Tunç Soyer, İzmir trafik sorununu nasıl çözeceğini açıkladı!
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Soyer, "Trafik aslında planlama meselesi. Mesele sadece alt geçit, üst geçit meselesi de değil. Akıllı şehir dediğimiz kent modeliyle, teknolojiyi kentin yönetiminde, ulaşımında kullanmaya başladıkça inanılmaz çözümler üretmeniz mümkün." dedi...
CHP'nin 31 Mart yerel seçimi için İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Tunç Soyer, "İzmir'i neden bir 'kadın şehri' olarak adlandırıyorsunuz?" sorusuna "Bu şehir adını tarihin ilk örgütlü kadın hareketi olan Amazonların kraliçesinden alıyor" şeklinde yanıt verdi. Soyer, İzmir'in bir kadın şehri olduğunu ve bunu bilmeyenin İzmir'de yaşayamayacağının altını çizdi.
Cumhuriyet'te yer alan habere göre; Soyer'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde;
İzmir gibi büyük bir şehrin ulaşım problemini nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz?
Yeni öğrendiğim bir şey var. Parametrik tasarım diye bir şey. Bir kavşakta kullanacağınız bir takım teknolojilerle kentin kavşağın izini çıkartıyorsunuz. Oradan geçen araç sayısı, geçtiği an, yoğunluklar, nereden nereye gittiği, bütün bunları artık veri olarak tespit edebiliyorsunuz. Ondan sonra da ona uyumlu, ona uygun çözüm ortaya koyabiliyorsunuz. Dolayısıyla hissi, gerçek olmayan, doğru olmayan sonuçlar ortaya koymanız mümkün değil. Son derece reel veriler üzerinden çözüm üretmeye başlıyorsunuz. Artık buna imkan var. Trafik dediğiniz mesele, yol meselesinden ibaret değil. Trafik aslında planlama meselesi. Mesele sadece alt geçit, üst geçit meselesi de değil. Akıllı şehir dediğimiz kent modeliyle, teknolojiyi kentin yönetiminde, ulaşımında kullanmaya başladıkça inanılmaz çözümler üretmeniz mümkün. Dolayısıyla burada da aynı şeyi söyleyerek bitireyim. Büyüklük, küçüklük meselesi değil. Kentle ilgili üreteceğiniz çözümlerin ne kadar akılcı olduğu, ortak akla dayandığı, ne kadar teknolojik çözümlerle üretildiği, ne kadar veriye dayalı olduğuyla ilgili. Yoksa eğer o verilere sahipseniz, eğer o ortak aklı kullanıyorsanız, eğer o teknolojiyi kullanıyorsanız, küçük bir şehirde de büyük bir şehirde de büyük bir meydanda da küçük bir meydanda da doğru çözüm üretirsiniz. O nedenle mesele büyüklük-küçüklük meselesi değil.
Size göre İzmir'deki yanlışlar neler ve nasıl düzeltilir?
İzmir'deki yanlışlar için çok şey sayabiliriz. Nasıl düzeltileceğiyle de ilgili çok şey anlatabilirim. Bu programın formatına da uymaz, süresine de uymaz. Ben sadece şunu söyleyerek tamamlayayım. Seferihisar'a belediye başkanı olmaya karar verdiğimde, aday olduğumda şöyle bir fikir vardı aklımda. Şöyle bir şey şekillenmişti; 'Seferihisar olağanüstü bir zenginlik, olağan üstü bir mucize, adeta bir istiridye içinde inci ama bunu kimse görmüyor. Ben belediye başkanı olduğum anda bu güzelliğin bütün insanlık tarafından görülmesi için elimden ne geliyorsa yapacağım. Çünkü bu mümkün.' demiştim. Ve 10 yıl boyunca da bunu yapmaya çalıştım. Bir ölçüde yaptığımı da söyleyebilirim ukalalık kabul etmezseniz. Şimdi aynı duyguyu, aynı hissiyatı İzmir için taşıyorum. İzmir belki de Seferihisar'dan çok daha muazzam parlak bir inci aslında ama yine bir istiridye kabuğu içinde. Ben bu güzelliğin ortaya çıkartılmasına katkı vereceğimi, onun ortaya çıkartılmasında bir önderlik yapabileceğimi biliyorum. O nedenle bu göreve talibim. İzmir bana hep şunu dedirtir; 'Derya içinde olup, deryayı bilmeden yaşayan balık misali yaşıyoruz bu topraklarda.' Öylesine büyük bir potansiyel, öylesine güzel bir iklim, bereketli topraklar, akvaryum gibi bir deniz yani olağanüstü. Hep gideriz mesela batıya imreniriz ya dönüp geliriz. 'Ya bu niye böyle değil? Orada şöyle oluyor da, bizde öyle olmuyor.' gibi. İzmir bütün bunların, hepsinin çok daha fazlasının mümkün olabileceği bir kent. Gerçekten olağanüstü bir kent. Olağanüstü güzel bir kent. Bütün mesele onu tekrar dünya ile buluşturmakta, dünyaya açmakta ve bu zenginlikleri refaha dönüştürmekte. Bunun yolu demokrasiden geçer. Demokrasiyi ne kadar güçlü uygulayabilirsek, ne kadar çok bu kentin kılcallarına yayabilirsek o zaman herkesin İzmir'le ilgili olan sevgisi aidiyeti, katılımı artacak. Ve biz İzmir'le ilgili daha büyük bir ortak akıl yaratacağız. 'İzmir'i en çok ben seviyorum.', 'İzmir'i en çok ben biliyorum.' Böyle bir dünya yok. Bu kentte yaşayan herkes İzmir'in sahibidir, İzmir'dir. Her birimiz İzmir'iz aslında. Dolayısıyla bizim İzmir'le ilgili heyecanımızın bir sebebi var, reel bir sebebi var. Çok daha fazlasına muktedir İzmir. Ve bunu biz el birliğiyle, bütün İzmirliler birlikte yapacağız. İnanın bana sadece İzmir değil, Türkiye değişecek. İzmir Türkiye'yi bir lokomotif gibi arkasına takacak ve bambaşka bir güzelliğe taşıyacak. Türkiye İzmir'den iyileşecek, Türkiye İzmir'den güzelleşecek. Onun için İzmir çok renk, çok ses, çok nefestir. Daha çok rengi, daha çok sesi, daha çok nefesi İzmir Türkiye'ye taşıyacak.