Koronavirüsün inşaat sektöründeki etkileri nasıl olacak?
Çin'de başlayan ve dünyayı da etkisi altına alan koronavirüs dünya ekonomisini çöküşün eşiğine getirdi. Ticaret, lojistik gibi bir çok sektörü etkileyen koronavirüs, inşaat sektörünü nasıl etkileyecek?
Tüm dünyada yayılan koronavirüs Covid-19 salgını, ticaretten lojistiğe, gıdadan tekstile birçok sektörü olumsuz etkiledi. Peki koronavirüsün inşaat sektöründeki etkileri nasıl olacak? İnşaat sektörü malzemeler, işçiler, ihale ve sözleşmeler açısından bu süreci nasıl atlatacak?
Yeni Meram Gazetesi köşe yazarı Armağan Güleç Korumaz bugünkü köşesinde koronavirüsün inşaat sektörüne olan etkilerini kaleme aldı.
İşte Armağan Güleç Korumaz'ın 'Koronavirüs inşaat sektörünü nasıl etkilyecek?' başlıklı yazısı...
Dünya ekonomisi global bir krizin, ekonomik anlamda bir çöküşün eşiğinde. Bugün ekonomistler 2020 yılının sonunda Korona virüsünün dünya ekonomisine vereceği zararın yaklaşık 8 trilyon doları bulabileceğini, dünya ekonomisinde yüzde 10'luk bir daralmanın gerçekleşebileceğini öngörüyor.
Öncelikle Çin ekonomisinde başlayan daralma tüm dünyayı etkisi altına almayı başladı. Çin’den yeteri kadar ürün gelmediği için fabrikalar kapanma aşamasına ve üretim yapamama durumuna geldi. Global anlamda taleplerde giderek artan azlık, yerli üretimdeki düşüş, birçok sektörü olduğu gibi ticaret ve lojistik sektörünü de derinden etkiliyor.
Turizmden spora, eğitimden ticarete kadar tüm sektörlere bulaşan COVID-19, hizmet ve ürün sağlayıcısı olan inşaat sektörünü de etkiledi ve etkilemeye devam edecek. Bu durumun ne kadar süreceği bilinmese de, salgın devam ettikçe inşaat sektörü dışında çeşitli endüstriler ve özellikle tedarik zincirinin neredeyse tüm yönleri etkilenecek gibi görünüyor. Tedarik zincirindeki sorunlar projelerin de gecikmesine, tüketici memnuniyeti ve güveninin azalmasına ve müteahhit ve yüklenicilerin finansal anlamda zor duruma düşmelerine sebep olacaktır. Bu durum devamında, yapılan sözleşmelerin tekrar gündeme gelmesi ve gözden geçirilmesini zorunlu kılacaktır. Tüm bu etkenlerin bir de işçilik alanındaki aksamalarla birleştiği düşünülürse, proje ve inşaat süreçlerinin yeniden ele alınması kaçınılmaz görünüyor.
Malzeme
Malzeme bir inşaat projesinin temel kalemlerinden biridir, en büyük maliyetleri arasındadır ve fiyatları da yerel, ülke ve dünya ekonomik iklimine göre değişmektedir. Vergilerden, her türlü uluslararası olaydan, önemli bir açıklamadan ve korona virüsü gibi küresel olaylardan fiyatları doğrudan etkilenmektedir. Malzeme dünyasında, değişen arz-talep dengesinden dolayı stabil bir fiyattan söz etmek olası değildir. Bu duruma ilave olarak bugün salgın nedeniyle malzeme tedariğinde yaşanan keskin düşüş ve yavaşlayan üretim, proje teslimat sürelerini geciktirecektir. Üründeki azalış, ilgili fiyatlarda artışa neden olacaktır. Çin yapımı mal veya malzemelere güvenen, alım yapan yükleniciler için bu, aynı zamanda daha yüksek malzeme maliyetleri anlamına da gelmektedir. Proje süreçlerindeki ve malzemedeki bu gecikmeler de müteahhitlerin, kendilerini zaman ve maliyet açısından risk ve baskı altında hissettikleri bir ortama neden olacaktır.
İşçilik
Projelerin maliyetini etkileyen diğer önemli bileşen ise işçilik. Türkiye şartlarında kaliteli işçiliği bulmanın ne kadar zor olduğu bu sektörde kabul edilmiş bir gerçek. Kaliteli işçilik bu kadar zor bulunuyorken bir de bu tür bir salgın, hem işçinin sağlığı hem de proje sürecinin sağlığı için önemli riskler taşır hale geliyor.
Evet artık çoğu firma evden/uzaktan çalışma dediğimiz “home-office” uygulamasına geçti. Şirketler çalışanlarına bu konuda yeteri kadar izin veriyor fakat inşaat sektörü yerinde “on-site” çalışmayı gerektiren bir sektör. Bu nedenle işverenlerin ve inşaat şirketlerinin birçoğu sağlıklı işçilerin şantiyede bulunmasını istiyor. Toplu taşımada alınan tedbirler çerçevesinde işçilerin işe tam zamanında başlamaları da zor görünüyor. İnşaat sahalarındaki olası kapatmalar, potansiyel proje gecikmeleri ve işçi ödeneklerinde kesintileri de beraberinde getirecektir. Bu durumda bir de müteahhitlerin, bu saha kapatımı süresince işçilerin tazmin edilmelerini sağlamaları gerekecektir. Tazminlerin sağlanamaması durumu, işler normale döndüğünde, işçilerin tekrar işe dönmemeleri gibi bir riski de taşımaktadır. Koronavirüs salgını nedeniyle işgücünde yaşanan sıkıntılar, birçok sözleşme hükümlerinin yeniden değerlendirilmesi ve yürürlüğe girmesi anlamına gelecektir. Virüsün performans ve işgücü veriminde düşüşe neden olması kaçınılmazdır.
İhale ve Sözleşmeler
Malzeme ve işçilikte yaşanan sıkıntı doğal olarak ihale fiyatlarına da etki edecektir. Salgının mevcut sözleşmelerde yer alan fiyatlar üzerinde de bir yansıması olacak, bu durumda yüklenicinin bu maliyet riskiyle mücadelesi gündeme gelecektir. Yüklenicilerin virüs kaynaklı yeni malzeme arzını karşılayabilmek veya işgücündeki sıkıntıları çözebilmek için alacağı yeni riskler, yapılan sözleşmelerin güncellenmesini zorunlu kılacaktır. Sözleşme şartlarının ele alınmasında öncelikli olarak sözleşmenin ne tür riskleri ne şekilde kapsadığı önemlidir. İnşaat sözleşmelerinde yer alan “mücbir sebep” hükümlerinin neleri kapsaması gerektiği ve korona virüs gibi bir salgın durumunda mücbirliğin neyi öngördüğü yeniden tartışılması gereken bir konudur. Tüm dünyayı olduğu gibi ticari hayatı da etkisi altına alan korona virüs salgının Türk hukukunda mücbir sebep oluşturabilecek objektif kriterleri taşıdığı görülmektedir. Ancak bu salgının bir mücbir sebep olarak değerlendirilebilmesi için ayrıca sözleşme edimini yerine getirilmesini imkânsız hale getiren bir durum oluşturarak sübjektif koşulu da sağlaması gerektiğinden de bahsedilmektedir. Bu nedenle yeni sözleşmeler için virüsün nasıl ele alınacağı ve etkilerinden kaynaklanan gecikme ve ek maliyetin sözleşmede ne şekilde değerlendirileceğinin netleşmesi gerekmektedir. Sözleşme tarafları, korona virüs gibi öngörülemeyen ve kontrol edilemeyen durumların ele alınma konusunda hem fikir olmalıdır. İyi hazırlanmış ve ilgili riskleri içeren yasal bir taslak, potansiyel riskleri minimuma indirmede ve çözüm üretmede kolaylaştırıcı olacaktır.
Sektörde ZORUNLU yeni kurallar/düzenlemeler
Malzeme üretim ve tedarik anlamında bu kadar dışa bağımlı oluşumuz, bize yerli üretimin ve işgücünün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı. Üretimde güç olmanın öncelikli koşulunun kendi kendine yetebilme olduğunu bir kez daha gördük. Bu tür kriz durumlarında alternatif malzemelerin, bu alternatif malzemelerde de öncelikli yerel malzemenin önemini tekrar anlamış olduk. Umuyorum ki bu problemler bizi daha nitelikli malzeme ve özellikle de işçilik üretmede motive eder. Sosyal yaşantımızı, hayatı yaşama biçimimizi bile uzun vadede etkileyebilecek olan bu salgın, şantiyelerdeki koşulların da yenilenmesini zorunlu kılıyor. Şantiyelerdeki yemek düzeni, bir arada kalan işçilerin yatak düzeni, güncellenmesi gereken temizlik koşulları ve işçiler için alınması gereken tedbirler zaruri hale gelmek zorunda. İşçilerin kendilerini ve diğerlerini korumak için kişisel koruyucu ekipmanları ve artan hijyen kullanımları, enfeksiyonların yayılmasını önlemede hayati önem taşıyacak ve mecburi olacak. Bütün bunların yanı sıra işçilerin düzenli sağlık kontrolleri ve şantiyenin belirli yerlerinde kurulacak hijyen/dezenfeksiyon santralleri artık şantiye kuralları içinde yer alacak. Tüm tedarik zincirini, taşeronları, yüklenicileri ilgilendiren sözleşme şartları yeniden ele alınacak. Coronavirus salgını ile benzersiz koşullar yaşadığımız şu günlerde, proaktif bir yaklaşım, projeler için bir “bekle ve gör tutumu” benimsemekten çok daha iyi olacaktır.
İnşaat sektöründen tapu harcı sıfırlanması ve KDV indirimi talebi!