Jeofizik Mühendisleri Odası'ndan şok açıklama: Binaların temeli zemine bağlı tasarlanmamış ve yatay demirler eksik!
Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer, yıkım meydana getiren depremlerin ardından "Binalar bırakın son yönetmeliği 1975 veya 1995 yönetmeliğine uygun şekilde dahi yapılmış olsa bu kadar can kaybı yaşanmazdı" açıklamasında bulundu. İşte ayrıntılar...
Sözcü'de yer alan habere göre; durum böyle olunca yalnızca 7 değil 6 büyüklüğündeki depremde bile bu yıkımların olabileceğini dile getiren Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer, "Binalar bırakın son yönetmeliği 1975 veya 1995 yönetmeliğine uygun şekilde dahi yapılmış olsa bu kadar can kaybı yaşanmazdı" açıklamasında bulundu.
Deprem sebebiyle ve zeminin fiziksel özelliğine bağlı da yıkımların yaşandığını aktaran Sinancan Öziçer, bu eksikliklerin olmaması halinde can kaybının da bu kadar olmayacağını belirtti.
Yapılaşmadaki imalatla ilgili sorunlarda sorumluluğun fenni mesul, müteahhit ve inşaat alanında çalışan işçilerde olduğuna dikkat çeken Sinancan Öziçer, ‘İmar Kanunu’nun 28’inci maddesine göre özellikle 2001'den önceki yapılardaki tüm sorumluluğun söz konusu kişilerde olduğunun altını çizdi.
"İşçiler üşenebilir ama müteahhit ya da fenni mesuller oradaki eksikleri sık sık denetleyerek tespit edebilirdi" diye konuşan Öziçer, "Geniş perspektifte bakarsak yıkımların bir diğer nedeni ise o dönemde zemin etüt raporlarının zorunlu hale getirilmemesiydi. 1970-80’li yıllarda zemin etüt raporu zorunlu değildi" açıklamasında bulundu ve her şeye rağmen denetimin çok önemli olduğunu vurguladı.
Bölgedeki incelemelerden sonra İZmir ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Sinancan Öziçer, miadını dolduran 40-50 yaşındaki binaların fazla olması sebebiyle kentteki riskin yükseldiğine vurgu yaptı. Eski binaların ortalama 8 kat yükseklikte olduğunun ve 80 ile 150 metreye kadar derinlikte olan alüvyon zemin üzerinde inşa edildiğinin altını çizen Sinancan Öziçer, açıklamasında "2020 depreminde de gördüğümüz; o bölgelerdeki zeminin özellikleri gelen deprem dalgasını büyütme özelliğine sahip. Bu durum binalara yük bindirebileceği için bizler endişeliyiz. Büyük bir depremde böyle bir sınav verebiliriz.
Kumar oynamamalıyız. En azından bundan sonraki süreçte neler yapabileceğimizi düşünelim. Eski binaları son deprem yönetmeliğine göre yenileyip, denetleyerek bu süreci olumluya çevirebiliriz" ifadelerine yer verdi.
İzmir’deki yapıların gözlemsel şekilde incelendiğinin altını çizen Sinancan Öziçer, sayısal verilerle elde edilen sonuçların daha doğru olduğunu aktararak, "Bizler aletsel verilere dayanarak hareket ederiz. Zeminin 7-8-10 kilometre derinlerine inerek alansal ve hassasiyet oranı yüksek olan çalışmalar yürütürüz. Binaların rezonansa girip girmediği, kolonların kalitesinin ne durumda olduğu, taşıyıcı sistemde kırık, çatlak ve buna benzer bir problemin olup olmadığıyla ilgili sismik ultrason, yapı radarı gibi yöntemler ile çalışmalar yapıyoruz" dedi ve böylece net sonuçlara ulaştıklarını dile getirdi.
Pilot bölgeler tespit edilerek kentsel yenileme çalışmaların hız kazandırılabileceğini aktaran jeofizik mühendisi Öziçer, Kahramanmaraş depremlerinin ardından binaların durumuna ilişkin çok soru aldıklarını dile getirdi.
Deprem uzmanından korkutan uyarı: Domino etkisi başladı! Riskli yerler peş peşe açıklandı!