22 / 11 / 2024
fuzul

Ertuğrul Günay: İstanbul ranta yenik düştü!

Ertuğrul Günay: İstanbul ranta yenik düştü!

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İstanbul'un siluetini bozan yapılaşmada inşaat sektörü ile birlikte siyasileri de sorumlu tuttu...




Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Yeni Şafak'a İstanbul, kültür, sanat ve müzecilikle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. İstanbul'daki çarpık yapılaşma ve eskiden gecekondulara tepki gösterilirken, son yıllarda ise aynı düzensizliğin yüksek katlı binalarda görüldüğünü ve bunun önüne geçmekte yetkisinin yetersiz geldiğinden yakındı. Bakan Günay ayrıca, TBMM'ye bağlı müze sarayların, bakanlığına bağlanmasından, yurt dışından iade edilen tarihi eserlere ve gelen tepkilere ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin talip olduğu Sultanahmet Meydanı'ndaki Defterdarlık Binası'nın Türk İslam Eserleri Müzesi'ne devredilmesine kadar tartışmalı Başkanlık sistemine kadar bir çok soruya açıklık getirdi.

İstanbul'un siluetini bozan yüksek katlı yapılaşmayla ilgili 'İstanbul 200 yıllık bir şehir değil ve bu şehir Manhattan olmayacak' şeklinde tepki gösterdiniz. Bu yapılaşma hala neden sürüyor?

Avrupa yakasından sonra Anadolu yakasında da bu yapı kargaşası yaşanıyor. İstanbullu maalesef, bu rant savaşında maalesef yenik düştü. Haydar Paşa Tren Garı ve Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi binasının bulunduğu tarihi Haydarpaşa Tıp Okulu'nun bulunduğu Tıbbiye-i Şahane binalarının görüntü ve siluetinin bozulmaması gerekirdi. Ama maalesef bozuldu. İstanbul ranta kurban edilmeyecek bir vatan parçasıdır. 24 saat vicdanımızı rahatsız eden sorunla karşı karşıyayız. Ama asıl tarihi yarımadanın hem Karadeniz tarafından gelirken hem de Marmara yönünden gelirken, Sultanahmet Camii'nin, Ayasofya'nın minarelerinin arkasında ve görüntüyü olumsuz olarak etkileyen bir görüntü ve bu dönem yaşadığımız olumsuz bir durumdur. Tarih önünde bunun hesabının verilmesi çok zordur.

İNŞAAT VE SİYASETİN RANT GÜCÜ YETKİMİZİ AŞIYOR

Peki bu gidişat neden engellenemiyor?

Bunun nedeni ranttır. Biraz ilkeli davranmak gerekir. Ne yazık ki bu inşaat sektörü, inşaat ile birlikte siyaset ve ekonomik rant gücü sanıyorum bizim koruma gücümüzü ve yetkimizi aşar. Bu gelinen noktada ben sorumlu değilim. Elimizden geldiğince fren yapıyoruz ama birçok çevreyle de kötü oluyoruz ve birçok çevrenin husumetini de üzerimize çekiyoruz ama ben göğsümü gere gere şunu söylüyorum. Ben İstanbul'u savunuyorum. Göğsümü gere gere söylüyorum, ben İstanbul'u savunuyorum.

AVRUPA 200 YIL BU COĞRAFYAYI TALAN ETTi

Yurtiçinden yurt dışına kaçırılmış olan eserlerin, Türkiye'ye iade edilen eser sayısında her geçen gün artış yaşanıyor. Siz bunun için neler yapıyorsunuz?

Bu ülkemizden yasadışı yollarla yurt dışına kaçırılmış eserlerin iadesi ve ülkemize getirilmesi için, ciddi bir çaba sarf ediyoruz. Benim görev yaptığım süre içinde, son 5 yıl içinde 3 binden fazla eser geldi Türkiye'ye. Ondan önceki dönemde de bin kadar eser gelmiş. Ondan önceki 10 yıl içinde de binin altında eser gelmiş ülkemize. Yani son yılarda bu konu büyük bir ivme kazandı. Önümüzdeki dönemde de bu konuda daha güzel ve yeni haberler vermeyi sürdüreceğiz. Sinanpaşa Camii'nden çalınan 400 yıllık İznik çinilerinin Londra'dan geri getirilmesinin bunun somut örneği. Daha önce Sayın Başbakanımız Amerika'dan bir heykel yarısı getirmişti. Almanya'dan 100 yıl önce kaçırılmış bir sfenksi getirmiştik. Bütün bu yoğun ve süreklilik içeren çalışmalar sonucunda yurt içinde de, yurt dışında da ciddi şekilde bir kamuoyu oluştu. Geçenlerde bir Avrupalı kültür bakanı ile konuşurken 'Bakın 200 yıl kadar Avrupa, bu coğrafyayı talan etti. Tabii kimse eline geçirdiği bu eserleri elinden çıkarmak ve geri vermek istemiyor' dedi. O sayın bakanın dediği doğru, zor süreçler yaşansa da mücadelemiz haklı ve sürecek.

BATI MEDYASI RAHATSIZ

Bu çalışmalar yurt dışında nasıl karşılanıyor?

Son 5 yıl içinde 3 binden fazla eser geldi. Bir dirençle karşılaşıyoruz tabii. Şu anda yurt dışındaki bazı çevreler ve bazı gazete ve dergiler rahatsız. Bir süredir, bizim aleyhimize dergilerde yazılar yazıyorlar. Ama bunların haklı olmadığını, konuyu yakından takip edenler biliyor. Biz de bunlara gereken cevapları vermeye çalışıyoruz. Sonuç da alıyoruz.

Milli Saraylar bakanlığa devredilsin

TBMM'ne bağlı saray, Dolmabahçe sarayı ile müze ve kasırların bakanlığınıza bağlanmasını neden talep ettiniz?

Eğer uzmanlıklara saygı göstereceksek, TBMM'ne bağlı olan bu saray ve mekanlar da, bakanlığımıza bağlı olması gerekir. Milli Sarayların da yönettiği alanlarda koruma projeleri, restorasyon projeleri, her türlü alınacak fiziki önlemler, bizim koruma kurullarımıza geliyor. Ama uygulamayı başka bir birim ve daire yapıyor. Bu bence işin koordinasyonu açısından bir zaafiyet doğuruyor. Kültür varlıkları ve müze yapmak, yönetmek işi, bir elden koordine edilmelidir. Meclis Başkanımız Sayın Cemil Çiçek ile bir ara bu konuyu paylaştım ben. Meclis Başkanımız bu yaklaşımımıza çok uzak bakmıyor.

Defterdarlık binasını istiyoruz

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin talip olduğu, Sultanahmet Meydanı'ndaki Defterdarlık Binası'nı bakanlık olarak sizin talip olduğunuz ve Türk İslam Eserleri Müzesi Müzesi'nin kullanımına verilmesi şeklinde bir talebiniz oldu mu?

İstanbul Tapu Bölge Müdürlüğü'nün kullandığı bu binayı İstanbul Büyük Şehir Belediyesi de makam binası olarak istiyor. Ben İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin prestijli bir binaya geçmesini çok önemsiyorum. Ancak, Sultanahmet Meydanı'nın tam karşı ucundaki Marmara Üniversitesi Rektörlük binasının, meydanın bütünlüğüne hakim olması açısından Büyük Şehir Belediyesi için daha uygundur, diye düşünüyorum. İbrahim Paşa Sarayı'na bitişik olan, Tapu binasını Türk İslam Eserleri Müzesi'ne devredebilirsek, müze depolarındaki çok önemli tarihi ve sanat değerine sahip eserlerimizi de teşhir edebileceğiz.

Günay, tarihi yarımada ve Boğaz'da İstanbul'un siluetinin bozulmasına neden olan yüksek katlı bina yapılaşmasına tepki gösterdi. Silueti bozan yapılaşmada ranta işaret eden Bakan Günay, 'Yapı kargaşası yaşanıyor. İstanbul maalesef bu rant savaşında yenik düştü' diye konuştu.

Yeni Şafak






Geri Dön