Zengin kentlerdeki isyanın nedenleri!
Zengin kentlerde isyanların nedeni ne? Yapılan araştırmalara göre; vatandaşlar adaletsizlik ve eşitsizliğe isyan ediyorlar....
Prof. Sachs üç zengin kent Hong Kong, Santiago ve Paris’teki isyanları ele alıyor. Vatandaşların adaletsizliğe ve eşitsizliğe isyan ettikleri sonucuna varıyor. Mutluluk sıralamasında önde olan ülkeler ise sosyal devlet ilkesinin hakim olduğu ülkeler...
Dünya Gazetesi'nden Osman Arolat'ın kaleme aldığı yazısında, Prof. J. Sachs zenginlik-yoksulluk- açlık konularında araştırmaları ile tanınan bir akademisyen. “Zengin kentlerde isyanların nedeni ne?” sorusunu soruyor. Fakir ülkelerdeki isyana değil, kişi başına 60 bin dolar gelirli Paris, 40 bin dolar gelirli Hong Kong ve 18 bin dolar gelirli Santiago’daki isyanların temelinde eşit işlem görmeme ve adaletsizlik olduğu sonucuna varıyor.
Hong Kong’da isyan yönetime “ülkeden sürme hakkı” veren yasakçı zihniyet. Şili’de isyan tren biletlerine yapılan zamla ilgili. Paris’teki isyan da benzer bir nedene benzin zammına bağlı….
Prof. Sachs işin temelinde bu ülke vatandaşlarının adaletsizliğe başkaldırıları olduğunu söylüyor. Hepsinin ortak isteği eşit işlem görmek.
Oysa, Davos Forumu’nun 141 dünya ülkesinin ekonomik verilerini kapsayan “Dünya Rekabet İndeksi”nin 2019 yılındaki sıralamasında ilk üç sırasında Singapur, ABD ve Hong Kong yer alıyor. Heritage Vakfı’nın yaptırdığı her yıl yenilenen araştırmada da bu üç ülkenin başkentleri “Dünyanın ekonomik olarak en özgür” ülkeleri başkentleri sıralamasında önde geliyorlar.
Ama Prof. Sachs’ında katkı sunduğu 2019 yılı Dünya Mutluluk İndeksi sonuçlarından “rekabetçiliğin” mutluluk yaratmadığını anlıyoruz. Bu üç kentte yaşayanlar kendilerini mutlu olarak tanımlamıyorlar. Dünya sıralamasında ilk üç sırada Finlandiya, Danimarka ve Norveç alırken, Paris 25, Santiago 48, Hong Kong 66’ncı sırada yer alıyor. Son üç sırada Afganistan, Merkezi Afrika Cumhuriyeti ve Güney Sudan bulunuyor. Türkiye ise 5.3 puan ile dünya sıralamasında 79’uncu OECD üyeleri arasında ise sondan ikinci sırada.
WHR’nin BM şemsiyesi altında Ernesto Illy Vakfı ile yaptığı çalışmada, 156 ülkenin verileri Gallup araştırma sonuçlarına göre tek tek elden geçiriliyor. Bireylerin yaşam kararı alırken çok bileşenli davrandıkları, hayat ümidi, sosyal destekler, özgürlük, rüşvet algısı, adalet konusunda yargı gibi konuların oluşturduğu liste, “mutluluk” bileşeninin altyapısını ve puanını oluşturuyor. Mutluluk puanı en yüksek ülkelerin sosyal destekleri en yüksek ülkeler olduğunu görüyoruz. Sosyal devlet olmanın önemi ve anlamı ortaya çıkıyor. 2006-2018 döneminde dünya genelinde mutsuzluk 0.22’den 0.29’a yükselmiş durumda. Amerika, Asya, Orta Doğu’da mutsuzluk artmış. Bir tek Avrupa kıtası istikrar içerisinde mutluluk ne azalıyor ne artıyor.
Konut sorunu da zengin kentlerin isyanında etkili. Hong Kong dünyanın en pahalı konut sıralamasında ilk sırada yer alıyor. Santiago’da 24-40 yaş grubu çalışanları konut sahibi olmayı hayal edemiyorlar. Zira Şili OECD içinde en adaletsiz ülke konumunda. Bu isyan yaşanan üç zengin kentte gençlerin konut kiralayabilmesi bile çok özel koşullara bağlı. Bu kentlerdeki gençler ulaşımda da kamu araçlarına bağımlılar.
Ülke yöneticileri “şaşkın” böyle bir isyanı beklemiyorlar(dı). Prof. Sachs yerinde nitelemesiyle bu yöneticilerin artık “nabız tutma yetisini” yitirmiş olduklarını söylüyor. “Yaşadıkları sarayların duvarları onları sağırlaştırıyor. Bu nedenle bilet fiyatlarının yükselmesi cinsinden ‘küçük’ kararların (!) bu denli ‘büyük’ etki yaratacağını kestiremiyorlar” sonucuna varıyor.
Genellikle bugüne kadar elimizdeki gelir ve refah ölçüsü, ülkenin yıllık yarattığı toplam hasılayı ülke nüfusuna bölerek bulduğumuz kişi başına milli gelir verisiydi. Ama bununla vatandaşın refahını ölçemiyoruz. Bu nedenle BM’in benimsediği ”Küresel Hedefler için 17 Kıstası” kabul etmeliyiz. Aslında bu kıstaslar bizim de içinde yer aldığımız bütün ülkelerin kabul ettiği hedefler. Ancak “kabul etmek” farklı, özümseyip “yaşama geçirmek” farklı. Bu üç zengin kentteki isyanlar bunu ortaya koyuyor…