Pera Palace Hotel'in geliri restorasyon çalışmasından sonra yüzde 50 arttı!
DEMSA Group’un sahibi Demet Sabancı Çetindoğan, “Pera’yı yeniledik. İç mekânı yeniden kendi dönemine uygun olarak giydirdik Restorasyonun ardından yüzde 50 gelir arttı. Sadece pastane girişi yüzde 30 yükseldi” dedi...
DEMSA Group’un sahibi Demet Sabancı Çetindoğan, “Pera’yı yeniledik. İç mekânı yeniden kendi dönemine uygun olarak giydirdik. Ev sıcaklığı kattık. Önce pastane kısmını açtık. Restorasyonun ardından yüzde 50 gelir arttı. Sadece pastane girişi yüzde 30 yükseldi” dedi.
DEMSA Group’un sahibi Demet Sabancı Çetindoğan ile, 18’inci yüzyılın sonlarına gidiyoruz. Pera Palace Hotel Jumeriah’da buluşuyoruz. Konu konuyu açıyor.
Perakendede en büyük gruplardan oldunuz. Nasıl gidiyor?
- Sanırım en büyük ikinci perakende grubuyuz Türkiye’de. Ama müşteri yelpazesine bakınca A+’dan D’ye kadar geniş bir kesime hitap ediyoruz. Harvey Nichols ve Brandroom ile lüksteyiz, Shopping TV’deki telefon ve online satış ile ev hanımlarına hitap ediyoruz.
La Fayette’i Anadolu yakasında açacaksınız. Harvey Nichols’ı orada açmaktan vazgeçtiniz mi?
- La Fayette 2015 sonunda açılıyor. Böylesi büyük mağazaları açmak kolay değil. Yer bulamıyoruz. Bu nedenle daha küçük metrekarelerde Brandroom açabiliyoruz. Ama hâlâ AVM çılgınlığı devam ediyor. Yani yer olursa Anadolu yakasında da Harvey Nichols açabiliriz.
Türk tasarımcılara İngiltere’de nasıl destek olacaksınız?
- Harvey Nichols içinde Türk tasarımcılar desteklenecek. Şu anda çok sayıda yabancı tasarımcı da Türkiye’deki Harvey Nichols mağazaları ve Brandroom’da yer edinebilmek için kapımızda sırada. Randevu için ısrar ediyorlar.
Pera Palace Jumeriah otel, çok yakında açıldı ama yeniden dekorasyon yaptınız. Ne oldu?
- Otele gelenler zaman tüneline girdiğini söylüyor. Otelin ilk haline sadık kalarak restore ettik ve bir müze gibi ele aldık. Zaten müze otel statüsünde. Ancak buranın bir mekân olduğunu unuttuk. İç mekânı yeniden kendi dönemine uygun olarak giydirdik. Ev sıcaklığı kattık. Önce pastane kısmını açtık. Restorasyonun ardından yüzde 50 gelir arttı. Sadece pastane girişi yüzde 30 yükseldi. Şef de değişti ve onun da kesin etkisi oldu. Orient Terrace’ı açtık şimdi. Thrillist’in “Dünyanın En İkonik Otelleri” listesine Türkiye’den giren tek otel oldu.
Oteli yenilerken çok sayıda antika da bulmuştunuz. Nasıl değerlendirdiniz onları?
- Bir kısmını vakfa verdik. Burada sergileyip, kullandıklarımız da var. Lobide kullandığımız çay servis masası ve gümüş çay demliği hep o bulduğumuz antika eşyalar… Burası Agatha Christie’nin Doğu Ekspres’inde Cinayet romanını yazdığı, Ernest Hemingway’in, İnönü’nün kaldığı bir otel. Atatürk’ün kaldığı oda ayrıca ziyarete açık zaten.
10 yıldır inşaatı süren otel açılıyor
Maçka’da 10 yıldır inşaatı süren otelde sona geldiniz mi?
- Evet, Temmuz’da açılıyor. Starwood’un en lüks markası St. Regis olarak açılacak. Burayı inşaat halinde 4 yıl önce satın aldık. Nişantaşı sakinleri biraz şikâyetçiydi ama şimdi orada çok güzel bir sinerji yaratacak. Otelin altında 9 butik var. Tom Ford, Alexarder McQueen ve birkaç marka açıldı, diğerleri de otelle birlikte açılmış olacaklar.
Yeni otel projesi var mı?
- İstanbul’da bir iş oteli yapacağız. Levent Plaza’nın bir kısmı bize ait. O bölümleri otele çevireceğiz. Türkiye’de pek olmayan bir
konsept ama yurtdışında bazı binaların bir kısmı otel olarak kullanılabiliyor. Önemli bir markayla da görüşme halindeyiz.
Kordon da saklayacağız
Kök hücre bankası Onkim’de yenilikler var mı?
- Kordon bankacılığı devam ediyor. Şimdi kordonun kendisini de saklamaya başlıyoruz. PRP denen, kendi kanınızdan yüzünüze uygulanan estetik bir operasyon var. Bunu uygulamadan önce bir test yaptırmak gerekiyor. O testi İstanbul’da ilk yapan biz olacağız.
İzlediğim kanalın sahibi oldum
Sabancı’dayken sanayi, tarafındaydınız. Şimdi moda, perakende, turizm. Daha keyifli alanlarda mısınız?
- Sabancı’da 20 yıl keyifle sanayinin içindeydim. Son 5 yıl Fashion TV izledim. Modayı ve gelecek trendleri anlamak için. Sonra o kanalın sahibi de oldum. Ülkeye yeni markalar kazandırmak da çok keyifli.
Türkiye’nin ülke markasına ihtiyacı var
Turizm ve perakende birbirini çok etkileyen sektörler. Siz nasıl bir sinerji yaratıyorsunuz?
- Eskiden yurtdışına herkes alışverişe giderdi. Artık sadece kültür-sanat işlerine gidiyorlar. Alışveriş caddeleri bir kentin ekonomik zenginliğiyle ilgili göstergedir. Eskiden 1 liraya nazar boncuğu veya hediyelik eşya alan turist yerli markalardan, mağazalardan ve yabancı lüks markalardan alışveriş yaparak daha fazla para bırakarak ayrılıyor ülkemizden. Biz ne kadar zengin turist getirirsek o kadar çok para bırakırlar. Özellikle turizmde ‘Türkiye markası’ yaratmalıyız. Bir markanın nesi var bir ülkenin sesi var. Bizim güçlü, pozitif ülke markasına ihtiyacımız var. Örneğin İngiltere, o kadar güçlü imajına rağmen ‘Great’ temalı ülke tanıtımı yapıyor.
Demet CENGİZ/ Hürriyet Gazetesi