23 / 12 / 2024

Üst hakkı ile intifa hakkı arasındaki fark!

Üst hakkı ile intifa hakkı arasındaki fark!

İntifa hakkı, kişinin kendisine tahsis edilen, gayrimenkulden yararlanma, onu kullanma hakkıdır. Üst hakkı ise, başkasına ait arsa üzerinde inşaat yapma hakkına deniyor. Peki, üst hakkı ile intifa hakkı arasındaki fark nedir?



Üst hakkı ile intifa hakkı arasındaki fark!

Üst hakkı ile intifa hakkı ile ilgili esaslar Medeni Kanun kapsamında yer alıyor. İntifa hakkı, kişinin kendisine tahsis edilen, gayrimenkulden yararlanma, onu kullanma hakkıdır. Bir kimsenin sahip olduğu mülkiyetinin kullanım hakkını bir başkasına devretmesi durumunda ortaya çıkar.


Üst hakkı ise; Bir taşınmaz maliki, üçüncü kişi lehine arazisinin altında veya üstünde yapı yapmak veya mevcut bir yapıyı muhafaza etmek yetkisi veren bir irtifak hakkı kurabilir. Aksi kararlaştırılmış olmadıkça bu hak, devredilebilir ve mirasçılara geçer.


Üst hakkı, bağımsız ve sürekli nitelikte ise üst hakkı sahibinin istemi üzerine tapu kütüğüne taşınmaz olarak kaydedilebilir. En az otuz yıl için kurulan üst hakkı, sürekli niteliktedir.


Üst hakkı ile intifa hakkı arasındaki farka ilişkin Yargıtay Kararı:


T.C.

Danıştay 9. Dairesi

Esas : 2005/552

Karar : 2006/499


Özeti: Mülkiyet hakkının sağladığı bazı yetkilerin kullanılmasına imkan veren irtifak hakkının çeşitlerinden olan intifa hakkı ile üst hakkının hüküm ve sonuçları birbirinden farklı olup, intifa hakkı ile üzerinde tesis edilen taşınmazdan tam bir yararlanma yetkisi elde edilmekte iken üst hakkı ile sadece inşaat yapmak veya mevcut bir yapıyı muhafaza etmek yetkisi elde edilmektedir.


Dolayısıyla üst hakkı ( inşaat hakkı ) ile intifa hakkının sağladığı tüm yetkilerin kullanılması mümkün değildir. Yukarıda anılan Emlak Vergisi Kanununda arazinin irtifak hakkı sahibinin değil, irtifak hakkının bir çeşiti olan, mülkiyet hakkına en yakın yetkileri sağlayan intifa hakkı sahibinin vergi mükellefi olduğu belirtildiğinden, emlak vergisine konu arsalar üzerinde Medeni Kanunun 751. maddesine istinaden inşaat hakkına sahip olan davacı vakfın emlak vergisi mükellefi olduğunun kabulü mümkün değildir.


DAVA VE KARAR:

İstemin Özeti : 1997-2001 yılları için ödenen emlak vergisi ile 1999 yılı ek emlak vergisinin düzeltme-şikayet yolu ile iadesi isteminin reddine ilişkin işlemin iptali ile ödenen 148.496.551.000.-liranın faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılan davayı Emlak Vergisi Kanununun 13. maddesinin birinci fıkrasında "Arazi vergisini arazinin maliki, varsa intifa hakkı sahibi her ikisi de yoksa araziye malik gibi tasarruf edenlerin ödeyeceği hükmünün yer aldığı, dava konusu arsaların hem maliki hem de intifa hakkı sahibinin bulunduğu, her ikisinin de bir arada bulunması halinde, malikin değil intifa hakkı sahibinin vergi mükellefi olduğu, dolayısıyla ... Vakfının, emlak vergisinin ( arsa ) mükellefi olduğu sonucunun ortaya çıktığı, davacı vakıf tarafından Bakanlar Kurulu Kararı ile vergi muafiyeti tanınması nedeniyle emlak vergisinden muaf oldukları iddia edilmekte ise de; Emlak Vergisi Kanununun 14/c maddesinde kamu menfaatlerine yararlı derneklere ait arazinin emlak vergisinden muaf tutulduğu, aynı Kanunun 12. maddesinin son fıkrasındaki "Aksine hüküm olmadıkça bu Kanunun diğer maddelerinde yer alan arazi tabirinin arsaları da kapsadığı" hükmü gereğince arazi için tanınan muafiyetin arsaları da kapsadığı, yine Emlak Vergisi Kanununun 4/m maddesinde ise, "Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara ait binalar ( vakıf senedindeki cihete tahsis edilmek şartıyla )" hükmü ile vakıf binalarına emlak vergisi muafiyetinin getirildiği, bu durumda kamu menfaatlerine yaranı derneklere ait arazi ve arsalar ile Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara ait binaların emlak vergisinden muaf tutulduğu, davacı vakfa ait taşınmazların arsa olması nedeniyle vakıf binalarına tanınan emlak vergisi muafiyetinden yararlanmasının mümkün olmadığı, bunun sonucu olarak da davacı vakfın kendi verdiği emlak vergisi beyanları üzere tahakkuk ettirilerek tahsil edilen emlak vergilerinin iadesi isteminin reddinde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle reddeden  Ankara  1. Vergi Mahkemesi kararını onayan Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 26.10.2004 tarih ve E:2003/1743, K:2004/5136 sayılı kararının; arazi üzerinde intifa hakkı değil üst hakkı sahibi oldukları, bu nedenle verginin mükellefi olmadıkları, arazinin malikinin ... Derneği olması nedeniyle verginin mükellefinin de dernek olduğu ileri sürülerek düzeltilmesi istenilmektedir.


Savunmanın Özeti : Kararın düzeltilmesi işleminin reddi gerektiği savunulmaktadır.


Danıştay Savcısı Zerrin Güngör`ün Düşüncesi: Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayıl; İdari Yargılama Usulü Kanununun 54 üncü maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.


Tetkik Hakimi Gönül Sayın`ın Düşüncesi: Emlak Vergisi Kanununun 13. maddesinde arazi vergisinin, arazinin maliki varsa intifa hakkı sahibi tarafından ödeneceği hükme bağlandığı halde, mahkemece Türk Eğitim Derneğine ait taşınmazlar üzerinde sadece inşaat hakkına ( üst hakkı ) sahip olan davacı vakfın intifa hakkı sahibi olarak değerlendirilip vergi mükellefi olduğu kabul edilerek davanın rede edilmesinde yasal isabet görülmediğinden, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.


DANIŞTAY 9. DAİRE KARARI:TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:

Karar düzeltme istemi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesine göre yerinde görüldüğünden, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 26.10.2004 tarih ve E:2003/1743, K:2004/5136 sayılı kararı ortadan kaldırıldıktan sonra dosya yeniden incelendi: Davacı vakıf adına 1997-2001 yılları için tahakkuk ettirilip tahsil edilen emlak vergileri ile 1999 yılı için tahakkuk ettirilip tahsil edilen ek emlak vergisinin düzeltme-şikayet yoluyla terkin ve iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 3, 6.2002 tarih ve 3227 sayılı işlemin iptali ve ödenen vergilerin faizi ile birlikte iadesi istemiyle açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.


Dava dosyasının incelenmesinden, ... Derneğine ait Ankara ili, Yenimahalle İlçesi, Macunköy, Çobanpınarı Mevkiinde bulunan, ... parsel nolu, 373.500 m2 yüzölçümlü taşınmaz üzerine tapuda 12.12.1985 tarih ve ... yevmiye numarası ile davacı vakıf lehine 99 yıllığına müstakil ve daimi hak olarak inşaat hakkı tesis ve tescil edildiği, imar uygulamasından sonra taşınmazın 14 imar parseline bölündüğü, sözkonusu parsellerin 1997-2001 yıllarına ilişkin emlak vergisi beyannamelerinin irtifak hakkı sahibi olarak davacı vakıf tarafından verilerek, vergilerin de vakıf tarafından ödendiği anlaşılmıştır.


213 sayılı Vergi Usul Kanununun 116. maddesinde, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması vergi hatası olarak tanımlanmış, anılan Kanunun 118. maddesinde de mükellefin şahsında hatanın vergilendirme hatası olduğu belirtilmiştir.

1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunun 13. maddesinde; arazi vergisini, arazinin maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa araziye malik gibi tasarruf edenlerin ödeyeceği hükme bağlanmıştır.

Olay tarihinde yürürlükte olan 743 nolu Türk Medeni Kanunun 703. maddesinde, irtifak hakkı, bir gayrimenkul üzerine diğer bir gayrimenkulun lehine tahmil edilen bir külfettir ki tahmil edilen gayrimenkulun sahibini; irtifak hakkına malik olan kimse tarafından kullanılmağa ait bazı tasarruflara rıza göstermeğe veya mülkiyete has olan bazı hakların kullanılmasından içtihap etmeğe mecbur kılar şeklinde tanımlanmış, irtifak hakkının çeşitleri Kanunun 717-753. maddelerinde intifa hakkı, sükna hakkı, üst hakkı, kaynak hakkı ve diğer irtifak hakları olarak sayılmış, 717. maddesinde; intifa hakkının aksi kararlaştırılmadıkça sahibine üzerinde kurulduğu şeyden tam bir yararlanma yetkisi sağladığı belirtilmiş, Üst Hakkı başlıklı 751. maddesinde ise malikin, üçüncü kişiye arazisinin altında veya üstünde yapı yapmak veya mevcut bir yapıyı muhafaza etmek yetkisini veren bir irtifak hakkı kurabileceği hükme bağlanmıştır.


Mülkiyet hakkının sağladığı bazı yetkilerin kullanılmasına imkan veren irtifak hakkının çeşitlerinden olan intifa hakkı ile üst hakkının hüküm ve sonuçları birbirinden farklı olup, intifa hakkı ile üzerinde tesis edilen taşınmazdan tam bir yararlanma yetkisi elde edilmekte iken üst hakkı ile sadece inşaat yapmak veya mevcut bir yapıyı muhafaza etmek yetkisi elde edilmektedir. Dolayısıyla üst hakkı ( inşaat hakkı ) ile intifa hakkının sağladığı tüm yetkilerin kullanılması mümkün değildir.


Yukarıda anılan Emlak Vergisi Kanununda arazinin irtifak hakkı sahibinin değil, irtifak hakkının bir çeşiti olan, mülkiyet hakkına en yakın yetkileri sağlayan intifa hakkı sahibinin vergi mükellefi olduğu belirtildiğinden, emlak vergisine konu arsalar üzerinde Medeni Kanunun 751. maddesine istinaden inşaat hakkına sahip olan davacı vakfın emlak vergisi mükellefi olduğunun kabulü mümkün değildir.


Bu durumda Mahkemece, ... Derneğine ait taşınmaz mallar üzerinde davacı vakıf lehine tesis edilen inşaat hakkının intifa hakkı olarak değerlendirilerek, vakfın emlak vergisi mükellefi olduğu ve olayda vergi hatası bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesinde yasal isabet görülmemiştir.

SONUÇ:


 Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile Ankara 1. Vergi Mahkemesinin 29.1.2003 tarih ve E:2002/552, K:2003/49 sayılı kararının (BOZULMASINA), oybirliği ile karar verildi


İntifa hakkı nedir?
Üst hakkı mevzuatı!




Geri Dön