22 / 11 / 2024
fuzul

Miras paylaşımında problem!

Miras paylaşımında problem!

Miras paylaşımında problem yaşanmaması için 4721 sayılı Medeni Kanun çocuklar arasında mirasın eşit oranda pay edilmesi gerektiğini ayrıca evlilik dışı doğan çocukların da diğer çocuklarla eşit oranda pay almasını garanti altına alıyor...





Miras paylaşımında problem!


Para ile ölçülebilen hak ve borçlardan oluşan mal varlığı, kişinin ölümüyle birlikte “tereke” adını alır ve ölümle birlikte mirasın intikali ve ne şekilde paylaşılacağı sorunu gündeme gelir.


Kişi hayattayken mal varlığı içerisinde bulunan tüm haklar intikale konu olmaz. Örneğin; intifa hakkı, sükna hakkı ve nafaka alacakları gibi haklar kişinin ölümüyle kendiliğinden sona ereceğinden, mirasçılara geçmez. Ayrıca miras bırakan hayattayken ileri sürmemişse, manevi tazminat alacağı da mirasçılara intikal etmez.


Türk Medeni Kanunu mirasın geçişi konusunda “külli halefiyet prensibi”ni kabul etmiştir. Yani tereke bir bütün halinde, alacak ve borçlarla beraber, miras bırakanın ölümüyle kendiliğinden yasal ve atanmış mirasçılara geçer. Fakat “vasiyet alacaklısı” olarak tabir ettiğimiz kişiler açısından külli halefiyet prensibi geçerli değildir. Örneğin; miras bırakan ölmeden önce yaptığı vasiyetname ile iki evinden birini hizmetçisine bırakmıştır. Hizmetçi ev sahibesinin ölümüyle kendiliğinden bu evin maliki konumuna gelmez. Onun yalnızca ev sahibesinin mirasçılarından bu evi talep etme hakkı vardır. Ayrıca söz konusu evle ilgili olanlar hariç miras bırakanın tereke borçlarından da sorumlu değildir.


Miras paylaşımında problem yaşanmaması açısından kanun miras bırakanın çocukları arasındaki mal paylaşımını cinsiyet ve yaş ayrımı olmaksızın eşit kabul ediyor. Ayrıca 4721 sayılı yeni Medeni Kanun sahih nesepli- gayri sahih nesepli soy ayrımını kaldırarak evlilik dışı doğan çocukların aleyhine olan eşitsizliği ortadan kaldırmıştır.


İkinci zümre miras bırakanın ana-babası ile bunların alt soyundan ( kardeşleri, kardeş çocukları, kardeş torunları) oluşur. Bunların mirastan pay alabilmesi için birinci zümreden mirasçı olmaması şarttır. Burada tereke anne ve babaya 1/2, 1/2 şeklinde ikiye bölünür. Anne- babadan biri vefat etmişse onun payı alt soya, yani kardeşe; eğer kardeş de ölmüşse onun yerini varsa kardeşin alt soyu olan yeğenler alır.


Üçüncü zümre miras bırakanın büyükanne-büyükbabaları ile bunların alt soyundan (babanın babası, babanın annesi, annenin annesi, annenin babası, dayı, teyze, amca, hala ve alt soyları) oluşur. Eğer miras bırakanın geride çocuğu, torunu şeklinde devam eden alt soyu ve anne-baba, kardeş ve kardeş çocukları şeklinde de devam eden zümrede de mirasçısı yoksa, büyükanne ve büyükbabadan olan bu zümredekiler mirasçı olurlar.


Saklı pay sahibi mirasçılar alt soy, ana- baba ve sağ kalan eştir. Alt soyun saklı payı kanuni miras payının yarısı, ana-babanın saklı payı her biri için kanuni miras payının 1/4 ‘idir. Eşin saklı payı ise tek mirasçı olup tüm mirasın ona kalması durumunda terekenin 3/4 ‘ü, birinci zümreyle mirasçı olursa yasal miras payının aynısı yani 1/4, miras bırakanın ana-babasıyla birlikte mirasçı olursa yine kanuni miras payının aynısı, yani 1/2'dir. Sağ kalan eş üçüncü zümre ile mirasçı olursa saklı payı, kanuni miras payının 3/4’ü, yani 9/16 olur.


Miras bırakanın tasarrufu yüzünden saklı payını elde edemeyen mirasçı miras paylaşımında problem yaşar ve bu tasarruftan yararlanan kişi veya kişilere karşı miras bırakanın ölümünden sonra, yasal süresinde, miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesinde tenkis davası açabilir.



Miras hukukunda intifa hakkı!
Miras hukukunda zümre!
Miras paylaşımı davası!
Miras hukuku kira geliri!
Miras paylaşımı nasıl olmalı?
Mirasın hükmen reddi!
Miras hukukuna göre yasal mirasçılar kimlerdir?



Nagihan AKDAŞ/Emlakkulisi.com


Geri Dön