22 / 11 / 2024
fuzul

Erol Çiçek: Körfez Geçişi Projesi hemen durdurulmalı!

Erol Çiçek: Körfez Geçişi Projesi hemen durdurulmalı!

Bursa’da faaliyet gösteren, Çevre ve Ekoloji Hareketi (ÇEHAV) avukatlarından Erol Çiçek’ın açtığı dava sonucu mahkeme, Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi’nin ÇED raporundan muaf sayılamayacağına karar verdi.




Mahkeme kararının uygulanmasını isteyen davacı Erol Çiçek, inşaatın durdurularak 30 gün içinde ÇED sürecinin başlatılması gerektiğini söyledi.


Erol Çiçek, 7 Temmuz 2014’te dilekçe ile Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi’nin ÇED sürecinin başlatılması talebiyle Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) aracılığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvurdu. Bakanlık Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü, 22 Temmuz 2014 tarihinde, talebe ilişkin başvuruyu 'Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi’nin ÇED sürecinden muaf olduğu' gerekçesi ile reddetti. Bunun üzerine avukat Çiçek, durumu yargıya taşıdı. 


Ankara 12. İdare Mahkemesi, süreç, ilgili Anayasal düzenlemeler, uluslararası metinler, yasa ve yönetmelik değişiklikleri, konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi (AYM), Danıştay kararları ve AİHM içtihadını bir arada değerlendirerek, özellikle de AYM kararlarının bağlayıcılığı ilkesini göz önüne alarak, 'artık muafiyet kapsamında düşünülemeyecek olan Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi için ÇED sürecinin başlatılması yolundaki davacı isteminin reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığına'’ karar verdi. 


Mahkeme, 02 Ekim 2015 tarihinde bakanlığın dava konusu işleminin iptaline oybirliğiyle karar verdi. Taraflar kararı, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyize götürebilecek. 


Avukat Çiçek, mahkeme kararının tebliğ edilmesi üzerine, bakanlığa başvurarak, Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi’nin inşaat faaliyetlerinin durdurulmasını ve ÇED sürecinin başlatılmasını, mahkeme kararının uygulanmasını istedi.


Cumhuriyet




Bu haber Manşet Kocaeli Gazetesi'nde şöyle yer aldı:


Bursa’da faaliyet gösteren, Çevre ve Ekoloji Hareketi (ÇEHAV) avukatlarından Erol Çiçek’ın açtığı dava sonucu mahkeme, Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi’nin ÇED raporundan muaf sayılamayacağına karar verdi


 

Erol Çiçek, 7 Temmuz 2014’te dilekçe ile Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi’nin ÇED sürecinin başlatılması talebiyle Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) aracılığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvurdu. Bakanlık Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü, 22 Temmuz 2014 tarihinde, talebe ilişkin başvuruyu 'Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi’nin ÇED sürecinden muaf olduğu' gerekçesi ile reddetti. Bunun üzerine avukat Çiçek, durumu yargıya taşıdı. 

 
BAŞVURUSU HAKLI BULUNDU

Ankara 12. İdare Mahkemesi, süreç, ilgili Anayasal düzenlemeler, uluslararası metinler, yasa ve yönetmelik değişiklikleri, konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi (AYM), Danıştay kararları ve AİHM içtihadını bir arada değerlendirerek, özellikle de AYM kararlarının bağlayıcılığı ilkesini göz önüne alarak, 'artık muafiyet kapsamında düşünülemeyecek olan Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi için ÇED sürecinin başlatılması yolundaki davacı isteminin reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığına'’ karar verdi. 

 

ÇED SÜRECİ BAŞLATILMALI

Mahkeme, 02 Ekim 2015 tarihinde bakanlığın dava konusu işleminin iptaline oybirliğiyle karar verdi. Taraflar kararı, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyize götürebilecek. 


Manşet Kocaeli 


Haber Vatan Gazetesi'nde şu şekilde yer aldı;


BURSA’nın Orhangazi İlçesi’nde oturan Çevre ve Ekoloji Hareketi avukatlarından (ÇEHAV) Erol Çiçek’in açtığı dava üzerine,  Ankara  12’nci İdare Mahkemesi, Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi’nin Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporundan muaf sayılamayacağına karar verdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan mahkeme kararının uygulanmasını isteyen Erol Çiçek, inşaat faaliyetlerinin durdurularak 30 gün içinde ÇED sürecinin başlatılmasını istedi. Taraflar kararı, tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay’a temyize götürebilecek.



Vatan 


Haber Aydınlık Gazetesi'nde şu şekilde yer aldı;


Bursa’da faaliyet gösteren, Çevre Ve Ekoloji Hareketi Avukatlarından (ÇEHAV) Erol Çiçek, 7 Temmuz 2014’te, dilekçe ile Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi’nin ÇED sürecinin başlatılması talebiyle Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) aracılığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na (ÇŞB) başvurdu. ÇŞB Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü, 22 Temmuz 2014 tarihinde, talebe ilişkin başvuruyu, ‘’Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi’nin ÇED sürecinden muaf olduğu’’ gerekçesi ile reddetti.

Erol Çiçek, ‘’ ÇŞB’nin ÇED sürecinin başlatılması talebinin reddini’’ yargıya taşıdı. 

Ankara 12. İdare Mahkemesi, süreç, ilgili Anayasal düzenlemeler, uluslararası metinler, yasa ve yönetmelik değişiklikleri, konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi (AYM), Danıştay kararları ve AİHM içtihadını bir arada değerlendirerek, özellikle de AYM kararlarının bağlayıcılığı ilkesini göz önüne alarak, ‘’artık muafiyet kapsamında düşünülemeyecek olan Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi için ÇED sürecinin başlatılması yolundaki davacı isteminin reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığına’’ karar verdi.

Tamamı kadın hakimlerden oluşan mahkeme, ÇŞB’nin dava konusu işleminin iptaline, 02 Ekim 2015 tarihinde oybirliğiyle karar verdi. Taraflar kararı, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyize götürebilecek.

Çiçek, mahkeme kararının tebliğ edilmesi üzerine, ÇŞB’ye başvurarak, Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi’nin inşaat faaliyetlerinin durdurulmasını ve ÇED sürecinin başlatılmasını, mahkeme kararının uygulanmasını istedi.

Bursa’da faaliyet gösteren avukat Erol Çiçek, 12. İdare Mahkemesi’nde açtığı davada, Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesinin ÇED sürecinin başlatılması istemiyle ÇŞB’ye yaptığı başvurusunun reddine dair, 22 Temmuz.2014 tarihli Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü kararı’’nın iptalini talep etti.

Çiçek, başvurusunda, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği'ne eklenen, ‘’bazı projelerin yönetmelik kapsamı dışında tutulmasına’’ ilişkin geçici maddenin, ÇED Yönetmeliği'nin ilk olarak yürürlüğe konduğu 07 Şubat 1993'ten itibaren birçok defa yargı kararları vasıtası ile iptal edildiğine, buna rağmen idarenin yargı kararlarını etkisiz bırakacak şekilde benzer hükümleri değişik tarihlerde tekrar yürürlüğe koyduğuna dikkati çekti.

ÇŞB’nin yargının iptal kararlarına rağmen, 2872 sayılı Çevre Kanunu’na eklediği geçici madde ile ‘’bazı projeleri yönetmelik kapsamı dışına çıkarılmasına ilişkin’’ düzenlemeyi ‘’kanun hükmü’’ haline getirdiğini hatırlatan Erol Çiçek, AYM’nin, söz konusu kanuna eklenen ve ÇED istisnası sağlayan ‘’…planlama aşaması geçmiş ve ihale süreci başlamış olan veya…'' ibaresini de 04 Temmuz 2015 tarih ve 29406 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan kararı ile iptal ettiğini kaydetti. Çiçek, dolayısıyla, Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesinin ÇED sürecinin başlatılması istemiyle ÇŞB’ye yaptığı başvurusunun reddine dair ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü kararının yasal dayanağının kalmadığını belirtti ve bu kararın iptalini istedi.


-‘’ÇEVRE SAĞLIĞINI KORUMAK VATANDAŞIN DA ÖDEVİDİR’’ 

Mahkeme ÇŞB ve KGM’nın davacının güncel, kişisel ve aktüel bir menfaatinin ihlalinin söz konusu olmaması nedeniyle dava açma ehliyetinin bulunmadığı’’ yolundaki usulî itirazı da yerinde bulmayarak davayı esastan görüşerek karara bağladı. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti uyarınca yasama, yürütme, yargı alanına giren tüm işlem ve eylemlerin hukuk kuralları içerisinde kalması, temel ve hak ve özgürlüklerin, Anayasal güvenceye bağlanması gerektiğine işaret eden mahkeme, AYM kararlarının kesinliği ve bağlayıcılığına vurgu yaptı.

Anayasa'nın 56. maddesinde ‘’Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” hükmünün yer aldığını hatırlatan mahkeme, “sağlıklı ve dengeli çevre” kavramına, AYM'nin 11.12.1986 tarih ve E:1985/11, K:1986/29 sayılı kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere, doğal güzelliklerin korunduğu, kentleşme ve sanayileşmenin getirdiği hava ve su kirlenmesinin önlendiği bir çevre kadar, belli bir plan ve programa göre düzenlenmiş çevrenin de gireceğini kaydetti.


DEVLETİN YASAMA HİLESİ İLE DAVANIN SONUCUNU BELİRLEMESİ …

‘’Çevre hakkı”na ilişkin Birleşmiş Milletler, AİHM ve diğer uluslararası karar, deklerasyon ve sözleşmelere de atıf yapılan mahkeme kararında Türkiye’nin de taraf olduğu Rio sözleşmesine göre ‘insanların sürekli ve dengeli kalkınmanın merkezinde olduğu, doğa ile uyum içinde sağlıklı ve verimli bir yaşama hakkı olduğu’’ belirtildi.

AİHM’İN ‘’Stran Greek Refineriesand Stratis Andreadis v. Greece davası’’ na da atıf yapan 12. İdare Mahkemesi, ÇED Yönetmeliği’nde ‘’ÇED istisnası getiren düzenlemelerin mahkemelerce iptalinden sonra aynı düzenlemelerin kanun maddesi haline getirilmesini eleştirilerek, söz konusu davada, AİHM’nin ‘’ devletin taraf olduğu bir davanın sonucunu yasama yoluyla belirlemesinin (Legislative legerdemain) yani yasama hilesi ile davanın tümünde silahların eşitsizliğine sebep olduğunu’’ ifade ettiği hatırlatıldı.


HUKUK SAVAŞI ..

Çevre Kanunu 1983 yılında yayımlanmasına karşın, ÇED Yönetmeliği’nin ancak 10 yıl sonra 7 Şubat 1993’te çıkarılabildiği ve ‘bu tarihten önce uygulama projeleri onaylanmış veya Çevre Mevzuatı ve diğer ilgili mevzuat uyarınca yetkili mercilerden izin, ruhsat veya onay ya da kamulaştırma kararı alınmış veya ilgili mevzuat gereğince yer seçimi yapılmış veya yatırım programına alınmış veya mevzi imar planları onaylanmış faaliyetler’’ yönetmelik hükümleri kapsamı dışında tutulduğu hatırlatılan mahkeme kararında, 1997, 2002, 2003, 2004, 2008 yıllarında yayımlanan yönetmeliklerle de bazı projelere ÇED istisnaları sağlandığı anlatıldı.

ÇED Yönetmeliği’nin, yönetmelik kapsamı dışında bırakılan projelere ilişkin 2008 yılında yayımlanan Geçici 3. maddesinin Danıştay 6. Dairesi tarafından 2011 yılında kısmen iptal edildiği hatırlatılan mahkeme kararında, buna rağmen ÇŞB’nin söz konusu yönetmelikte aynı yıl yaptığı değişiklikle ‘’Danıştay’ın 7.2.1993 tarihinden önceki muafiyetlerin geçersiz olduğuna dair tespiti göz önünde bulundurulmaksızın’’ bu muafiyetleri 17 Temmuz 2013 ve 17 Temmuz 2015 tarihlerine kadar genişlettiğine dikkat çekildi. 

Bu değişiklik de 2013 yılında Danıştay tatafından iptal edildi. ÇŞB, Danıştay’ın iptal kararı sonrasında 05 Nisan 2013’te yaptığı ÇED Yönetmeliği Değişikliği ile tekrar, ÇED muafiyetine ilişkin hüküm koydu. Anılan Yönetmelik hükmüne daha önce dava açan meslek örgütleri ile sivil toplum kuruluşları tarafından aynı gün dava açılması üzerine bu defa, söz konusu muafiyet hükmü, Mayıs 2013’te çıkarılan Torba Kanun ile kanun hükmü haline getirildi. Yani AİHM kararında belirtilen ‘’YASAMA HİLESİ’’ ile davanın sonucunun belirlenmesi yoluna gidildi.

Torba Kanun ile Çevre Kanunu’na geçici 3. Madde olarak “ 23/6/1997 tarihinden önce kamu yatırım programına alınmış olup, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla planlama aşaması geçmiş ve ihale süreci başlamış olan veya üretim veya işletmeye başlamış olan projeler ile bunların gerçekleştirilmesi için zorunlu olan yapı ve tesisler ÇED kapsamı dışındadır.” hükmü eklendi.

Çevre Kanunu’na eklenen Geçici 3.maddede yer alan ‘’…planlama aşaması geçmiş ve ihale süreci başlamış olan veya…’’ ibaresi, yine AYM tarafından 2014’te Anayasa’ya aykırılık gerekçesiyle iptal edildi.

Ankara 12. İdare Mahkemesi, süreç, ilgili Anayasal düzenlemeler, uluslararası metinler, yasa ve yönetmelik değişiklikleri, konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi (AYM), Danıştay kararları ve AİHM içtihadını bir arada değerlendirerek, özellikle de AYM kararlarının bağlayıcılığı ilkesini göz önüne alarak, ‘’artık muafiyet kapsamında düşünülemeyecek olan Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi için ÇED sürecinin başlatılması yolundaki davacı isteminin reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığına’’ karar verdi.


Aydınlık


Haber Sözcü Gazetesi'nde şöyle yer aldı;


BURSA'da faaliyet gösteren, Çevre ve Ekoloji Hareketi (ÇEHAV) avukatlarından Erol Çiçek'ın açtığı dava sonucu Ankara 12. İdare Mahkemesi, Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi'nin ÇED raporundan muaf sayılamayacağına karar verdi. Erol Çiçek, 7 Temmuz 2014'te dilekçe ile GebzeOrhangazi-İzmir Otoyolu ve izmit Körfez Geçişi Projesi'nin ÇED sürecinin başlatılması talebiyle Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) aracılığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na başvurdu. Bakanlık Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü, 22 Temmuz 2014 tarihinde, talebe ilişkin başvuruyu 'Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi'nin ÇED sürecinden muaf olduğu' gerekçesi ile reddetti. 


KARARI HEMEN UYGULAYIN

Bunun üzerine avukat Çiçek, durumu yargıya taşıdı. Ankara 12. İdare Mahkemesi, özellikle de AYM kararlarının bağlayıcılığı ilkesini göz önüne alarak, 'artık muafiyet kapsamında düşünülemeyecek olan Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi için ÇED sürecinin başlatılması yolundaki davacı isteminin reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığına" karar verdi. 


Tamamı kadın hakimlerden oluşan mahkeme, 02 Ekim 2015 tarihinde bakanlığın dava konusu işleminin iptaline oybirliğiyle karar verdi. 


Mahkeme kararırını uygulanmasını isteyen davacı Erol Çiçek, inşaat faaliyetlerinin durdurularak 30 gün içinde ÇED sürecinin başlatılması gerektiğini söyledi..


Sözcü


Geri Dön