23 / 12 / 2024

Türkiye'deki gayrimenkul yatırımı, Avrupa'ya göre daha çok kazandıracak!

Türkiye'deki gayrimenkul yatırımı, Avrupa'ya göre daha çok kazandıracak!

GYODER’in sektördeki birçok önemli değişikliğin mimarı olduğunu vurgulayan GYODER Başkanı Torun, "Sektörde değişim sürmeli. Finansman modeli olarak kullanılan Sat-Yap modeli sürdürülebilir olmadığı için tek alternatif olmaktan çıkarılmalı, yeni finansman modelleri geliştirilmeli" dedi.



Gayrimenkul sektörünün çatı örgütü GYODER’in, 2013-2017 yılları arasında iki dönem başkanlığını yürüten Aziz Torun, bu sürede gerçekleştirdikleri çalışmaları şöyle aktardı: “Göreve geldiğimizde ilk olarak GYODER’in yapısında değişiklik yaptık. Adının açılımına ‘Gayrimenkul’ü eklediğimiz ‘Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği’ni, sektörün tamamını kucaklayan ‘geniş katılımlı’ bir yapıya kavuşturduk. GYODER Yönetim Kurulu’nun yapısını değiştirdik, Yönetim Kurulu üyelerinin sayısını 15’ten 21’e çıkardık. Başkan Yardımcılarını, uzmanlık alanlarına göre İcraatçı Başkan Yardımcıları olarak görevlendirdik. GYODER Yüksek İstişare Kurulu’nu oluşturduk. En önemlisi de Yönetim Kurulu, İcra Kurulu ve Yüksek İstişare Kurulu’nda kadın sayısını artırdık. Bugün Yönetim Kurulu Üyelerinin 6’sı ve İcra Kurulumuzun 3 üyesi kadın yöneticilerden oluşuyor. Görev yaptığımız dönemde en büyük desteği kadınlardan aldık. Yönetim Kurulu Üyeleri, Komisyon Başkanları, hatta komisyonlarda görev alan tüm kadın çalışanlara gösterdikleri büyük özveriden dolayı teşekkür ediyorum.” 


Sektörde değişime imza attık

GYODER yönetimi ve üyeleri ile gayrimenkul sektöründe değişim gerçekleştirdiklerini ifade eden

GYODER Başkanı Aziz Torun, “GYODER Yüksek İstişare Kurulu 15 Temmuz’un ardından çok önemli bir faaliyete imza attı. 1 Ağustos’ta aldığımız karar, Yüksek İstişare Kurulu’ndan çıkan bir karardı. Bu karar sonrasında talebimiz Meclis Başkanlığına iletildi. Meclis Başkanımızın da uygun görmesiyle bir protokol imzaladık. Sosyal sorumluluk bilinciyle, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında hasar gören Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin onarımı için GYODER üyelerinden oluşan konsorsiyum ile hızlıca bir çalışma başlattık. GYODER üyesi 32 firma ile oluşturduğumuz ‘Milletin Meclisini Millet Yapar’ konsorsiyumu tarafından, Meclisimizin hasar gören bölümlerinde başlatılan onarım çalışmaları, bugün büyük bir özenle devam ediyor. Şimdiye kadar yaklaşık 30 milyon liralık bir harcama yapıdı” dedi. 


Gayrimenkul Türkiye’nin lokomotif sektörüdür

GYODER’in, ‘Gayrimenkul, Türkiye’nin lokomotif sektörüdür ve desteklenmelidir’ görüşünü kabul ettirdiğini ve buna yönelik uygulamalara imza attığını belirten Aziz Torun, “GYODER, sektörde kurumsallığı tanımladı. Doğru veri ve göstergeler sundu. Sağlıklı büyüme için ürün çeşitliliğini, özkaynağı güçlü ortaklıklar kurulması kurulması gerektiğini savundu.


‘Güç Birliği’ kampanyaları ile sektöre ivme kazandırdık

“GYODER olarak sektöre ‘İş Birliği-Güç Birliği’ kavramını getirdik. Bugün sektörde sevilerek kullanılan ‘Güç Birliği’ logomuz, güven ve itibarın sembolü oldu” diyen Aziz Torun, şöyle konuştu: “15 Temmuz darbe girişiminin ardından, ekonomik büyümeye destek olmak amacı ile başlattığımız ‘Gayrimenkulde Güç Birliği Daha Güçlü Türkiye’ kampanyası, 2016 yılının satış grafiğinde çok etkili oldu. Kampanya kapsamında 3 bine yakın konut ve yaklaşık 400 ofis satışı ile sektörde 2.6 milyar TL ciro elde edildi. Sağladığı bu birliktelik ve kısa sürede aldığımız rekor sonuç, ülke ve sektör tarihimize geçecek niteliktedir. ‘Güç Birliği’nin ikinci adımını, ‘20 yıl vade ve düşük faizli konut kredisi’ kampanyasıyla attık. Bu kampanya ile GYODER üyesi 41 firmanın 109 projesinde, ilk bir ayda toplam 2 bin konut ve 279 ofis satıldı, yaklaşık 2 milyar 100 milyon TL’lik ciro elde edildi.” 


2017’de faiz oranları belirleyici olacak

Gayrimenkul sektörünün, yakın dönemde ülke olarak yaşanan ekonomik, siyasi ve toplumsal olumsuzluklara rağmen yine de büyümesini sürdüren bir sektör olduğuna dikkat çeken Aziz Torun, “Türkiye gayrimenkul sektörü, üreten, vergi veren, 2 milyon kişiye istihdam sağlayan, 200'den fazla sektörü etkileyen ve dolayısı ile milyonlarca kişiye dokunan bir sektör. Toplam 1 milyon 341 bin 453 adet konut satışı ile 2015 rakamlarının aşılması, 2016 yılı için önemli bir gelişmedir. Tüm yaşananlara rağmen bu performansın yakalanması gayrimenkul sektörüne duyulan güvenin bir yansımasıdır. Faizlerde anormal bir artış söz konusu olmazsa 2017 yılında da, konut satış adetinin 2016 rakamlarına ulaşacağını öngörüyoruz. Bu yıl gayrimenkul satışlarını tetikleyen en önemli faktör, faiz oranları olacaktır. Bunu GYODER kampanyalarında da çok net bir şekilde gördük. Yıllık faiz oranlarının yüzde 10’un, günlük faiz oranlarının yüzde 1’in altında olması, sürdürülebilir satış grafiğini destekleyecektir” dedi. 


1 milyon dolarlık yatırım oranı düşürülmeli

“Türkiye’deki gayrimenkul yatırımlarının, Avrupa’ya göre çok daha fazla kazandıracağının altını çizen Aziz Torun, “1 milyon dolarlık konut alan yabancı yatırımcıya vatandaşlık hakkı tanınması, sektörümüz adına önemli bir adım. Ancak bu oran, gelişmiş ülkelerde bizim sunduğumuz rakamın altında. Yabancı yatırımcının talebini artırmak için bu rakamın aşağı çekilmesi, hatta oranların bölge bölge değişmesi sektörümüze ivme kazandıracaktır. Vatandaşlık hakkının yanı sıra başka teşvikler de devreye girebilir. Oturma izni detaylarının da tanımlanması ve sürelerin uzatılması gibi düzenlemeler, sektörün elini daha çok güçlendirecektir” diye konuştu.


Yabancıya yaklaşık 4.5 milyar dolarlık satış, başarı olarak kabul edilemez

Aziz Torun, şöyle devam etti: “Yurtdışına satışlar için de son mevzuat değişikliklerini ve teşvikleri iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Bazı ülkeler için enerji kaynakları nasıl bir zenginlikse, gayrimenkul sektörünün de ülkemiz için stratejik bir zenginlik olduğunu söyleyebiliriz. Bugüne kadar bu zenginliğimizi yeteri kadar değerlendirdiğimiz söylenemez. Yabancı yatırımcıya yılda yaklaşık 4.5 milyar dolarlık satış gerçekleştirmemiz, başarı olarak kabul edilemez. Bizim sadece Katar ile ilişkilerimizi geliştirerek bu rakamları aşma potansiyelimiz var. Yabancı bireysel ve kurumsal yatırımcının talep ve beklentilerini doğru okuyarak, bu beklentilere uygun farklı projeler üretmeliyiz. Yabancı yatırımcıları ülkemize çekmek 2017 yılı itibarıyla öncelikli gündemimiz olmalı. Mevcut satış rakamları daha yukarı taşınmalı. Bize düşen sektörde ürün çeşitliliğini artırmak ve Türkiye’nin istikrarlı ve güvenilir bir ülke olduğunu anlatmaktır.“


Gayrimenkulü ihracat kalemi olarak görmeliyiz

Yabancı yatırımcılara yapılan satışların hem sektör hem ülke için önemli olduğunun altını çizen Aziz Torun, “Gayrimenkulü, ülkemizin önemli bir ihracat kalemi olarak görmeliyiz. Biz, önce Türkiye, sonra bölge, sektör ve proje kavramını getirdik. Çok sayıda uluslararası fuara katılarak, sektör temsilcileri birlik olduk, yan yana bir duruş sergiledik. Türkiye gayrimenkul sektörünü temsil ederek ülkemizin tanıtımına katkıda bulunduk. Yabancıya satış düzenlemesi yapıldığında ilk çalışmamız, yabancıların yanlış yönlendirilmesini önlemek oldu. ‘How to buy property’ kitabıyla Türkiye’de yabancıların gayrimenkul sahibi olabilmesinin yollarını göstermeye çalıştık” dedi.


Sektörde değişim sürmeli

‘KDV muafiyeti, tapu harcında indirim, damga vergisi, yabancı yatırımcıya vatandaşlık hakkı, GYO’lara ilişkin yeni tebliğ, Gayrimenkul Sertifikası’ gibi teşviklerin hem sektör temsilcileri hem tüketici tarafından iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan GYODER Başkanı Aziz Torun, “Sektörümüze yönelik en fazla mevzuat değişikliği bizim dönemimizde yapıldı” dedi. Aziz Torun, sektörün geleceğine yönelik görüş ve önerilerini şöyle aktardı:“Sektörde değişim sürmeli. Finansman modeli olarak kullanılan Sat-Yap modeli sürdürülebilir olmadığı için tek alternatif olmaktan çıkarılmalı, Yap-İşlet-Sat modeli ve yeni finansman modelleri geliştirilmeli. Marka ülke, marka şehir ve marka proje stratejilerimiz olmalı. Ülkemizin ve şehirlerimizin algısını güçlü şekilde oluşturabilirsek, sektörümüzün algısını da buna paralel yükseltebiliriz. İstanbul’u, Ege’yi, Akdeniz’i, Karadeniz’i farklı özellikleri ile ön plana çıkarmalıyız.“


Kazanılmış haklar korunmalı

Kesinleşmiş İmar Planlarının kazanılmış hak olarak kabul edilmesi gerektiğini ifade eden Aziz Torun, “Halihazırdaki imar durumuna güvenerek arsa yatırımı yapan yatırımcılar, her an değiştirilebilecek bir imar durumu belirsizliğine maruz kalmamalı” dedi. 


Kapsamlı imar reformu yapılmalı

Aziz Torun, imar reformu ile kapsamlı planlama yapılması gerektiğini belirterek, “Başta büyükşehirlerimiz olmak üzere, kentsel dönüşüm sürecini kapsamlı bir imar reformu ile planlamalıyız. Şehirlerimizin geleceğini talep ve ihtiyaçları göre planlayıp geliştirmeli, değiştirmeli ve dönüştürmeliyiz” diye konuştu.


Gayrimenkulün, sadece konut ve AVM’yi değil, diğer projeleri da kapsamadığını kaydeden Aziz Torun, “Biz gayrimenkul sektörünü yalnızca konut yapıp satmak olarak görmüyoruz. Sağlıklı ve kalıcı bir büyüme için daha kapsamlı ve planlı çalışmalara ve ürün çeşitlendirmesine gitmemiz gerekiyor. Havaalanları, köprüler, hastaneler, yurtlar, öğrenci ve yaşlı evleri, lojistik merkezleri, ofisler, sağlık turizmine hizmet eden yapılar da aslında birer gayrimenkul yatırımı. Dolayısı ile yalnızca konut üretip satmak ile gayrimenkul sektörünü büyütmemiz mümkün değil. Sektör olarak bu kısır döngüden çıkmamız, gayrimenkulün geniş ve bütüncül alanını görmemiz gerekiyor. Gayrimenkulde çeşitlendirmeyi bir an önce hayata geçirmeliyiz. Satışta sürdürülebilirlik için talepleri iyi analiz etmeli, hatta bölgelere göre değerlendirme yapmalıyız. Sermaye Piyasasında sektör için yeni bir finansal kaynak olarak Gayrimenkul Sertifikası, Gayrimenkul Yatırım Fonları ve Altyapı GYO’larını daha etkin bir şekilde değerlendirmeli, sektörün ihtiyaç duyduğu yabancı fonların Türkiye’ye gelmesinin yolunu açmalıyız” şeklinde konuştu. 


Haber AA'da şu şekilde yer aldı


 Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Torun, gayrimenkul sektöründe finansman modeli olarak kullanılan "sat-yap" modelinin sürdürülebilir olmadığı için tek alternatif olmaktan çıkarılması gerektiğini belirterek, "Yap-işlet-sat modeli ve yeni finansman modelleri geliştirilmeli." dedi. 


Torun, GYODER'in 2013-2017 faaliyetleri ile gayrimenkul sektörünün gelecek vizyonu ve öngörülerinin paylaşıldığı basın toplantısında, 24 Mayıs'ta yapılacak GYODER Genel Kurulu'nda yeni yönetimin seçileceğini, 4 yıldır yürüttüğü başkanlık görevine aday olmayacağını bildirdi.


Torun, göreve geldiklerinde ilk olarak GYODER'in yapısında değişiklik yaptıklarını, adının açılımına "Gayrimenkul"ü eklediklerini, "Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği"ni sektörün tamamını kucaklayan geniş katılımlı bir yapıya kavuşturduklarını ifade etti. 


GYODER Yönetim Kurulu'nun yapısını da değiştirdiklerini, üye sayısını 15'ten 21'e çıkardıklarını ve başkan yardımcılarını uzmanlık alanlarına göre icraatçı başkan yardımcıları olarak görevlendirdiklerini anlatan Torun, GYODER Yüksek İstişare Kurulu'nu oluşturduklarını bildirdi.


Torun, derneğin yönetim kurulu, icra kurulu ve yüksek istişare kurulunda kadın sayısını artırdıklarını da bildirdi.  


- "15 Temmuz'da bombalanan Meclis'in onarımını üstlendik"

Aziz Torun, GYODER yönetimi ve üyeleriyle gayrimenkul sektöründe değişim gerçekleştirdiklerini ifade etti.  


15 Temmuz darbe girişiminin akabinde 1 Ağustos'ta Yüksek İstişare Kurulu toplantısı yaptıklarını ve önemli iki karar aldıklarını belirten Torun, şunları kaydetti:


"Sosyal sorumluluk bilinciyle aldığımız kararla, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında bombalanan Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) onarımı için GYODER üyelerinden oluşan konsorsiyumla hızlıca bir çalışma başlattık. Talebimizi Meclis Başkanlığı'na ilettik ve uygun görülmesiyle bir protokol imzaladık. GYODER üyesi 32 firmayla oluşturduğumuz 'Milletin Meclisini Millet Yapar' konsorsiyumu tarafından, Meclisimizin hasar gören bölümlerinde başlatılan onarım çalışmaları, bugün büyük bir özenle devam ediyor. Yaklaşık 30 milyon lira civarında harcama yapılmış durumda."


Torun, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ekonomik büyümeye destek olmak amacıyla başlattıkları "Gayrimenkulde Güç Birliği Daha Güçlü Türkiye" kampanyasının 2016 yılının satış grafiğinde çok etkili olduğunu ifade etti. 


Kampanya kapsamında 3 bine yakın konut ve yaklaşık 400 ofis satışıyla sektörde 2,6 milyar lira ciro elde edildiğini bildiren Torun, "Sağladığımız bu birliktelik ve kısa sürede aldığımız rekor sonuç, ülke ve sektör tarihimize geçecek niteliktedir. 'Güç Birliği'nin ikinci adımını, '20 yıl vade ve düşük faizli konut kredisi' kampanyasıyla attık. Bu kampanya ile GYODER üyesi 41 firmanın 109 projesinde, ilk bir ayda toplam 2 bin konut ve 279 ofis satıldı, yaklaşık 2 milyar 100 milyon liralık ciro elde edildi." ifadelerini kullandı.


Torun, GYODER'in "Gayrimenkul Türkiye'nin lokomotif sektörüdür ve desteklenmelidir" görüşünü kabul ettirdiğini ve buna yönelik uygulamalara imza attığını aktardı.


- "2017'de faiz oranları belirleyici olacak"

GYODER Başkanı Torun, gayrimenkulün, yakın dönemde ülke olarak yaşanan ekonomik, siyasi ve toplumsal olumsuzluklara rağmen yine de büyümesini sürdüren bir sektör olduğunu söyledi.  


Türkiye gayrimenkul sektörünün üreten, vergi veren, 2 milyon kişiye istihdam sağlayan, 200'den fazla sektörü etkileyen ve dolayısıyla milyonlarca kişiye dokunan bir sektör olduğunu vurgulayan Torun, "Toplam 1 milyon 341 bin 453 konut satışıyla 2015 rakamlarının aşılması, 2016 yılı için önemli bir gelişmedir. Tüm yaşananlara rağmen bu performansın yakalanması gayrimenkul sektörüne duyulan güvenin bir yansımasıdır." diye konuştu. 


Torun, faizlerde anormal bir artış söz konusu olmazsa 2017 yılında da konut satışlarının 2016 rakamlarına ulaşacağını öngördüklerini belirterek, "Bu yıl gayrimenkul satışlarını tetikleyen en önemli faktör faiz oranları olacaktır. Bunu GYODER kampanyalarında da çok net bir şekilde gördük. Yıllık faiz oranlarının yüzde 10'un, günlük faiz oranlarının yüzde 1'in altında olması, sürdürülebilir satış grafiğini destekleyecektir." değerlendirmesinde bulundu. 


- "Yabancı yatırımcıları çekmek öncelikli gündem olmalı"

Türkiye'deki gayrimenkul yatırımlarının, Avrupa'ya göre çok daha fazla kazandıracağını savunan Torun, 1 milyon dolarlık konut alan yabancı yatırımcıya vatandaşlık hakkı tanınmasının sektör adına önemli bir adım olduğunu ancak bunun gelişmiş ülkelerde Türkiye'nin sunduğu rakamın altında bulunduğunu kaydetti. 


Torun, yabancı yatırımcının talebini artırmak için bu rakamın aşağı çekilmesi, hatta oranların bölge bölge değişmesinin sektöre ivme kazandıracağını ifade ederek, "Vatandaşlık hakkının yanı sıra başka teşvikler de devreye girebilir. Oturma izni detaylarının da tanımlanması ve sürelerin uzatılması gibi düzenlemeler sektörün elini daha çok güçlendirecektir." dedi. 


Yurt dışına satışlar için de son mevzuat değişikliklerini ve teşvikleri iyi değerlendirmek gerektiğini vurgulayan Torun, şöyle devam etti: 


"Bazı ülkeler için enerji kaynakları nasıl bir zenginlikse, gayrimenkul sektörü de ülkemiz için stratejik bir zenginliktir. Bugüne kadar bu zenginliğimizi yeteri kadar değerlendirdiğimiz söylenemez. Yabancı yatırımcıya yılda yaklaşık 4,5 milyar dolarlık satış gerçekleştirmemiz, başarı olarak kabul edilemez. Bizim sadece Katar'la ilişkilerimizi geliştirerek bu rakamları aşma potansiyelimiz var. Yabancı bireysel ve kurumsal yatırımcının talep ve beklentilerini doğru okuyarak, bu beklentilere uygun farklı projeler üretmeliyiz. Yabancı yatırımcıları ülkemize çekmek 2017 yılı itibarıyla öncelikli gündemimiz olmalı. Mevcut satış rakamları daha yukarı taşınmalı. Bize düşen sektörde ürün çeşitliliğini artırmak ve Türkiye'nin istikrarlı ve güvenilir bir ülke olduğunu anlatmaktır."


Torun, yabancı yatırımcılara yapılan satışların hem sektör hem ülke için önemli olduğunu ifade ederek, gayrimenkulün ülkenin önemli bir ihracat kalemi olarak görülmesi gerektiğini söyledi.


- "Alternatif finansman modelleri geliştirilmeli"

KDV muafiyeti, tapu harcında indirim, damga vergisi, yabancı yatırımcıya vatandaşlık hakkı, GYO'lara ilişkin yeni tebliğ, Gayrimenkul Sertifikası gibi teşviklerin hem sektör temsilcileri hem tüketici tarafından iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirten Torun, sektöre yönelik en fazla mevzuat değişikliğinin kendi dönemlerinde yapıldığını bildirdi.  


Aziz Torun, gayrimenkul sektörünün geleceğine yönelik de şunları kaydetti: 


"Sektörde değişim sürmeli. Finansman modeli olarak kullanılan 'sat-yap' modeli sürdürülebilir olmadığı için tek alternatif olmaktan çıkarılmalı. 'Yap-işlet-sat' modeli ve yeni finansman modelleri geliştirilmeli. Marka ülke, marka şehir ve marka proje stratejilerimiz olmalı. Ülkemizin ve şehirlerimizin algısını güçlü şekilde oluşturabilirsek, sektörümüzün algısını da buna paralel yükseltebiliriz. İstanbul'u, Ege'yi, Akdeniz'i, Karadeniz'i farklı özellikleriyle ön plana çıkarmalıyız."


Kesinleşmiş imar planlarının kazanılmış hak olarak kabul edilmesi gerektiğini ifade eden Torun, halihazırdaki imar durumuna güvenerek arsa yatırımı yapan yatırımcıların her an değiştirilebilecek bir imar durumu belirsizliğine maruz kalmaması gerektiğini söyledi. 


Torun, imar reformuyla kapsamlı planlama yapılması gerektiğini belirterek, "Başta büyükşehirlerimiz olmak üzere, kentsel dönüşüm sürecini kapsamlı bir imar reformuyla planlamalıyız. Şehirlerimizin geleceğini talep ve ihtiyaçlara göre planlayıp geliştirmeli, değiştirmeli ve dönüştürmeliyiz." dedi.


- "Satamazlarsa fiyat düşer gibi bir beklenti olmamalı"

GYODER Başkanı Torun, gayrimenkulün, sadece konut ve AVM'yi değil, diğer projeleri de kapsadığını ifade ederek, şöyle devam etti:


"Biz gayrimenkul sektörünü yalnızca konut yapıp satmak olarak görmüyoruz. Sağlıklı ve kalıcı bir büyüme için daha kapsamlı ve planlı çalışmalara ve ürün çeşitlendirmesine gitmemiz gerekiyor. Havaalanları, köprüler, hastaneler, yurtlar, öğrenci ve yaşlı evleri, lojistik merkezleri, ofisler, sağlık turizmine hizmet eden yapılar da aslında birer gayrimenkul yatırımı. Dolayısıyla yalnızca konut üretip satmakla gayrimenkul sektörünü büyütmemiz mümkün değil. Sektör olarak bu kısır döngüden çıkmamız, gayrimenkulün geniş ve bütüncül alanını görmemiz gerekiyor. Gayrimenkulde çeşitlendirmeyi bir an önce hayata geçirmeliyiz." 


Torun, satışta sürdürülebilirlik için taleplerin iyi analiz edilmesi, hatta bölgelere göre değerlendirme yapılması gerektiğini belirterek, "Sermaye piyasasında sektör için yeni bir finansal kaynak olarak Gayrimenkul Sertifikası, Gayrimenkul Yatırım Fonları ve Altyapı GYO'larını daha etkin bir şekilde değerlendirmeli, sektörün ihtiyaç duyduğu yabancı fonların Türkiye'ye gelmesinin yolunu açmalıyız." dedi.


Torun, konut kampanyalarına ilişkin soru üzerine de, "Bu kampanyaların fiyat şişirilerek oluşturulacak kampanyalar olmaması gerekiyordu ki bugüne kadar öyle oldu. Bu da firmaların fedakarlıklarıyla gerçekleşti. Kabul etmemiz lazım ki enflasyon artık çift haneli rakamlara ulaştı, finansman maliyetlerinin de bir seviyede kaldığı ve düşmediği bir süreçteyiz. Onun için firmaların maliyetlerini dikkate alarak belli fiyat artışları yapmaları gerekir." şeklinde konuştu. 


Aziz Torun, bir soru üzerine, "Gelecekte bizi bir kriz bekliyor değil ya da mortgage krizi gibi bir kriz olamaz. Çünkü bizde asla şişmiş fiyat yok. Bu fiyatların hepsi minimum kar marjıyla oluşuyor. Sektörün ortalama kar marjı yüzde 10-15 arasında. Bu da makul ve sınırlı bir kar marjı. Onun için de fiyat şişmesi yok. 'Satamazlarsa fiyat düşer' gibi bir beklenti de olmamalı. Asla böyle bir şey olmaz. Satamazlarsa fiyat düşmez. Birileri orada bir fırsat görerek alır ve yarın o satar." ifadelerini kullandı. 


16 Nisan'daki referandum sürecinin konut satışlarına etkisine ilişkin soruya da Torun, "Bununla ilgili bir düşüş söz konusu değil. 16 Nisan’dan sonra en azından referandum gündemden çıkacağı için daha farklı bir motivasyonla iş hayatına üretimine satışına dönülmüş olacak." yanıtını verdi.


Gayrimenkulde yabancı yatırımcıların sadece Araplardan ibaret olmadığını, kendilerinin Mall of İstanbul’da 36 farklı ülkeden insana daire sattığını, Kanada'dan Balkanlar ve farklı Avrupa ülkelerine kadar daire alan kişiler olduğunu belirten Torun, şunları kaydetti: 


"Yine ticari gayrimenkuller, AVM'ler, oteller de birçok Avrupa ve Amerika kökenli fon ya da yatırımcı tarafından alınıyor. Vatandaşlık verilmesi anlamında da yanlış algı var. Sadece Araplara yönelik bir durum değil. Birçok insan ticari olarak Türkiye'de iş yapıyor, burada ofis açıyor, bunların vatandaşlık alma talebi olabiliyor, daha kolay gelip gitmesi için ya da Türkiye’yi seviyor, burada vatandaşlığı bir tercih olarak kabul edebilir."


AA


Haber Hürriyet'te şu şekilde yer aldı


İlki 15 Temmuz darbe girişimi sonrası, ikincisi Şubat 2017’de başlatılan kampanya seferberliğinin konut pazarını canlandırdığını belirten Torun, “1 ayda 2 bin konut ve 279 ofis satıldı. Sonuçlar konut satışında faiz oranın ne kadar belirleyici olduğunu gösterdi. İlk kez 20 yıl vadeli konut satışı başlasa da vatandaş 10 yıla kadar olan vadeyi seçti. Kimse borçlu ölmek istemiyor” dedi. Torun, “1 milyon dolarlık ev alana vatandaşlık verilecek. Talebini artırmak için bu rakam aşağı çekilmeli. Böyle bir dönemde yabancıların koşa koşa gayrimenkul almalarını beklememek gerek. Yabancı yatırımcıları ülkemize çekmek 2017 itibarıyla öncelikli gündemimiz olmalı. Vergi ve harçların düşürülmesine yönelik geçici düzenlemelerin kalıcı hale getirilmesi beklentilerimiz arasında” dedi. Torun ayrıca mayıs ayında dernekte yönetimin de değişeceğini dile getirdi. 



Hürriyet


Geri Dön