Binalardaki korozyon depreme dayanıklılığı azaltıyor: İstanbul'da da 2000'den önceki binalarda korozyon had safhada!
İstanbul'da özellikle 2000'nden önce yapılan yapıların birçoğunda görülen korozyonun binaların taşıma gücünde düşüşe sebep olduğu, bu sebeple kentteki yapı stokunun hızlı şekilde yenilenmesi gerektiği belirtildi.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Gençoğlu, orozyonun kısa sürede meydana gelmediğine, minimum 5-6 senelik bir süreçle başladığına dikkat çekti. Korozyonun İstanbul'da da çok yaygın olduğunun altını çizen Gençoğlu, "2000 öncesi yapılarda zamana da bağlı çevre koruması iyi yapılmadığında çevredeki su ve neme karşı yapı elemanlarında gerekli izolasyon kullanılmadığında korozyon zamanla çok aşırı derecede oluyor" şeklinde konuştu ve İstanbul'da 2000'den önce yapılan binalarda çok yaygın olduğunu belirtti.
Binaların izolasyonunun iyi yapılması gerektiğine vurgu yapan Mustafa Gençoğlu, yapıların suya ve neme karşı korunmasının önemli olduğunu söyledi. Gençoğlu, binalarda ve özellikle bodrum katlarında havalandırmanın iyi olması gerektiğine vurgu yaparak, "Binaların suya karşı çevre izolasyonuyla korunması gerekiyor. Korozyon bodrum kattan başlayarak üst katlara doğru da devam edebiliyor. Korozyon, betonarme yapıların maalesef göçme nedenlerinden gösterilebilir. Korozyona karşı ciddi tedbir almak lazım" ifadelerine yer verdi.
Gençoğlu, yapısal kimyasallar ile korozyonlu alanın temizlenip üzerinin özel betonlar ve harçlarla kapanması gerektiğinin altını çizdi.
İstanbul Arel Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Başkan Yardımcısı Dr. Sinan Cansız da konu ile ilgili konuştu ve korozyonun beton içindeki demirin hava ile temas ederek oksitlenmesi sonucunda ortaya çıkan aşınma miktarı olduğunu belirtti.
Binaların beton dayanımı zayıf olduğunda 3 santimetre beton ile kaplı da olsa oksijenin betondaki demire ulaşarak, korozyona neden olabildiğinin altını çizen Cansız, korozyon sebebiyle demir çaplarında yıllık 0,25 milimetreye kadar azalma olduğunu aktararak "Bu azalmadan kaynaklı korozyon başlamış bir binada 5 yılda taşınma gücünde yaklaşık yüzde 50 kadar azalma yaşanıyor" açıklamasında bulundu.
Binalarda yalnızca betonun kaliteli olmasının korozyona engel olamadığına dikkat çeken Dr. Cansız, açıklamasında "Yapının nemli, su alan bir bölgede olması sebebiyle kolonlarında veya kirişlerinde şişmeler meydana gelirse çatlaklar oluşursa bu çatlaklardan oksijen nüfuz ediyor ve içindeki donatıyı paslandırıyor" ifadelerine yer verdi.
Bu sebeple beton dayanımının C25-C30 mertebesinde olacağına vurgu yapan Cansız, "İkincisi kabuk betonda herhangi bir çatlak olmayacak ki içine oksijen girmesin ve donatı korozyona uğramasın" şeklinde konuştu ve İstanbul'a da değindi.
İstanbul'daki konutların yaklaşık 2,7 milyonunun 2000 yılından sonra inşa edildiğinin altını çizen İstanbul Arel Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Başkan Yardımcısı Dr. Sinan Cansız, bunların birçoğunda korozyonun had safhaya ulaştığına dikkat çekti.
Kentteki eski yapı stokunun hızlı şekilde yenilenmesinin gerekli olduğunu aktaran Cansız, "İstanbul'da Bağcılar, Büyükçekmece, Bakırköy'de korozyona baktık. Eski yapıların yaklaşık yüzde 50'sinde korozyon var" diyerek, yanı yapılarda ise yaklaşık yüzde 20 mertebesinde korozyon olduğunu aktardı.
"Yeni yapılarımız yaklaşık 70 ile 80 yıl ömre sahip yapılar. Eğer bir yapıda korozyon başladıysa bu yeni yapı dahi olsa ömrünü 30-40 yıla düşürebilir" açıklamasında bulunan Sinan Cansız, yapıları korozyondan korumanın en temel yollarından birinin su ile temasının kesilmesi olduğunun altını çizdi.
Cansız, yapının taşıyıcı elemanlarındaki kabuk betonunun mutlaka çatlaksız bir şekilde onarılmasının gerektiğini de vurguladı.
İstanbul Aydın Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Dr. Hakan Koman da İstanbul'da 2000'den önce inşa edilen binalarda deniz kumu kullanıldığına, bu durumunda korozyona neden olduğuna vurgu yaptı.
Halk arasında "su korozyona neden oluyor" diye yanlış bilinen bir durumun görüldüğüne dikkat çeken Koman, açıklamasında, "Su, korozyonu hızlandırıcı bir etkendir. Hızlı klorür testi ile veya başka şekillerde korozyon ve hızı ölçülebilir" şeklinde konuştu.
Dr. Hakan Koman, açıklamasında "Eğer korozyonlu donatıların bulunduğu bir elemanda güçlendirme amaçlı yeni ve temiz donatılar kullanılacaksa eski korozyonlular yenileri de korozyona uğratabilir" dedi ve bu nedenle ancak temizlendikten sonra uygulama yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Malatya'da esnaf için çelikten 338 iş yeri inşa ediliyor!
Osmaniye'de 7 bin 100 kalıcı konutun projesi hazır!
Kahramanmaraş'ta 5.3 büyüklüğünde deprem! AFAD açıkladı! Son dakika!