27 / 04 / 2024

Ekrem İmamoğlu'ndan deprem konseyi çağrısı!

Ekrem İmamoğlu'ndan deprem konseyi çağrısı!

İstanbul Belediye Başkanı İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, KİPTAŞ Piyalepaşa Konutları anahtar tesliminde deprem konseylerinin kurulması yönünde çağrıda bulundu.



İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, KİPTAŞ ve Beyoğlu Belediyesi iş birliği ile inşa edilen “KİPTAŞ Piyalepaşa Konutları”nın 80 konutluk anahtar teslimini gerçekleştirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde yer alan habere göre törende konuşma yapan Başkan İmamoğlu, Depremi ve kentsel dönüşümü en üst seviyede tartışmak, konuşmak ve bir çözüm bulma mecburiyetimiz var. Bu, tüm yöneticilerin kesinlikle asli bir sorumluluğudur. Bu manada, İstanbul'un her köşesinde, her kurum bir çaba içerisinde; bunu görüyorum. Ama büyük bir sorumluluk ve büyük bir seferberliğe dönüşmediği takdirde, gerçekten uzun yıllara ihtiyaç duyarız. Bunu, en güçlü şekilde, bir hızla yapmanın mecburiyet olduğunu da İzmir'de bile çok yakında yaşadık. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet diliyorum. Aynı zamanda, halen şifa bekleyen deprem mağdurlarına da acil şifalar diliyorum. Elbette belli prensipler var. Biz de bu prensiplerle hareket ediyoruz. Öncelikli alanlar, acil dönüşmesi gereken binalar… Elbette insan odaklı, elbette bir arada çözüm… Yaşadıkları yerlerde, yapılarına tekrar taşınabilmelerini sağlamak… Bunların hepsi kıymetli” dedi. 

“VAN’DAN İSTANBUL’A; FARK ETMİYOR” 

Piyalepaşa’nın “bütüncül bir çözüm bulma sorumluluğuna bir örnek” olduğunu vurgulayan  çizen İmamoğlu, “Niçin? Ta 1976'da, Van'da, Çaldıran'da deprem mağduru olan vatandaşlarımız, hemşehrilerimiz, 40 yılı aşkın önce, oradan, depremden kaçarak bir nevi, devlet eliyle yapılan bu yapılara yerleştiriyorlar. Aslında, ülkemizin dört bir köşesinde, olaya büyük bir sorumlulukla sarılmamızın temel göstergesidir.  Van'dan İstanbul'a, fark etmiyor; tedbirli davranmazsanız, iyi bir temel atmazsanız, 40 yıl sonra bu değişimi yapmak zorunda kalmanız da işin başka bir boyutu. Burada 8 bloktan oluşan, 80 aileye teslim edilecek olan bu yapıların, bütün bu hemşehrilerimize, vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah bundan sonra huzurlu, güven içerisinde bir yaşama sahip olsunlar. Burada, başından beri emeği geçen ve -ki 80'i buradaki vatandaşlarımıza 50'si de yine depremle ilgili süreçte kullanılmak üzere- bu yapılan 130 dairenin hayırlı olmasını diliyorum. Daha önceki dönem hizmet eden hem Büyükşehir hem Beyoğlu’na hizmet eden başkanlara, KİPTAŞ Genel Müdürü’müze ve emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.

“SAMİMİ BİR ARAYIŞIN İÇİNDE OLACAĞIZ” 

Sürecin doğru olanı bu; yanlış olanı aslında işte depremi veya bu tür dönüşümleri bir siyaset mecrasına dönüştürmek olduğunu belirten  İmamoğlu, şunları söyledi:

“Bu, olmaz. Bunu yapmayacağız. Bundan uzak duracağız ve her aşamada her ortamda bu konuda samimi bir arayışın içerisinde olacağız. İstanbul'da, depremin ne kadar büyük tehdit olduğunu, sadece şuradan dönüp sağınıza, solunuza ya da karşı tarafa baktığınızda bile tehdidin boyutunu görebilme şansımız var. Uzaktan da olsa, bu riski hissedebiliyorsunuz. Buna çözüm bulma mecburiyetine, hiç kimsenin gücü yetmez. Tek başına hiçbir kurumun gücü yetmez. Bu işi bütüncül bir meseledir.  Bakın her yerde söyledim, burada da söyleyeceğim: 5 Kasım'da Cumhurbaşkanlığı’nın yaptığı açıklamada, 18 yılda 975 bin bina yapıldı, ama dönüşüme muhtaç 6,5 milyon daha binanın olduğu ifade edildi. Bunun anlamı ne biliyor musunuz? Bu 18 yılda verilen büyük mücadelenin bile, aynısını yapmaya devam etsek, bize 110 sene lazım ülkede. Depremin ise, ne zaman kapımızı çalacağını bilmiyoruz. Sadece İstanbul'da, 800 bin yapı var, 1999 yılından önce yapılmış. Bakın, burada ‘Deprem Konutları’ diye 43 yıl önce yapılan binaları, ‘sakat’ diye değiştirmek zorunda kaldık. Fatura bu kadar acıdır, fotoğraf bu kadar nettir. Bunun bütüncül bir çalışmaya, bir seferberliğe dönüşmesinin tarafı, ne Cumhurbaşkanlığı’dır ne bakanlıktır ne Büyükşehir Belediyesi’dir ne Beyoğlu Belediyesi’dir. Tümüyle, bütün unsurlarıyla, milletimizin, devletimizin bir arada çalışma ve çabasıdır.”

“KENTSEL DÖNÜŞÜM ZENGİNLEŞME MODELİNE DÖNÜŞTÜ” 

Bazı yerlerde kentsel dönüşümün bir zenginleşme modeline dönüştüğü uyarısında bulunan İmamoğlu, “Geçtiğimiz yıllarda kavgalar verilmiştir; 1 daire yerine, 3 daire, 5 daire, 10 daire… Burada öyle bir şey yapılmadı. Ama bu neye sebep oldu? Hem İstanbul'a kötü bir yapılaşma modeline hem imar yoğunluklarına hem de Fikirtepe gibi, içinden çıkılmaz hal alan bir takım sorunlu alanlara dönüştü. Bütün bunları bertaraf edebilmek için hem vatandaşın sorumluluğunu anlayabilmesi hem kurumların hep birlikte mücadele edebilmesi için ben, hem İstanbul’umuza hem de ülkemizin deprem ile mücadele eden her şehrine, birer Deprem Konseyi kurulmasının ve tek elden bu sürecin yönetilmesinin şart olduğunu buradan hatırlatmak istiyorum. 17-18 tane yönetmeliğe, kanuna baktığımızda, her biri depreme sanki hizmet eder durumda. Aslında öyle bir kaos var ki; her birisi birbirini ayağına basar durumda. Bütüncül bir düzenleme ile şehre göre ve mevziye göre bir ortak akılla, depreme ve dönüşüme hep beraber bir çözüm bulmak zorunluluğumuz vardır. Sadece İstanbul'da, 50.000 yapının, binanın -bakın daire demiyorum- yüksek şiddetli depremde, ne yazık ki tümüyle yıkılacağı tespit edilmiş durumda. Daha önceki yapılan araştırmalardan bahsediyorum. Şu anda İstanbul'un, pilot olarak Avcılar ve Silivri'de başladığımız bir tespit çalışmamız var ve bütün İstanbul'a bunu yaygınlaştırmak istiyoruz. Daha vahim bir tablo ile karşılaşacağımız ortadadır. 50.000 yapıda kaç insanın can kaybına maruz kalabileceğini varın siz hesaplayın. Ben, hesaplamaktan bile korkuyorum” dedi.

“BİR YERDE YANLIŞ YAPIYORUZ” 

Ülkede yaşanan depremlerde diğer ülkelere göre daha fazla a fazla can ve mal kayıpları olduğunu söyleyen İmamoğlu, “Bir yerde yanlış yapıyoruz biz. Bunu düzeltmenin tek dili, tek aklı olmalı. Onu da ortak akılla bir masada sağlayabiliriz. Bir ombudsmanlık gibi çalışmalı. Efendim, A Partisi’ne B Partisi karşı çıkıyor… Yok öyle bir şey. Orada bir akıl var ve doğru ise hiç kimsenin ona karşı çıkma şansını farklı kurullarda veremeyiz. Bakın ben, hiçbir partiden bahsetmiyorum.  Hiçbir partinin diğer partiye olan tavrından da bahsetmiyorum.  Bu söylediğim prensiplere aykırı kim davranıyorsa, suçlu odur. Hepsini kınıyorum. İsterse kendi mensubu olduğum partim olsun. O bakımdan, depremi bu kadar üst dilden yönetebilmenin bir modelini, bir finansmanını, bir imalat biçimini bulamadığımız takdirde, yıllar geçer, aynı şeyi konuşur, dururuz. Bu kadar net.  Onun için biz, bu Deprem Konseyi meselesini önemsiyoruz” dedi.
 

Ekrem İmamoğlu: Kenti hırpalamadan olası afete hazırlamak zorundayız!


Geri Dön