Türkiye dünya genelinde toprak rezervleri azalan 20 ülkeden biri oldu!
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş, Türkiye'nin dünya genelinde toprak rezervleri azalan 20 ülkeden biri olduğunu söyledi.
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş, Türkiye'nin toprak rezervlerine yönelik açıklamalarda bulundu. Sputniknews'te yer alan habere göre; Ortaş açıklamasında dünya ve Türkiye topraklarının ağırlıklı olarak insandan kaynaklanan yanlış kullanımdan dolayı yok olduğunu dile getirdi.
Ortaş açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Türkiye, tüm dünyada toprak rezervleri azalan 20 ülkeden biri olarak biliniyor. Toprağın dikkatli kullanılması gerekir. Çünkü gıda üretiminin kaynağı toprak varlığımız maalesef gün geçtikçe azalıyor. 1970 yılında kişi başına 4400 metrekare tarım arazisi düşerken, bu değerin 2010 yılında 2800 -2900 metrekareye kadar indiği ve bugünde 2510 metrekareye kadar indiği görülüyor. Dünyada da benzer şekilde kişi başına düşen arazi miktarı bugün 1870 metrekaredir. Toprak yoksa ekmek de yoktur. Emek yoksa memleket de yoktur. Göç ve gözyaşı içinde yaşanacak yer aranır. Toprağı korumak en büyük görev ve erdemliliktir."
‘Ülkemizin mera alanları 1930’lu yıllarda 40 milyon hektar iken günümüzde 12 milyon hektara düşmüştür’
Yeterli veri olmamasına karşın son senelerde Türkiye’de ekilen ve dikilen tarım alanlarının yüzde 10’u ve toplam tarım alanlarının yüzde 7’sinin ortadan yok olduğunun belirtildiğini ifade eden Prof. Dr. İbrahim Ortaş, şunları söyledi:
"Günümüzde Türkiye topraklarının yüzde 36’sı tarım için kullanılıyor. Ancak var olan toprakların sadece yüzde 5-6’sı kadarı kaliteli ve verimli tarım toprağı. Ülkemizin mera alanları 1930’lu yıllarda 40 milyon hektar iken günümüzde 12 milyon hektara düşmüştür. Bu değişimin sonucu olarak 622 milimetrelik yağış miktarının bugün 575 mm’ye, hatta İç Anadolu ve Güneydoğunun bazı bölgelerinde 200 mm’ye kadar düştüğü ölçülmüştür."
‘Türkiye topraklarının yüzde 79’u su ve rüzgar erozyonu tehdidi altında’
Tarım topraklarının azalmasının ve verimsizleşmesinin en önemli sebeplerinin doğanın ekolojik ilkelere göre yönetilmemesi sonucu azalan bitki örtüsü ve su yetersizliğinin nedeniyle meydana gelen erozyonlar olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ortaş, "Erozyon ve toprağın bozulması ile toprağın verimsizleşmesi beraberinde kırsaldan ve köyden kentlere başlayan göçü getirmiş, bu şekilde gelişen kentleşme, tarım alanlarının üretimden koparılmasına neden olmaktadır. Tarım işletmeciliğinin bilinçsizliği ve coğrafyanın doğal yapısından dolayı, Türkiye topraklarının yüzde 79’u su ve rüzgar erozyonu tehdidi altında. Kentlere yerleşen insanların gelir düzeyindeki yetersizlik ve olanaksızlıklar, kentlerin etrafındaki kamuya ait araziler ve meralar gecekondu şeklinde yerleşmelerin oluşmasına neden oldu. Kente göç ile gelişen yapılaşma ve sanayileşme ise tarım topraklarının yaklaşık yüzde 5’ini adeta işgal etmiş durumda. Eski adı ile DPT ve yeni adı ile Kalkınma Bakanlığı verilerine göre, son yıllarda tarım dışına çıkarılan yüksek verimli tarım alanlarının 12 bin kilometrekareye ulaştığı tahmin edilmektedir. Amaç dışı kullanılan ve ekonomik değer üretmeyen tarım arazilerinin konut ve sanayi tesisi yapımına ayrılması nedeniyle tarım toprakları hızla yok olmuş durumdadır" dedi.
Başta Harran Ovası ve Çukurova’nın Akdeniz’e yakın kıyılarında olmak üzere toprakların yanlış kullanımı konusundaki en büyük sorunların başında aşırı sulamanın sebep olduğu tuzlulaşmanın yer aldığını söyleyen Prof. Dr. Ortaş, ayrıca iklim değişimlerine bağlı olarak kuraklığın yükseldiğini sadece GAP’ın sulamaya açılması ile beraber 15 bin hektardan fazla tarım alanının tuzlulaştığını, bu alanlarda ürün yetiştirmenin neredeyse imkansız olduğunu söyledi.
‘Kimyasal gübre ve ilaç kullanımının artan oranlarda kullanımı, toplum sağlığını tehlikeye sokar duruma gelmiştir’
Türkiye topraklarının giderek verimsizleşmesinin bir başka sebenin de yoğun tarımsal üretim yapılan alanlarda kullanılan pestisit, herbisit ve suni gübrenin aşırı kullanımı sonucu doğal olarak meydana gelen toprak kirliliği olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ortaş, "Başta düşük örtülü alçak tünel bitki yetiştiriciliği yapılan alanlarda ortamda bırakılan plastikler, toprak kirliliğine neden olmaktadır. Toprak kirliliğinin engellenmemesi durumunda gelecekte ürün ve gıda zinciri üzerinden toplum sağlığının bozulması kaçınılmaz olacaktır. Bu durum uzun vadede ciddi gıda güvencesi ve güvenliği sorunu oluşturacaktır. Özellikle kimyasal gübre ve ilaç kullanımının artan oranlarda kullanımı, toplum sağlığını tehlikeye sokar duruma gelmiştir. Kullanılan kimyasallar topraktaki yararlı canlı topluluklarının yaşamını olumsuz etkilediği için bitkilerin yaşamı ve ürün kalitesi de doğal olarak olumsuz etkilenmektedir" dedi.
‘Türkiye’de toprak kirliliği ile ilgili yasal düzenlemelerin anayasal çerçevede değerlendirilip düzenlenmesi gerekmektedir’
Doğal toprak yapısı ve içindeki yararlı canlı yaşamı, gıda güvenliğini söz konusu tehditlerden koruyabileceğini söyleyen Prof. Dr. İbrahim Ortaş, şunları dile getirdi.
"Türkiye’de toprak kirliliği ile ilgili yasal düzenlemelerin anayasal çerçevede değerlendirilip düzenlenmesi gerekmektedir. Zaman kaybedilmeden insanlığın ve diğer bütün canlıların gıda kaynağı olan toprak envanterinin çıkarılması bu bağlamda oldukça önemlidir. Türkiye’nin toprak ve su gibi kaynaklarının korunması için toprak-su teşkilatlarının yeniden oluşturulması ile tarım ve sulamaya uygunluğu da belirten detaylı toprak haritaları yoluyla tarımın uzun erimli planlamasının yapılması gerekmektedir."
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi komisyonda!