23 / 11 / 2024
fuzul

Emre Arolat Folkart Narlıdere projesinin detaylarını anlattı!

Emre Arolat Folkart Narlıdere projesinin detaylarını anlattı!

Folkart Narlıdere Projesi'nin ardında ünlü mimar Emre Aralot'un imzası var. Emre Arolat Folkart Narlıdere projesinin detaylarını anlattı..




Özel bir mimari, konfor ve lüks... Çevre dostu ve ileri teknoloji ile donatılmış yapılar... Narlıdere’deki ilk projesiyle dikkatleri üzerine çeken ve farkını ortaya koyan Folkart Yapı, İzmir’deki mimari anlayışa da çok önemli katkılar sağladı. Folkart Narlıdere yükselmeye başladığında ilk önce cephelerdeki çelik konstrüksiyonu ve küçük ağaçlarıyla dikkat çekti. Sonra da balkon detayları, blokların konumlanışı ve bütün olarak estetik görünümüyle... Folkart Narlıdere Projesi nin mimarı, Emre Arolat Architects'in ortaklarından Emre Arolat ile değer katan bir mimari örneği olarak Narlıdere projesi üzerine konuştuk.


Folkart Narlıdere Projesi’nin dayandığı temel ilkeler nedir? Mimari olarak hangi esaslar üzerinde durdunuz? Teknik ayrıntılardan da söz edebilir miyiz?


Emre Arolat Architect’de her tasarım, her farklı durumun kendi sorularına cevap oluşturan özgün bir çözüm olarak ortaya çıkar. Sadece iyi tasarlanmış ve güzel yapılar inşa etme çerçevesinden bakmak yerine onu insana, kente, doğaya dair bir görüş üretme, mekânı kurmaya yönelik bir düşünce geliştirme yolunda kullanmayı tercih eden bir yaklaşım benimsenir. Bu bağlamda, Folkart Narlıdere Projesinde de, arazinin bulunduğu alanın topografik durumu, mevcut yapısal örüntüler, ulaşım ve yoğunluk gibi kentsel özellikler ile yörenin sosyolojik yapısı irdelenerek yorumlandı. İklimsel veriler, kullanıcı tercihleri ve yapıların çevre örüntü ile ilişkileri yapısal kararların oluşturulmasında etkin oldu.


Konutları çevreleyen ve birincil yaşam alanları olarak tasarlanan geniş terasların manzaraya dönük olması, yapıların çevre örüntüyle ilişkiye geçen yüzlerinin ise geniş bir ara mekân ve bu mekânı sınırlayan yeşil duvar ile filtrelenmesi söz konusu verilen değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan tasarım kararlarıydı. Yapıların dış yüzeylerinde, genel mimari yönelimlerin bir devamı olarak taş ve ahşap gibi doğal malzemelerle çıplak betondan oluşan bir artikülasyon kurgulandı.


Bu tür malzemelerin zaman içindeki performanslarının, tasarım tandanslı özellikleri ile “yeni” gündemler oluşturmayı hedefleyen bu projeyi, aynı zamanda “güzel eskiyen” bir komplekse dönüştüreceği öngörüldü.

İzmir’in özellikleri mimari olarak Folkart Narlıdere’yi tasarlarken ne kadar belirleyici oldu?


Yapıların arazi üzerindeki konumlanmalarının en önemli koşullayıcısı, cazip deniz manzarasından yararlanabilme olasılıkları idi. İstisnasız bir biçimde manzaraya doğru yönlendirilen ön ve yan cephelerdeki geniş amorf terasların bol miktarda bitkilendirilmesi, buradaki hayata taze ve özgün bir ölçek kazandırdı. Tabii ki bu kararları alırken İzmir’in iklimi ve buna bağlı olarak yerel kullanıcının yaşam biçimi etkin oldu. Biliyoruz ki  İzmir  ve çevresinde yılın büyük bölümünde yoğun bir teras ve bahçe kullanımı söz konusu. İklimin mümkün kıldığı bu durum, şehir insanının da tercih ettiği bir kullanım biçimi. Birçok konutta günlük hayatm büyük bölümünün bu açık alanlarda geçtiğini biliyoruz. Farklı bir bağlamda terasların bu büyüklükte ve bu şekilde planlanması söz konusu olamazdı.


“Folkart Narlıdere, sekiz katlı ama sekiz katlı apartmanlar gibi değil. Apartmanların karanlık, dehliz gibi girişleri vardır, merpenleri de karanlıktır. Bu sitede iniş ve çıkışlar, ev yolculuğunu farklı kılan bir tarzda” diyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız? Projenin ana özelliklerinden birisi, projenin birbirinden bağımsız sekizer katlı bloklardan oluşan bir yapı grubu şeklinde ele alınmamasıdır.


Folkart Grubu ile ilk görüşmede yaptıkları ön çalışmaya göre araziye on bir adet blok yapılabileceği ve bunların ancak yarısından biraz fazlasının deniz manzarasına hâkim olabildiğini belirtmişlerdi. Projede ise onlara dört yapı grubu ve her konutta deniz manzarası imkânı sunduk. Vurguladığınız üzere, burada sekiz ayrı blok var, dört yapı grubu olarak planlandılar. Bloklar ön ve yan cephelerde eğrisel teraslarla, arka yüzlerinde ise arsa sınırı boyunca uzanan zakkum ağaçlı duvar ile bağlanıyorlar. Bloklara ve konutlara ulaşım alışıldık bir giriş lobisi ve buradan ulaşılan kat holü sisteminden oldukça farklı. Yatay sirkülasyonu sağlayan yürüyüş yolları ana kitlelerden kopartılarak arsa sınırını boyunca uzayan zakkum ağaçlı duvara yaslandı. Bu kararın oluşturduğu iç boşluklar, hafif çatı örtüsü, hava akımını engellemeyen yapısal özellikleri ve bu alanların tabanlarında tasarlanan serinlik havuzlarının mikroklimati etkileri ile tipik bir apartman holuünün çok ötesinde bir alan olarak ortaya çıktı.  Bu da tabii ki yapı grubu içindeki ulaşımı farklı bir deneyime dönüştürüyor. Tabii ki bu ara hacmin yarı açık bir mekân olarak tasallanabilmesi de iklimin sağladığı ıvantajlardan birisi.


Cephelerde çelik konstrüksiyon ve küçük ağaçlar dikkat çekici. Biz bunu “dikey orman” olarak tanımlıyorsunuz. Bunun yapılardaki işlevini nasıl açıklamak mümkün?


Projenin ayırt edici özelliği olan bu yeşil duvarlar, müstakbel kullanıcının çevresiyle kuracağı ilişkilerin hesaba katılması ile oluşturulan yapısal filtreler olarak yorumlandı. Hem yatayda hem de düşeyde alışıldık ölçülerin çok üzerinde yoğunlaştırılmış olan doğal doku, filtrelerin ana malzemesi olarak öncelendi ve bu bağlamda yapıların ayrılmaz bir uzvuna dönüştürüldü. Bu şekilde, konutların ikincil hacimleri ile dolaşım koridorlarının mahremiyetinin korunması hedeflendi.


Projede akıllı ev teknolojisi var. İzmir’de ilk kez uygulanan yüz tarama sistemi, parmak izi gibi...


Emre Arolat Architects’de tasarım her durumun kendi verileri ve özellikleri değerlendirilerek geliştirilir. Ancak akıllı ev teknolojisi gibi, daha ziyade pazarlama araçları içinde sayılabilecek, aslında kullanıcının hayatını ne ölçüde kolaylaştırdığı veya zorlaştırdığı tartışılabilir olan, zamana ve teknolojiye bağlı olarak sürekli değişkenlik gösteren teknik donanım ana tasarım verileri içinde yer almaz.


Söz konusu özellikler, yatırımcının piyasa koşulları, hedef alıcı, proje maliyeti ve satış rakamlarım dikkate alıp, getiri ve götürüşünü tartarak ortaya koyduğu kararlara bağlı olarak belirlenir. Bu teknolojinin tasarım kararlarında doğrudan bir etken olmadığı ancak teknik altyapının belirlenmesinde önemli bir veri olarak öne çıktığı ve bu projede söz konusu altyapının günün son yeniliklerini barındıracak bir şekilde detaylandırıldığmı söyleyebilirim.


Folkart Dergisi 



Geri Dön