun kademeli olarak düşmesinin beklendiği ifade edilmiştir. IMF’nin raporuna göre, Türk ekonomisinin 2021 yılına ilişkin büyüme tahmini yüzde 5,8’den yüzde 9’a yükseltilirken, 2022 için büyüme beklentisi yüzde 3,3’te sabit tutulmuştur. 2023 yılında ise aynı eğilimi göstererek yüzde 3,3 büyüyeceği öngörülmüştür.
Gerek IMF gerek diğer pek çok kuruluşun dikkat çektiği nokta ise gelir adaletsizliğinin artması ve salgının yarattığı durumun istihdam kayıpları ile bu süreci daha kötü noktaya getirebileceği uyarısıdır. Tüm dünyada yaşanan bu tip dengesizliklerin hem talep hem de iş yapış şeklinde önemli değişiklikler getirebileceği de unutulmamalıdır.
Ülkemizde inşaat ve gayrimenkul sektörünün en önemli göstergelerden birisi olan ‘konut satış’ rakamlarına baktığımızda ise durum şöyledir; 2021 yılında ekonomik büyümenin ivmelenmesi, enflasyon etkisi ile talebin canlı olması ve ertelenen talebin devreye girmesi ile toplam satışlar 1 milyon 491 bin adet olarak gerçekleşmiştir. İpotekli satışların faizlerdeki artışında etkisi ile 2020 yılındaki rakamı olan 573 bin adetten 294 bine gerilediği gözlenmiştir.
2021 yılı itibarıyla sektör açısından kısa bir değerlendirme yapıldığında; küresel olarak son 100 yıldır görülmeyen bir salgın sürecinin etkileri, satıştan, inşa sistemine, mekânların yapısından, kullanılan malzemeye, tüketici davranışlarından, genel eğilimlere kadar pek çok unsuru köklü bir şekilde değiştirmiştir.